Bayramiç’te Kürt olmak

Kürt diyorum, cevap aynı, “Olsun, Doğulu!” Burada Kürt kelimesini asla dedirtemedim, olsun Doğuluyum.

ESMERAY

13.12.2022

Anam bacım, epey oldu yazamadım. Yoğun bir ay geçirdim. Çoktandır kafamda olan bir proje vardı; onu gerçekleştirdim. Doksanlı yıllardan bugüne kadar nefret suçlarında öldürülen trans arkadaşlarımın anısına çizdiğim resimlerinden oluşan, Şişli Belediyesi Nazım Hikmet Sanat Evi’nde ilk resim sergim gerçekleşti. Meşguliyetim bundandı.
 
Gelelim günümüze, gündem o kadar yoğun ve iğrenç ki bugün gündemle ilgili yazmak istemiyorum. Daha önceki yazılarımda belirtiğim gibi Çanakkale Bayramiç’te yaşıyorum artık. Tam bir kasaba, insanları çok gamsız ve kaygısız… Bunun nedeni kanımca gelecek korkularının olmaması ve ekonomik durumlarının onları idare etmesi. Çünkü çoğu toprak ağası… Mesela tanıdık biri geçenlerde tapu dairesinden çıkıyordu, selamlaştık. “Küçük bir yerim vardı; onu sattım” dedi. “Tarla mı?” diye sordum. “Evet, 5 dönüm” dedi. Yani beş dönüm küçük burada! İyi olan yanı, buradaki yaşamımda, hiçbir şekilde cinsiyet algısı ile bakıldığıma tanık olmadım. Yıllarca bağırdım, ben kadınım diye! Burada da, ben transım! diye bağırasım bile geliyor bazen. Bu böyleydi, ta ki Bayramiç Halk Eğitim Merkezi’nde yeni oyunumun provasını yapmak için yer istemeye gittiğim güne kadar. Görevli kişi “Oyunun metni var mı?” diye sordu. “Var” dedim. “Metni kaymakamlığa yolla, kabul edilirse yer tahsis edilir” dedi. “Eyvah!” dedim içimden, kaymakamlığa bağlı ise işimiz yaş. Arkasından demesin mi “Muhalif içerikli ise kabul görmez!” “Hem de ne muhalif LGBTQ içerikli” dedim; “O zaman çok üzgünüm abla!” dedi. “Biliyorum, benim varlığım bile muhalif!” dedim. Güldü ve çok üzüldüğünü belirtti. İşte böyle resmiyet ve bürokrasi.
 
Söz konusu iktidar ise cinsiyet şıppadanak çıkar karşına böylece. Sonra bir öneri yaptı memur bey, “Abla belediyeye git, onlar yer verir; çünkü belediye CHP’de” dedi. Şunu da belirtti: “Burası küçük bir yer, randevu almaya gerek yok! Direkt git başkanın odasına, ondan iste” dedi. “Peki” dedim “onlar iktidar olsa tersi olur mu?” “Bilmem abla, koltuk başka bir şey” dedi. Açıkçası bende emin değilim, CHP iktidar olsa reddeder mi? Neyse bu konuya fazla girmeyelim. Seçim yakın, neme lazım şimdi. Bakalım daha belediyeye gitmedim. Yer verince yazarım.
 
Bir de burada Kürt olmak var! Bazen soruyorlar nerelisin diye, Karslıyım diyorum, olsun doğulusun cevabı alıyorum. Azeriler ve Kürtler var daha çok Kars’ta diyorum, ben de Kürdüm olsun doğulusun cevabı… Bizim gelin de doğulu diyor mesela, neresinden diye sorunca Vanlı, hım Kürt yani diyorum, cevap aynı, “Olsun, Doğulu!” Yani burada Kürt kelimesini asla dedirtemedim, olsun Doğuluyum. Yüzüme yani çeneme deq (dövme) yaptırdım. Bir arkadaşım inşallah geçicidir dedi. Yok kalıcı dedim. Vah vah dedi, ayol niye öyle dedin? Bilemedim dedi sanki seninle konuşan hep oraya bakacakmış gibi geldi bana. Cidden de öyle oldu. Yarım güneş, Mezopotamya’dan bir dövme, çok eskiye dayanıyor, güneşe tapma döneminden kalma, daha çok Kürt kadınları yapar. Olsun Doğuda çok var. Yok bacım yok, Kürt dedirtemiyorum.
 
İstanbul’dayken etrafımdaki Kürt arkadaşlarımla hiç olmazsa konuşuyorduk. Burada böyle bir şansım olmadığı için artık Cüce (kedi) ve Şeker (köpek) ile Kürtçe konuşuyorum. Cüce biraz zorlanıyor lakin Şeker çabuk kavrıyor. Wer wer diyorum Cüce salaklaşıyor. Ama köpek daha zeki sanırım. Bu deq olayına geri gelirsek, burada bir kadının işlettiği kafe var, geçenlerde oraya gittim. Anlamını sordu dövmenin, yarım güneş dedim. Sen ateşe mi tapıyorsun, demez mi! Yahu Allah Allah, mistik dövme, ayrıca ben kimseye de tapmıyorum. Nasıl yani dedi. Ateist gibi bir şeyim dedim. Çok üzüldüm senin adına…. ayol niye üzülüyorsun? Senin gibi akıllı ve iyi biri nasıl inanmaz. Gel de anlat şimdi! Üzülme dedim, ben vicdanıma inanıyorum. Vicdanı sana verem kim? Bilmiyorum şimdi metafizik filan desem işin içinden çıkamam. Ama sonuç tatlıya bağlandı.
 
Bir de burada çok ciddi bir hayvan düşmanlığı var. Sanırım Sünnilik etkili. Evinde hayvan besleyenlere vebalı gibi bakıyor çoğu. Neyse ki benim Şeker süs köpeği, azıcık seviyorlar. Burada sokak köpeklerine azıcık yaklaştığınız zaman ya yerde sürüklüyor kendini ya da kaçıp gidiyorlar. Garibim hayvanlar hepsinin var ağır travması. Güya hayvan barınağı var. Felaket bir durumda, gidip baktım bir kere, az kalsın kalp krizi geçiriyordum. Belediyede çalışanlara sordum, suçu hayvanseverlere atıyorlar. Talep onlardan geldi diyorlar, barınak kurun biz bakarız demişler, yaptık ama uğrayan yok. E o zaman hayvanları orada aç susuz bırakmanın zorunluluğu ne? “Hayat Bayramiçte güzel” sloganı iyi de kime güzel. Yani Kürt olmak, öteki olmak ve hayvan olmak… burada da hayat güzel değil onlara.
 
Onun dışında, havası çok güzel, kasaba özelliği ve dokusu korunmuş, o da güzel. Bakalım oyun provaları için belediye bana yer verecek mi? Sonucu yazarım sizlere, vermez ise ne yapalım artık “olsun”. Ha bir de inşallah Kürt kelimesini de dedirtebilirim! Bu arada çeşitli süs eşyaları yapıyorum, ek gelir olsun diye, zeyno41 instagram sayfam, oradan takip edebilirsiniz.