Okumalar, değinmeler
Bir kuşakdaşım Kemalettin Tuğcu ismini verdi. Yanına bir yorum ekledi: “yoksulluğu sevdirmek projesi.” Ben hiç Tuğcu okumadım. Fakat kuşakdaşlarımın çoğunda izi var. Ruha jilet atmak gibi bi şey olarak tarif ediyorlar

01.03.2025
Kuşakdaşlarıma sordum: “Biz 1950’li yıllar doğumlular olarak ilk ve ortaokulda şiir ve edebiyat olarak ne okurduk?” Bir arkadaşım iki isim verdi: “Mehmet Akif Ersoy, Mehmet Emin Yurdakul”
Mehmet Akif, İstiklâl Marşı’nın yazarı. Mehmet Akif’i birkaç sene önce, nihayet şu cümle ile biraz tanıdım: “Penceresiz, kapısız bir namusun inzivasında kendisini hapseden bu zehirli adam…” (Mithat Cemal Kuntay, Üç İstanbul, Oğlak Yayınları)
İstiklâl marşı,“Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak…” cümlesi ile başlıyor. İlk ve ortaokulda her sabah dersler başlamadan önce topluca söylerdik. Pazartesi sabahları ve Cuma günleri son dersten sonra bayrak töreni yapılırken de söylerdik. Günümüzde söylenmeye devam ediyor. Yetişkinliğimde, İstiklal Marşı’nın “korkma” kelimesi ile başlamasını bir korkunun itirafı olarak yorumlandığını okumuştum. Korku devam mı ediyor hâlâ?
Mehmet Emin Yurdakul’u ise tek bir dize ile hatırlıyorum: “Ben bir Türk’üm; dinim, cinsim uludur; Sinem, özüm ateş ile doludur.” Atatürk’ün M. E min Yurdakul’u, kurtuluş savaşının kahramanlıklarını öne çıkaran şiirler yazmadığı için azarladığı söylenir.
“Bin atlı akınlarda çocuklar gibi şendik / Bin atlı o gün dev gibi bir orduyu yendik” dizesinin devamındaki “Ak tolgalı beylerbeyi haykırdı: İlerle” cümlesi, ilkokul talebesi oğlan çocuklarının bakkala ekmek almaya giderken veya okulda son dersten sonra sokağa fırlarken dillerinden kendiliğinden dökülebilen bir replik haline gelmişti.
Başka bir kuşakdaşım Kemalettin Tuğcu ismini verdi. Yanına bir yorum ekledi: “yoksulluğu sevdirmek projesi.” Ben hiç Tuğcu okumadım. Fakat kuşakdaşlarımın çoğunda izi var. Ruha jilet atmak gibi bi şey olarak tarif ediyorlar.
Bir kadın kuşakdaşım sorumu şöyle cevapladı: “Reşat Nuri’nin Homongolos karakteriyle hayatım boyunca defalarca karşılaştım. Orta okulda okuduğum Ahmet Rasim, Jules Verne, Kemalettin Tugcu… Babamın kitaplığından Üç Silahşörler, Pardayanlar.”
Homongolos nedir, kimdir? “Homongolos, cesur ve küstahtır; fakat insanlara bir zararı yoktur, hatta iyilik yapmayı da sever. Fakat asıl şöhretini tam bir kadın düşmanı olmasıyla yapmıştır. Toplum içine fazla çıkmaz, özellikle kadınlardan uzak durur.” (Âlim KAHRAMAN, Reşat Nuri’nin Bir Kadın Düşmanı Romanı, tdk.gov.tr)
İlkokul-ortaokul yaşlarımda Panait İstrati’nin Kodin’ini, Cervantes’in Mançalı Şövalye Don Kişot’unu, Dorian Gray’in Portresi’ni, Genç Werther’in Acıları’nı okudum. Bazı hafta sonları misafirliğe gittiğimiz evin oğlu kolej talebesiydi, küçük bir kitaplığı vardı. Yaz aylarında sık gittiğimiz bir evdi. Her gittiğimde kitaplıktan bir kitaba başlardım. Mesela Kodin’i orada okudum. Herkesin korktuğu bela bir adam ile bir oğlan çocuğunun dostluğu olarak hatırlıyorum. Kitabın sonunda anne, oğlunu uyurken ağzından kızgın yağ dökerek öldürüyordu.
Cervantes’in Don Kişot’una da o evde başladım. Kalın kitaplar okuma merakımın olduğu yıllardı. Kitabı o evde bitiremedim. Sonraki yıllarımda bitirebildim. İlk ve ortaokul yıllarına dair ne okuduğumuz ile ilgili hatırladıklarım bu kadar. Galiba ablalarımın elinde Barbara Cartland, Vadim o kadar yeşildi ki gibi kitaplar vardı fakat benim ilgimi çekmezdi.
*
Seneler romanı ile Fransız ortaokul müfredatına ve Fransız taşrasının gündeliğine devam ediyorum:
“Kompozisyon derslerinde Georges Duhamel ve Saint-Exupéry’nin cümlelerini yorumlamamız, ‘Corneille’in kahramanlarının verdiği gayret dersi’ni, ‘aile sevgisinin yurt sevgisini de nasıl büyüttüğünü’, “çalışmanın bizi üç kötülükten –sıkıntı, erdemsizlik ve muhtaçlıktan– nasıl kurtardığını” (Voltaire) ortaya koymamız istenirdi. Hem Vaillant hem de Âmes vaillantes okuyorduk.”
Saint-Exupéry’nin Küçük Prens’i burada hâlâ atmakta olan bir kalp gibi, hayatta ve yaşıyor. [Vaillant, Fransa Komünist Partisi’nin bir yayını olarak ilk sayısı 1945’te çıkan çocuklar için haftalık çizgi roman dergisidir. Âmes vaillantes (Cesur Ruhlar) ise, Katolik Gençlik hareketi çizgisinde, 1937’den 1963’e kadar yayımlanan genç kızlara yönelik haftalık çizgi roman dergisidir. Çevirmenin notu]
“Bu ideallerle zinde bir gençlik yaratmak, gençleri bedensel bakımdan da dayanıklı kılmak, tembellikten, güçten kuvvetten düşüren faaliyetlerden (okuma, sinema gibi) uzak tutmak, “ağırbaşlı delikanlılar” ile “dürüst, doğru, aydınlık genç kızları” geleceğe hazırlamak için ailelere çocuklarını Yavrukurt faaliyetlerine, Öncü Gençlik, Kız Kılavuzları, İzcilik, Haçlılar ve Francas Eğitim Kampları’na yollamaları tavsiye ediliyordu.”
(Benim de ortaokul bir’de çok kısa süren izcilik faaliyetim var. Faaliyet denir mi emin değilim.)
Devam eden paragraflarda, tavsiyelerin pek işe yaramadığını, Seneler romanındaki kızımızın ve kuşakdaşlarının kül yutmadığını anlıyoruz. (Seneler, Annie Ernaux, Çev. Siren İdemen, Can Yayn.)
**
Haftaya: Televizyon’un icadı