Azerbaycan’ın hapsedilmiş ifade özgürlüğü
Aliyev’in rejiminde 2014 STK’ları ve medyayı sindirme operasyonlarıyla geçti
06.01.2015
Azerbaycanlılar için hapis, tutuklama, korkutma ve daha nice sindirme önlemleri kaldı 2014’ten geriye. Basın ve sivil toplum örgütlerine yönelik kısıtlamalar, Azeri gazetecilerin, aktivistlerin ve sivil toplum örgütlerinde çalışanların hayatını bir kabusa dönüştürdü. Her gün yeni bir baskı, yeni bir hapis, yeni bir sahte suçlama. Şimdiye kadar yaşanan baskıların en agresifleri ile belki de akıllarda kalacak 2014. Daha çok gazeteci hapse atıldı, tanınmış hükümet karşıtı olan simalar sahte suçlamalar ile tutuklanarak susturuldu. Aliyev ise Azerbaycan’da bütün özgürlüklerin olduğunu sanıyor, hatta bu özgürlüklerin hükümet tarafından temin edildiği illüzyonunu yaşıyor. Bu durumda ülkenin gerçeklerini ve kısıtlamaları anlatmak da bize düşüyor.
Aliyev’in süsleyerek sunduğu imaj altında yolsuzluğun hat safhada olduğu, özgür basının tükendiği bir ülke var. Öyle bir yer ki, biraz yüksek sesle dile getirilen hükümet karşıtı düşünceler ve yorumlar hapis cezası ile sonlanabilir. Oscar adaylığına layık performanslar gösteren mahkemeler birini yapmadığı serserilikten, kullanmadığı uyuşturucudan, dokunmadığı silah satışından mahkum edebilir.
Aslında sizin uzaktan göremediğiniz Azerbaycan bu. Reklamlarda pazarlanan zengin, büyümüş, gelişmiş Azerbaycan değil.
Gazeteciler, muhalefet, ve sivil toplum ateş altında
2014’ün Ocak ayında başlayan tutuklamalar devamında kanun değişikliklerini de getirdi. Her şey, 13 Ocak’ta muhalif Müsüvat partisinin başkan danışmanı Yadıgar Sadığov’un altı senelik hapis cezası alması ile başladı. Ardından Cumhurbaşkanı Aliyev sivil toplum örgütlerinin özgürlüğünü kısıtlayan kanun değişikliğine imza attı. Yapılan yeni değişiklikler sonrasında, ülkede çalışan sivil toplum örgütleri işlerini durdurmak zorunda kaldı.
Mart ve Nisan aylarında tutuklamalar devam etti. Mayıs’ta Azerbaycan, Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin başına geçti. Bu altı aylık süreçte ülke içinde demokrasi ve insan haklarının iyileşeceğini düşünen Batı, Azerbaycan’ın başkanlığının daha ikinci gününde yeni tutuklamalar yapıldığını görünce epey bir şaşkınlık içinde kaldı.
Parviz Haşımlı başkanlık sürecinde tutuklanan ilk gazetecilerden oldu. Bağımsız haber sitesi olan Moderator’ün editörlüğünü yapan ve aynı zamanda yerel Bizim Yol gazetesi için muhabirlik yapan Haşımlı sekiz seneliğine içeri atıldı.
26 Mayıs’ta Azerbaycan’ın tanınmış bağımsız seçim örgütü başkanı Anar Mammadli ve onun yardımcısı Başır Suleymanlı beş buçuk ve üç buçuk seneliğine hapse atıldılar. Mammadli 2013 senesinde yapılan cumhurbaşkanlığı seçim ihlallerini tek tek belgelemişti. Buna cevap olarak Mammadli Aralık’ta gözaltına alındı, ve son olarak yasadışı girişimcilik, vergi kaçırma, yetki ve hizmet sahteciliği suçlarından hapse atıldı. Suleymanlı da öyle.
Mayıs ayında ayrıca iki blogger da hapse atıldı. Her ikisi Facebook’ta popüler hükümet karşıtı sayfalar yönetiyordu. Abdul Adilov beş sene altı ay, Omar Mammadov da beş seneliğine özgürlükten mahrum edildi. Hapse atıldıkları suç ise yasadışı uyuşturucu kullanımı.
Mirkadirov’u Türkiye sınırdışı etti ve…
Nisan’da Türkiye’de yaşayan ve dört senedir Ankara’dan haber yapan gazeteci Rauf Mirkadirov sınırdışı edildikten sonra Azerbaycan’da vatan hainliği suçundan tutuklandı.
Yılın en büyük tutuklamaları Mayıs itibari ile başladı. İlk önce Leyla Yunus ve Rasul Jafarov tutuklandılar. Her ikisi tanınmış insan hakları savunucuları olmakla beraber aynı zamanda Ağustos 2014’te çıkan Azerbaycan siyasi mahkumlar listesinin hazırlayanlardandı.
Eşi Leyla tutuklandıktan kısa bir süre sonra, Arif Yunus da tutuklandı. Leyla Yunus’un sağlığı gittikçe kötüleşiyor. Yapılan onca uluslararası talebe rağmen Yunus çifti hâlâ hapiste zor şartlar altında. Leyla aynı zamanda vatan hainliği ile suçlanıyor.
Ağustos’ta ülkenin tanınmış insan hakları savunucularından biri olan İntigam Aliyev tutuklandı. Diğer tutuklanan kişiler gibi Aliyev de vergi kaçırma, görevi kötüye kullanma, yasadışı girişimcilik ile suçlanıyor.
İntigam Aliyev’in hapsinden sonra Nahçıvanlı gazeteci İlgar Nasibov kimlikleri hâlâ belirlenmeyen kişiler tarafından vahşice kendi ofisinde dövüldü. Aynı günlerde başka bir gazeteci Seymur Hazı da uzun hapis cezası alan gazeteciler listesine girdi.
STK’ların hesapları donduruldu
Kıdemli gazetecilerin ve genç gazetecilerin yanı sıra ülkenin sivil toplum örgütleri de epey taciz edildi. Kanun değişikleri yetmiyor gibi hükümet yabancı destekli kuruluşlar aleyhine ceza davası başlattı. Böylece Nisan 22’dan itibaren yetkililer yerel STK’lar ve yabancı sivil toplum kuruluşları temsilcilerinin çalışmalarında bir dizi ‘usulsüzlükler’ yaşandığını iddia etti. Sonuç olarak, yirmiden fazla STK’nın yerel banka hesapları donduruldu, yöneticileri sorgulandı bazıları ise tutuklandı.
Bazı STK’ların ofisleri polis tarafından basıldı, ardından da mühürlenerek kapatıldı.
IFES, IREX ve daha sonrasında Radip Free Europe/Radio Liberty’nin yerel ofisleri bu şekilde kapatıldı. Bir Amerikan kuruluşu olan Milli Demokrasi Enstitüsü (NDI) ve IREX Azerbaycan’daki ülke temsilcilerini tamamen geri çekti.
Böylece geriye çok az bağımsız yerel ve yabancı sivil toplum örgütü kaldı. Basın özgürlüğü ise tan anlamıyla yok ediliyor.
Hadija İsmayılova araştırdı ve hapse atıldı
Hükümetin basın ve ifade özgürlüğüne bir büyük darbesi de Aralık’ta oldu. 5 Aralık’ta Azerbaycan’ın tanınmış araştırmacı gazetecisi Hadija İsmayılova mahkeme kararı ile tutuklandı. Hadija kendini gazeteciliğe adamış, yazdığı makaleler, yaptığı araştırmalar sonucu bir dizi prestijli ödül almıştı son bir kaç senede.
2010’dan itibaren Hadija yaptığı araştırmalar sonucunda Aliyev’in ve diğer hükümet yetkililerinin gizli şirketlerini ve gizli bağlantılarını ortaya çıkardı. Yaptığı bu araştırmalar Hadija için tehlikeydi. Ama o yılmadan işine devam etti. Sonunda hükümet ona da yetişti.
Aslında yetkililer daha öncesinde de Hadija’yı susturmaya epey bir çalıştılar. İlk başlarda korkutmalar ile başlayan uyarılar daha sonra çirkin bir hakaret kampanyasına dönüştü. 2012’de Hadija’nın ev adresine gelen bir paketin içinde mahrem fotoğraflar ve video kaydı vardı. Bir de şöyle bir not: ‘Orospu, terbiyeli ol yoksa karalanacaksın’. Hadija ertesi gün basın konferansında gelen paketin içeriğini basın ile paylaştı. Kısa bir süre o video ve fotoğraflar sosyal ağlarda paylaşıldı.
Bunların hiçbiri Hadija’yı durdurmadı. O çalışmalarına devam etti ve Aliyev ailesinin yasadışı işlerini aydınlığa çıkarmayı sürdürdü.
Ama hükümet de baskıdan vazgeçmedi. 2014 Şubat ayında Hadija Amerikan ajanı olmakla suçlandı. Ekim ayında ise Hadija’ya karşı yeni iddialar ileri sürüldü.
Aralıkta gelen tutuklama haberi ise Hadija’ya karşı başlatılan susturma kampanyasında son noktaydı. Tural Mustafayev adında bir genç Hadija’yı ‘intihara teşebbüs’ ile suçladı. Huseynov daha sonra suçlamayı geri çekmesine rağmen Hadija hâlâ hapiste tutuklu.
Ve yılın son baskını…
Hristiyan âlemi Noel kutlamalarını sürdürürken 26 Aralık’ta Radio Free Europe/Radio Liberty’nin Bakü kolunu özel bir yılbaşı sürprizi bekliyordu. Sabah 10:30 sularında polisler ve müfettişler Azadlıq Radyonun ofisine baskın yaparak önemli belgelere ve teçhizata el koydular, ofisi mühürlediler. Saatlerce konferans odasına kapatılan radyo personeli ise daha sonra serbest bırakıldı. Bir diğer sürpriz baskın ise Pazar günü radyo çalışanlarının evlerine yapıldı. Bazıları pijamalı halleriyle, evlerinden zorla çıkarıldılar ve avukatsız ifade vermek zorunda bırakıldılar.
Azerbaycan’da artık özgür basın kalmadı, geride sadece avuç dolusu gazeteci ve aktivist var… Onlar da yakında tutuklanmazsa tabii. Son bir sene içinde olan bitenlere bakılırsa, bundan sonra Azerbaycan’ı sadece daha zor günler bekliyor.