Şanlıurfa İMO Temsilcisi B. Mahsun Kaya: “Urfa’da Kaos Hâkim”
“Yönetmeliğe rağmen Urfa’da hem derelere yakın noktalara imar verildi hem de dereler taştığı zaman olabilecekler göz ardı edildi.”
27.03.2023
Şanlıurfa, art arda iki felaket yaşadı. Urfalılar, önce deprem, sonra da sel mağduru oldular. 6 Şubat büyük depremlerinden sonra henüz yaralarını saramayan ve Adıyaman’dan çok sayıda göç alan Urfa’da, 17 Mart’taki yoğun yağışlarla üç derenin taşması sonucu, ikinci yıkım da yaşandı.
Urfa’nın merkezinde bulunan Abide Kavşağı’ndaki görüntüler, Türkiye’nin hafızasına kazınırken, Urfalılar ihmallerden sorumlu tuttukları Büyükşehir Belediye Başkanı Zeynel Abidin Beyazgül’e tepki gösterdiler. Peki, 15 kişinin hayatını kaybettiği sel felaketi, neden yaşanmıştı ve ihmaller nelerdi?
20 yıl öncesine dayanan ihmaller
Aslında deprem de, sel de öngörülen afetlerdi Urfa için ama yerel yönetimler yine yetersiz ve yine liyakatsizdi, üzerine öngörüsüz de davrandılar. Yönetimler tarafından, ne yönetmelik ne de meslek odalarının çeşitli vakalara dayanarak hazırladığı raporlar ve uyarılar dikkate alındı.
Gazeteci Murat Ağırel’in ortaya çıkardığı gibi 2021 tarihli İl Afet Risk Azaltma Planı’nda (IRAP), şiddetli yağışlar yaşandığı takdirde taşacak dereler dahi belirtilmiş ve alınması gereken önlemler sıralanmıştı. Rapor dikkate alınmadı ve sonuçta beklenen afet oldu. Can kayıpları ve mağduriyetlere rağmen Şanlıurfa valisi Salih Ayhan ise “Yüzyılın en büyük afeti ama üstesinden geldik. Şu an geldiğimiz nokta olağanüstü, harikulade” diyerek yerel yönetimlerin ihmalini görmezden geldi.
Belirtelim, felaketin göz göre göre gelmesini sağlayan pek çok etken vardı. Mesela TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası Şanlıurfa Temsilciliği, 22 Temmuz 2022 ve 30 Eylül 2022 tarihlerinde yaşanan iki farklı göçük vakasına ilişkin hazırladıkları teknik raporlarla yerel yönetimleri uyarmıştı. Aynı zamanda yerel yönetimlerin uyması gereken bir yönetmelik söz konusuydu.
TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası Şanlıurfa İl Temsilcisi Berat Mahsun Kaya, şöyle anlatıyor afetle sonuçlanan süreci: “Şanlıurfa’da altyapı namına gerekli hiçbir girişim yapılmadı ve proje üretilmedi. Eski Belediye Başkanı Ahmet Bahçivan döneminde de şehrin nüfusunun artması üzerine, sadece mecburi olan adımlar atılmıştı. Yaşanan felaketin nedenleri, 20-30 yıl öncesine dayanıyor. Urfa’daki dereler, şehir merkezinden geçer ve üçü birleşip Harran Ovası’na doğru akmaya devam eder. Hem küresel ısınma gibi bir gerçeklik söz konusuydu hem de şehirde ağaçlandırma çok yetersizdi. Suyun yüzeyde hareket etmesini engelleyecek hiçbir şey yoktu. Oysa iki konuda da öngörülü davranılması gerekiyordu.”
Yönetmeliğe uyulmadı
20 yıllık ihmaller silsilesinin en önemlilerinden biri, dere kenarlarında yapılaşmayı engelleyen Yerel Yönetimler Yönetmeliği’nin 5. maddesine uyulmamasıydı.
Bu maddede; “İçme ve kullanma suyu rezervuarını besleyen tüm sulara, akar ve kuru derelere hiçbir surette atıksu ve arıtılmış atıksu deşarjı ile atık deşarjı yapılamaz. Su havzalarında dere mutlak koruma bandı uygulanacak dereler belirleninceye kadar, 0-200 m dere mutlak koruma bandı tüm dereler için geçerlidir. Derelerin her iki yanındaki mutlak koruma bantlarında yapı ve tesislere izin verilmez. Bu bantlarda bulunan tüm yapı ve tesislerin uzaklaştırılmaları esastır” yazılmasına rağmen Şanlıurfa Büyükşehir Belediyesi, koruma bandını maalesef hiçe saymış ve verdikleri ruhsatlarla dere kenarlarını yapılaşmaya açmıştı.
Konuyla ilgili olarak Berat Mahsun Kaya: “Derelerin üstü kapatılmamalı ve dereye yakın yerlere yapı ruhsatı verilmemeliydi. Yönetmeliklerde bu hususlar belirtiliyor. Yapılaşmaya açılmaması gereken yerler, koruma bantlarıyla belirlenmeliydi. Urfa’da bu noktalara hem imar verildi hem de dereler taştığı zaman olabilecekler göz ardı edildi” diyor ve ihmaller zincirini anlatmaya devam ediyor: “İhmallerden biri de, dere seviyesinde bulunan bodrum katlara iskân verilmesi. İnsanların hayatını bu şekilde riske atmak başlı başına hatalıyken, üzerine dereler taştı ve bu konutların çoğunu su bastı.”
Dere temizliği yapılmadı
Sel felaketinin nedenlerinden biri de yerel yönetimlerin, derelerin temizliğine dikkat etmemesi ve gerekli çalışmaları yapmamasıydı.
Berat Mahsun Kaya bu ihmali; “Oda olarak derelerde gözlemlediğimiz en büyük problemlerden biri, temizliğe dikkat edilmemesi. Teknik anlamda sanat yapıları dediğimiz menfezler örtülendirme olarak zaten hatalı görünüyordu. Topraklar ve taşlar da içine girince ciddi bir daralmaya yol açtı. Sifon etkisi dediğimiz suyun geriye basıp, tekrar kendini atması da taşkına yol açtı” diyerek özetliyor.
Belirsizlik sürüyor
Hadi yaşananları bir yana bırakalım, peki felaketlerden ders çıkarıldı mı ve geçmişten bugüne artarak süren, can kayıplarına neden olan ihmaller, şimdi düzeltilmeye çalışılıyor mu Urfa’da, merak ediyoruz…
Berat Mahsun Kaya’dan aldığımız bilgilere göre maalesef şu anda Urfa’da büyük bir belirsizlik ve kaos yaşanmakta. Bu durum ise yeni felaketlere kapı aralıyor. “Depremlerden kaynaklı ağır hasarlı yapılar mevcut ve bu yapıların selden de etkilenme riski çok yüksek. Bu durumun büyük tehlike arz ettiğini belediyelere ilettik. Bize ‘yasal süreçlerin beklendiğini’ söylediler ama bunlar halkın can güvenliğini tehlikeye atan konular. Şu anda burada ciddi bir kaos var” diyor ve devam ediyor Kaya:
“Koruma bandında olması gereken konutlarda, taşkından sonra da insanların oturma ihtimali çok yüksek. Şu anda incelemeler yapılıyor ama ilerleyen dönemlerde nasıl bir düzenleme olacak belli değil. Bu durum da kaygı yaratıyor. Yerel yönetimler, deprem ve sel ertesinde nasıl kararlar alacaklar bilemiyoruz.”
Hâlihazırda devam eden çalışmalara dair gözlemlerini ise; “Derelerin temizliği ve onarımına yönelik çalışmalarla selden etkilenen yapıların hasar tespitlerine ilişkin çalışmalar yapılıyor. Yönetimler yine bizlere mesafeli davranarak fikir almıyorlar. Şimdi enkazlar tek tek yıkılıp, ağır hasarlı yapılar ortadan kaldırılacak. Bizler, orta hasarlı olarak tespit eden yapıların, itiraz ve baskılarla az hasarlıya çevrildiği konusunda duyumlar alıyoruz. Konunun takipçisiyiz” diyerek aktarıyor Kaya.
“Müteahhitlerin sesi bizden gür çıkıyor”
Yerel yönetimlerdeki liyakatsiz kadrolaşmanın, insanları canından etmeye kadar varan ciddi sonuçlarına da değiniyor Kaya: “Yerel yönetimlerde teknik kadrolar çok zayıf. Bazı belediyelerde jeoloji ve jeofizik mühendisleri bulunmuyor. Düşünün, büyükşehir olan bir ilde bırakın yetkinleşmeyi, henüz kadro açıkları ar. Şu anda belediyelerde görüştüğümüz kişiler, ne yapacaklarını bilmiyorlar. Yapısal bazdaki imalatlar, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı bünyesinde ilerletildiği için mevzuatlar ve yönetmeliklerin beklenmesi gerekli fakat belediyelerin kendi iç çalışmaları da yok. Bizim uyarılarımız, hiçbir zaman dikkate alınmadı. Randevu vermekte çok zorluk çıkarsalar da biz yine de yerel yönetimlerle görüşmeye devam edeceğiz. Bizim belediyeler, maalesef dönemsel ve günlük yaşıyor. Kalıcı veya güvenli yapılar konusunda her zaman sınıfta kaldılar. Nedeni de, görüşü alınması gerekenlerin seslerini kısmaya çalışmalarıdır.”
Kaya şunları da ekliyor: “Büyükşehir olmaya geçiş, köy mantığıyla ilerletilemez. Büyükşehir olmaya geçiş döneminde, üç defa belediye başkanı değişti Urfa’da, ayrıca milletvekili olmak için istifa edenler oldu. Tabii her yeni gelen başkan, farklı bir ekiple çalışmak istedi. Depremden üç dört ay önce onlarca dernek, belediye tarafından STK toplantısı adı altında görüşmeye çağrıldı. Meslek odaları ise dikkate alınmadı. Proje üreteceğiz, diye toplandılar ama hiçbir meslek odası çağrılmadan nasıl bir proje üretildi, orası belli değil. Görüyoruz ki müteahhitlerin sesi, bizden gür çıkıyor ve daha etkililer.”
Ne yapmalı?
Nihayetinde halkın seçtiği kişiler, halkın sorunlarına hâlen çözüm üretemediği gibi, belirsizlikler de güvensizliği körüklemeye devam ediyor. Bu durumu şöyle anlatıyor Kaya: “Urfa, depremden fazla etkilenmemiş bir il olarak görünse de resmî verilere göre şehirde üç bin civarında yapı yıkılacak. Hepsinin yıkımı ve dönüşümü belki 5, belki de 10 yıl sürecek. Nasıl olacak ve neler yapılacak, konularında öncülük eden olmadığı için büyük belirsizlikler var.”
TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası Şanlıurfa İl Temsilciliği’nin önümüzdeki süreç için önerilerini ise şu şekilde sıralıyor: “Urfa’da beton santrallerinden kaynaklı olarak, beton kalitesinde bir düşüş yaşanmakta. Bu konuyu, Çevre ve Şehircilik Bakanlığıyla da görüştük. Dikkate alacaklarını söylediler ama sorun devam ediyor. Ayrıca müteahhitlerin ve taşeronların yeterlilikleri, yerel yönetimlerce denetlenmeli. Asıl önemlisi de artık insan temeli projeler yapılmalı. Bir afet olduktan sonra çözüm aranmaz, öncesinde ya da sonrasında ders çıkartılarak çözümler bulunur. Giden canların telafisi olmadığı gibi afetlerin yarattığı yıkım ve enkazın maliyeti ise öncesinde alınacak önlemlerden çok daha yüksektir. Bunların artık bilinmesi gerekiyor.”