Neden TİP?

Seçilsem de seçilmesem de LGBTİ görünürlüğü açısından çok önemli bir adım attık.

ESMERAY

20.03.2023

Bilen biliyor, bilmeyenler için yeniden belirtmek isterim; neredeyse 30 yıla yakındır özellikle trans görünürlüğü üzerine politikalar üretmeye çalışıyorum. İlk politik deneyimim ÖDP ile başladı. ÖDP’de kendimizi var edemeyeceğimizi anladığımda partiden istifa ettim. Sonrasında feminist hareketle tanıştım. (“Bizim Atölye” adında Pınar Selek’in, sokak çocuklarının ve transların da içinde olduğu bir atölyemiz vardı. Hatta ÖDP’den önce yaşadığım bu deneyim, benim için bir dönüm noktasıdır.) Pınar Selek’in cezaevinden çıkışından sonra Amargi Kadın Kooperatifi içinde daha çok Kadın Akademisi üzerinden deneyimim oldu. Çeşitli atölye çalışmalarımız oldu. Eski ve yeni feminist hareketten gelen kadınların katıldığı seminerler ve söyleşiler içinde bulundum.
 
Amargi Kadın Akademisi, Amargili olan bütün kadınlar için bir ekoldü; orada çok güzel deneyimler edindik. Bütün bunlar olurken bir yandan da Mezopotamya Kültür Merkezi’nde tiyatro kursuna gidiyordum. Sonradan tek kişilik gösterilerim oldu malumunuz. Şimdi gelelim HDP olayına, ben zaten “yurtsever” bir ailenin içinde doğdum, büyüdüm. Bir Kürt olarak çocukluktan gelen bir deneyimim zaten vardı. Trans kadın kimliğim yüzünden yaşadığım acılar ve baskılar kadar, Kürt kimliğim yüzünden de aynı acıları ve baskıları yaşadım. Kürt hareketine bir gönül bağım hep vardı.
 
HDP içinde bazı kadın eğitimleri toplantılarına katıldığım da oldu. Fakat hiçbir zaman kâğıt üzerinde HDP üyesi olmadım. Zaten benim bu gönül bağım hep vardı ve bakidir.
 
Pratik olarak Halkların Demokratik Kongresi’nde divanda oturanlardan biri bendim. Oradan çıkan kararlardan HDK parti meclisine girdim. O zaman yoğun oyun gösterilerimin olduğu bir dönemdi. Toplantılara ve çalışmalara gidemedim. Öte yandan bağım hiç kopmadı. HDK içinde bir LGBTİ komisyonu kuruldu. Sonra bu komisyon HDP içine taşındı. Sonrasında benim kalp rahatsızlığım peydahlandı ve bir süre uzak kaldım. Dışardan takip etmek zorunda kaldım. Aynı şekilde TİP’i de ve hatta CHP’yi de…
 
Geçtiğimiz aylarda HDP İstanbul’da bir konferans yaptı. Beni o konferansa gazeteci olarak çağırdılar. Gittim, birçok oturum vardı. Kimlik politikası üreten derneklerden tutun, sendikalara kadar birçok konuşmacının katıldığı oturumlar. Alevi, Ermeni, vs. oturumları vardı. Tahmin edin, tek olmayan oturum hangisiydi? Söyleyeyim; LGBTİ oturumu yoktu. Sorduğumda herkes mahcup cevaplar verdi. Şu an ismini hatırlamıyorum, bir kadın dedi ki “Bize niye soruyorsun? Bunu git LGBTİ Komisyonu’na sor”. Tam acaba LGBTİ’den biri var mı, sorayım derken, meğerse yanımda iki HDP’li LGBTİ genç vardı. Anlattım derdimi ve sordum, neden LGBTİ oturumu yok? Çocuklar sinir krizi geçirdi: “LGBTİ Komisyonu mu kaldı, içini boşalttılar abla!” Onların yalancısıyım artık. Pervin Buldan’ın ve Sırrı Süreyya Önder’in konuşmalarına yetişemedim. Pervin Buldan konuşmasında hiç değinmemiş LGBTİ ile ilgili olarak, Sırrı Süreyya Önder ise LGBTİ hareketinden özür dilemiş, neden bir oturum yok diye.
 
Şimdi bu cenahta durum böyle. Gelelim TİP’e. Benim çocukluktan gelen bir yeteneğim vardır, iyi bir gözlemciyimdir, mütevazı olamayacağım. TİP’in LGBTİ ile ilgili söylemleri çok samimi geldi bana. Yapılan kulislerde, özellikle Erkan Baş, kesinlikle bir LGBTİ bireyi meclise sokmamız lazım, diyordu her seferinde. TİP’te cıvıl cıvıl bir gençliğin olduğunu fark ettim.
 
Eski bir LGBTİ arkadaşım beni aradı. TİP’e üye olduğunu söyledi ve direkt konuya girdi: “Seçilebilir bir yerden bir aday gösterecekler” dedi. Daha lafını bitirmeden ben hemen cevap verdim: “Ay ne olursun, ben ameliyat yüzünden panik atak geçiriyorum, hiç bulaştırma beni” dedim. “Tamam, söz seni bulaştırmayacağım” dedi ve güldü. Sonrasında ben hem fiziksel hem de psikolojik olarak iyileştiğimi hissettim. Kendi kendime, neden TİP olmasın? dedim.
 
Hani biz LGBTİ’lerin bir sloganı var: “LGBTİ’ler her yerde! Okulda, mecliste, sokakta!” tabii ki önceliğim LGBTİ görünürlüğü ve biz de Türkiye Cumhuriyeti’nde yaşayan her vatandaş gibi yaşamak istiyoruz. Derdimiz bu. Bu toplumda yaşadığımız için, emek eksenli düşünüyoruz. İşçi sınıfı temelinde bakıyoruz. Ekmeğe zam geldiği zaman bizim de bir sözümüz oluyor elbette. Bu zaten politikanın kendisi değil mi? Bütün bunları göz önünde bulundurarak karar verdim.
 
TİP’e üye oldum, akabinde TİP parti meclisinde olan bir LGBTİ birey, aynı zamanda LGBTİ komisyonunda da çalışan kadın bir arkadaş beni aradı. Ses tonunda bir titreme, bir heyecan, sevinçten havalara uçuyordu sanki. “Biz seninle konuşmak istiyoruz ama yüz yüze görüşürsek çok güzel olur” dediler. Ben de zaten İstanbul’a gelmek için bahane arıyordum; gelirim dedim. Komisyonla bir toplantı oldu, tanışma hoşbeşten sonra direkt bana aday adayı olur musun? dediler. Böyle bir teklif gelmişken ve bir kulis çalışması olmuşken, şımarıklık yapıp hayır diyemezdim. Kabul ettim. Tesadüfen de Erkan Baş da oradaymış. Erkan Baş ile de yüz yüze tanıştıktan sonra aday adaylığımı duyurdum.
 
Şimdilik şunu söyleyebilirim; seçilsem de seçilmesem de LGBTİ görünürlüğü açısından çok önemli bir adım attık.
 
Bundan sonraki gelişmeleri sizlerle paylaşacağım. Şimdilik bu kadar anam bacım…