“Doğu’nun karakteri güçlüden yana durmak”
Cumhurbaşkanlığı seçiminin nabzını tutmak üzere yollara düştüğümüz Doğu Anadolu’da telaş yok, heyecan yok…

24.07.2014
10 Ağustos’a şunun şurasında üç haftalık bir süre kaldı. Türkiye ‘kaderini’ belirleyecek. Televizyondan yansıyan miting manzaraları bir yana cumhurbaşkanlığı seçiminin nabzını tutmak üzere yollara düştüğümüz Doğu Anadolu’da telaş yok, heyecan yok.
Türkiye’de bağımsız gazetecilik faaliyetlerini desteklemek üzere kurulan P24 girişimiyle 30 Mart yerel seçimleri öncesinde Hatay, Mersin, Adana, Konya, Kayseri ve Nevşehir’i dolaştığımızdaki atmosferi ara ki bulasın! Bu kez Malatya’dayız… Kıyıda köşede bir kaç billboard, partilerin il ve ilçe merkezlerine asılan pankartlar…
Hayat bildiği gibi akıp giderken, kimi niye seçtiğini tam anlamamış insanlar… Bir yanda Recep Tayyip Erdoğan’ın sloganları, diğer yanda aklı iyice karışmış ‘öteki Türkiye’…. Hemen herkesin üzerinde birleştiği görüş ise doğudaki muhafazakar illerin hep ‘güçlüden yana’ durduğu…
AKP’nin ‘donla gelen seçim zaferi’
İlk durak kayısının diyarı Malatya ‘don mağduru’.. Cumhurbaşkanlığı seçiminden ziyade, ironiktir yerel seçimlerin düzenlendiği 30- 31 Mart gecesi bu diyarı vuran don konuşuluyor. Bir kuru kayısı ihracatçısının ifadesiyle “AKP’nin Malatya’daki yüzde 62’lik zaferiyle birlikte gelen ürünün yüzde 95’inin heba olması..”
Kent ekonomisinin yüzde 80’i kayısı üzerinden dönerken, bu aslında tam manasıyla bir ‘doğal felaket’. İhracat yapabilecek firma sayısı normalde 100’den fazlayken bu sene ancak mali olarak güçlü olabilen 10-15’i. Gel gör ki, burada Karadeniz’deki fındıkta olduğu gibi ‘taban fiyat’ yok, teşvik yok. Serbest piyasa kanunları hüküm sürüyor. Dört sene önce devreye sokulan ‘TARSİM’ ismini taşıyan tarım sigortası var. Çiftçinin yüzde 40’ı primleri hayli yüksek olan ve ‘yarısını devletin karşıladığı’ bu sigortadan yaptırmış vaziyette.
‘Erdoğan rahat kazanır’
Lakin bu ‘felaketin’ seçimlere etkisinin olmasını kimse beklemiyor. Malatya’da pek çok insanın kanaati seçimi kuvvetle muhtemel ki, yerel seçimlerdeki oranını da aşacak şekilde Erdoğan’ın kazanacağı yolunda… Son yerel seçimde 13 ilçeden 11’ini alan AKP’nin İl Başkanı Bülent Tüfenkçi, “Halka 12 yılda yapılanları anlatıyoruz. Daha ileri demokrasi için, Türkiye’nin bölgedeki öncü rolünün sürmesi için Erdoğan’ı seçmeleri gerektiğini söylüyoruz” diyor.
Peki AKP 12 yılda Malatya’da ne yaptı da bu sonucu bekliyor? Tüfenkçi’ye göre ‘işsizliğin Türkiye ortalaması olan yüzde 9’un da altında yüzde 8 olması’; bir organize sanayi bölgesi varken, üçüncüsünün kurulması; sağlık, altyapı, kırsala hizmet götürme ve muhafazakar değerlere sahip çıkılması’…
‘Sürünün hızını at belirler’
Tüfenkçi, Türkiye’nin yarı başkanlık yahut başkanlık sistemiyle yönetileceğini, vatandaşa şimdiden bunu sahiplenmeleri gerektiğini anlattıklarını söylüyor. Cumhurbaşkanı’nın ‘herkese eşit davranması ama taraf olması gerektiğini’ söylüyor.
‘Taraf’tan kastı, ‘işçiden, emekçiden yana olmak’. Soma’daki ihaleler ve CHP’nin göstere göstere gelen kazadan 20 gün önce verdiği önergenin AKP’nin oylarıyla reddedilmesi ve işçilerin iş güvencesinden yoksunluğu sorulunca önce gülümsüyor. Verdiği yanıt mı? “Bürokrasi hatası”…
Peki ya demokrasi algısı? AKP 2015 seçimlerinde anayasayı istediği gibi değiştirmeye yetecek çoğunluğu elde edemezse ‘çatışma çıkabileceğini’ söylüyor. Türkiye’nin ‘uyuma ihtiyacı olduğunu’ savunuyor. Demokrasiyi çatışan ve dengelenen çıkarların kurumsal yapı sayesinde kamu yararına işletildiği bir sistem değil, ‘iktidarın’ belirleyiciliği altında ‘uyum’ olarak tarifliyor. ‘O zaman niye demokrasiye ihtiyaç var ki’ diye sorduğumuzda “Sürünün hızını at belirler” yanıtını veriyor.
CHP ve MHP’nin hedefi ilk turda set çekmek
CHP’yle MHP’yse çatı adayı Ekmelettin İhsanoğlu için kampanyaya henüz yeni başlamış. “Bu seçimler bir ilk tecrübe. Acemilik var” diyor CHP İl Başkanı Enver Kiraz. İhsanoğlu’nun geçmişte siyaset yapmadığı için az tanındığını ancak kampanyayla durumun değiştiğini anlatıyor. Hedeflerini Erdoğan’ın ilk turda kazanmasının önüne geçmek olarak koyuyor. Bu sayede ‘güçlüden yana’ olan ahalinin ikinci turda İhsanoğlu’na şans vereceğini söylüyor.
Kampanyada Erdoğan’ın demokratik hak talepleri ve özgürlükleri kısıtlaması, bireysel hayatlara müdahalesini öne çıkardıklarını, başkanlık sisteminin olumsuzluklarını anlattıklarını belirten Kiraz, CHP’nin ‘yetersiz kalması’ sorulduğunda, “Asıl sorun CHP’de değil, Türkiye’de merkez sağın bitmiş olmasında. Çatı aday yöntemiyle muhafazakar yapıyla bir mücadeleye girdik” yanıtını veriyor.
Yerel seçimde CHP’nin elde ettiği oran yüzde 17. MHP’nin oy oranıysa yüzde 7 civarında çıkmıştı. Ama MHP İl Başkanı Arif Yıldız rivayet edilenin aksine milliyetçilerden Erdoğan’a tek bir oy gitmeyeceği iddiasında. MHP İhsanoğlu’nu tanıtmak için ev ve kahve toplantıları düzenliyor, “Kendi seçmenimizi sandığa götürüp yüzde 50-50 sonuç çıkartmaya çalışacağız” diyor. CHP içinse “CHP Türkiye’nin kurucu partisi. Türkiye’ye çok büyük hizmetleri de olmuş, hataları da olmuş bir parti. Bu seçimde Türkiye’nin kaderi için örnek bir davranış ortaya koydular” değerlendirmesini yapıyor.
Ancak bir yerel gazetecinin tespiti şu: “Alevilerin yarısı İhsanoğlu’na oy vermez. Laiklik kırmızı çizgileri ve bunun ihlal edildiğini düşünüyorlar. Oylar Demirtaş’a kayabilir.”
Malatya’daki Malatyalılar Derneği…
Malatya’nın 750 bini aşan nüfusunun bugün ancak dörtte biri Alevilerden oluşuyor. 1978’deki Hamido katliamından bu yana köprülerin altından çok sular akmış. Seçim yarışında yer alan partilerin bütün il başkanları 1990’la başlayan eğitimli nüfus kaçışından ve onun yerini alan eğitimsiz nüfustan söz ediyor. Kentte Bingöllüler, Vartolular, Adıyamanlılar mahalleri var. Malatya’da kalan Malatyalı oranı yüzde 24.7. Öyle ki bu yüzden ‘Malatya’daki Malatyalılar Derneği’ bile kurulmuş! Kısa süre önce fesh edilmiş…
Muhafazakar Kürtlerin tercihi AKP
Malatya’da nüfusun yarısını Kürtler oluşturuyor. Fakat BDP’nin oy tabanı yüzde 4’ü geçmiyor. Sebebi 1990’lı yıllarda göç etmiş muhafazakar Kürtlerin AKP’ye eğilimli olmasıyla izah ediliyor. Bir de kömüre, oduna ve yardıma bağımlı yaşayan yoksul ve dindar nüfusun yaratılmış olunmasıyla…
Yine de Selahaddin Demirtaş’ın Kürt nüfus arasında bir ‘heyecan yarattığını’ söyleyenler eksik değil. Malatya’da şimdiye kadar sadece ‘devlet’ değil ‘muhafazakar Kürtler’ tarafından da ‘kuşatıldıklarını’ anlatan BDP İl Başkanı Abuzer Yavaş, daha da iddialı. Demirtaş’ın ‘Türkiye için yeni bir yaşam projesi sunduğunu’ söylüyor. Demirtaş’ın ikinci tura kalacağı konusunda iddialı.
Peki ya olmazsa? “Demirtaş’ın belirttiği gibi o zaman halkın iradesine müdahalede bulunmayız” diyor. Malatyalı Kürtlerin çoğunun AKP’ye oy vermesiniyse ‘Türk devletinin 1990’lardaki dindarlaştırma’ politikalarına bağlıyor. İhsanoğlu’nu ‘siyasi proje’ diye niteliyor.
AKP’nin telkin ettiği başkanlık sistemine gelince… Abuzer Yavaş’ın ifadesiyle “Başkanlık sistemi istemiyoruz, Kürtler de istemiyor. RTE’nin kurguladığı biçiminde olursa bu faşizmdir.”
‘Kimin seçeceği belli’
Sokaktaki sıradan insansa ya sıkı ‘Tayyipçi’ yahut ‘güvensiz’. Bir esnaf cumhurbaşkanını halkın seçecek olmasına olumlu baksa da “Sandığa gitmek daha iyi ama sandık hazır. Kimin seçileceği belli. Demokrasi çok sağlıklı işlemiyor” diyor. Erdoğan’ın partisinden bağımsız bir oy tabanı olduğuna işaret ederken, bunun nedeni sorulduğunda, “Din” yanıtını veriyor: “Doğu bölgelerinde özellikle sahilden farklı olarak siyaset din üzerinden yapılıyor.”
Gazeteler ‘birleştirilmiş’
Malatyalı yerel gazeteciler ilin sorunlarının çok olduğunu ancak bunları yansıtamadıklarından şikayet ediyor. İkisi uydudan yayın yapan beş yerel televizyonun bulunduğu ilin 12-13 gazetesi kısa süre önce Basın İlan Kurumu tarafından birleştirilip üçe indirilmiş.
Yolsuzluk iddialarına dair haberlerden halkın haberdar olmadığını aktarıyorlar. Yağma-talan örneği olarak 20 yıldır bir türlü yapılmayan Boztepe barajının TBMM araştırma komisyonunun itirazlarına rağmen 2011’de şaşaayla açılması ancak sonra su tutmasını veriyorlar. Gezi Parkı olaylarınınsa ‘istikrarı bozma girişimi’ olarak sunulduğunu belirtiyorlar.
‘Toplumu rüşvetçiliğe ve dilenciliğe alıştırdılar’
Buna rağmen insanların özellikle 17-25 Aralık’ı gayet iyi ‘anladığını’ söyleyen bir yerel gazeteci ise şöyle diyor: “AKP’nin sihirli anahtarı insanların borçları.. AKP diyor ki ben gidersem istikrar biter, bankaya borçlarınızı ödeyemez hale gelirsiniz. Oysa zaten hiçbir alanda istikrar yok. Asgari ücret 800 küsur bin. Benim babam Sümerbank’ta çalışıp altı çocuk okuttu. Şimdi ancak maaşıyla ev kirasını öder. Sümerbank’ın arazisi de AVM oldu. Bunlar zengine bol keseden fakira az vererek idare ediyorlar. Toplumu rüşvetçiliğe dilenciliğe alıştırdılar.”