Jül Vern Seyahat Acentesi: Süveyş Kanalı’nın hikâyesi

Bay Verne’in övgüler düzdüğü Lesseps, Hidiv İsmail’den önce Said Paşa’nın dostuydu. Kanal girişimini sağlama almak için Londra, Constantinople, Paris ekseninde mekik dokuyan kıvrak biriydi. Gereken izinleri elde etti

İLHAMİ ALGÖR

27.07.2024

Süveyş Kanalı Şirketi Aralık 1858’de kuruldu. Şirket Nisan 1859’da Akdeniz kıyısında, ileride Port Said olarak adlandırılacak sahilde kazılara başladı.  İlk zamanlarda Menzele gölü ile Akdeniz arasında kalan kıyı kordonunda işçiler için kurulan baraka bir köy idi. Küçük başladı hızlı büyüdü. İşçiler “Corvée” denilen bir mecburiyet ile bila ücret cebren çalıştırıldılar. 

Çeşitli vilayetlerin yöneticileri, belirli sayıda işçi toplamaları için emir aldılar. Mısır’daki her köyden bir miktar fellah evlerinden alınarak askeri muhafızlar eşliğinde Süveyş kıstağına gönderildi ve burada kırbaçla silahlanmış yerel gözetmenler altında çalışmaya zorlandılar. Bu işçiler hiçbir ücret almıyordu. Verilen tayın yetersizdi. Kötü yemek, kötü giysiler, gündüzleri sıcak, geceleri soğuk, aşırı çalışma ve sefalet yüzünden öldüler. 

Zorla çalıştırma 1863’te yasaklandı. Yasağın ardından Süveyş Kanalı Şirketi, kanalı inşa etmek için özel yapım buhar ve kömürle çalışan ekipman getirmek zorunda kaldı. Bu ağır makineler yardımıyla proje gerekli desteği aldı.

Kanalın yapımı sırasında 1,5 milyondan fazla kişinin çalıştırıldığı, on binlerce işçinin kolera ve benzeri salgın hastalıklardan öldüğü tahmin ediliyor. Kanal, Avrupa finansının, teknik becerisinin bir zaferi ise eğer; kanal inşaatında ölen, iskeletleri kumlara karışan binlerce Mısırlı’nın da zaferi diyebilir miyim? Deniyorum ama olmuyor. Bir şeyler yerine oturmuyor. Süveyş Kanalı şirket takımı karşısında santroforumuzun hatta tüm takım oyuncularımızın bir bacakları daha kısaymış gibi bir his  geliyor ve iskeletleri kumlara karışan Mısırlı işçileri kanalın inşaası zaferine ortak etmemi engelliyor.

Zamanda tozuyan karakter belirdi. “Editoryal imzalı yeni bir itiraz notu mu getirdi acaba?” düşüncesiyle gerildim.  Not, zamanda tozuyanın kendi notuydu. O yüzyıllarda birçok şehir, mesela St. Petersburg şehrinin de benzer bir angarya sistemi ile kurulduğuna dair bir not idi. Çok gerekli bir not değildi fakat ses etmedim. 

“Kanal kazalım” düşüncesi, Lesseps’e ait değildi. Fransız devlet arşivinde konunun daha önce üst düzeyde görüşüldüğü, haritalandırıldığı, bütçelendirildiğine dair dosyalar zaten mevcuttu. Hatta kanal düşüncesi daha da geriye  gidiyor, Osmanlı arşivlerinde II. Selim döneminde Mısır beylerbeyine 13 Receb 975 (13 Ocak 1568) tarihli bir fermanla Akdeniz’den Kızıldeniz’e bir çıkış temin etmesi emri gönderildiğine dair kayıt bulunuyordu. 

Kanal fikri, uluorta dillendirilmese de  Doğu Akdeniz, Suriye, İran, Hindistan ile ilgilenen bütün devletlerin hafızalarında bir kenarda bekliyordu. Büyük güçler, Osmanlı İmparatorluğu’nun çözülmek üzere olduğunu sezdiklerinden bir yandan birbirlerini denetim altında tutarken bir yandan da mümkün olduğunca ön almaya çalışıyorlardı. Her devletin kendine özgü kaygıları vardı. Habsburg yönetimi Rusların Balkanlar’a doğru genişleyeceğinden korkuyordu. Rus yönetimi Akdeniz’de müstahkem bir yer edinmeyi ve Çanakkale Boğazı’nı kontrol etmeyi amaçlıyordu. İngilizler Doğu’ya giden yollarını korumak istiyorlardı. Fransızlar ise özellikle 18. yüzyılın son günlerinde ele geçirdikleri İyon Adaları’ndan sonra gözlerini Osmanlı topraklarına dikmişti.

Bay Verne’in övgüler düzdüğü Lesseps, Hidiv İsmail’den önce Said Paşa’nın dostuydu. Kanal girişimini sağlama almak için Londra, Constantinople, Paris ekseninde mekik dokuyan kıvrak biriydi. Gereken izinleri elde etti. Kanal şirketinin arta kalan hisselerini Hidiv Said ve Hidiv İsmail’e yükledi fakat bu hisselerin toplamının getirdiği şirket yönetme hakkını onlara kullandırtmadı. Mısır yöneticileri, kanal aşkına 1854-56 arası 94 milyon sterlin kredi borçlandılar fakat bu kredinin ancak yarısı nakit olarak ellerine geçti. Hidiv İsmail borçlanmaları arşı âlâ’ya çıkardı ve Mısır’ın mali özerkliğini kemirdi. 

Zamanda tozuyan karakter belirdi ve bu kez editoryal birimden gönderilmiş bir not bıraktı: “Biraz malumatfuruş gidiyorsunuz.  Detaylar sizi ana akıştan uzaklaştırıyor.” 

Haklılardı. “Hallederiz” dedim.

*

Haftaya: Süveyş rıhtımında voltalayan iki adam.