Dil yâresi derin olur elbet ancak çaresiz değildir

“Gazeteciler için ‘Ayrımcılığa ve Nefret Söylemine Karşı Dil Kılavuzu’ olsa, gazetecilerin başvuracağı şekilde masalarında yer alsa…”

P24

08.05.2014

İşimiz bir nevi dil ustalığı gerektiriyor. Dili öyle bir kullanırız ki ilham verici ve bütünleştirici olur; başka türlü kullanırız kırıcı, bölücü, aşağılayıcı, düşmanlaştırıcı veya tektipleştirici olur. Ayrımcı dili bazen farkında olmadan, önyargı ve doğru olmayan bazı alışkanlıklarımızın etkisiyle, bazen de bile bile kullanırız. Bir de toplumumuzda, yargı kararlarından siyasetçilerin diline kadar kin dolu nefret söylemi öyle yaygın ki, benzer bir dil kullanmayanlara neredeyse “saf” ya da “yazık, ne kadar kibar” diye bakılıyor.
Agos gazetesinin kurucusu Hrant Dink’in katline giden süreçte medyanın kin ve nefret duygularını beslemekte ne kadar etkin rol oynadığını gördük (1). Bu dil daha önce de başka bir aydın kişiye, Ahmet Kaya’ya, karşı toplumda linç duyguları uyandırmak için kullanılmıştı.(2)
Gazetecilerin uyması gereken meslek ilkeleri der ki:
“Gazeteciler kişileri veya grupları hedef haline getirmemelidir.”
“Haberler hiçbir şekilde kışkırtıcı veya ayrımcı bir dil kullanmamalıdır. Doğrudan haberle ilgili olmadıkça gazeteciler bir kişiyi veya bir grubu dili, inancı, ırkı, toplumsal cinsiyeti, cinsel kimliği veya toplumsal sınıfı ile tanımlamamalıdır.” (3)
Bu ilkelerin ayaklar altına alındığına neredeyse her gün tanık oluyoruz. Son örneğini de pek yakında gördük. Merkezi Washington’da olan sivil toplum kuruluşu Freedom House, ülkeleri basın özgürlüğüne göre derecelendirdiği son raporunda (Freedom of the Press 2014) Türkiye’yi “özgür olmayan” kategorisine koydu. Freedom House Türkiye’yi daha önce uzunca bir süredir bulunduğu “kısmen özgür” kategorisinden, bu kategoriye indirmişti.
AK Parti hükümetine yakın medyanın tepkisini gösterme biçimi Freedom House kuruluşunu bir açıklama yapmaya itti.
Freedom House, Star gazetesinin 4 Mayıs tarihli “Sahibinin raporu” manşetli haberindeki anti-Semitizmin kaygı verici olduğunu belirterek hükümete çağrı yaptı:

“Freedom House aynı zamanda bazı medya kuruluşlarının raporu eleştirirken anti-Semitizme başvurmuş olduklarını da kaygıyla not etmektedir. Freedom House olarak, Türkiye hükümetini, nefret söyleminin kullanılmasını bizimle birlikte kınamaya davet ediyoruz.”
Star’ın haberinde, Freedom House’un “Soros ve İsrail lobisi tarafından finanse edildiği” öne sürülerek kuruluşun başkanı David Kramer’ın “Yahudi asıllı” olduğu belirtiliyordu.
Star gazetesi belli ki toplumdaki anti-Semitizmden, yani Yahudi karşıtlığı ya da Yahudi düşmanlığından, yola çıkarak bu tür imaları yapmakta sakınca görmüyor. Nitekim bu habere tepki gösteren bir okuyucu kitlesi gördünüz mü? Ya da bu haberi yapan kişilerin gazetecilik camiasında ayıplandığını ve kınandığını? Star gazetesinin “hata yaptık, özür dileriz” dediğini?
Haberdeki yanlışın ifşasını bu konularda Türkiye’de hassas olan sınırlı sayıdaki kuruluş yapacaktır. (4) Ancak bu ifşa sınırlı kalmasın, örnekler tekrarlanmasın istiyorsak başka adımlar da gerekli.
Örneğin, gazeteciler için bir “Ayrımcılığa ve Nefret Söylemine Karşı Dil Kılavuzu” olsa, bu kılavuz gazetecilerin ve gazetecilik öğrencilerinin başvuracağı şekilde masalarında yer alsa… Daha da önemlisi böyle bir kılavuza başvurmak zorunda hissettiğimiz bir ortam oluştursak, bazı hayatlar iyi yönde değişir. Bu meslekte olmamızın en önemli sebeplerinden biri bu değil mi?
Şimdi aşağıdaki başlıklara bir göz atın ve rahatsız olduklarınızı bir kenara not edin.
 “Ateistler sokağa iniyor”
“CHP sapkınlarla işbirliğinde”
“Cemaat’ı imana davet ediyorum”
“Geziciler çam ağaçları altında eğlendi”
“Kadın sürücü dehşet saçtı”
“Gavur malı götürüyor”
“Pattaya’da travesti kurbanı bir Türk”
“Azgın azınlık”
“Gürcü hizmetçi, villanın kasasını boşalttı kaçtı”
“BDP’lilerden homolara destek”
“Ermeni kadına ırkçı saldırı”
“Tertemiz alnını Arap’a öptürdü”
“Genç sevgiliyle ‘soğuk’ yürüyüş”
“Sünnetsiz kundakçı DTP adına kurban derisi toplamış”
“Bu kez iyice AZITTILAR!”
Burada 15 haber başlığı var. Kaç haberi bir kenara not ettiğinizi bir sayın bakalım. İşaretlediğiniz haberlerin sayısı 7’den fazla mı? Yoksa daha mı az? Bazı başlıklar kulaklara ne kadar sıradan geliyor değil mi?
Haberlerin hepsi 2000’li yıllardan ve ulusal çapta yayınlanan belli başlı gazetelerden (5); ve hepsi de sorunlu. Kimi etnik ve ırk temelli, kimi köken, din, inanç, kimi de yaş, cinsiyet ve siyasal eğilimler temelinde ötekileştirme, aşağılama, nefret söylemi ve ayrımcılık içeriyor.
Çoğunuz medya okur yazarlığı olan kişiler olmanıza rağmen muhtemelen bu haberlerin bir kısmından rahatsız olmadınız; zira bazıları oldukça kanıksanmış ifadeler içeriyor.
Bu konuda medya taraması yapan bir arkadaşım demişti ki, gazetelerde bu tür söylemleri insan sürekli araya araya bir yerden sonra körleşiyor, neyin ayrımcı söylem olduğunu görememeye başlıyor, o nedenle tarama yapan ekibin periyodik olarak değişmesi gerek.
Gazetecilik etiğini hiçbirimiz doğuştan öğrenmeyiz, hatta öğrendiğimiz doğru şeyleri, toplumdaki yanlış uygulamaları göre duya kanıksarız. Bir de bu konuda hassasiyet taşıyan bir toplumda yaşamıyorsak, özen göstermemiz gerektiğinin bilincinde bile olmayabiliriz.
Ancak, toplumdaki önyargıların esiri olmak istemeyenlerin ve hatta bunları değiştirmek isteyenlerin işi değil mi gazetecilik? Onun için bir kılavuzumuz olsa diyoruz. Bu konuda duyarlılığımızın artmasına yardımcı olsa; tereddüt ettiğimizde baksak; tartışmalarımıza ışık tutsa, referans olsa… Böylelikle, ilkelerimizi sürekli hatırlayarak ve hatırlatarak, gazeteciliğe ve gazetecilere bir umut olabiliriz belki. (6)
Şair ne diyor?
"Dil yâresi derin olur; çare bulunmaz"
Evet, dil yâresi derindir, büyük yaralar açabilir. Ancak çaresi de bulunur. Çare uzakta değil, hepimizde.
 
(1)    Bu konuda 20 Ocak 2013’de Medya Etiği Platformu, “19 Ocak’tan Sonra Medyada Ne Değişti” başlığında bir panel düzenledi ve konuyu konuşmacı ve katılımcılarla irdeledi. Ayrıca Yasemin İnceoğlu’nun derlediği “Nefret Söylemi ve/veya Nefret Suçları” (2012) ile Mahmut Çınar’ın editörlüğünü yaptıkları “Medya ve Nefret Söylemi” (2013) kitapları bu konuları çeşitli makale ve analizlerle ele alıyor.
 
(2)    Ahmet Kaya 1999’da Yılın Sanatçısı ödül töreninde yaptığı konuşmada “Ben bu ödül için İnsan Hakları Derneği’ne, Cumartesi Anneleri’ne, tüm basın emekçileri ve tüm Türkiye halkına teşekkür ediyorum. Bir de açıklamam var. Şu anda hazırladığım ve önümüzdeki günlerde yayımlayacağım albümde bir Kürtçe şarkı söyleyeceğim ve bu şarkıya bir klip çekeceğim. Aramızda bu klibi yayınlayacak yürekli televizyoncular olduğunu biliyorum, yayınlamazlarsa Türkiye halkıyla nasıl hesaplaşacaklarını bilmiyorum.” Bu açıklamasından sonra Kaya, medyada ayrımcılık ve nefret içeren söylemlere maruz kaldı. Sonra yurt taşınmaya mecbur oldu ve Paris’te 2000 yılında yaşamını yitirdi. O dönemdeki bazı haber başlıkları şöyleydi: “Ayıp ettin gözüm”, “Vay şerefsiz”, “Şarkıcı değil bölücü”, “Ahmet Kaya’ya Madam şefkati”.
 
(3)    Bu ilkeler BBC ve New York Times gibi uluslararası yayıncıların etik ilkeleri ile Türkiye’de gazeteciler için mevcut olan etik ilkeler analiz edilerek ve güncellenerek, “Medya Etiği” kursuna katılan bir grup gazeteci tarafından 2011 yılındaki bir çalıştayda hazırlanmıştır. http://www.medyaetik.net/?page_id=592
(4)    Bu kuruluşların başında, Hrant Dink Vakfı bünyesinde “Medyada Nefret Söyleminin İzlenmesi Projesi” ile 2009’dan beri medya taraması yaparak bu tür haberleri ifşa eden nefretsoylemi.org gelmektedir.
 
(5)    Bu haberler örnek oluşturması için çeşitli gazetelerden rastgele seçildi. Tarih sırasına göre haberlerin yer aldığı gazeteler: Milli Gazete, 6 Mayıs 2014; Yeni Akit, 6 Mayıs 2014; Yeni Mesaj, 13 Ocak 2014; Yeni Akit, 2 Ocak 2014; Türkiye, 8 Ağustos 2013; Milli Gazete, 16, Temmuz 2013; Hürriyet, 1 Mart 2013; Hürriyet, 23 Aralık 2011; Habertürk, 19 Ekim 2011; Yeni Akit, 16 Ekim 2011; Radikal, 12 Ekim 2011; Sözcü, 18 Eylül 2011; Akşam, 14 Aralık 2010; Zaman, 17 Ocak 2008; Milliyet, 23 Şubat 2002.
 
(6)    Medya Etiği Platformu bu projeyi gerçekleştirmek için bir süredir çalışmaktadır. http://www.medyaetik.net/
 
(*) Yonca Poyraz Doğan, Medya Etiği Platformu kurucu üyesi, P24 üyesi ve gazeteci.