Kördüğüm

Kimsenin gücü böyle sınanmamalı. Kördüğüm şahittir. Ama birbirine düğüm olmuş insanlardan da korkulmalı.

KARİN KARAKAŞLI

09.04.2023

Hümeyra’nın hiç eskimeyen şarkısıdır “Kördüğüm”:
 
Öyle uzak ki yerim
Uzakları aşıyor
Bütün özlediklerim
Benden ayrı yaşıyor
 
Ya her şeyim ya hiçim
Sorma dünyam ne biçim
Bir kördüğüm ki içim
Çözdükçe dolaşıyor
 
 
Çağlayan Adliyesi’nde yine ömrümüzden ömür çalan bir 31 Mart Cuma gününün akşamında içimde bu şarkıyı duydum sürekli. Hiç var olmayan bir suçtan dört kez beraat eden Pınar Selek’in davası Fransa’da ifade alınması talebi reddedilerek kırmızı bülten ve tutuklama kararının devamıyla 29 Eylül’e kördüğüme ertelendi. Mahkeme, Selek’in ifadesinin alınabilmesi için Türkiye’ye iade edilmesini şart koştu.
 
Bir yandan ortada suç yokken bir insanı varlığı ve emeği için cezalandırma hıncında ısrar ederseniz, elbette kördüğüm istersiniz. Adalet arayışı için harcanması gereken yılları, onu mengeneyle kıstırmaya çabaladığınız bir işkence uğruna uzatırsınız. Ama işte haklı olmak tuhaf bir güç. O gün de yurtdışından gelen kalabalık bir heyetle birlikte sanki çeyrek asır geçmemişçesine güçlüydük haklılığımızda. O kadar ki bir basın açıklamasına bile izin verilmedi.
 
Bir taşla kaç kuş
Çağlayan Adliyesi’nin sınırları içinde olduğu Kağıthane Kaymakamlığı, Hâlâ Tanığız Platformu'nun çağrıcısı olduğu Pınar Selek için basın açıklamasını, LGBTİ+ örgütlerinin de açıklamaya çağrı yapmasını bahane ederek engelledi. Son yıllarda her popülist siyaset ihtiyacında hedef tahtasına konan LGBTİ+ örgütleri, herkesin paylaştığı bir çağrıya can-ı yürekten katıldıkları için yine suçlu oldu, iyi mi?
 
Hiç unutulmasın diye bu veciz kararı buraya da kaydediyorum:
“İlçemiz sınırları içerisinde yapılacak olan veya yapılması muhtemel açık/kapalı yer toplantısı, gösteri yürüyüşü ve basın açıklaması benzeri faaliyetleri öncesinden tespit edebilmek amacıyla sosyal medya ve açık kaynaklardan usulüne uygun yapılan araştırmalar neticesinde elde edilen bilgiler doğrultusunda; Kaos GL(@KaosGL), ÖzgürRenkler Derneği(@ozgurrenkler), Ankara Gökkuşağı Aileleri Derneği(@galaderneği), Lambdaistanbul LGBTİ+ Dayanışma Derneği(@Lambda_istanbuıl), Sol Hukuk(@SOLHukuk), 31. İstanbul Onur Haftası Komitesi, HEVİ LGBTİ+ Derneğİ(@HeviLgbt), Sol Parti (@solpartibilgi), Abluka(@ablukahukuk), Devrimci Sosyalist İşçi Hareketi, Cinsel Şiddetle Mücadele Derneği isimli sosyal medya grupları ile çok sayıda sosyal medya kullanıcısı tarafından, ‘Pınar SELEK için 31 Mart saat 14.00 Çağlayan Adliyesi’ndeyiz – Pınar Selek için adalet, LGBTİ+ lar için de adelettir ! – #pınarselek #beraatimizesahipçıkıyoruz #31martdava “Ülker Sokak’ tan barış için kadın ve LGBTİ+ mücadesinden tanıdığımız, yol arkadaşımız Pınar Selek 25 yıldır yargılanıyor’ – ‘25 LGBTİ+ örgütü 31 Mart Cuma günü İstanbul 15. Ağır Ceza Mahkemesinde buluşmaya çağırdı. Pınar Selek’ in Ülker sokak’ daki çalışmaları, barış mücadelesindeki yol arkadaşlığını davet ediyoruz. 31 Mart saat 13:00’da Basın Açıklaması İçin Çağlayan Adliyesindeyiz’ şeklinde ve benzeri şekilde paylaşımlar ile, basın açıklaması yapılabileceğine dair bilgiler elde edilmiştir.
Bahse konu şahıslarca/gruplarca ve birçok sosyal medya kullanıcısı tarafından, sosyal medya platformlarında yada farklı mecralarda olay ile ilgili toplanma çağrılarına istinaden, şahıslarca/gruplarca gerçekleştirilmesi muhtemel; “bekleme ve oturma eylemi, basın açıklaması, toplanma, toplantı, stant kurma, vb. her türlü eylem ve etkinliğin” İstanbul Adalet Sarayı Şehit Cumhuriyet Savcısı Mehmet Selim KİRAZ yerleşkesi çevresinde ve Kağıthane İlçesinin genelinde tüm açık alanlarda 31/03/2023 tarihinden itibaren 1 (bir) gün süreyle YASAKLANMIŞTIR.”
 
O büyük harflere de bayılıyorum. Gerekçenin kendisine de. O kadar çok şeyi açık ediyor ve neye karşı neden mücadele edildiğini gösteriyor ki. Âdeta yolun ve yoldaşların doğruluğuna dair tersten sağlama!
 
Tam da burada Hâlâ Tanığız Platformu’nun okunmasına izin verilmeyen açıklamasının ilgili bölümünü koymanın da zamanıdır. Çünkü kelimeler nerdeyse birbirine konuşuyor:
“Biz Pınar’ın suçunun ne olduğunu çok iyi biliyoruz. Devlet siyasetinin görünmez kıldığı, sesini bastırdığı herkese kendini doğrudan ifade etme imkânı verdiği için suçlu. Neden barışamadık diye sorduğu, kadın haklarından LGBTİ+ harekete, Kürt, Ermeni meselelerinden sokak çocukları ve göçmen politikalarına nerede bir dert varsa oraya temas ettiği için suçlu. Buluşturduğu ve birleştirdiği için suçlu. Kurban olsunlar böyle suça demek için buradayız.”
 
Bu hukuk cinayetine tanık olmak zor mesai. Tanık olmak sorumluluktur. Ve şimdi Fransız avukatlara ısrarla taleplerinin sorulduğu, Fransa ile yazışmaların sonucuna göre taraflara bilgi verileceği de belirtilen içtihatlarla incecik yazılmış karar metninden de anlaşılacağı üzere bu ülkeyi gözlemci sıfatından doğrudan davanın parçası hâline getirmeye dönük yeni bir hamleye girişilmiş. Haklılık ve hakikat bir ülke sınırından diğerine göre de şekil değiştirmediği için bu da işe yaramayacak. Ya da Paris Barosu avukatlarından Paris barosu avukatlarından Françoise Cotta dediği gibi: “Hakimler hukukun koruyucusudur deriz. Pınar’ın gereğinden fazla süren hukuksuzluk sürecine son vereceğinizi umuyoruz.”
 
Kaybolanı bulduran büyü
Ben küçükken evde bir şey kaybolur da bulamazsan anneannem küçük bir mendil ya da ip parçasına düğüm atardı. “Şimdi buluruz merak etme yavrum” derdi bana da gülümseyerek. Kördüğüm uğuruyla gelirdi anlayacağınız. Beklenmedik bir yerden aradığımı bulur, sonra da düğümü çözerdim.
 
Yüzlerce duruşma, dört beraat ve yirmi beş yıllık bitmeyen işkencenin sonunda bu davayı bir kez daha kördüğüm ettiler. Totem yaptım ben de. O tek bulamadığımız şey tam da bu kördüğüme inat ortaya çıkacak. Adalet bizi bulacak çünkü hakikatimiz biricik.
 
Dönüşen hayaller
Ama Pınar’ın yanına varınca hayalim de dönüşüme uğradı. Yıllar var yüz yüze gelmemiştik. Orada da kalabalıklar arasındaydık çoğu kez. Pınar’ın arkasında emek verdiği üniversitesi, arkadaşına dönüşmüş öğrencileri, akademisyenler, avukatlar, milletvekilleri, siyasetçiler, aktivistler, feministler, hayatlarına değdiği bütün insanlar duruyor. Yepyeni mekânlarda bağlar oluşturmuş çünkü mekân dediğin anı oluşturabildiğin, emekle sil baştan tohum dikebildiğin oranda anlam kazanıyor. Ama Pınar artık hiçbir yere ait olamayacak kadar özgür. En başta da Türkiye’ye.
 
Varsın biz vapura falan binmeyelim. Bende o günün anısı her an bugünüme çağırabildiğim kadar taze. O, mutlu ve kendi olabildiği, zarar görmediği yerlerde olsun hep. Biz bambaşka yerlerde yeni anılar biriktirelim. Katlanamadığım tek şey ondan katliam sanığı yaratılmaya çalışılması. Arkaik dönemden kalma avukatsız ifade tutanakları, sahte delilleri yıllar önce çürütülmüş, altı ayrı olay yeri inceleme ve kriminal raporunda patlamada bomba izine rastlanmadığı anlaşılmışken sanki duvara konuşulmuş gibi her şeyin tekrar gerekçe diye insanın karşısına gelmesi katlanılır bir şey değil. Dördüncü beraatin üzerinden dahi sekiz yıl geçmiş ve davada zere gelişme olmamış. Ta ki geçtiğimiz Haziran ayında Anadolu Ajansı (AA) aracılığıyla beraat kararının bozulduğu haberi, daha karar imzadan çıkmadan, dava dosyasına konulmadan servis edilene kadar…
 
Üzerine titrediğimiz bu beraat, bütün adalet arayışlarının da bir simgesi. Bir seçim arifesindeyken adil, özgür, eşit bir temelde kurulu bir hayat hayali. Hakikat için sorulan hesap. Pınar’ın dilediği her yerde dünyalar kurabilmesi hakkı için verilen bir mücadele. Türkiye dahil. Bizim de dünyamız yine onunla el ele genişleyebilsin diye.
 
Annemden kalma bir mendile düğüm attım bekliyorum. Tespih tanelerinin çekmeye yetmeyeceği bir çilenin sonunda gelecek olan şeyin adı adalet değil. Olsa olsa organize kötülüğün sonu. Nafile çabaların ilanı. İnadına gülüyor, kendimizle, birbirimizle dalga geçiyor ve bir ortak hayat hikâyesinden dayanışmaya gelenlerin ta kendisine güç ve umut veriyoruz ya gerisi boş. Kimsenin gücü böyle sınanmamalı. Kördüğüm şahittir. Ama birbirine düğüm olmuş insanlardan da korkulmalı. O iç içelik matematiği isyan ettiren ölçülemez bir güce denk gelir. Buna da en çok hayat şahittir.