1’e 10 kâr ve hapis

Geriye kalan, “kadın girişimi” konusunda öncülük edermiş gibi yapıp, ardında enkaz bırakan bir zavallının hikâyesi oldu.

SEZİN ÖNEY

21.11.2022

Bugünlerde, Elon Musk ve Twitter konusu gündemde ancak, Silikon Vadisi’nde “şok haber” başka konularda var. Sadece ABD değil, dünyanın en başarılı genç kadın girişimcisi olarak gösterilen Elizabeth Holmes, “sahtekarlık” suçuyla 11 yıl hapse mahkum edildi.
 
Şirketi Theranos, parmaktan alınan bir damla kanla, uzaktan yüzlerce sağlık testini yapabilen bir teknoloji geliştirdiğini iddia ediyordu. “Edison” isimli bir alet ile Holmes, Theranos’u 19 yaşında, Stanford Üniversitesi’nde Kimya Mühendisliği öğrencisiyken okulu bırakıp kurmuştu. Herhangi bir tıp eğitimi olmadığı halde Holmes, gerek Stanford’daki biliminsanlarının gerekse de dünyanın önde gelen birçok yatırımcısının, hatta ABD’nin belli başlı siyasetçilerinin desteğini de arkasına almayı başardı. Ve Theranos, kuruluşundan sonraki 10 yıl içinde 10 milyar Dolar değer biçilen bir şirkete dönüştü.
 
Elizabeth Holmes, sadece erkeklerden oluşan bir “Silikon Vadi kahramanları dünyasında” ilk sivrilen kadındı. Sivrilmesini de, “karizma” olarak nitelenen egzantrikliğine borçluydu.
 
Holmes’un erkek seleflerine baktığımızda, Facebook’un kurucularından Mark Zuckerberg’in bir dönem, kendi avladığı etler dışında et tüketmediğini, Twitter’ın uzun dönem yöneticiliğini yapan Jack Dorsey’in tamamen en pahalı marka kıyafetler ve araçları kuşanıp, “10 günlük sessizlik meditasyonlarına” gittiğini görmüştük.
 
Elizabeth Holmes da, Apple’ın kurucularından idolü Steve Jobbs gibi, hep siyah dik yaka kazaklar giyip; tıpkı onun uyguladığı gibi, şirket genelinde “her şeyi gizli tutmaya” büyük özen gösterdi. Ve kendisine ilişkin, müthiş bir algı oluşturdu. Şirketi için, 1 milyar Dolar yatırım sağladı.
 
1’e 10…
Dünyada, 1 milyar Dolar yatırım yaratıp, 10 milyar Dolar kazanç sağlayacağınız çok fazla yatırım aracı yok.
 
Theranos, “1 damla kan ile 100’lerce sağlık testi” iddiasıyla bu ciroya ulaştı. Holmes, tüm masrafları “şirket” tarafından karşılanan müthiş lüks bir hayat sürdü. Şirketin, ana yönetim kadrosu da bu “lüküs hayattan” yararlandı. Şirket merkezi için su gibi para harcandı –herkes, bu saadet zincirinden memnundu.
 
Ta ki, Theranos’u sorgulayanlar çıkana kadar…
 
Theranos’un öne sürdüğü gibi, “bir damla kandan yüzlerce hastalığı teşhis edebilecekleri” iddiasını ilk sorgulayan, yine Stanford’dan tıp araştırmaları uzmanı Profesör John Ioannidis oldu. Ioannidis, rastgele bir isim değildi: 2005’te “Why Most Published Research Findings Are False?” (Neden Yayınlanmış Çoğu Araştırmanın Bulguları Yanlış?) adlı bir makale yayınlamış ve bu çalışması kendisine bilim dünyası ötesinde popülarite ve şöhret kazandırmıştı.
 
Ioannidis, 2015’te “Stealth Research” (Hayalet Araştırma) adlı makalesinde de Theranos’u, gerçekliği kanıtlanmamış “bilimsel balonların” başlıca örneklerinden biri olarak gösterdi. Ioannidis, bilimsel dayanağı olmadığı halde; “parlak olabilecek bir fikrin”, agresif pazarlama teknikleri ve kitlesel medyanın da köpürtmesiyle benimsenip yatırım aracına dönüştüğünü söylüyordu. Silikon Vadisi genelinde yaygın biçimde takip edilen bir haftalık bülteni de olan Ioannidis’in Theranos’a yönelik eleştirileri, başka araştırmaları da tetikledi.
 
Aynı sene, Toronto Üniversitesi’nden Biyokimya Profesörü Eleftherios Diamandis, Theranos’un sahip olduğunu öne sürdüğü teknoloji ve imkanlar üzerine bir araştırma gerçekleştirdi. Sonuç olarak da, Theranos’un olanak ve kapasitesini “büyük ölçüde abarttığı” kanaatine vardı.
 
Ancak asıl dönüm noktası, The Wall Street Journal muhabiri John Carreyrou’nun Theranos’u araştırmaya başlaması oldu. Ioannidis ve Diamandis’in yazılarından yola çıkan Carreyrou, iki yıl boyunca şirketin faaliyetlerini, söylemlerini ve geliştirdiğini öne sürdüğü teknolojiyi derinlemesine araştırdı. Carreyrou, önce gazetesi The Wall Street Journal’da art arda Theranos’u sorgulayan makalelere imza attı ve sonunda, 2018’de de “Bad Blood: Secrets and Lies in a Silicon Valley Startup” (Kötü Kan: Silikon Vadisi’ndeki Girişimde Sırlar ve Yalanlar) adlı bir kitap yayımladı.
 
Ve bu arada, Elizabeth Holmes ne yaptı dersiniz?
 
Murdoch’a rica minnet
The Wall Street Journal’ın sahibi Rupert Murdoch’a, şirketinin başlıca yatırımcıları ile beraber “ricacı” oldu; Murdoch ailesinin, Carreyrou’yu susturmasını istedi. Üstelik haberler patlamadan Rupert Murdoch, Theranos’a 125 milyon Dolar yatırım yapmıştı.
 
Murdoch bile, Holmes’a ne yanıt verdi peki?
“Haberler yayınlansın, kararı halk verir…”
 
2016’ya gelindiğinde, Holmes ve şirketi, kâğıt üzerinde sıfırlandı. Theranos aleyhine davalar arttıkça artıyordu: hem yanlış test sonuçları nedeniyle mağdur olanlar, hem de ABD’nin sağlık otoritesi kurumlar mahkemeden mahkemeye gidiyordu. 2018’de de şirket, faaliyetlerine son verdi.
 
Şimdi Holmes, ikinci çocuğuna hamile olduğu için Nisan 2023’e kadar serbest ve ertesinde mahkumiyeti başlayacak.
 
Silikon Vadisi’nin büyük yatırımcılarından Peter Thiel, 2013’te “Uçan arabalar istedik. 140 vuruş alabildik” demişti. Elizabeth Holmes, “çok bilimsel”, çok tıbbi ve mucizevi gelen bir fikirle ortaya çıkıp, kendisine karizmatik bir profil çizmesinin karşılığında büyük kazandı. Theranos’a yatırım yapanların kaynaklarını, kendisine bir hizmetli ordusu tutmak ve şirketini kâğıt üzerinde büyütmeye, cafcaflı bir hale getirmeye harcadı.
 
Geriye kalan, “kadın emeği”, “kadın girişimi” ve “kadın liderliği/yöneticiliği” konusunda öncülük edermiş gibi yapıp, ardında enkaz bırakan bir zavallının hikâyesi oldu.
 
—–
Kapak Görseli: Ethan Pines (Forbes Collection)