ARTICLE 19 ve Guardian Vakfı’ndan ifade özgürlüğü çağrısı

Darbe girişiminin ardından sivil toplum örgütleri ARTICLE 19 ve Guardian Vakfı, hükümete ifade özgürlüğünü koruması çağrısında bulundu

P24

19.07.2016

 
 
Cuma gecesi yaşanan darbe girişimi sonrasında ARTICLE 19 ve Guardian Vakfı, Türkiye hükümetine hitaben ortak bir çağrı metni yayınlayarak ifade özgürlüğünün, demokrasi ve insan haklarının korunması için vazgeçilmez olduğunu vurguladı.

Açıklamada sözlerine yer verilen Londra merkezli düşünce özgürlüğü ve insan hakları örgütü ARTICLE 19’in Avrupa ve Orta Asya programları sorumlusu Katie Morris, “Demokratik yollarla seçilmiş bir hükümeti devirme girişimini kınıyor ve aralarında bir gazetecinin de bulunduğu 265 insanı kaybetmenin acısını yaşıyoruz” dedi.

Morris sözlerine şöyle devam etti: “Yaşanan trajik olaylar ve devam eden karmaşa karşısında, Türkiye hükümeti, demokrasinin korunduğunu garanti altına almalıdır. İfade özgürlüğü, şu an hiç olmadığı kadar önemlidir.” Morris hükümetin, darbe girişimi sonrasında medyanın ve daha geniş anlamda sivil toplum kuruluşlarının özgürce ve eleştirel yayınlar yapabilmesini garanti altına alması gerektiğini söyledi ve devletin siyasi tutuklamalardan kaçınmasının önemini vurguladı.
Açıklamada sözlerine yer verilen Guardian Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Ben Hicks, “Hükümetin, darbeyi aykırı ve muhalif sesleri bastırmak için kullandığı yönünde endişeler taşıyoruz. Bağımsız gazetecilerin ve muhaliflerin tutuklanacağına dair söylentiler ifade özgürlüğü konusunda endişelerin doğmasına neden olmaktadır. Hükümet, kamuoyuna bu söylentilerin yanlış olduğu konusunda güvence vermeli; mevcut durum üzerine geniş katılımlı kamuoyu tartışmalarının aktif bir şekilde yürütülmesini desteklemelidir” dedi.

Darbe girişimi

Türkiye’de yaşanan gelişmelerin ele alındığı metinde, Cuma gecesi yaşanan darbe girişimi de özetlendi.

“15 Temmuz gecesi Türk Ordusu’nun mensupları hükümeti devirmek için bir darbe girişiminde bulundu. Darbeciler, başlıca siyasi partilerin darbe girişimini kınaması ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın halka sokaklarda darbeye direnmeleri çağrısında bulunması sonrasında yenildi.

“Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD’de yaşayan Müslüman bir din adamı olan Fethullah Gülen’i darbe girişimini tertiplemekle suçladı. 2013 yılında patlak veren ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'a yakın milletvekillerinin istifasıyla sonuçlanan yolsuzluk skandalından bu yana Erdoğan, Gülen’in ülkede polis, yargı ve medyada da mensupları bulunan bir paralel devlet yarattığını öne sürmekteydi. Uzun süredir, hükümeti eleştirenlere Gülen haraketiyle ilişkili olduklarına dair suçlamalar yöneltilmekteydi.

“Darbe girişimi sonrasında Türkiye Hükümeti, darbe planına dâhil oldukları gerekçesiyle aralarında hâkimler, savcılar, polisler, valiler ve kamu görevlilerinin de bulunduğu binlerce askeri ve sivil görevliyi tutukladı.
“Tutuklamaların meydana gelmesindeki sürat ve sağlam delillerin yokluğu, Erdoğan’ın darbeyi devlet kurumlarında muhalif sesleri ayıklamak için bahane olarak kullandığı yönünde endişelere yol açtı. Dünya liderleri, tutuklamaların gerekli denge ve denetleme ögeleri olmadan gerçekleştirildiğine ilişkin endişelerini şimdiden belirtmiş ve Türkiye hükümetini, darbe girişimine verdiği tepkide hukuk devleti ilkelerine saygılı olmaya çağırmıştır.
 
Muhalif seslerin temizlenmesi

Hükümetin darbe girişimi sonrasında kimi gazeteci ve yazarları tutuklamaya yönelik planları olduğuna dair gelen haberlerle ilgili endişelerin paylaşıldığı açıklamada şöyle denildi:

“17 Temmuz Pazar günü hükümet yanlısı bir Twitter kullanıcısı darbede dahli olduğu şüphesiyle tutuklanacağını iddia ettiği 70’ten fazla muhalif gazeteci ve yazardan oluşan bir liste açıkladı. Listede bulunan bazı isimler Gülen hareketiyle bağlantılı olsa da, bu doğrudan darbeye müdahil oldukları anlamını taşımamaktadır. Buna ek olarak, listede ismi bulunan kişilerin çoğunluğunun Gülen cemaatiyle bilinen herhangi bir bağları yoktur, ancak hükümete muhalefet etmeleri ile tanınmaktadırlar. Listede yer alan isimler arasında Can Dündar ve Mehmet Altan gibi önde gelen gazeteciler; ülkede kalan az sayıda bağımsız medya kuruluşunda çalışan köşe yazarları; ve önceden pop müzik sanatçısı olan ve Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) üyesi Atilla Taş gibi muhalefet partileriyle çalışan kişiler de yer alıyor.”
 
Bilgiye erişim kısıtlamaları

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın her tür eleştiriye karşı fazlasıyla hassas olduğunun belirtildiği metinde, hükümetin geçtiğimiz yılda pek çok muhalif medya kuruluşunu kapattığı ve bağımsız medyaya baskı uyguladığı hatırlatıldı. Bilgiye erişimin engellenmemesinin önemine dikkat çekilen çağırıda, mevcut durumun darbe üzerine yapılan anaakım yayınlarda hükümet görüşünün hâkim olması sonucunu doğurduğunun ve konu hakkında farklı görüşlere erişimin ciddi ölçüde kısıtlandığının altı çizildi.

Metinde şu ifadelere yer verildi:

“Buna ek olarak, Türkiye’deki güvenilir kaynaklar, aralarında bağımsız ve muhalif medyanın da bulunduğu çok sayıda web sitesine Cumartesi’den bu yana erişimin engellendiğini söylemektedirler.
 
“Darbe girişimi ve sonrasındaki gelişmelerle ilgili serbest bilgi akışının engellenmesine yönelik girişimler, toplu tutuklamalar da dâhil olmak üzere, hükümet son olaylara verdiği tepkilerde medya ve kamuoyunun hesap sorabilme olanağını kısıtlayarak, Türkiye’de demokrasinin altını oymaktadır.

“ARTICLE 19 ve Guardian Vakfı, Türkiye hükümetine darbe girişimi sonrası süreçte siyasi tutuklamalardan kaçınma çağrısında bulunmaktadır. Hükümet, gerçekleşen tutuklamaların sağlam deliller sonucunda ve adil yargılanma hakkı konusundaki uluslararası standartlara uygun olarak gerçekleştiğini ve tutuklamalarla ilgili hukuk kurallarına riayet edildiğini garanti altına almalıdır.

“Hükümet aynı zamanda darbe girişimi ve iktidarın verdiği tepki hakkında halkın güvenilir ve çoksesli bilgiye erişim hakkını sağlamalıdır. Hükümet, medya çalışanlarının güvenliğini güvence altına almalı ve yayınlara karışmayacağını açıkça garanti etmelidir. Hükümet ayrıca bağımsız medyanın olaylar hakkındaki yayınlarına erişimi engellememelidir.”