İngiltere Barosu, AYM’ye biriken başvuruları sordu

‘’AYM’nin biriken başvuruları ele almaması endişe verici’’

FATMA DEMİRELLİ

14.02.2017

İngiltere ve Galler Barosu İnsan Hakları Komitesi (BHRC), Anayasa Mahkemesi (AYM) Başkanı Zühtü Arslan’a bir mektup göndererek Mahkeme’nin OHÂL döneminde yapılan bireysel başvurularla ilgili herhangi bir değerlendirme yapmamış olmasının endişe verici olduğunu söyledi.

Anayasa Mahkemesi Başkanı Arslan, 19 Aralık’ta yaptığı bir konuşmada mahkeme önünde görüşülmeyi bekleyen 80 bin civarında başvuru olduğunu, bunların 60 bin kadarının 15 Temmuz darbe girişiminden sonra yapıldığını belirtmişti. 15 Temmuz sonrası başlatılan soruşturmalar çerçevesinde 40 binden fazla kişi tutuklanırken, 110 binden fazla kişi de kamudaki görevlerinden ihraç edilmişti.

BHRC başkanı Kirsty Brimelow, Arslan’a hitaben yazdığı 2 Şubat tarihli mektupta Anayasa Mahkemesi önünde bekleyen başvuruların pek çoğunun bireyler için hayati öneme sahip olduğunu, mahkemenin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi uyarınca etkili bir başvuru yolu olması için başvuruları süratle ele almasının gerektiğini söyledi.

“Türkiye’de adlî sistemin sistemik bir yetersizliğinin söz konusu olduğu, bunun da temel insan hakları ihlallerine karşı adalete erişimi ciddi boyutta engellediği görülmektedir” diyen Brimelow, AYM’yi son aylarda kendisine yapılan binlerce başvuruyu görüşmeye başlamaya çağırdı.

Brimelow, özellikle iddianame hazırlanmasını ya da yargılanmayı bekleyen tutuklulardan gelen başvuruların en kısa sürede ele alınıp görüşülmelerinin “Mahkeme’nin adalete etkin erişim sağlama yönündeki sorumluluğunun yerine getirilmesi için” önemli olduğunu söyledi.

BHRC’nin mektubunun tam metnini aşağıda sunuyoruz: 
Sayın Prof. Arslan,
İngiltere ve Galler Barosu İnsan Hakları Komitesi (BHRC) Başkanı olarak, bu mektubu Türk Anayasa Mahkemesi’nin Türkiye’de hâlen yürürlükte olan Olağanüstü Hâl dönemindeki temel insan hakları ihlalleriyle alakalı başvurular hakkında bir değerlendirme yapmamış olmasından duyduğumuz endişeyi açıklamak üzere yazıyorum.
 
BHRC İngiltere ve Galler Barosu’nun uluslararası insan hakları koludur. Bağımsız bir avukat kuruluşu olup, hakların korunması, hukukun üstünlüğünün savunulması ve adil bir yargı yönetiminin sağlanması konularıyla ilgilenmektedir. BHRC, insan hakları meselelerini içeren davalara katılmaktadır ve tüm dünya genelinde adlî sistemlere dair tecrübesi vardır.

Anladığımız kadarıyla, Türkiye’de Olağanüstü Hal’in ilanından bu yana Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) binlerce başvuru yapılmış, ancak şimdiye kadar görüşülen ya da karara bağlanan başvuru olmamıştır. İnsan Hakları Komiseri’nin edindiği bilgiye göre de, Eylül 2016 sonu itibariyle 31,844 kişi tutuklu ve 1,477 kişi de gözaltında bulunmaktadır. 12 Aralık tarihli Görüş Raporu’nda, Venedik Komisyonu Kasım 2016 başları itibariyle Anayasa Mahkemesi’ne 45,000 kişisel başvuru yapıldığını belirtmiştir. Anladığımız kadarıyla siz de, Anayasa Mahkemesi Başkanı olarak, 19 Aralık 2016 tarihinde İstanbul Tahkim Merkezi’nde yaptığınız bir konuşmada, bu tarih itibariyle 80 bin civarında başvurunun görüşülmeyi beklediğini, bunların 60 bininin 15 Temmuz 2016 sonrasında yapıldığını ifade ettiniz.

Bu başvuruların pek çoğu bireyler için hayati öneme sahip meselelere ilişkin olacaktır ve başvurucuların temel insan haklarını etkileyecektir. Bazı başvurular Devlet tarafından bireylerin özgürlüklerinden yoksun bırakılmalarıyla ilgili olacaktır ki bu tür davalarda bireyler Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 5. Maddesinin 4. paragrafı gereğince tutukluluklarının yasaya uygunluğunun en kısa sürede incelenmesi hakkına sahiptirler.

Dolayısıyla, AYM’nin Madde 5(4)’ün amaçları uyarınca etkili bir başvuru yolu olması için başvurunun süratle ele alınması gerekir.

Durum, Türkiye’de bazı grupların gördüğü muamele bağlamında son derece endişe verici olarak değerlendirilmelidir. BHRC, eldeki bilgilere göre, Türkiye’de tamamı devlete karşı suç gerekçesiyle en az 81 gazetecinin yargılama olmaksızın tutuklu bulunmasından özellikle endişe duymaktadır. Mevcut rakamlar, bugün Türkiye’de dünyadaki herhangi bir ülkeden daha fazla sayıda tutuklu gazeteci olduğunu göstermektedir (bkz. https://cpj.org/imprisoned/2016.php). Bunların arasında, anladığımıza göre, Ahmet ve Mehmet Altan’ın yanı sıra Murat Sabuncu (Cumhuriyet) ve İnan Kızılkaya (Özgür Gündem) gibi editörler ve Şahin Alpay ve Nazlı Ilıcak gibi deneyimli gazeteciler bulunmaktadır.

Anayasa Mahkemesi’nin özgürlükten yoksun bırakmayla ilgili başvuruları bugüne kadar ele almayarak, Madde 5(4) uyarınca süratli olma koşulunu yerine getirmemiş olmasından endişe duyuyoruz. Yine temel insan hakları ihlallerini içeren diğer binlerce başvurunun ele alınmamış olmasından da endişe duyuyoruz. Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri’nin bu bağlamda Türk mahkemelerinin hala etkili bir başvuru yolu sağladıklarını göstermenin Türkiye için “ciddi anlamda zorlu bir iş” olacağını ifade etmiş olmasına rağmen, Olağanüstü Hal kararnamelerinin Anayasa’ya uygunluğunu denetleyemeyeceğini ilan ettiği kararı hariç, AYM’nin başarısız darbe girişiminden bu yana yapılan on binlerce başvurunun tek birini bile sonuçlandırmadığı görülmektedir.

 Şu anki duruma bakılacak olursa, Türkiye’de adli sistemin sistemik bir yetersizliğinin söz konusu olduğu, bunun da temel insan hakları ihlallerine karşı adalete erişimi ciddi boyutta engellediği görülmektedir. Mahkeme’nin adalete etkin erişim sağlama yönündeki sorumluluğunun yerine getirilmesi için yapılan başvuruların, özellikle de iddianame ya da yargılanma beklerken tutulanlardan gelen başvuruların, mümkün olan en kısa sürede ele alınıp görüşülmeleri esastır. Mahkeme’nin üzerindeki idari yükün ağırlığının farkında olsak da, bu temel hakların söz konusu olduğu davalarda adalete erişimi sağlamada başarısız olmak için bir mazeret olmamalıdır.

AYM’yi kendisine son birkaç ayda yapılan binlerce başvuruyu görüşmeye başlamaya çağırıyoruz. AYM’yi bireylerin devam eden tutukluluklarının yasaya aykırı, haksız ve orantısız olduğunu iddia ettikleri başvuruların görüşülmesine ve sonuçlandırmasına öncelik vermeye de çağırıyoruz.

Türk mahkemelerinin potansiyel insan hakları ihlallerine karşı hala etkili başvuru yolu sağlayabildiklerini göstermek Türkiye için önemlidir. Yanıtınızı sabırsızlıkla bekliyoruz.

Kirsty Brimelow
İngiltere ve Galler Barosu İnsan Hakları Komitesi (BHRC) Başkanı