Partilerin seçim kampanyaları tuttu mu?
Sokaklarda bangır bangır gezen parti otobüslerinden kurtulmamıza az kaldı, peki kampanya sandığa yansıyacak mı?
31.05.2015
Siyasal iletişimde kampanyalar özel bir yer tutar. Partilerin seçim yarışında hazırladığı sloganlar, televizyon için üretilen reklamlar, seçilen müzikler, internet üzerinde dolaşması hedeflenen videolar, görsel malzemeler özenle seçmene sunulur. Bazı partiler büyük paralar ödeyerek dev reklam ajanslarıyla anlaşır. Partilerinin imajını ve iletmek istedikleri mesajı biçimlendirmek için reklam sektörünün deneyimlerine başvurur. Sayısız toplantılar yapılır, sunumlar hazırlanır, stratejiler, hedef kitle ve amaçlar belirlenir. Pekâlâ biliyoruz ki bir siyasal parti, bir ideoloji de bir ticari ürün ve hizmet gibi pazarlanabilir, parlatılıp seçmene sunulabilir.
Tabii, asıl soru bu kadar harcanan para, tüketilen emek ve zaman istenilen sonucu verir mi? İşin özü, yaratılan bunca tantananın seçmenin oy verme davranışlarına etkisi var mıdır? Siyasetçiler, politik danışmanlar, ve ceplerini bu sektörden dolduran cevabı bellidir. Ancak bu sorunun yanıtını bulmak için özellikle ABD’de yapılan sayısız bilimsel araştırma vardır. Örneğin Türkiye ya da Amerika gibi hâlâ televizyonun son derece etkin olduğu toplumlarda kampanya filmleri oy davranışını değiştirmekte midir? Yoksa sadece var olan parti sempatisini pekiştirmekte ve fikirlerinin sağlamasını mı yapmaktadır? Seçmenin duygularına hitap etmek, onu coşturmak, empati yaratmak işe yaramakta mıdır?
ABD’de kimi kampanyalarda seçmen sadece yüreğine dokunduğu ya da müziğini etkileyici bulduğu için bile oyunu değiştirdiğini söyler. Kuşkusuz her ülkenin ve her seçimin dinamikleri, değişkenleri ve seçmen profili farklılık göstermekte ve bütün bu konular siyasal iletişim alanının vazgeçilmez araştırma soruları.
Milletçe alkışladık mı?
Gelelim bizim yaşadığımız seçim kampanyalarına. CHP Mart ayı başında kampanyasını Ali Taran’a emanet ettiğini açıkladı. Ali Taran malum 2002 Cem Uzan’ın kurduğu Genç Parti kampanyasının star reklamcısı. Gerçi o seçimde AKP iktidara gelmişti ama Genç Parti yüzde 7’nin üzerinde oy alarak herkesi şaşkınlığa düşürmüştü. Bu başarının arkasında o dönemin medya, GSM, çimento ve enerji grubu Rumeli Holding’in sahibi Cem Uzan’ın büyük paralarla yaptırdığı kampanyaların etkili olduğu söylenmişti. Muhtemelen bu ivmenin binde biri CHP’ye kazandırılabilse ne âlâ mantığı ile Ali Taran’ın kapısı çalındı.
11 Nisan’da Kartal’da yapılan CHP mitingiyle eş zamanlı olarak “Milletçe Alkıyoruz!” reklam filmi devreye sokuldu. Trafoya giren kedi imalarıyla gençleri hedefleyen görseller hazırlandı. Aynı anda Twitter üzerinden eski film afişlerini kullanan esprili çalışmalar iletildi. “Milletçe Alkışlıyoruz” filmi kimilerince başarılı bulunsa da çokça eleştiri aldı. Bir kere Türkiye alkışlamanın protesto olarak kullanıldığı fikrine yabancıydı. Ben sadece konserler geç başladığında, bir avuç eğitimli sanatseverin alkışlayarak protesto ettiğine tanık olmuşumdur, hepsi o kadar.
Buna ek olarak, negatif kampanyanın, yani iktidarın başarısızlıkları üzerine kurulan mesajların oy tercihlerini değiştirmeyeceği, sadece CHP tabanını daha bütünleştireceği fikri hâkimdi. Hatta ülkemizde “şakşakçı” diye bir tanım vardır. Tam aksine, alkışlamak bu coğrafyada iktidara yaranmak anlamına geldiği için bu film kolayca alay konusu olma riski bile taşıyordu. Velhasıl kanımca CHP isteksiz ve tutkusuz bir kampanyayla seçimlere girmeyi seçti.
Diğer partilere bakarsak. MHP “Bizimle Yürü Türkiye” gibi daha da heyecansız bir sloganla ve Ankara’nın Bağları” türküsünü “Devlet Baba” adıyla seçim müziği olarak uyarlamakla yetindi.
HDP kampanyaya renk ve çeşitlilik getirme amacıyla “Bizler Meclise” ve “Barajları Aş da Gel” sloganlarını seçti. Neşeli, güler yüzlü, bol halaylı, türkülü HDP kampanyası gönüllü gençlerin yardımıyla sosyal medyaya taşındı. Özellikle Selahattin Demirtaş ön plana çıkartıldı.
Bir daha, bir daha diyor muyuz?
AKP ise iktidar olmanın rahatlığı içinde var olan tüm medya kanallarını alabildiğine kullandı. Tek ilginç nokta olarak “Bir Daha Bir Daha” adlı seçim şarkısını Kürtçeye de çevirerek kullanıma soktu. “Yeni Türkiye” söylemi içinde bir koldan Cumhurbaşkanının bir koldan Başbakan’ın mitingleri ve açılış törenleri neredeyse tüm kanallar tarafından naklen verildi. Her türlü devlet imkânı seferber edilerek bir seçim kampanya yürütüldü ve bu durum diğer partiler tarafından çokça eleştirildi.
Mitingler, şarkılar, sloganlar, afişler, reklam filmleri, sokaklarda hoparlörlerle bangır bangır gezen parti otobüsleri kampanya boyunca bir heyecan atmosferi yaratsa da şenlik ortamı, derin ideolojik yarılma yaşayan seçmen kitlesinin oyunu ne kadar etkileyecek? İşte bunu bir hafta sonra hep birlikte göreceğiz.