“Hayat Bayramiç’te güzel”

Bazen kadınlar soru sorarlar: Kocan var mı? Olsun!

ESMERAY

17.08.2022

Anam Bacım, malumunuz ben geçen yıl yaz sonu pılımı pırtımı topladım ve Bayramiç, Serhat Köyü’ne taşındım. Karslı olduğum için olsa gerek, Serhat’ten Serhat’a bir göç oldu. Lakin bizim oralar sert, kışı tam kış olarak yaşıyorsunuz. Yazları kısa ama o da tam yaz oluyor, tadını çıkarıyorsunuz.
 
Çanakkale, Serhat bir dağ köyü ve orman içinde, Kazdağıları’nın yamacında bir köy. Fırtınası, yağmuru yaman ve çetin geçiyor. Öyle ki çoğu ev damlar, çok iyi bir işçilik yok ise o evde su eksik olmaz ve tabii ki rutubet ve nem de. Hastalığım yüzünden kontrole gittiğim bir gün doktor, “Oturduğunuz ev nemli mi?” diye sordu. “Ayol nem de laf mı? Yağmur içeri yağıyor!” dedim. “Hemen taşının, karaciğerde semptomlar tespit ettik” dedi. Amanın, zaten çeyrek kalbim var, ciğerden de olmayım dedim attım kendimi Bayramiç’te bir emlakçıya…
 
Çok şanslıyım, ilk baktığım evi çok beğendim ve hemen tuttum. Hatta Bayramiç’in elit kesimi oturur bu semtte dediler. (Depoy) Aman ne elit ne elit ayol, her gün sokağın ortasında koca ateşler yanar, pekmez kavurma salça kaynatılır. Ama elit yine de(!).
 
Tuttuğum ev çok şirin, önü açık tarla bağ bahçe ve en önemlisi de ufuk net. İki balkonum var, arkaya sabah ön balkona ise akşam güneşi vurur, yani sabah akşam balkon ve oda değişimi oluyor. Hele ön tarafta her akşam güneşi batarken izlemek çok güzel. İzlerken ne hayal ve fantazilere dalarım.
 
Bayramiç’te bir günüm:
Sabah en geç sekizde Cüce’nin (kedi) miyav ve suratıma bir pati tokadı ile uyanırım. Cüce iki kere miyav derse maması bitmiş demektir. Mamasını veririm, günün ilk mide koruyucu hapını içerim, tam kahvaltıya oturacağım, Cüce üç kere miyav der, bu da dışarı çıkacağım demek. Ses etmiyorum, miyavlar çoğalır ve kapının arkasındaki anahtarı patiler. Kalk kadın der gibi yüksek bir miaaavvv, kapıyı açarım Cüce çıkar.
 
Kısır ama binanın bir kedisi var ve Cüce ile sevgili gibiler. Pamuk şu an hamile, belli ki Cüce’ye ihanet etmiş ama benim oğlan seviyor kızı, ne yapayım Bacım. Derken kahvaltı ve dört kalp ilacı içtikten sonra güzel bir şekersiz kahve keyfi yaparak dağ bayır izlerim. Ne yazık ki karşı komşu Nermin Hanım’dan arada bir sigara da alırım, kahve keyfine eşlik eder.
 
Defalardır okuduğum Bir Aktör Hazırlanıyor kitabını tekrar tekrar okurum sonrasında! Diğer kadın cinayetleri resim projem var. Günde bir kaç saat resim yaparım. Her cinayeti sembolize eden bir resim ve anılar, acılar tazelenir ve gözyaşları karışır akrilik boyanın içine.
 
Yaz olduğu için günün büyük bir bölümünü evde geçiriyorum. Bazen aşk temalı filmler ya da diziler izlerim. Yaşayamadığım aşkımı, çocukluğumu, gençliğimi görürüm filmin her karesinde. Mutlaka beni bulurum. Yarım kalmış, kavuşamadığım aşklarım beni benden alır götürür geriye ve kafamda yaşarım aslında hiç yaşamadığım aşkımı.
 
Mesela bazen sinemaya gidiyoruz, bazen bir roman okuyup üzerinde tartışıyoruz. Bazen denize bazen de karlı dağlara çıkarız hayal adam ile. Gecenin bir vakti alevli bir sevişme ile kabuslara dalarım, gözümde kalan muradımla kalırım tekrar baş başa.
 
Bayramiç ilginç bir kasaba, tam bir kasaba. Kentleşmemiş tüm kasaba dokusu ile kalan, şirin mi şirin bir kasaba. İnsanları yorgun, yavaş, vurdum duymaz gibi sanki, hiç dertleri tasaları yok gibi. Hayattan kopmuş gibiler. Çünkü çoğu zengin aslında. Toprak ağaları burada meğer. Bayramiç bir tarım ve meyvecilik cenneti, elma deposu. Bayramiç beyazı denilen tescili bir meyvesi var. Muazzam bir nektarı, üzümün her çeşidi, burada kiraz vişne şeftali, dedim ya bir cennet!
 
Yazları düğün ve hayırlar ile geçer. Her gün mevlit, ilahi sesleri ve davul zurna sesi, keman ve gırnata sesi de karışır tabii. Düğünler çok renksiz. Düğün konvoyu geçer mesela, arabalara takılan eşarpların en renklisi kahverengi! Bizim oralarda tüm canlı renkler olur. Kırmızıdan tut leylak rengine kadar, tüm renkler olur.
 
Ayol halay da yok burada. Kadınlar halka oluşturur. Çifttetellinin en düşük halini oynarlar, sadece göğüs ve kollar ön planda, onlar da altın dolu! Erkekler de oturup rakı içer, sigara ile kadınları izleyerek! Çok irrite bir hal! Erkekler çok güzel oynar ve zıplar, neredeyse kadınlar da erkeklerin etrafında döner durur; gıcık bir durum. Birkaç gün önce bir sünnet düğününü izledim biraz. Ay kadınlar oynuyor yine, kimi sadece bluz şalvar bol altın, diğer yarısı abartılı abiye ve doksanlı yıllardan kalma gece makyajı ve saç modelleri. Ay dayanamadım artık roman havasına, attım kendimi ortaya, obaaaa abe bir mecalim var bir ses geldi sadece her kime kalın kaba oturup sigara ve rakı içen kelli felli heriflerin başına.
 
Ay herkes oturdu seyre daldı bana, aman döktüm döktürdüm. Haydın kadınlar kalkın dedim, bu adamlar oyun görsün beaaa. Yok anam kimse kalkmadı, ben doya doya attım göbeğimi. Adamlar salya sümük oldu. Kadınlar mahcup, utangaç bir eda ile izledi beni. Yaşlı teyzeler gülerek takma dişleri fırlayıp, torunları koşup alarak izledi beni.
 
Şöyle bir şey de var Bayramiç’te ve Serhat köyünde; anaerkil bir hava var etrafta. Kadınlar araba traktör bağ bahçede ve özellikle tapu dairelerinde. Çoğu tarla, mülk ev kadınlarının üzerinde… Mesela ben bir tarla aldım burada, tapuya karı koca geldiler, tapu kadının üzerine, imzayı o attı ve parayı ona verdim. Şu an oturduğum daire de yine kadının üzerine. Gerçi kira bedelini kocasının hesabına yatırıyorum. Bu da ayrı bir şey!
 
Ben burada açıktan hiçbir şekilde cinsiyetçi ne bir bakışa ne de saldırıya maruz kaldım. Bazen kadınlar soru sorarlar:
-Kocan var mı?
-Yok!
-Olsun!
-Dadalar var mı?
-Yok.
-Olsun.
-Nereden geldin?
-İstanbul.
-Olsun!
-Aslen Karslıyım ve Kürdüm.
 
Biraz duraksama…
 
-Doğulusun, olsun, nereye gidiveriyon.
-Pazara olsun.