“Baba Kız”

AKP nasıl insanların nabzına göre şerbet veriyorsa, siz de bir tiyatro oyunu ile şerbet sundunuz, evet, aynen öyle oldu!

ESMERAY

26.08.2022

Anam bacım, 22 Ağustos gecesi, 26. Bayramiç İda Kültür Sanat Festivali kapsamında Müjdat Gezen ve Elif Gezen’in beraber oynadıkları oyunu izlemeye gittim. Oyun açık alanda oldu, ben oyun saatini 20:30 diye hatırlıyordum, meğerse 21:30 imiş. Biraz da erken gittiğim için çok az insan görünce eyvah dedim. Neyse, oyun saati yaklaşınca alan doldu; bu çok güzel!
 
Biraz gecikmeli olarak nihayet oyun başladı. “Baba Kız” sahneye geldiler. Alkış koptu, ayol, daha oyun başlamadan Müjdat Bey başkana teşekkür konuşması yaptı. Ay tuhaf geldi bana. Oyun başlamadan bitti hissiyatı bende ağır bastı! Ve baba kız anılarını anlatacaklarını söylediler. Şimdiye kadarki kariyerleri vs., kızı Elif nasıl doğdu, niye Hollanda’ya gitti… “Kısa geçelim mi?” diye sordular. Bir izleyici olarak, ikinci kez şaşkındım ben de, çünkü ne izleyeceğimin ön bilgisini almış oldum. Bu da oyunun büyüsünü bozdu, “Ay ne sıkıcı!” dedim. Ama izlemek de istiyorum. Bir iki replikten sonra Müjdat Bey; “Ay bu kız var ya, boşuna dememişler, kızını dövmeyen dizini döver” deyip lafı çevirdi, “Bu boktan söz ne ya, kadına el kalkar mı, ha? Kalkar mı!’’ deyip Nâzım Hikmet’e atıfta bulunarak “adamı adam eden anasıdır” demez mi!
 
Elif Hanım da “Ay babacığım!” deyip, bu erkekçe söylem için resmen izleyiciden tezahürat dilendi. Ayol, ay baba, ben adam değilim demek, bu kadar mı zor? Bu kadar mı rahatsız etmiyor sizi bu erkek dünyada? “Ay Müjdat Gezen işte!” diyemiyor insan, çünkü sahnede bir de kadın var. Oyunu beraber yazmışlar ki sahneden sürekli de Hollanda demokrasisine dem vuruyor. Bir de Elif Hanım besteci; yazdığı, bestelediği tüm şarkılarını da bir güzel döktürdü sahnede. Oyun, anlatım mı müzikal mi anlayamadım!
 
Söz döndü dolaştı politikaya geldi mi bir şekilde! Müjdat Bey kesin ve emin bir şekilde bizlere söz verdi: “Bunlar var ya bunlar! Sabredin! 10 ay kaldı. 10 ay sonra gidecekler.” Sonra sahnede söz dönüp dolaşıp aktörlere geldi. Kendi emsali olan herkesi saydı, Kadir İnanır’dan Cüneyt Arkın’a kadar… Bu oyuncuları seslendiren, o tok ve erkek sesli adam aslında öyle değil, dedikten sonra ayağa kalkarak, aşağılar bir şekilde; “Aslında evde oya işleyen, örgü ören, ‘yumuşak’ biri” dedi kırıtarak, taklit eşliğinde! Ay transfobi-homofobi gırla sahnede! Elif Hanım’ın da gülerek sevecen bir bakışla babasına destek vermesi de çok can sıkıcıydı.
 
Söz dönüp dolaştı yine 10 aya geldi: “Bakın dedi, Atatürk nasıl mavi mavi bakıyor” deyip “biz seksen iki milyon ile geliyoruz tek adamı devirmeye, sabır, 10 ay 10 ay!” Te Allah’ım herif sanki CHP GENEL BAŞKANI! Ayol neye dayanarak bunu kendinden emin bir şekilde söylüyorsun? Bu oyun mu, CHP propagandası mı, anlayamadım! Tek adam rejimini eleştirip tek lideri öven de bir durum var ortada, ne yaman çelişki bacım! İktidar ile aynı yöntem, aynı söylem ve benzer politikaları üreterek bizi bugünlere getiren sizin yetersiz muhalefetiniz değil mi? Bir de durup buradan bakın, niye muhalefet edemediğinizi sorgulayın, niye bunlar bu kadar büyüdü?
 
Dönelim oyuna. Elif Hanım “İngilizce bir şarkı okuyalım mı?” diye sordu izleyiciye dönerek, “Okuuuu!” tezahüratı patladı. “Ama yasak var!” İngilizce ne zaman yasak oldu, hiç duymadım. Bu nereden çıktı şimdi, dedim kendi kendime. Laf birden Fatih’e geldi. Müjdat Bey orada doğmuş büyümüş. Geçenlerde bir uğramış o güzelim FATİH, NE HALDEYMİŞ! “Sanki başka bir ülkeye gittim sandım, her yer yabancı dolu, her yerde yabancı müzik var”mış da ay, başladı mı Arapça şarkı söylemeye! Kusura bakmasın, sinsice Arap sığınmacılara ırkçı bir gönderme yaptı bana göre!
 
İşte, ben de kırk yıldır İstanbul’dayım, Fatih aynıydı. Hep aynı, dincilerin yatağı, sanki yeni bir şey! Ayol İngilizce yasak değil, Kürtçe yasak Kürtçe! Kaç kişi Kürtçe konuştuğu ya da şarkı söylediği için öldürüldü, bunu bilmiyor musunuz? Bal gibi de biliyorsunuz ama dile getirmek kolay değil, değil mi? Kolaya kaçarak İngilizce yasak deyip ucuz demokrasi şovu yapmak da neymiş. Bir de bir tiyatro metninde!
 
ELİF HANIM O KADAR HOLLANDA DEMOKRASİSİNİ ÖVDÜNÜZ DE NEDEN ORADAKİ LGBTİ+’LARIN KIYASINI YAPMADINIZ? Neden ağzınızdan tek kelime çıkmadı? Madem demokrasi 10 ay sonra gelecek, size göre? Kime gelecek acaba? Yoksa yerden yere vurduğunuz şu anki iktidarın yaptığı gibi, sadece AKP‘li olanlara sunulanlar misali, siz de demokrasiyi sadece Kemalist olanlara mı layık görüyorsunuz?
 
Uyuşturucunun geçiş noktası ve burjuva demokrasisi olan Hollanda’yı bu kadar övüp savaştan kaçan Ortadoğu halkını aşağılamak da, size yakışmadı! (Ha bir de Elif Hanım, 10 ay sonra Hollanda demokrasisi ve bizim de başbakanımızın bisiklet ile meclise gittiği gün Türkiye’ye gelecek mi? 10 ay sonra olacakmış tüm bunlar(!) ) AKP nasıl insanların nabzına göre şerbet veriyor ise kusura bakmayın, siz de bir tiyatro oyunu ile şerbet sundunuz, evet, aynen öyle oldu!
 
Anam oyun nasıl daha başlamadan oyunun tüyosunu verdilerse, sonda da bitiş dakikasını verdiler! Ve Müjdat Bey, “Beş kelimeyle final yapacağım,” dedi. Ben de merak ile bekliyorum! “Her şey çok güzel olacak!”
 
Aaa! Şimdi bu mu yani ayol yeni bir oyun ve metin! Bu slogan ne şimdi? Alkış falan oyunu İzmir Marşı ile bitirdiler. Ertesi gün Bayramiç’te tanıdığım, buranın yerlisi olan birkaç kişiye oyunu sordum. Ses düzeninde sorun olduğunu ve oyunu genel olarak beğendiklerini söylediler. “Yani biraz CHP’nin propagandası gibi olmadı mı?” diye sordum, “Yok” dediler. İşte “adam gibi adam” dedi kızına dedim, bu rahatsız etmedi mi sizi? Bazısı, “o anlamda demedi” dedi, bazıları da “adam gibi olmak kötü değil” dedi.