Ezilenleri dışarıda bırakarak özgür olamazsınız

Erdoğan, Balkon konuşmasında yerel seçimlerin startını verdi. Muhalif partilerin iç hesaplaşması devam ediyor, umarım hızla sonlanır.

ESMERAY

08.06.2023

Anam bacım, “Türkiye yeni bir döneme girdi” diyemeyeceğim, ne yazık ki. Eski dönemi daha da güçlendirdi. Siyasal iktidar bunu, tüm devlet gücüyle yaptı. Üzülerek belirteyim, tüm muhalif partiler bu süreçte doğru düzgün bir seçim çalışması yürütemediler.
 
Oysa iktidarda olan, güç ve devleti elinde tutan AKP karınca gibi yaşadı. Hiç zaman kaybetmedi. Aslında 5 yıldır çalışıyor. Kapı kapı insanlara, herkese ulaşıyorlar. Dağ bayır demeden bir şekilde insanlara ulaşıyorlar.
 
Medyanın gücü zaten onlarda, medyanın ulaşamadığı yerlere de bir şekilde ulaşmayı başardılar. Bütün seçmenlerini ikna ettiler; yalan kasetler çıkarıp, bunları kendi medyalarında sundular. Tek tek kapı çalıp tüm bunları tek tek iyice yedirdiler seçmenlere. Muhalif partiler ne yazık ki bunu başaramadı; seçmene ulaşamadı, diye düşünüyorum.
 
Muhalefetin yanlış politikalar yürüttüğü kanaatindeyim. Mesela seçim II. Tura kalınca “Millet İttifakı” bir hafta sürekli birbirleriyle görüştü. Ne yazık ki CHP de muhafazakar ve milliyetçi söylemlerini arttırdı. Oysa böyle yapmaması gerekirdi. Muhalefeti çok aşırı milliyetçi ve muhafazakâr bir kesime karşı yapıyoruz biz!
 
Muhafazakârlıksa, Erdoğan ile yarışamazsınız; milliyetçilikse ağa babası MHP’dir; yarışamazsınız! Aynı yöntemi izleyerek oy devşiremezsiniz, oy alamazsınız! İnsanlar neden oy versin? Bu şekilde düşünen insanların halihazırda partileri var. Sizin yapmanız gereken, sosyal demokrat bir duruştur ve sosyalistleri yanınıza çekmektir. Bunu başaramadınız.
 
Emekçiden, sol kesimden, fakir halktan uzaklaştınız; bunun sonuçları çok ağır oldu, ağır geri dönüşler oldu.
 
Muhalefet, AKP kadar çalışmadı. Şu an bile seçimden sonra AKP, Recep Tayyip Erdoğan, ilk çıktığı Balkon konuşmasında aslında yerel seçimlerin startını verdi. Fakat diğer muhalif partiler ne yazık ki bir iç hesaplaşma tartışmasına girdi; hâlâ devam ediyor, umarım bir an önce sonlanır.
 
Bu tam AKP’nin istediği bir durum…
 
Sürekli AKP’nin ve arkasında olan derin gücün tuzağına düşüyor muhalefet ve hâlâ kendine gelemedi. Önümüzde çok ciddi bir yerel seçim var. Tartışmalar içerisinden nasıl çıkılacak, nasıl koordine olacağız, nasıl başarı kazanacağız’ın sinyalleri henüz verilmiyor. Yerel seçimlerle ilgili çalışmalar henüz başlamadı. Ekrem İmamoğlu biraz bu konuda çaba gösteriyor o da ne yazık ki tek kalıyor diye düşünüyorum.
 
Şimdi gelelim LGBTİ+ konusuna…
 
Ne yazık ki bu konu bizlerin omuzunda kaldı. TİP’ten başka hiçbir muhalif parti bir politika belirlemedi. Yeşil Sol bu konuda, (ben 30 yıldır Yeşil Sol’un içindeyim) güzel adımlar attı, bugüne kadar ama geçmişte atılan adımlar bugünkü siyasetlerinde yetersiz kaldı. LGBTİ+ konusu, Yeşil Sol içinde tıkandı. Gözlemlerim bu yönde.
 
LGBTİ+ hareketine karşı öyle bir yaklaşım var ki, sanki bizim tek derdimiz rahatça sevişmekmiş gibi. Evet, bunu da isteriz ama bundan önce, günden güne yaşam alanlarımız daralıyor, günden güne yok oluyor. Dar bir çemberin içine sıkıştırılıyoruz. Yok oluyoruz! Siz bunu kendinize dert edinmeyip söylemediğiniz müddetçe, bu dert ve mücadele yine biz LGBTİ+’ların sırtına biniyor.
 
Şimdi, LGBTİ+ ve özellikle seks işçiliği yapan trans kadınlar hedefte. Hatırlarsanız seçim döneminde en çok LGBTİ+ namlunun ucunda, hedefe almıştılar. LGBTİ+’ları AKP ve AKP yandaşları sürekli hedef aldı ve politikalar, nefret dili soslu söylemler geliştirdi. CHP’de bir kere Kemal Kılıçdaroğlu’na soru soruldu. “Size LGBTİ’ci diyorlar? -Hayır efendim!” dedi. LGBTİ’ci olmak neyse, bunu da bilmiyorum.
 
Öyle titrek ve ürkek bir şekilde söyledi ki; “Hayır efendim!” Yanına bir de “estağfurullah” ekleseydi tam olacaktı. Oysa orada, “LGBTİ+ insanlar bu ülkenin vatandaşıdır, varlar, var olacaklar ve bu ülkede özgürlük ve kendi yaşam haklarının savunuculuğunu yapıyorlar. Temel yurttaşlık hakları ve refah içinde yaşamak istiyorlar. Tabii ki bu yaşam, hak ve özgürlük mücadelesini destekliyoruz” diyemedi CHP ve maalesef Yeşil Sol da diyemedi.
 
Hep üzerini kapattılar ve hep bizi geride bıraktılar. Oysa biz varız, yaşıyoruz, yaşam mücadelesi veriyoruz. Varız, sizin alışveriş yaptığınız marketlere biz de giriyoruz, kiraladığınız evleri biz de kiralıyoruz. Biz de her yurttaş gibi sizlerin sahip olması gereken her hakka sahip olmalıyız. Bizler elimizden alınan hakları geri istiyoruz; yaşamak istiyoruz.
 
Çok da bir şey istemiyoruz, en temel haklarımızı istiyoruz. Bunu LGBTİ+ hareketi yıllardır dile getiriyor ve bu mücadeleyi LGBTİ hareketi, aynı şekilde kadın ve sol sosyalist hareketle, Yeşil Sol ile birlikte götürmek istiyor. Bu omuz omuza, el ele mücadele hepimizin sloganı!
 
Biz de tam bu noktada size yaklaşıp, sol sosyalistler ve Yeşil Sol ile birlikte bu mücadeleyi götürmek istiyoruz. Omuz omuza, el ele verelim. Size yaklaşıp elinizi tutmak istedik. Yükümüzü hafifletin dedik, ne yazık ki bunu yapmadınız.
 
Tam da bu sırada TİP bize kucak açtı, omuz verdi. TİP’ten ben aday oldum. Meclisin kapısını ciddi bir şekilde zorladık ve meclise girebileceğimizi çok güzel bir şekilde ülkemize ve tüm dünyaya kanıtladık. Kampanyalar ördük, çalıştık. Gittiğimiz her kapıda çok güzel geri dönüşler aldık.
 
Hiç kimse ne TİP’e ne bize, “Bu sapkınları destekliyorsunuz, size oy vermeyeceğiz!” demedi. Tam tersine, alkışlandık ve çok güzel geri dönüşler oldu, çok anlamlı ilişkiler kurduk. Önümüzdeki yerel seçimlerde de bizi yalnızlaştırırsanız, ne sizler ne de bizler özgür oluruz. Keşke sizli bizli dili kullanmak zorunda kalmasaydım. Ne yazık ki siz bizi buna zorluyorsunuz ve kullandırıyorsunuz.
 
LGBTİ+ insanlara yer vermediğiniz ve birlikte çalışmadığınız sürece, özgürlük mücadelesi vermediğiniz müddetçe hep eksik kalacaksınız. Biz de çok kaybettik, sadece yaşamak için ve ekmek parası kazanmak için yüzlerce seks işçiliği yapan trans kadın öldürüldü. Bu yükle yalnız nasıl başa çıkalım; bunun hesabını kimle, kimlerle soracağız?
 
Bunun hesabını ancak muhalefetle, işçilerle, kadınlarla birlikte bu ülkede özgürlük ve demokratik ve insan haklarından yana herkesle birlikte sormalıyız. Başaracaksak, bu şekilde başarabileceğiz. Aksi takdirde eksik kalırsınız. Ezilen bir grubu dışarı bırakarak kimse özgür olamaz. Bundan sonra bunu aklımızdan çıkarmayarak politik adımlar atmaya çalışalım.
 
—–
Kapak Görseli: Crossdresser (Pixabay)