Savcılar göreve!

Anayasa güvencesi altında nefret suçu işlenmiştir. Halkı kin ve nefret ve ayrımcılığa çağrı yapılmıştır.

ESMERAY

21.09.2022

Anam bacım, Tuğçe Kazaz’ın çağrısı ile 18 Eylül 2022 tarihinde yapılan “LGBTİ+ Dayatmasına Hayır – Büyük Aile Buluşması” adı altında bir miting yapıldı. Vallahi 30 yıldır, transfobiye karşı durduğum bu süre ve mücadele içinde hiç bu kadar korkmamıştım. Çünkü ilk defa devlet destekli bir saldırıyı yok sayma gösterisi gerçekleşiyordu. Ülkedeki tüm kurum, kuruluş ve medya aracılığıyla yapılan bu nefret çağrısı, halkta infial yaratır diye çok endişelendim. Halkta infial yaratır böyle gösteriler. Neyse ki istedikleri gibi olmadı, fiyasko oldu neredeyse. Çünkü yapılan eylemin hiçbir karşılığı yok.
 
Var olan bir gruba yönelik bir gösteri kabul görmez, tutmaz. Çünkü sizin karşınızda doğuştan var olan bir olgu var; bir yaşam şekli var. Beğenin beğenmeyin; “VARIZ, YAŞIYORUZ, YAŞAYACAĞIZ!” Kalubeladan bu yana! Biz, hiçbirimiz var olduğumuz için suçlu değiliz.
 
Bu ülkede sizin olduğunuz kadar bizim de yaşama hakkımız var!
Sizin seviştiğiniz kadar bizim de sevişmeye hakkımız var!
Sizin eğlendiğiniz kadar bizim de eğlenmeye hakkımız var.
Sizin okuduğunuz kadar bizim de okumaya hakkımız var.
Sizin aile kurma hakkınız kadar bizim de alternatif aile kurma hakkımız var!
 
Bre gafiller, eşcinsellik kısır olmak demek değil! Sizin üreme hakkınız kadar bizim de üremeye hakkımız var. İnsanların yaşam hakkına karşı nasıl protesto gösterisi yaparsınız? Bir düşünceye, ideolojiye ve benzeriye karşı protesto hakkınızı kullanırsınız, eyvallah, ama kalkıp benim var olma biçimime karşı hedef göstererek protesto yapamazsınız! Eğer ki buna rağmen yapıyor iseniz, suç işliyorsunuz!
 
Bir grubu açıktan hedef göstererek tüm ülkeyi bu suça çağırıyorsunuz! Ne yazık ki ülkedeki iktidar lideri de bu suça iştirak etti! Aramızda eli kanlı onca eşcinsel düşmanı varken, hunharca trans kadınları katledenler varken bunu yaptınız. Sizin eklemlenmenizden sonra işlenecek olası bir cinayetin azmettiricisi de olacaksınız! Bunun vebalini, hesabını kim verecek?
 
Dolaştırıp dine bağlıyorsunuz ya, bu da fena bir çelişki sizin için! Allah’ın yarattığı bir canlıya nasıl saldırma hakkı bulursunuz kendinizde? Bu durumda Allah’a karşı şirk koşmuş olmuyor musunuz? Hani İslam dini hoşgörü diniydi? Müslümanlıkta zorlama da yok diyorsunuz zaten.
 
Ha bir de LGBTİ+  dayatmasına karşı diyorsunuz! Ne dayatması? Biz var olmaya, yaşamaya çalışıyoruz! Ortada bir dayatma var ise bunu biz size değil, siz bizleri yok sayarak dayatıyorsunuz! Kendi dininizle çeliştiğiniz kadar, kendi kanunlarınızı ve anayasanızı da çiğniyorsunuz, yok sayıyorsunuz.
 
Anayasal koruma altında olan nefret suçunu devlet eliyle işlediniz efendiler! Ülkede açlık, işsizlik had safhada, kadın cinayetleri almış başını gidiyor! Devlet destekli Kur’an kurslarındaki çocuk istismarı ayyuka bu kadar çıkmış bir dönemde ve bir Dedenin iki yaşındaki torununa tecavüz edip sonra balkondan attığı bir zamanda! Tüm bu olanlara ses çıkarmayıp böyle bir nefret çağrısı yapmaya utanmıyor musunuz?
 
Artık insanlar bu çaresiz zavallıca çıkışlarınıza itibar etmiyor. Çok basit bir politik manevra, lakin işte hayatlarımız söz konusu ve bunu dikkate alarak endişeleniyorum. Yoksa yaptığınız çok acımasızca… Bir grubu yok sayarak kendini var etme çabası, ne kepaze bir durum sizler için!  Ya ana muhalefetin iktidarın yaptığı bu suça sesiz kalması? Bu da ayrı bir konu!
 
Biz yıllar önce Lambda İstanbul Derneği’ni kurduğumuz zaman, İstanbul Valiliği suç duyurusunda bulunmuştu. Savcı, takipsizlik kararı vermişti. Sonrasında da tüm LGBTİ+’ların kurduğu derneklere suç duyurusu yapıldı. Toplumun “genel ahlak” yok efendim “Türk aile kurumu”na vs. aykırıdır diye. Söz konusu tüm davalarda savcılar takipsizlik kararı verdi! Çünkü ortada suçlu ya da suç aleti yok. Gey, lezbiyen, trans, biseksüel kelimeleri suç teşkil etmiyor. Ne Anayasa’da ne Ceza Kanununda böyle bir suç yok. Aklı başında bir insanın asla yapmayacağı bir durum…  Buna rağmen yapılıyor ise burada art niyet var, bilerek ve isteyerek suç işleniyor.
 
Söz konusu nefret çağrısı da aynı niyetle yapılmıştır. Böyle devlet destekli bir nefret eyleminden sora bütün LGBTİ+’lar tehdit edilmiş durumda. Hiçbirimizin can güvenliği yok.  Bundan sonra korku ve endişe ve yalnız hissetmemize de yol açacak doğal olarak. Bakkala nasıl gideceğiz? İşe nasıl gideceğiz? Sosyal hayata nasıl katılacağız? Bunlar hep büyük soru işaretleri bizim için. Artık bundan sonra sokaklar, geceler bizim için tehdit mekânları! Devletin kolluk kuvvetleri, özellikle de gece bekçileri bizim için tehdit oluşturuyor! Hayatın tüm yaşam alanları elimizden alınıyor!
 
Tuğçe Kazaz, umarım bu yazıyı okursun ve başörtünü çıkarıp dizine koyar iyice düşünürsün. Kim kime ne dayatıyor, iyice bir anlamaya çalış. Dediğim gibi, biz kimseye bir şey dayatmıyoruz. Ama siz LGBTİQ+’lara bırak bir şey dayatmayı, yaşam haklarını ellerinden almaya çalışıyorsunuz!
 
Benim buradan, aklı başında olan, gerçekten adaleti baz alan, vicdan sahibi savcılara çağrım var: Anayasa güvencesi altında nefret suçu işlenmiştir. Halkı kin ve nefret ve ayrımcılığa çağrı yapılmıştır. Bir grup hedef gösterilerek tehdit edilmiştir. Bu saatten sonra hiçbirimizin can güvenliği kalmamıştır ve tehdit altındayız!
 
Söz konusu işlenen bu suça; çağrı yapan, iştirak eden, destek veren, katılan herkes ortak olmuştur. Din istismar edilmiş ve Anayasa yok sayılmıştır. Yasalarda karşılığı olmayan bir gerekçeyle yapılan bu nefret suçuna karşı sizi göreve davet ediyorum. Aksi halde önü kesilemeyecek cinayetlere yol açacak bir ortam söz konusu! Lütfen!!! 
 
Ve inanıyorum ki böyle bir savcı mutlaka vardır; ortaya çıkar ve olaya el atar. Fazlaca kızgın ve kırgınım. Sürçü lisan olduysa affola anacım…