Cezaevinden Çıkan Şadinaz Yılmaz: Bebekler cezaevinde olmamalı
“İpek’i emeklemesi için koğuşta yere bırakamıyordum. Arkadaşlar kıyamamış bırakmış. Çılgın gibi emekledi. Çok ağladım, unutamayacağım bir tabloydu.”
12.06.2023
Bebeklerin cezaevinde ne işi var, demeyin. Bugün Türkiye’de 0-6 yaş grubu yüzlerce bebek ve çocuk cezaevinde, anneleriyle birlikte mahkûmlar. Cezaevlerindeki sosyal birimler, Adalet Bakanlığının ayırdığı bütçeyle, anne ve çocukların ihtiyaçlarını karşılasa ve kreş hizmeti sunsa da, bu yeterli değil.
Verilen hiçbir gıda, çocukların kalabalık koğuşlarda, saat ayarlı dört köşe gökyüzü altında, beton ve demirler arasında tutulduğu gerçeğini değiştirmiyor. Maalesef ki cezaevlerindeki çocuklar da, yetişkinlere uygulanan kurallara mahkûm gibi uymak, bebekler alt katında sigara içilen koğuşlarda nefes almak zorundalar.
Yüzlerce kez söyledik: Türkiye cezaevleri bebekler ve çocuklar için uygun değil. Evet, defalarca dile getirdik ama hiçbir adım atılmadı. Oysa Adalet Bakanlığı’nın, cezaevlerini çocuklara uygun hâle getirmek için Avrupa Birliği’ne proje sunarak bütçe aldığını biliyoruz. Pratikte ise bu projelere ne olduğu ve bütçelerin nereye harcandığı belirsiz zira ortada beton, demir, kapalı kapılar, nefessiz kalan bebekler ve çocuklar var sadece.
İpek Kübra bebek de tutuklandı
Bebeğiyle birlikte cezaevine kapatılan annelerin, kamuoyu gündemine girebilen, son örneklerinden biri Şadinaz Yaşa Yılmaz oldu. Neyse ki hem onun hem de on aylık bebeği İpek Kübra’nın cezaevi tutsaklığı 25 gün sürdü. Ailelerinin, kamuoyunun ve milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun çabalarıyla 9 Haziranda ev hapsine geri döndüler.
Şadinaz Yaşa Yılmaz, arabasını satıp parasını Bank Asya’ya yatırdığı için yargılandı. Yargılanma sürecinde ise adli kontrolle ev hapsinde tutuldu. Ev hapsinde de olsa bebeği İpek Kübra’nın sağlıklı büyümesini sağlayabiliyordu.
16 Mayıs’ta yerel mahkeme, daha ikinci duruşmada karar verdi ve Şadinaz Yaşa Yılmaz, 6 yıl 10 aylık hapis cezasına çarptırıldı. Ayrıca “kaçma şüphesi” nedeniyle tutuklanması da istenmişti. Oysa Yılmaz, adli kontrol kurallarını çiğnememiş, sabırla yargılanmayı beklemişti. Yine de 16 Mayıs’ta tutuklanarak on aylık bebeğiyle birlikte Bakırköy Cezaevi’ne götürüldü.
Yerel mahkeme hâkiminin, Şadinaz Yaşa Yılmaz’la İpek Kübra bebeği sadece bir rakam ve isimden ibaret gördüğü, hikâyelerinin öncesi ve sonrasını hiç düşünmediği ise anne ve bebeğin yaşadıkları kamuoyuna yansıyınca ortaya çıktı.
Şadinaz Yaşa Yılmaz anlatıyor
Cezaevinden çıkıp tekrar ev hapsine döndükten sonra görüştük Şadinaz Yaşa Yılmaz’la.
16 Mayıs’ta tutuklanmanıza karar veren mahkeme, ne gibi bir gerekçe sundu sizin tutuklanmanız için?
İkinci mahkeme karar mahkemesiydi. “Eldeki deliller” vs. deniyor ve adli kontrol hükmünün uygulandığından bahsedilmiyordu. Zaten ev hapsinde olduğum düşünülmemiş, bu sanki hiç yaşanmamış gibi verilmiş bir gerekçeli karardı.
Tutuklanacağınızı öğrenince ne hissettiniz peki?
En çok bebeğimden kaynaklı büyük bir endişe hissettim. Babasından da ayrılacaktı. Ne yapacağımı bilemedim. Cezaevinde hiç bulunmadım ama zor olacağını tahmin edebiliyordum.
Cezaevinde kötü bir muameleyle karşılaştınız mı?
Hayır, hiçbir kötü muamele görmedim.
Kaldığınız koğuş kalabalık mıydı, bebek için nasıl bir ortam vardı?
Koğuşlar genel olarak böyle mi çok bilgim yok ama kaldığım koğuş, kapasitesine göre tıka basa doluydu ve 25 kişi vardı. Bebek için uygun bir ortam değildi.
Koğuştaki tek bebek İpek Kübra mıydı?
18 aylık bir bebek daha vardı ve hâlâ orada.
Nasıl geçirdiniz cezaevi günlerini?
Çok şaşkındım ben. Koğuştaki insanlar ve bebekli arkadaş çok yardımcı oldu bize. Cezaevi idaresine de hemen dilekçe yazdım ve o gün bana park yatak verdiler. Yerleştiğim odaya koyduk. Sonra da kendi kendime uğraşmaya çalıştım.
İpek Kübra nasıl karşıladı ortamı?
İkinci gün bir boğaz enfeksiyonu geçirdi ve ateşi çok yükseldi. Endişem daha da artmıştı. Bizi hastaneye sevke ettiler, ilaçlar verildi, geri geldik.
Bir de İpek emeklemeyi öğrenmişti ama koğuşta yere bırakamıyordum. Hep kucağımızda taşıyor, bu yüzden de kötü hissediyorduk kendimizi. Bir gün avluda dolaşıp hava alırken, arkadaşlar yerler sıcak, üşümez diye kıyamayıp yere bırakmışlar onu. Bir baktım ki İpek, çılgın gibi emekliyor, o duvardan bu duvara gidiyor. Onu öyle görünce çok ağladım. Unutamayacağım bir tabloydu.
İpek Kübra’nın şu anda bir sağlık sorunu var mı?
Hayır, bir sağlık sorunu yok.
İdare, İpek’in gıdasını ve diğer ihtiyaçlarını karşıladı mı?
Evet. İki günde bir yumurta, bebe bisküvisi, süt, meyve ve kavanoz maması veriliyordu. Ben kendi kullandığımız mamadan almayı talep ettim. Uygun gördüler ve parayla dışarıdan satın aldım.
Bebeklerin cezaevinde olması hakkında ne düşünüyorsunuz, sadece gıdasını ve yatağını karşılamak yeterli mi?
Hiçbir bebek cezaevinde olmamalı, yaşamamalı. Kendi açımdan baktığımdaysa ev hapsinden oraya gitmemeliydim kesinlikle. Ben adli kontrolün en ağır kısmını yaşıyordum zaten ve cezamı yatıyordum.
Cezaevi idaresi tabii ki belli imkânlar sağlıyor ama cezaevi nihayetinde ve bebekler için asla uygun değil. Bana “Bebeğiniz için endişeniz olmasın” demişlerdi ama bu, oraya düşen ve artık yerleşik olacak biri için kötünün iyisi anlamındaydı. Tabii ki beşik vermeleri beni memnun etti ama İpek ek gıda sürecinde olduğundan, ona evde hazırladığım mamaları ve pişirdiklerimi cezaevinde yapmanın koşulu yoktu.
Bekliyor muydunuz dışarıya çıkmayı?
Etrafımdaki herkes bir kabullenmişlik yaşıyor ve ne kadar yatacağını hesaplıyordu. Ben ne yapacağım, dediğim de oldu tabii ama içimde hep bir umut vardı. Bir yandan kendimi her şeye hazırlamaya da çalışıyordum.
Şimdi dava süreciniz nasıl devam edecek?
Şu anda hüküm almış durumdayım. Artık istinaf ve Yargıtay aşamaları olacak.
Yani önünüzde hâlen bir risk var…
Evet. İstinaf ve Yargıtay, bana verilen cezayı onaylarsa tekrar böyle bir şeyle karşı karşıya kalabilirim.
Kamuoyuna, size ve İpek’e destek verenlere bir şeyler söylemek ister misiniz?
Tabii ki. Bize destek veren, emeği geçen, paylaşan herkese, kamuoyuna çok teşekkür ediyorum.