Sağdan sola Ahmet Garip Arslan, Salih Arslan, Hüseyin Öküzcü.

Uyuşturucu Mafyası Öldürdü, Satılık Hâkim ve Kirli Avukat Temizledi

Hatay Kırıkhan eski ağır ceza hâkimi Mehmet Mustafa Şahin ve suç ortağı kirli avukat Vedat Ateş’in rol aldığı, bu kadar da olmaz dedirten yeni dosyada; cinayet, uyuşturucu ticareti ve mala çökme var. Suçlularsa aramızda dolaşıyor

ASLIHAN GENÇAY

04.03.2025

Geçen ay sizlere Hatay Kırıkhan eski ağır ceza mahkemesi başkanı hâkim Mehmet Mustafa Şahin ve kirli avukat Vedat Ateş’in bir cinayet dosyasını nasıl kapattıklarını, katili nasıl cezaevinden çıkarttıklarını, aynı zamanda şirketine ait ikiz tırlarla uyuşturucu ticareti yaparken suçüstü yakalanan Ahmet Garip Arslan’ın dosyasını –suçu bir Suriyeliye üstlendirmek suretiyle– nasıl kapattıklarını ve Arslan’ı tahliye ettirdiklerini aktarmıştım.

Haberimde; Mehmet Mustafa Şahin’le Vedat Ateş’in suç ortaklığı yaparak, rüşvet karşılığı işlem yaptıkları ve suçluları korudukları 91 dosyanın olduğu, hatta Vedat Ateş’in kurduğu WhatsApp grubunda 14 hâkim ve savcının daha bulunduğu da yer alıyordu.

İşte bu 91 dosyadan birine ulaştım. 2017 tarihli bu dosya öyle bir dosya ki içinde hem cinayet var hem uyuşturucu ticareti hem de mala çökme. Başrollerde yine Ahmet Garip Arslan, hem amcasının oğlu hem de kayınbiraderi olan Salih Arslan, eski ağır ceza hâkimi Mehmet Mustafa Şahin ve elbette kirli avukat Vedat Ateş yer alıyor. Bu kadar da olmaz, diyeceğiniz ne varsa bu dosyada olmuş, daha doğrusu menfaat ve para karşılığı olur hale getirilmiş.

Bakır ticareti mi, uyuşturucu işi mi?

İzmir’de bakır ticareti yapan Niğdeli iş insanı Hüseyin Öküzcü’nün yolu, 2013’te Ahmet Garip Arslan ve amcasının oğlu Salih Arslan’la kesişir. Ahmet Garip Arslan’ın ortaklık teklifi ve ısrarı üzerine Hatay’a giderek Reyhanlı’ya yerleşen Öküzcü, Arslanlara ait İlayda Lojistik şirketi bünyesinde Cilvegözü sınır kapısından bakır ticareti yapmaya başlar.

Bakır ticareti adı altında uyuşturucu ticareti de yapan Arslan biraderler, aslında Öküzcü’yü kullanmak ve bir noktadan sonra parasına el koyarak saf dışı bırakmak istemektedirler.

Şirket, eritilmiş tonlarca bakır külçesini Suriye’den Türkiye’ye getirtir. Fakat Cilvegözü sınır kapısından ülkeye giren İlayda Lojistik’e ait tırlar, sadece bakır külçesi taşımamaktadır. Külçelerin arasına gizlenmiş Captagon adlı uyuşturucu maddeler de Arslan biraderlerin marifetiyle ülkeye sokulur.

Bakırların ve uyuşturucu maddelerin tırlardan indirilip taşınması işini ise Aziz Çelik yönetimindeki hamallar sağlamaktadır.

Bu durumdan habersiz olan Öküzcü, ticari nedenlerle Aziz Çelik ve ekibiyle çalışmak istemez. Arslan biraderlerin yürüyen kirli işini bozacak bir adım atar ve farklı ekipleri tercih eder. Arslanlar ve emirlerindeki Aziz Çelik için artık Hüseyin Öküzcü’den kurtulma vakti gelmiştir.

Hüseyin Öküzcü’yu öldürdüler

2017 yılında, artık ticareti tek başlarına yürütmek isteyen Arslanlar, Öküzcü’ye vermeleri gereken parayı ödemezler.

Suriye’den yedi araçla gelen 350 ton bakır, tır garajına ulaştıktan sonra 8 Mayıs 2017 tarihinde Salih Arslan, Hüseyin Öküzcü’yü telefonla arar. Ona alacaklı olduğu parayı vereceklerini, lakin yeni gelen bakırlar için Suriyeli mal sahibine ödemek üzere yanına 650 bin dolar alarak şirkete gelmesini söyler, İlayda Lojistik adlı iş yerlerine çağırır.

Salih Arslan (öndeki), Aziz Çelik (arkadaki)

Ertesi gün yani 9 Mayıs 2017 tarihinde her şeyden habersiz bir şekilde yanında 650 bin dolarla İlayda Lojistik’e giden Hüseyin Öküzcü, Salih Arslan’la Ahmet Garip Arslan’ın bulunduğu ikinci kattaki ofise girer. Öküzcü ofise geldikten sonra Salih Arslan, elemanı A.A.’ya talimat vererek Aziz Çelik’i aratır. A.A. Aziz Çelik’e “Gelip gerekeni yapsın, diyor patron.” der.

Bunun üzerine Aziz Çelik, yanına Ömer Horoz ve Mahmut Çoban adlı emrinde çalışan kişileri de alarak elinde av tüfeğiyle İlayda Lojistik’e gider. İlayda Lojistik’in girişinde iki güvenlik noktası ve güvenlik personeli bulunmasına rağmen elinde av tüfeği olan Aziz Çelik ve sopalı iki adamı rahatlıkla içeri girerler. İkinci kattaki ofise çıkarlar ve Aziz Çelik, arkası ona dönük vaziyette oturan Hüseyin Öküzcü’yü kafasına sıktığı fişekle öldürür. Cinayet, Salih Arslan ve Ahmet Garip Arslan da ofisteyken gerçekleşmiştir.

1 milyon 850 bin dolara çöktüler

Cinayetin ardından Salih Arslan’ın talimatıyla Ahmet Garip Arslan, 650 bin doların bulunduğu çantayı Öküzcü’nün aracından alır. Öküzcü’nün cep telefonunu da yok ederek, onun yerine kırık ve çalışmayan bir telefon yerleştirir.

350 ton bakır gönderen Suriyeli tüccarlara ise bakırı Hüseyin Öküzcü’nün aldığını söylerler ve 1 milyon 250 bin dolar değerindeki bakıra el koyarlar.

Neticede Arslan biraderler, hem Öküzcü’yü öldürtmüş hem de 1 milyon 850 bin dolara çökmüşlerdir.

Mahkemede ne oldu?

Sanıklar Kırıkhan Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanmaya başladıklarında, Çelik’in avukatı tabii ki Vedat Ateş’tir ve sanıkların ifadelerini düzenler. Sanıklar mahkemede; Hüseyin Öküzcü’nün Aziz Çelik’e silah çektiğini, aralarında bir boğuşma yaşandığını ve boğuşma esnasında tüfeğin yanlışlıkla ateş aldığını söylerler.

Aziz Çelik, cinayetten on gün kadar önce Hüseyin Öküzcü’nün kendisine silah çektiğini de belirtir. Oysa mevzubahis olayda, Öküzcü’ye saldırmak isteyen yine Aziz Çelik’tir ve Öküzcü kendini korumak için bu yolu tercih etmiştir.

Öküzcü’nün öldürüldüğü esnada herhangi bir tartışma ve boğuşmanın yaşanmadığı, yargılamada ortaya çıkarak netleşir. Öküzcü’nün çantasından çalınan 650 bin dolar ve cep telefonu ise kayıtlara geçmez.

Aziz Çelik’in ifadesi çelişkilerle doludur. Önce İlayda Lojistik’e farklı bir nedenle geldiğini, Öküzcü’nün orada olduğunu bilmediğini söylerken, sonrasında “Yanımda av tüfeği getirmemin nedeni, Öküzcü’nün on gün önce bana ateş etmesidir” der.

Çelik, kasten öldürmeden ceza alır, lakin on gün öncesinde yaşanan vaka, haksız tahrik sayılarak cezası indirilir ve 13 yıla düşer. Diğer sanıklar Ömer Horoz ve Mahmut Çoban ise cinayete yardımdan ayrı ayrı 10’ar yıl ceza alırlar.

Öküzcü ailesinin Adana Bölge Adliye Mahkemesi’ne yaptığı itiraz başvurusu sonucunda dosya istinafta tekrar değerlendirilir. 10 Temmuz 2019 tarihli kararda; cinayetin tasarlanarak işlenmediği, kasten cinayet kapsamına girdiği, Aziz Çelik’e verilen 13 yıl cezanın ve haksız tahrik indiriminin uygun bulunduğu değerlendirilir. Diğer sanıklar için ise müşterek faillik değerlendirmesi yapılarak, yerel mahkemenin verdiği 10’ar yıllık cezalar bozulur ve iki sanığa da ayrı ayrı müebbet hapis cezası verilir. İstinafın verdiği karar, sonrasında Yargıtay tarafından da onanarak kesinleşir.

Aziz Çelik böyle kurtarıldı!

Aziz Çelik bulunduğu İskenderun Cezaevi’nden Salih ve Ahmet Garip Arslan’a haber göndererek eğer onu çıkarmazlarsa konuşacağını, bildiği her şeyi anlatacağını, söyler.

Bunun üzerine suç ortakları olan Vedat Ateş’le eski ağır ceza hâkimi Mehmet Mustafa Şahin devreye girerler ve Aziz Çelik’in Covid izni gerekçesiyle tahliye edilmesini sağlarlar. Cinayet işleyen Çelik, 4 yıl tutuklu kaldıktan sonra tahliye edilir ve bir daha da tutuklanmaz. Mehmet Mustafa Şahin ve Vedat Ateş ise ödemelerini alırlar.

Olan Öküzcü ailesine olmuştur. Hüseyin Öküzcü göz göre göre öldürülmüş, parasına el konmuş, ailesi mağdur edilmiş, tetikçi ise 4 yıl sonra cezaevinden çıkarılmıştır.

Suçları yanlarına kâr kalanlar

Peki, suçlulara ne oldu?

  • Ahmet Garip Arslan, Suriye’yle olan uyuşturucu ticaretine devam ediyor. Bakır külçeleri içinde Suriye’den getirttiği Captagon adlı uyuşturucularla dolu bir gemi, uluslararası sularda yakalandı fakat her zamanki gibi suçu bir Suriyeli üstlendi.
  • “Muhteşem dolandırıcı” lakaplı ailenin gizli patronu Salih Arslan, Suriye’yle gümrük işi yapmak için Ortadoğu Gümrükleme adlı bir şirket kurdu. Arslan; Suriyeli tüccarları 750 bin dolar dolandırdı. Nasıl mı? Önce ticaret yaptığı Suriye vatandaşlarından bakır veya tahıl almak için yanında çalışan elemanların hesaplarından havaleler yaptırdı. Malzemeler teslim edildikten sonraysa avukat olan kızına dava açtırmak suretiyle bu paraları geri aldı. Hatay ve Mersin’de pek çok dolandırıcılık ve mala çökme işine karıştıktan sonra Arslan, İstanbul’a yerleşti. Kirli işlerine devam ediyor.
  • Aziz Çelik ise hizmetleri ve tetikçiliği karşılığı hem cinayet işleyip serbest kaldı hem de Arslanlardan para aldı.
  • Uyuşturucu ticareti yapan ve insanları öldüren suçluların, para karşılığı serbest bırakılmasını sağlayan kirli avukat Vedat Ateş’e gelirsek; o halen Hatay Barosu’na kayıtlı bir avukat. Hatta Reyhanlı Belediye Başkanvekilliğini sürdürüyor. Aynı zamanda Hatay Büyükşehir Belediye meclisinde yer alıyor ve zaman zaman meclisi yönetiyor. Geçtiğimiz hafta ise Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Öntürk’ün Suriye’ye yaptığı üç günlük ziyarette, Öntürk’e eşlik eden heyetin içinde yer aldı.

Esas mesele şu ki; artık bu kirli çark tüm unsurlarıyla yok edilecek ve gerçek suçlular yargılanacak mı, yoksa suçlar görmezden gelinerek gerçeklerin üzeri mi kapatılacak?

Bu sorunun cevabını da adalet mekanizması vermeli.