Sosyal medyaya iliştirilen intihar notu

Ahlaksal gri alanı çok olan bu ortamda ölümü kutsamak, romantize etmek ve intihar edeni kahramanlaştırmak an meselesi

P24

19.10.2014

Uzunca bir süredir pek çok alandaki sorunlu yayıncılık anlayışına karşın Türk medyası intihar haberlerine gelince özenli davranıyor. Ne eskisi gibi Boğaz Köprüsünden atlayan insanları büyük bir iştahla haberleştiriyor ne de bu vakaları görünür kılıyor. Türk haber medyası en azından bu çetrefilli alanda sorumlu yayıncılık ilkesini uygulamaya çalışıyor. Ancak “intihar korkaklıktır” gibi ifadelerle bilimsellikten uzak yorumlar yapan köşe yazarlarını şimdilik bir kenara bırakıyorum.

Geleneksel medyanın intihar olaylarını haberleştirmesi üzerine sayısız makale, rapor ve basın ilkeleri dizisi var.  Özellikle ergenlik çağındaki gençleri özendirmemek ve kopya intiharların yaratılmasına ortam hazırlamamak üzerine evrensel bir uzlaşı söz konusu. Habercilikte intihar eyleminin ayrıntılarını vermemek,  eylemi romantize etmemek, intihar edeni  kahramanlaştırmamak, olabildiğince olgulara dayalı, yansız ve kuru bir dil kullanmak, olayı manşetlere çekmemek, görsel kullanmamak, olaya tamamen bir kamu sağlığı perspektifinden yaklaşmak, polisten ya da olay yerine gelen ilk kişilerden alıntı yapmak yerine intiharın önlenmesi doğrultusunda uzmanların soğukkanlı ve bilimsel görüşlerine başvurmak, intiharı aksi taktirde gayet sağlıklı ve çok başarılı bir insanın şaşırtıcı bir eylemi olarak göstermemek ilk akla gelen prensipler.

İntihar kuşkusuz karmaşık ve çok boyutlu bir eylem. Bunu işten kovulma, boşanma ya da derslerde başarısızlık gibi basit ve tek bir olguyla ilişkilendirerek haberleştirmek genel hatalardan biri. İntihar haberlerinde olayı ayrıntılı bir şekilde anlatmak ya da yas tutan yakınlarının ve arkadaşlarının görüntü ve ifadelerine yer vermek ise dikkat çekmek isteyen kişileri özendirebilmesi açısından son derece problemli.

Geçtiğimiz günlerde Mehmet Pişkin’in intihar notu olarak çektiği videoyu sosyal medyada paylaşması tüm bu tartışmaları tekrar alevlendirdi. Tam kuralları belirli bir medya dünyasında neyin yapılıp neyin yapılmaması hakkında kafalar netken siber âlem bir kez daha var olan ilkeleri yerle bir etti. Malum sosyal medya kaotik bir ortam,  iletişim zemini kaygan. Ahlaksal gri alanı çok, iletişim temposu hızlı, kullanıcı profili genç. Bu ortamda ölümü kutsamak, onu romantize etmek ve intihar edeni kahramanlaştırmak an meselesi. Viral video bir virüs gibi oradan oraya yayılıveriyor. Konu üzerine derhal Twitter ve Facebook üzerinde tartışmalar başlıyor. Sağduyulu uzmanların sesi ise bu uğultuda duyulmaz oluyor. Sosyal medyada yaşam ne kadar görünürse ölüm de bu görüntülerin yanına ilişiveriyor. Sosyal medyada ölümü seçen birinin son sözleri yaşamın abartılı görüntüleri kadar bir karnaval havası içinde sunuluyor. Karışık, karmaşık, ilke ve sınır tanımayan bir mecra sosyal medya. Durup düşünecek, sorgulayacak, arada soluklanacak bir ritim tanımıyor bizlere. Her şey baş döndürücü bir hızla hayatımızın orta yerine boca oluveriyor işte; şarap ve caz eşliğinde ölümü normalleştirmenin anlamını, mutlu selfie’lerin arasına bir intihar notunun sıkışmasının trajik ironisini kavrayamıyoruz bile. Her şey çok süratli sosyal medyada, sahte mutluluk görüntülerine kimi zaman işte böyle ölmeye kararlı gerçek mutsuzluklar da takılıveriyor. Geleneksel medyanın habercileri istedikleri kadar intiharı yüceltmemek için titiz davransınlar dijital medya, tsunami dalgaları gibi yutuyor artık iletişim dünyamızı. Bu dalgaların gücüne dayanmak, onu ehlileştirmek neredeyse imkansız. Sosyal medyada dolaşan bu intihar notu bir kez daha bizleri bu amansız dalgaların içine bırakıveriyor.