Açılın!

Gökkuşağı bayrağı, gülümseyen ve gülümseten bir simge. Birileri de muhtemelen size tahammül gösteriyor bu dünyada. Gölge etmeyin, açılın yeter.

KARİN KARAKAŞLI

05.09.2023

Acılarda ayrışmaya başlayalı epey zaman oldu bu ülkede. Hatta birinin yasından, kaybından kötücül bir haz devşiriliyor maşallah. Oh olsun deniyor karşıdaki kan kusarken. Ama sevinçte ayrışmak daha da hazin bir eşik. Çünkü acıyı paylaşmak diğergamlık ve emek gerektirir, mutluluksa hafiftir ve elden ele büyümesi doğası gereğidir.
 
A Milli Kadın Voleybol Takımı, Belçika’nın başkenti Brüksel’de yapılan 2023 CEV Avrupa Şampiyonası’nda Sırbistan'a karşı oynadığı final mücadelesini 3-2 kazanarak şampiyon oldu. Milletler Ligi şampiyonluğundan sonra tarihinde üçüncü kez çıktığı final maçında bu kez gücü tescilli rakibini yenerek kupayı kucaklayan bu takım, olağan şartlarda bir ülkenin ortak mutluluğu olmalı. Her şeyden önce kılpayı verilen ve alınan setlerle nefes kesen bir mücadeleydi. A Milli Kadın Voleybol Takımı, geriye düşmesine rağmen son sayılarda seti kazanarak durumu eşitlemeyi bildi, bir an bile her şeyini vermekten vazgeçmedi. Ortada; fiilen dökülen ter, yılların disiplinli çalışması, inanç, uyum, azim kısacası somut değeri inkâr edilemeyecek ne ararsan var.
 
Gel gelelim, ülkede ne zamandır hiçbir şey inkâr edilemeyecek gerçekler üzerinden ilerlemiyor. O kadar yalan dolana batarsan, hakikatinden oluyorsun en sonunda. En basit gerçekleri kabullenemez hâle geliyorsun. Somut gerçekler orada durmaya devam ediyor elbette. Sen sadece kendinin silik bir suretine dönüşüyor, kendi hayatına yazık ediyorsun.
 
Bu ortak sevinçte buluşamama hâli en yakın örnekte Merve Dizdar’ın Cannes Film Festivali’nde en iyi kadın oyuncu seçildiği zaman yaşanmıştı. 76. Cannes Film Festivali'nde Nuri Bilge Ceylan'ın Kuru Otlar Üstüne filmindeki rolüyle En İyi Kadın Oyuncu ödülünü kazanan Merve Dizdar, ödül konuşmasında filmdeki “Nuray” karakterini tanımak için çok çalışmasına gerek kalmadığını belirtmiş ve şöyle demişti: “Yaşadığım coğrafyada bir kadın olmak, Nuray'ın ve Nurayların duygusunu doğduğum günden beri ezbere bilmeyi gerektiriyor. Bu ödülü, Nuray ve onun gibi kadınların mücadelesine güç verebilmek için ve kendisine layık görülenlere boyun eğmeyip eyleme geçen, bu uğurda her şeyi göze alan ve ne olursa olsun umut etmekten vazgeçmeyen tüm kız kardeşlerim ve Türkiye'de hak ettiği güzel günleri yaşamayı bekleyen tüm mücadeleci ruhlara armağan ediyorum.”
 
Seçimden tam önceye denk gelen ve başarılı bir genç kadın sanatçının en samimi duygu ve dileklerini içeren bu konuşma ülkeyi ortadan yardı. Burada sinir zıplatan kutsal kelimelerin “boyun eğmemek” ve “her şeyi göze almak” olduğunu düşünüyorum. Zira makbul vatandaşlık tanımı mutlak bir biat içeriyor.
 
Biat etmeyenlerde bugünse kadın voleybol takımının başarılı oyuncusu Ebrar Karakurt var.
Milli voleybolcu azmi ve spora adanmış hayatı dışında mizah dolu çıkışlarıyla da biliniyor. Kendisini hedef tahtasına oturtanlar içinse lezbiyenliğini “göze sokarak yaşayan” ve “mukaddesatla dalga geçen bir LGBTli”. İlkinden kasıt sporcunun instagram hesabında kadın sevgilisiyle fotoğraflarına yer vermesi. İkincisinde ise mevzu, twitterda Abdülhamid kullanıcı adlı bir trollün “Müslüman Türk Milleti olarak sana tahammül etmeye devam ediyoruz…” yorumuna karşılık “Boş yapma Abdülhamid” yanıtını vermesi ve bu yanıtı pankart yaparak paylaştığı fotoğraf. Radikal sağcı ve aşırı dinci çevrelerin itinayla saldırıya geçtiği düzlemde “Bu hareketiyle amacının Abdülhamid ismi üzerinden O ismin temsil ettiği manevi ve milli değerleri aşağılamak olduğunu göze sokarcasına göster”miş. Yine kutsal kelimelere bakalım: “tahammül göstermek”, “göze sokarcasına” ve “ismin temsil ettiği manevi ve milli değerler”…
 
Bütün bu kelimelerde kendini erk ve iktidar görmekten, tek ve mutlak doğrudan mütevellit bir dünyada yaşamak zannından kaynaklı ölümcül ve öldürücü bir kibir var. Sorular muhtelif: Siz kimsiniz de kime tahammül gösteriyorsunuz? Siz bakmasanız görmeyeceğiniz şeyler neden göze sokulmuş oluyor? Abdülhamid, nam-ı diğer padişah ne zamandan beri kutsalımız? Ben çocukken resmî tarih anlatısının hiç de parlak bir figürü dahi değildi.
 
Sonra Ebrar Karakurt, gerek kendi kariyerinin gerekse ülke spor tarihinin en önemli maçı öncesi, “Söz konusu arkadaşımızın ismi Ahmet, Mehmet veya Berke olabilirdi. Konu başka yerlere çekilmeye çalışılıyor. Pazar günü büyük bir maçımız var, ona konsantreyim. Ülkeme sevgiler” diye açıklama yapmak zorunda kalıyor. Oysa hepimiz biliyoruz ki, her şey safi kin, haset ve homofobi üzerine kurulu. Tıpkı takımın diğeri bir yıldızı olan ve “Avrupa Şampiyonası’nın en değerli oyuncusu” (MVP) seçilen, final maçında 41 sayı kaydeden Melissa Vargas’a “devşirme” diyebilen zihniyet gibi. 12 yaşındayken Küba Milli Takımı için oynamaya başlayan, geçirdiği omuz sakatlığı sonrası ülkesindeki tedavi imkanlarını eleştirmesi üzerine disiplinsizlik gerekçesiyle 4 yıl süre ile milli takımda oynamaktan men edilen ve bunun üzerine sığınmacı statüsünde İsviçre’ye giderek hayatını ve kariyerini sil baştan inşa eden bir Amazon karşınızdaki.
 
Fenerbahçe’nin yıldızı olarak 2021’de Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan Fenerbahçe’nin yıldızı, İtalya’da düzenlenen 2014 Dünya Kadınlar Voleybol Şampiyonası’na Küba kadın millî voleybol takımı üyesi olarak katılmış, 2023’te Türkiye kadın millî voleybol takımına dahil olmuştu. 2023’de CEV Kadınlar Avrupa Voleybol Şampiyonası’nda İsveç’e karşı oynanan maçta 112km hızındaki servis ile Tijana Boskovic’e ait olan 111.4 km/h’lık servis hızı rekorunu kırmıştı. Nereden baksan ülkeler ve onların formalarıyla tanımlanmayan bir varoluş onunki. Yine biatsız cinsinden.
 
Şampiyonluk sonrası Ebrar Karakurt’un paylaşımlarından biri yaşatılanı en açık şekilde ortaya koyuyordu: “Bu ne oynadığımız ilk final, ne de verdiğimiz ilk psikolojik savaş.” Ve Ebrar Karakurt ile Melissa Vargas’ın şampiyonluk sevinci yaşarken ölümsüzleşen fotoğrafı da her anlamda bir spor başarısından çok daha fazlası.
 
“Dulun bilaz!”
Küçük bir kızken, henüz “r” sesini “l” olarak söylediğim zamanlarda, anneannem pusetle beni gezdirdiğinde arabaları ve yayaları durdurma gücüm vardı. Minik elimi şöyle bir havaya kaldırır “Dulun bilaz, açılın! Ben geliyorum” diye bağırırdım. Çocukluk karizmasıyla her daim zafer benim olurdu.
 
O zamandan bugüne şu “Açılın” talebi dilimden düşmez. İnsan etine çarpa çarpa yaşadığım şehirde, her sabah başka bir adaletsizliğe uyandığım ülkede sürekli bir “Açılın!” haykırışı var içimde. Açılmak çok temel bir mesele.
 
Dünya biz çoğu zaman öyle hissetmesek de kocaman bir yer. Doğduğumuz evden, köyden, şehirden, bölgeden, ülkeden, tekmil sınırlardan bağımsız muazzam büyüklükte, dertli, çabalı bir gezegen. Kimse kimsenin hayatının bekçisi değil. Birinin varlığından haz etmediğinizde yapabileceğiniz en az şey açılmaktır. Korkmayın, dünyada herkesin birbirinin üzerine basmadan yaşayabileceği toprak var. Gökyüzü, ay ve yıldızlar da hepimiz için orada.
 
Bunu yapmadığınızda sorun sadece sizdedir. Hangi inançla, ideolojiyle süslerseniz süsleyin, siz özünde sizden farklı olana hayat hakkı tanımayan bir fail olarak kalırsınız. Yığınlarca olsanız da, değişmez bu gerçek. Dahası yaşadığınız yeri koca bir açık hava hapishanesine dönüştürürsünüz. O ki en çok kendinizi prangaya vurmuşsunuz.
 
Ez cümle kimse hiçbir şeyi göze sokmuyor. Sadece en az sizin kadar açık yaşama hakkına, onuruna, varoluşuna, hakikatine sahip çıkıyor. Beğenmiyorsanız, gözünüzü başka bir yöne çevirirsiniz. Çünkü siz beğenmiyorsunuz diye kimse bu dünyada ne görünmez olacak ne de buyurduğunuz şekilde dönüşüme uğrayacak. Herkes neyse o. Bu kadar basit.
 
Ha, yeri gelmişken son bir hatırlatma olsun: Şu hedef göstermekten, çocukların çizdiği resimlerden dahi yasaklama cinnetine kapılmaktan kendinizi alamadığınız gökkuşağı bayrağı var ya, kendi varoluşu yüzünden canından edilmişler dışında, onun uğruna kimsenin kanı dökülmedi. Savaşsız, her tür sınır ve tanımdan uzak, bütün ulus-devlet versiyonlarının ötesinde pırıl pırıl bir bayrak o. Gülümseyen ve gülümseten bir simge. Ve unutmayın, birileri de muhtemelen size tahammül gösteriyor bu dünyada. Gölge etmeyin, açılın yeter.
 
—–
Kapak Görseli: Ebrar Karakurt ve Melissa Vargas, 2023 Avrupa Voleybol Şampiyonasının ardından (Cumhuriyet Gazetesi)