Perugia’da gazetecilik şenliği
Dünyada her yıl yüzlerce gazetecilik konferansı, toplantısı yapılıyor. Ama hiçbiri Perugia’daki gibi değil

05.05.2014
Gazetecilik kutlanması gereken bir meslek midir?
Kesinlikle. Halk adına, kamu yararı adına, yurttaşların ulusal ve yerel karar süreçlerina katılımı adına, yaşadıkları bölge ve ülke adına en doğru ve en bağımsız kararları vermesi adına yapıldığı sürece, bu konuda hiçbir şüpheniz olmasın.
Tabii ki, gazetecilik – habercilik ve yorumculuk – halktan kopuk olamaz. Öylesine esnek ve değişken bir meslek ki bu, mutlaka toplumla karşılıklı iletişim ve diyalog halinde olmalı.
Nasıl olmalı? Öyle olmalı ki, haberci ve sıradan yurttaş, karşılıklı konuşabilsin. Arada hiçbir duvar olmadan. 'Ben kime kamu hizmeti verebiliyorum?' ve 'bana haber ve yorum sunan bu kişiler kimdir, ne amaçla bunu yapıyorlar?' gibi temel sorulara yanıt arayıp bulabilsin.
Dünyada her yıl yüzlerce gazetecilik konferansı, toplantısı yapılıyor.
Ama hiçbiri Perugia'daki gibi değil.
İtalya'nın kalbinde, Umbria bölgesinde yer alan bu masallara yakışır güzellikteki kent, Dünya Basın Özgürlüğü Günü 3 Mayıs çevresine denk gelecek şekilde, 4 gün boyunca, eşi benzeri olmayan kapsamda bir Gazetecilik Festivali'ne (Festivel del Giornalismo) ev sahipliği yapıyor.
İtalya'nın en güzel yanlarını (tarih, estetik, sosyal kaynaşım ve insani zarafet, üst ve alt kültürler, içtenlik ve dinamizm, küresel merak, zegin mutfak…) buluşturan bu doğal dekorda, gazetecilik denilen oynak, çok boyutlu, nevi şahsına münhasır, değişken ve çapraşık mesleğin mensupları, akla hayale sığan her konuda halkla buluşup söyleşiyor, paylaşıyor.
Fikir sahipleri, 2000'ler ortasında 'bu bize yakışır' diye yola çıkan Arianna Ciccone ve eşi Christopher Potter. Yanlarına zeytin, şarap, peynir, et ve elişi sanatlarıyla tanınan bölgenin ekonomik aktörleriyle, yerel ve uluslararası meslek insanlarını alan ikili, 2007'den beri her yıl Perugia'yı bir arı kovanına çevirmekte.
Her yıl sponsorluk için ortalama 300-400 bin euro kapsamında bir bütçe sağlanmış. 2008'den itibaren, 4 gün boyunca şehrin 12-13 son derece özel mekanında düzenlenen oturum, konferans ve tartışmaların sayısı 200'ü (sayı ile: iki yüz) aşmış. Aktif ve pasif katılımcı meslekdaşların sayısı binleri geçmiş.
Buna İtalya içi ve dışından gelen sıradan insanları da ekleyince işin boyutunu kestirebilirsiniz.
Ayrıca, düşünün: Yılllardır Berslusconi gibi, bağımsız medyadan hazzetmeyen, medyayı kontrol altına almaya çalışan, kısmen de almış olan bir siyasi liderin gölgesi altında yaşamış bu inanılmaz kültürlü ve dirençli bu ülkede, üstelik Freedom House tarafından 'yarı özgür' ilan edilip durduğu halde, – belki de o yüzden – böyle bir sosyal hadise var.
Ama bunu düzenlemek, ve kazasız belasız olmasını sağlamak tabii öyle böyle kolay bir şey değil. Uluslararası Gazetecilik Festivali, geçen sonbaharda bir badire atlatmıştı. Sponsorların önemli bir kısmı, ülkedeki ekonomik kriz halini gerekçe gösterip çekilince, Ciccone-Potter ikilisi, geçen Ekim ayında, 'biz bu dükkanı kapatıyoruz, durum böyleyken böyle, yapacak bir şey yok, iyisi mi zirveye tırmanmışken bunu noktalamak' diye açıklama yaptılar.
Bundaki püf noktası, festivalin ta baştan beri, oturumları ve tartışmaları halka tamamen ücretsiz açma kararıydı. Bu sayede insanlar, dünya gazeteciliğinin zirvedeki isimlerini, en önemli karar vericisi ve içerik üreticisi kişileri tamamen teklifsiz ortamlarda, para ödemeden dinleyebilmiş, birebir konuşabilmişti.
Krizi, Jeff Bezos'un şirketi Amazon çözdü.
Şubat ayında, Amazon, sponsorluk giderlerinin önemli bölümünü üstlendi ve mesele halloldu. Kimbilir, belki de bu seferlik.
Benim için çok büyük ve özel önem taşıyan, belki de yeryüzünün ilk 10'u arasında sayabileceğim bu muazzam güzellikteki – coğrafya, mimari, tarih, insanlar, mutfak vs – bu şehirde, nihayet bu festivale katılabilmek büyük bir mutluluk ve onur vesilesi oldu.
Beni buna ısrarla teşvik eden, aynı zamanda bir Istanbul mukimi de olan değerli meslekdaşım Dennis Redmont'a da müteşekkirim. 35 yıl boyunca döne döne hep geldiğim, her anını rüyada yaşar gibi yaşadığım Perugia'da, dünyanın dertli dertsiz yığınla ülkesinden habercilik tecrübelerini, hikayelerini ve teşhislerini getiren onca meslekdaşla burada buluşmanın keyfini size anlatmam için kelimeler yetmeyebilir.
Perugia, İtalya'nın keşfedilmemiş bölgesidir ve kalbidir. Burası esas İtalya'dır: Ortaçağ ve öncesini anlatır, yaşatır. Floransa veya Venedik gibi turistik yerlerin insanı ezen şaşaası yoktur burada; muazzam bir estetik tutarlılık ve sükunet ile ağırbaşlılık el eledir. Assisi, Orvieto, Bevagna, Todi, Spoleto, Terni, Citta di Castello, Norcia, Montefalco, Trevi.. Bütün bu irili ufaklı kentlerde kendinizi kaybedersiniz. İyi ki Umbria keşfedilmemiş bir masal ülkesi kalmış, diyerek.
Irak bir noktada; Roma veya Bologna'ya iki – üç saat; ama küçük, mütevazı ve kendine yeterli bir havalimanı da var. Burası, bizim Pegasus gibi herhangi bir havayolu şirketinin ilgisini bekliyor.
Bir sabah tıklım tıkış RyanAir uçağıyla Brüksel'den iki saatte buraya indim. Ve kendimi bir saat sonra, akla fikre zarar bir gazetecilik muhabbeti içinde buldum.
Oradan oraya, her biri birbirine en fazla 10 dakika uzaklıktaki, ortaçağ büyüsü yansıtan mekanlara koşturarak.
Bu sene 30 Nisan – 4 Mayıs arasında toplam oturum sayısı 225'ten fazlaydı. İki yüz yirmi beş, şaka değil. Aynı anda belki üç veya dört oturum, her birinde en az iki konuşmacı. Bunlar da yetmezmiş gibi, her gece dünyanın en güncel konularında – Snowden, Meksika uyuşturucu mafyası, Mısır veya Ukrayna – belgeseller…
Her bir oturum, müthiş davetkar başlıklar içermekteydi.
İşte bazıları:
'Avrupa parlamento seçimleri: Nasıl iletişim olmalı?'
'Yeşil: Anlamını kısmen veya tamamen kaybetti mi?'
'Yolsuzlukları saptama ve önlemede açık datanın rolü.'
'Okullar ve öğrenciler: Onları kim tanıyor, kim anlıyor, kim yazıyor?'
'Araştırmacı gazetecilik ve yeni anlatım dilleri'
'Afrika medyasının geleceği'
'Google atölyesi: Youtube'
'Dijital içerik esastır'
'Yeni hedef: Besleyici ve dengeli haber diyeti'
'Yaratıcı habercilik: Gündelik hızlı akış içinde özgün haberleri ve çarpıcı açıları yakalama teknikleri'
'Meksika: Uyuşturucu savaşları ve İtalya bağlantısı'
'Felaket ötesi: İklim değişikliğini haberleştirmek'
'Lobiler ve iktidar: Şeffaflık ve hesap verme araçları'
'Ukrayna: Barikatlar ve gazetecilik'
'Suriye: Savaş, medya ve gerçekler'
'Dijital güvenlik: Gazetecilerin bilmesi gerekenler'
'Komplo teorisyenleri, troller, saptırıcılar: Web 2.0 diyalektiği'
'Gazetecilikte Snowden etkisi'
'Medya ve mali iktidar odakları: İzleme yeterli mi?'
'Medya gündemini ne etkiliyor: Siyaset me, siyaset iletişimi mi?'
'Bölgesel yemek kültürü açısından İtalya'
'Almanya'da mafya sızmaları: Uluslararası araştırma'
'TV'de gece haberciliği'
'Nasıl ölmek isterdin: Suriye'de rehin alınmak'
'Güney Amerika'da ekonomi haberciliği: İktidar ve medya'
'Gençler haberleri nereden alıyor?'
'Kitlesel fonlama: gazeteciliğin geleceği orada mı?'
'Internet çağında hakaret kültürü'
'Web'de nefret söylemi'
'Sansürün görünmeyen yüzü'
'Sansür, neden sansürcüyü ahmak, kullanıcıları akıllı kılıyor?'
'Ya sosyal medya olmasaydı?'
'Bilgi kontrolünün küreselleşmesi'
'Dijital çağda habercilik ve Avrupa kamu yayıncılarının rolü'
'Angaje yurttaşlar: Aktivizm ve habercilik arasında'
'Habercilik mesleğinde mahremiyet ve etik'
'Yeni Medya ve haberlerde ekosistemin evrimi'
Benim katıldığım oturum, 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü ile bağlantılıydı. Beş gazeteci, başta Mısır, Ukrayna ve Türkiye olmak üzere, bir çok medya dertlisi ülkede duruma ilişkin tanıklıklar yaptık, soruları yanıtladık.
Bu ziyaretin benim açımdan çok özel bir yanı da vardı. 35 yıldır gidip geldiğim bu 'derin Ortaçağ' şehrinin Umbria Gazetecilik Ödülü'ne layık bulundum, Huffington Post'a Perugia'da her yıl Temmuz'da düzenlenen Umbria Jazz Festivali'ne yazdığım bir makale dolayısıyla. Şu ana kadar aldığım, kalbe en yakın ödüldü bu. Büyük mutluluk duydum.
Umarım ekonomik bir kaza bela olmaz da Perugia'yı habercilik mıknatısı haline getiren Uluslararası Gazetecilik Festivali, cıvıl cıvıl, kıpır kıpır yıllarca sürer gider.