Deutsche Welle BOBS ödülleri ardından…
Türkiye adayları “best practice” örnekleri veriyor ama jürinin kalbi daha acil ihtiyacı olanları tercih ediyor.

12.05.2014
Almanya Federal Cumhuriyeti’nin 30 dilde yayın yapan kamu yayıncılık kuruluşu Deutsche Welle (DW) tarafından düzenlenen BOBS ödülleri dünyanın bloglar, sosyal medya ve internet sitelerini kapsayan ve vurgusu internet üzerinden düşünce özgürlüğü ve açık tartışma ortamını geliştirip zenginleştirmek olan projeleri bulmak olan en büyük uluslararası yarışmasıdır. 14 dilde aday gösterimi sonucunda her dili temsil eden bir jürinin katılımıyla çeşitli kategorilerde yılın projeleri seçilir. 2004’ten beri verilen ödüllere Türkçe kategorisi 2 yıl önce eklendi. Türkiye jürisi geçen yıl Özgür Uçkan idi, bu yıl da ben oldum. Arada bir bazı kategoriler değişse de bu yılki kategoriler az çok hep olan kategoriler: En İyi Blog, En İyi İnovasyon, En İyi Sosyal Aktivizm, Sınır Tanımayan Gazeteciler Ödülü, Global Medya Forumu Ödülü, En Yaratıcı ve Özgün, Halkın tercihi. Sonuncu kategori dışında oylama yapılsa da son kararı uluslararası jüri veriyor.
Halkın tercihi her dilde olduğu ve oylamaya dayandığı için iki yıldır üst üste Yüksekova Haber bu ödülü alıyor. Diğer kategorilerde ise henüz Türkiye’den ödülü alan olmadı. Ancak ısrarla vurgulamalıyım ki “en iyi” ilan edilmemek projelerin değersizliğini göstermiyor. Eurovision mantığında olmasa da aşağıda kısaca değineceğim meselelerden dolayı uluslararası jürinin öncelikleri farklı olabiliyor. Ancak bu yıl Türkiye’den aday gösterilen tüm projeler (140Journos, Mülksüzleştirme Ağları, Oy ve Ötesi, Kem Gözlere Şiş gibi) çok değerli projelerdi ve Türkiye internet aleminin yükseklişine işaret ediyordu. Bazı zamanlar jürinin kararına kızsam da sonuçlar projelerimizin güzelliğini örtemez. Kazanan projeleri burada toplu olarak görebilirsiniz.
Genel olarak birkaç gözlemimi aktarayım.
* “Open Data” yı işlemek ve fonksiyonel hale getirmek. Özellikle yolsuzluk meselelerinde gündeme gelen bir durum ama onlarla sınırlı değil. Yolsuzlukla mücade Rusya, Çin, Hindistan ve Bangladeş ekseninde bir çok projeye ilham kaynağı olmuş. (Bir Almanya adayı da yine yolsuzlukla ilgiliydi). Türkiye’de sızdırıcı kaynakların varlığına rağmen verilerin işlendiği web projelerinin yokluğunu düşünmeli (tabi ki en güçlü adaylarımızdan Mülksüzleştirme’yi iyi örnek olarak anarak) ve belki ilgili projeler geliştirmeliyiz.
* Özellikle Ukrayna kaynaklı adayların neredeyse hepsi Facebook sayfasının merkeze alan aktivizm projeleriydi. Türkiye’nin aksine Avrupa genelinde Twitter’dan çok Facebook’un merkezi rol oynadığı görülüyor. Bununla beraber Facebook temelli aktivizmin ne kadar özgün olduğu da tartışılır. Ukrayna’dan jüri tarafından ödül alan tek projenin kendi sayfası olan ve Facebook aktivizminin ötesinde olan bir proje olduğunun altını çizeyim.
* Endonezya, Bangladeş ve Hindistan hattında kadın haklarıyla ilgili internet projeleri öne çıkıyor.
* Türkiye adayları “best practice” örnekleri veriyor ama jürinin kalbi daha acil ihtiyacı olanları tercih ediyor. Oylama Gezi Direnişi sırasında olsaydı muhtemelen Türkiye adaylarına ilgi artacaktı ama ister istemez bir duygusallık devreye giriyor. Yine de Eurovision’da olduğu gibi coğrafi ittifaklardan çok acil yardım vurgusu öne çıkıyor.
* BOBS ödüllerinde istikrar vurgusu var. Aslında internetin doğası gereği bazı projelerin uzun süreli olması beklenemez. Örneği Gezi Direnişi dışında ortaya çıkan ve bir işlev gören çok sayıda mikrosite vardı ama bunlar belli bir süreyle sınırlı kaldığı için aday gösterilemedi.
* Jürinin tamamına hakim olmasa da açık kaynak vurgusu var. Ushahidi gibi haritalandırma yazılımları bir çok projenin bel kemiğini oluşturmuş.
Önümüzdeki zamanlar Türkiye’den çok daha özgün projelerin çıkacağına inanıyorum. Engellemeleri dijital ekonomiye darbe indirse de kişisel kullanım ve sosyal faydayı amaçlayan web projeleriyle küresel düzeyde örnekler yaratılabilir…
Ödüllerle ilgili kısa DW röportajı buradan dinlenebilir.