Okumalar, Değinmeler-32: Gerçekçi ol, değişimi iste

Sırrı S. Önder’in sözleri hakikati çerçeveledi ve memleketin uygun bir tarafına astı. Şimdi memleket düşünsün.

İLHAMİ ALGÖR

11.03.2023

Hayatımız, hayatta kalabilmek çabasına, topyekûn öz savunmaya döndü. Ahmet H. Tanpınar bugünleri görseydi, sık alıntılanan “Türkiye evlatlarına kendisinden başka bir şeyle meşgul olmak imkânını vermiyor” cümlesini belki de değiştirirdi: “Türkiye evlatlarına kendileri ile meşgul olmak imkânını dahi vermiyor.”
 
Bir önceki yazımda bazı sorular sıralamıştım. Mesela: “Konut dediğimiz şey, kâr odaklı piyasa koşulları dışında üretilebilir mi? Eğitimi, sağlığı, hatta içme suyunu özele kaptırmış bir memleket, ‘barınma hakkı’ diyerek konutta kendini koruyabilir mi? Beton yığını sosyal konutları veya sabah çıkılıp akşam dönülen yatakhane şehirleri kastetmiyorum” diye sormuş idim.
 
Soruyu feyzbuk’ta paylaştım. (Feyzbuk benim think tank hattım. Twitter’a yaşım tutmuyor.) Konut üretiminde yap-sat döngüsü dışında bir yol olabilir mi, bir işaret gören var mı diye paylaştım.
 
Bir arkadaşım cevapladı: “Komiksin ilhami: siyaset finansmanı buradan: vatandaşın zengin olma hayali buradan: hiç değişmez.”
 
Haklı. Fakat “hiç değişmez” katılığından haz etmem.
 
Sırrı Süreyya Önder, “Bütün partiler, benim partim dahil, imar komisyonlarında sessiz sedasız iki dakikada anlaşır; herkesin adamı korunur, planları onaylanır, çünkü bu ülkede siyaseti inşaat finanse eder, çünkü bu ülkede inşaat, yağma ve talanın aracıdır” dediydi aynı günlerde.
 
Yani “gerçekçi” arkadaşımın söyledikleri sır değil, içinde öldüğümüz bir hakikat. İşte bu nedenle farklı bir konut üretim düzeni olabilir mi, bir işaret görüyor musunuz diye ortaya bir soru bıraktıydım. Ve twitter’da şu notu gördüm:
“Deprem sonrası yeniden inşaa için önümüzde kooperatif deneyleri var: Düzce Umut Evleri ve İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin Halk Konut projesi iki farklı model. Barınma ihtiyacını ranta kurban etmeyecek konut politikasının hattını belirleyecek örneklerin üzerine koyarak ilerlemeli” (@denoay)
 
Düzce Umut Evleri: Dayanışma ve hak mücadelesi olarak umutevleri.org adresine gittim. Kapıda şu cümleler yazılıydı: “Dar ve sabit gelirli insanların sağlıklı, güvenli konutlara uygun şartlarda, katılımcı süreçlerle ulaşabileceğini düşünüyoruz. Başka türlü bir konut üretimi mümkün diyoruz.”
 
Siteye girdim. Sahanlıkta bir soru vardı: “Biz kimiz, ne istiyoruz?”
 
Sorudan üç yol ayrılıyordu:
Umut Evleri Nedir?: Umut Evleri 2003 yılından bugüne gelen bir hak mücadelesidir. Dar gelirli yurttaşların sağlıklı, güvenli konut talebine yönelik Türkiye'deki ilk kiracı hareketidir.
Umut Evleri Atölyesi: Oturacağımız evleri gönüllülerin desteği ile katılımcı, şeffaf bir biçimde tasarladık. Umut Evleri Atölyesi bir büyük dayanışma hikâyesidir.
Sosyal Konut Kooperatifçiliği: Umut Evleri Türkiye'de mevcut konut yapı kooperatfiçiliğinden çok farklı bir deneyim sunuyor. Biz buna sosyal konut kooperatifçiliği diyoruz.
 
Üç yol’un birincisine, “Umut Evleri Nedir?” patikasına saptım:
“Hikayemizin başı 1999 yılındaki 17 Ağustos Gölcük ve 12 Kasım Düzce depremlerinden sonra oluşan güvencesiz kargaşa ortamına dayanıyor. Düzceli Depremzedeler Derneği, tüm Türkiye’yi sarsan bu felaket sonrasında ‘birlikte davranarak sorun çözme’ modeli etrafında bir araya gelenler tarafından kurulmuştu. Yüzlerce kişi deprem sonrası acil gündelik sorunlarının üstesinden dayanışmayla gelerek kendi yaşamlarına sahip çıkmıştı.
12 Kasım 1999 Düzce depremi sonrası yıkılan ya da ağır hasarlı olarak tespit edilen konutlar üzerinden yapılan hak sahipliği tespit çalışmasında sadece ev sahiplerinin konut ihtiyaçları karşılanırken kiracı durumunda olanlara yönelik bir çözüm üretilmedi. Uzun yıllar kiracı durumunda yaşadığımız şehirde depremden sonra kiracı olmak pahalılaşan ev kiraları nedeniyle daha da zorlaştı. Bazılarımız köylerde akraba evlerinde yaşamaya dönmek durumunda kaldık. Şehirde işlerine devam edenlerimizin bir kısmı ya prefabrik konutlarda ya da hasarlı evlerde kiracı olarak ikamet etmek zorundaydı.
Bizler bu konut sorunumuza çözüm bulmak için biraraya gelerek 2003’te Evsiz Depremzedeler Dayanışma Konut Yapı Kooperatifi’ni kurup depreme dayanıklı, sağlıklı ve güvenli konutlar için bir hak mücadelesine giriştik. Bu süreç boyunca yüzü aşkın hukukçu, mimar, şehir plancısı, iletişimci, sosyolog, psikolog, akademisyen ve öğrenci de dayanışmanın parçası, Yapı Kooperatifi’nin gönüllüleri oluyor.” (Devamı umutevleri.org adresinde.)
 
Sessiz sedasız çalışmış ve yapmışlar. Yani bir olabilirlik, hatta olmuşluk var. Bu bir emsaldir, tutunma noktasıdır. Twitdaşım’ın dediği gibi: “Barınma ihtiyacını ranta kurban etmeyecek konut politikasının hattını belirleyecek örneklerin üzerine koyarak ilerlemeli.”
 
***
 
Konut konusu, kiraların uçmaya başladığı günlerden bu yana gündemdeydi. TİP ve HDP temsilcilerinin sistemi sorgulayan konuşmaları ile siyasi ifadesini de bulmuştu.
 
Sırrı S. Önder’in, “Bütün partiler, benim partim dahil, imar komisyonlarında sessiz sedasız iki dakikada anlaşır; herkesin adamı korunur, planları onaylanır. çünkü bu ülkede siyaseti inşaat finanse eder. çünkü bu ülkede inşaat, yağma ve talanın aracıdır” cümlesi hakikati çerçeveledi ve memleketin uygun bir tarafına astı. Şimdi memleket düşünsün.
 
***
 
Önceki yazıda bir diğer sorum: “Resmi birimlerin sivil inisiyatiflere üvey evlat muamelesi yapması önlenebilir mi? Çatık kaşlılıktan, hiyerarşik dikeylikten, amirin karşısında el pençe divan duruşlardan, koltuk makam kibirinden uzak bir kamu vazife anlayışı mümkün müdür? Ve kamu nedir?” idi.
 
“Kamu nedir?” sorusundan devam etmek isterim.
 
Selam sevgi ile
 
Notlar:
Şubat ayında Münih Güvenlik Konferansı gündem maddelerinden bazıları: enerji arzı ve güvenliği, gıda güvenliği, NATO ittifakının genişletilmesi, çip tedarik zinciri… “Ne alaka!?” demeyin lütfen. “Güvenlik” kelimesinden ürküyorum.
 
Çin'de kullanıcının dudaklarının basıncını ve hareketini taklit eden ve “gerçek bir öpüşme deneyimi sunduğu” belirtilen cihaz geliştirildi. Cihazın uzakları yakın kılabildiği ve birbirini özleyen çiftlerin uzaktan öpüşmesini sağlayacağı belirtiliyor. (caglauren@hafizakarti.org)
 
—–
Kapak Görseli: Depo Photos