Okumalar, değinmeler

“Talihim, karşıma beşinci efendim olarak günahların affı için papa tarafından çıkarılan belgeleri (1) satan birini çıkardı. Hayatımda onun kadar düzenbaz ve utanmaz biriyle karşılaşmadım.”

İLHAMİ ALGÖR

21.06.2025

Önceki hafta “İspanya’yı hiç görmedim” cümlesi ile başladım. Toulouse, Barselona derken Tormesli Lazarillo adlı kitaba geldim. Kitap, Ertuğrul Önalp ve Arzu Aydonat çevirisi ile Can Yayınları’ndan çıkmış. Arka kapak tanıtım yazısından bir paragraf aktardım:

“XVI. yüzyıldaki ekonomik kriz sebebiyle İspanya’nın her köşesinde açlık ve sefalet kol gezmekteydi, bu durumun ahlaki çöküntüyü de beraberinde getirmesi kaçınılmazdı. İspanyol toplumundaki bu maddi ve manevi çöküntünün ortasında, 1554 yılında, sonradan pikaresk roman adı verilecek olan yeni bir anlatı türünün ilk örneği olan Tormesli Lazarillo ortaya çıktı. Din adamlarının ahlaksızlıklarına bolca yer veren bu eser, engizisyonun hışmına uğramamak için imzasız olarak basıldı.”

Buradan hareketle çevirmenlerin önsözünden alıntılar  ile devam ediyorum:

Tormesli Lazarillo 1554 yılında Burgos’ta, Anvers’te ve Alcala de Henares’te yazarı belirsiz olarak yayımlandığında edebiyatta bir devrim yarattı. (…)”

(ara not: Cervantes’in Don Kişot’u için  yazım tarihi 1605 ve 1615 olarak verilir. İki bölüm halinde yazıldığı söylenir.)

“(…) O zamana kadar İspanya’da edebiyat alanında gerek kahramanları, gerekse konuları açısından ülkenin gerçeklerinden uzak, hayal ürünü birtakım çoban ve şövalye romanlarının egemenliği sözkonusuydu. (…) Ama Tormesli Lazarillo’da olay dizisi okurların yakından tanıdığı çevrede ve zaman diliminde gelişmekteydi.

Dönemin İspanyol toplumunun fertlerinin kusurlu yönlerini gözler önüne sermekteydi. Ana kahramanın alt tabakaya mensup biri olması, olayların birinci ağızdan aktarımı, eleştiri unsuru taşıması ve güncel yaşantıyı sunması gibi özelliklerinden dolayı İspanya’da modern gerçekçi romanın öncüsü olarak kabul edilecekti.”

Artık kitaptan birkaç satır vermeliyim: Beşinci Bölüm

Lazarillo’nun günahlardan arındırma belgesi satan birinin hizmetine girişi

“Talihim, karşıma beşinci efendim olarak günahların affı için papa tarafından çıkarılan belgeleri (1) satan birini çıkardı. Hayatımda onun kadar düzenbaz ve utanmaz biriyle karşılaşmadım. Hayal bile edemeyeceğiniz kadar çok belge satıyor ve bunun için de akla gelmedik hilelere başvuruyordu.

Günahlardan arındırma belgelerini tanıtmak amacıyla bir yere geldiğinde, önce o yerin rahiplerine bazı hediyeler takdim ederdi. Ama bunlar öyle değerli hediyeler değillerdi, genellikle Murcia ürünü bir marul, mevsimine göre bir-iki limon ya da portakal, bir şeftali, biraz kayısı veya armut olurdu.

Bu şekilde dim adamlarıyla iyi ilişkiler kurarak belgelerin onlar tarafından müminlere tavsiye edilmesini sağlıyor ve günahların kefareti için ödenecek parayı kolayca topluyordu.” (Tormesli Lazarillo, Can Yayınları)

*

Alıntıdaki (1) notunun açılımı şöyle: “Ortaçağ Avrupası’nda papanın neşrettiği, satın alanların öldükten sonra cennete gideceklerine inandıkları bir tür günah çıkarma belgesi.” (Çevirmenin notu)

Tanıdık, bildik, güncel bir durum. Ortaçağ geri döndü veya bu aralar bize uzak değil. İnancın zenginleşme ve kerizleme aracı olarak kullanılması insan canlısının bir yeteneği galiba. Bu yeteneğin koruyucuları, inancın sorgulanmasına cansiparene şekilde karşı durdular. Buna “sindirme” de diyebiliriz.

Mesela Tormesli Lazarillo, İspanya’da 1959 ve 2001 yıllarında iki kez sinemaya uyarlanmış. Eser aynı ama uyarlamalar farklı şeyler söylüyor. Çünkü 1959 yapımı film diktatör Franco dönemi uyarlaması ve romanın kiliseyi eleştiren bölümleri “badem” olmuş. Uçmuş, buharlaşmış.[1]

Franco, namı-ı diğer El Caudilo, yani Başkan. El Caudilo,  İl Duçe ve Der Führer ayarı bir ifade.

“Lafın tamamı aptala söylenir” prensibince uzatmayacağım. Prensibi zikredişim kaba kaçtı ise özür dilerim. “Özür beni kesmez” diyenler için bkz: Fukaranın Ahı, Başar Başarır, İthaki Yayınları., s. 102.

Haftaya “İspanya’yı hiç görmedim” cümlesinin gazıyla devam edeceğim. Alişan Çapan rehberliğinde Salamanca’ya gideceğiz:

“Çaylara sakarin atılıyor, dolaptan diyabetik kurabiyeler çıkıyor, hoşsohbet teyzeler kısa sürede koyu bir muhabbete dalıyorlar, arada Carlitos’un yanaklarını mıncıklıyorlar, bana bakıp içinde Turco geçen cümleler kurup gülüyorlar. Hiçbir şey anlamama rağmen ben de gülüyorum. Ne kadar da babaanneme benziyorlar, utanmasam sizde bir Giritlilik var mı diye soracağım.” (Güle Güle Ki Tarif Edemem, Alişan Çapan, Adam Yayn.)

Selam sevgiyinen

 

[1] Ebru Yener Gökşenli, “Tormesli Lazarillo romanı ile eserin Franco dönemi ve sonrası film uyarlamalarının karşılaştırmalı çözümlemesi”, AÜ DTCF Dergisi