Okumalar, değinmeler

Başka kadınlar da tanıdım Türkiye’nin orasından burasından. Kendilerinin ya da annelerinin engellenmişliklerinden söz ettiler. Engellerin hepsinin arkasında sivil ya da resmi veya her ne ise, erkek zihniyeti ve mevcudiyeti vardı

İLHAMİ ALGÖR

07.06.2025

Bu yazı bayram günlerine denk gelecek. Yoksulluk/yoksullaştırma konusuna devam ediyorum. Aziz İnsanlık (İletişim Yayn.) adlı kitapta yer alan bazı cümleleri aktaracağım. Aziz İnsanlık, kitap olmadan önce P24 Blog’da yine “okumalar, değinmeler” başlığı altında tefrika ediliyordu.

Akhisar tütüncü idi. Hâlâ öyle mi bilmiyorum. Tütün işçilerinin arasında muhacirler vardı. Balkan muhacirleri, Dersim’den 1938 sürgünü, sürgün denilen eylemi kâğıda yazılı hale getiren, resmileştiren mecburi iskân kanunu ile gelmiş aileler.

Kanun ve resmiyet deyince herkesin kan dolaşımı yavaşlar bu memlekette. Devlet kutsanır ve yüceltilir ama neticede işi kitabına uyduran bürokratik bir mekanizmadır. Kendine göre bir dili, kelimeleri vardır. Bunun demokratik versiyonu olduğuna inananlar var. Bazı çıkışsızlıklarda uzak ihtimallere inanmak bir tür kaçıştır. Kovalayanı yoktur. Şahıs kendi içine çöker.

Demokratik bir toplum/kamusal hayat için elini taşın altına koyanları, yukarıdaki cümlemden tenzih ederim.

Aziz İnsanlık’tan aktarmaya devam ediyorum: Anneannem Zekiye Hanım, 1938 Dersim tertelesi/kıyımı sürgünü. Devlet dilinde “menfi”. Yani “olumsuz”.  Zekiye Hanım üç dil biliyor: Kırmancki, Ermenice, Türkçe. Kocası öldürülmüş, çocukları ile Balıkesir, Susurluk civarında bir Çerkes köyüne yerleştirilmiş. Çocukları köy sokaklarında oynaşıyorlar, eve gelmeleri için çağırıyor: “be be”.

60 sene sonra gidip Çerkes komşuları buldum. Teyzemin çocukluk arkadaşı bir kadın ile konuştum: “Biz ördeklerimizi ‘bi bi’ diye çağırırdık, onlar çocuklarını ‘be be’ diye çağırırdı” dedi kadın.

Çerkes kızları eteklerini değişik bağlarlarmış. Küçük bir kız çocuğu, Hatayı Hanım, o da “menfi”, sürgün.  Hatayı o eteklere özenirmiş. Çok zeki imiş, ilkokulda başarılı imiş. Öğretmeni “okutun bu kızı” demiş fakat…

Ölene kadar içinde kaldı bu engellenmişlik.

Başka kadınlar da tanıdım Türkiye’nin orasından burasından.Kendilerinin ya da annelerinin engellenmişliklerinden söz ettiler. Engellerin hepsinin arkasında sivil ya da resmi veya her ne ise, erkek zihniyeti ve mevcudiyeti vardı.

Zekiye Hanım’ın çocukları –annem ve teyzelerim– Akhisar’a tütün işçiliğine gitmişler zaruretten, yoksulluktan. Elleri üşürmüş, ustabaşı ateşte taş ısıtırmış, ara sıra taşı ellerinde çevirirlermiş.

Annem ve kız kardeşleri genç kız çağındalar. Bir gün tütünde çalışırlarken annemin bir küçüğünü kaçırmaya çalışmışlar. “Ablaa” demiş teyzem. Annem seğirtmiş kurtarmak için. Sırtına, beline bir sopa yemiş, yığılmış kalmış. Sonrasını boş ver. Bu memlekette yoksul, göçmen, sürgün, dezavantajlı olanın başı beladadır.

P24 Blogda mevcut eski bir yazımdan alıntı yapacağım. Tutamadım dilimi. Veya zannımca yeri geldi diyelim:

“Ez cümle, bu topraklarda adaletsizlik ve cezasızlığın neden kol kola gitiğini ifade için başka bir dil bulabilirsem, kronik sürekliliğin sadece itilip kakılanı değil, tanık olanı, elinden bir şey gelmeden tanık olanı da zamanla zehirleyip kararttığını, toplamda ve zaman içinde bir tortu gibi bütün hayatlara sindiğini, hayatı acılaştırdığını…”

(platform24.org/nesneler-anlatabilirler-1-girizg-h/)

*

Aristo, öküzü yoksulların kölesi olarak görürken, köleyi zenginlerin öküzü olarak görürmüş. İskender’i eğitti dünyaya saldı. N’oldu?

*

“Ortaçağ’da yoksullar, tavuk yetiştirmedikleri veya kaçak olarak avlanmadıkları sürece (ormandaki av hayvanları derebeylerine aitti) et yiyemezdi. Kötü beslenmeleri ise tarlaların bakımsızlıktan harap olmasına neden olurdu.” (Umberto Eco, Ortaçağ, çev. Leyla Tonguç Basmacı, Alfa Kitap, İstanbul, 2014)

*

Venceremos, Şili’de, Salvador Allende’nin 1970 seçim kampanyası için bestelenmiş bir şarkı. Gençliğimizde söylerdik:

“Venceremos kıralım zincirlerimizi / Venceremos Venceremos! / Zulme ve yoksulluğa paydos”

Meraklısına : https://www.e-skop.com/skopdergi/venceremos-sili-halkinin-ilk-golu/3501

*

Şöyle bir oluşum girişim var: https://derinyoksullukagi.org/ Bir göz atın lütfen. Belki bir katkınız olur.

*

Eğer becerebilirsem gelecek hafta aşağıdaki isimler ile İspanya’da dolaşacağım:

Manuel Vázquez Montalbán (Merkez Komitesinde Cinayet), Eduardo Mendoza (Zeytinli Labirent, Genç Kızlar Labirentinin Esrarı), Miguel de Cervantes, Tormesli Lazarillo… Xızır yardımcım olsun.

*

Hem Haziran sıcağı, hem de bayram günleri. Kısa keseyim diyorum.

Selam sevgiyinen.