Sıfır oranlı gelir vergisi neden uygulanmıyor?
Türkiye vergi sistemi çok karmaşıktır, bu karmaşıklık masum bir karmaşıklık değildir, sistem karmaşıklaştıkça parasal ve siyasal rantlar denetimsiz olarak artmaktadır, yapılması gereken sistemi çok basitleştirip aleniyet ve saydamlığı arttırmaktır

28.08.2025
Kamu alımları piyasalarında Kamuİhale Kanununun 20, 21-b ve 22. maddeleri ne ise, hadi adını da koyalım, yolsuzluk kapılarını ağzına kadar açan maddeler, Türkiye vergi sisteminde de muafiyet kavramı özünde aynı şeydir, kamu alımları piyasalarında yolsuzluk daha ziyade parasal, vergi sisteminde yolsuzluk ise ağırlıklı olarak, ama sadece ağırlıklı olarak siyasaldır ama özünde hepsi yolsuzluktur.
Sıfır oranlı gelir vergisinin ne kadar önemli olduğunu AB vergi sistemini çalışırken görmüştüm, vergi uyumlaştırma sürecinde KDV matrahları uyumlaştırılıyordu, AB bütçesinin finansmanı için öz kaynaklar (EU own resources) tanımlanıyordu, öz kaynak olarak her ülkenin KDV tahsilatının bir yüzdesi değil, her ülkenin KDV matrahının bir yüzdesi, o dönemde yüzde bir idi bu oran, AB bütçesine aktarılıyordu, adaleti sağlamak için de her üye ülkenin aynı mallara KDV koyması gerekiyordu, oranlara o günlerde acil uyumlaştırma yapmamışlardı.
İngiltere, ilginç ve güzel bir yaklaşım doğrusu, çocuk oyuncaklarına KDV koymayı reddediyordu, böylece oyuncak piyasası KDV matrah uyumlaştırması dışında kalıyordu; İngilizler çocuk oyuncağının çocuk gelişimi için yaşamsal olduğunu ve vergilendirmeyeceklerini açıklamışlardı.
AB Komisyonu bu duruma çözüm bulmak için bir öneri getirdi, İngiltere kabul etti, sorun çözüldü, çocuk oyuncaklarına KDV uygulanmaya başlandı yani oyuncak tüketimi matrahı uyumlaştırmaya girdi ama İngilizler AB Komisyon önerisi doğrultusunda bu matraha sıfır oranlı KDV uyguladılar yani İngiltere’de oyuncak fiyatları KDV yüzünden artmamış oldu.
O tarihten beri de ben bizim vergi sistemimizde, özellikle de gelir vergisinde, siyasi yolsuzluk anlamına gelen çok geniş muafiyet alanları belirlemek yerine neden sıfır vergi uygulaması yapmıyoruz konusunu düşünür ve öneririm ama uygulama sağır duvar gibidir.
Daha hemen geçenlerde Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek yaklaşık bir milyona yakın vergi mükellefine küçük esnaf muafiyeti uyguladıklarını açıkladı, sanki bu bir marifetmiş gibi…
Siyasi otorite siyasi rant kaygılarıyla toplumun belirli kesimlerinden vergi almamayı ya da çok az almayı tercih edebilir, siyasi karardır, bayılmasak da saygı göstermek zorundayız ama bu açık kayırma işleminin teknik altyapısına itiraz etmek de bizim hakkımız.
Neden bu bir milyona yakın küçük esnafa gelir vergisi muafiyeti uygulamak yerine bu esnafı gelir vergisi kapsamına alıp sıfır oranlı ya da çok düşük bir oran uygulamayı tercih etmiyoruz, benim bu işi anlamam kolay değil.
Söz konusu bir milyona yakın küçük esnafın mutlaka her mali yıl için gelir beyannamesi vermesi zorunlu olmalı, bir matrah oluşursa da bu matrah üzerine sıfır oranlı gelir vergisi uygulanmalı kanısındayım.
Küçük esnaf kategorisine giren herkesin de sıfır oranlı vergilemeye tabi olması da şart değil, beyan edecekleri matrah belirli bir eşiği aşan mutlaka pozitif oranlı gelir vergisine tabi olmalı.
Düzgün bir gelir vergisi daha doğrusu vergi sistemi için 17 yaş üzeri her vatandaşın, memurlar, emekliler, engelliler de dahil, her sene gelir beyannamesi vermesi şart olmalıdır, her vatandaş gelir vergisi kanununda belirtilen yedi gelir unsurunun birinden ya da bir kaçından kazandıkları geliri tek bir beyannamede göstermek zorunda olmalılar, her türlü muafiyetler tümüyle kaldırılmalı, sosyal devlet bu durumda sıfır oran salacağı gelir dilimini yukarı çekerek sosyal devlet kimliğini böyle ortaya koymalıdır, muafiyetlerle, basit usul gibi vergi saçmalıklarıyla değil.
Devlet isterse gelirin her unsuru için farklı bir oran da uygulayabilir, çok basit bir matematik denklemle, bu hesaplamayı da devlet (Maliye) yapacaktır, mükellef değil, mükellefe düşen sadece gelirini beyan etmek.
Herkesin elinde akıllı cep telefonları varken kimse küçük üreticiler, taksiciler mesela gelir beyannamesi düzenleyemezler falan demesin lütfen.
Önemli hatta yaşamsal olan konu, her vatandaşın eksiksiz olarak beyanname düzenleyerek vergi sisteminin bir parçası olmasıdır, devlet ise sosyal politikalar doğrultusunda objektif ve saydam bir biçimde bir kesime sıfır oranlı gelir vergisi uygulayabilir, sıfır oranlı vergi de bir vergidir çünkü, yarın beyan ettikleri matrah sosyal devletin saptadığı eşiği aşarsa, pozitif oranlı gelir vergisi uygulamasına geçilir.
Sosyal devlet bazı kesimlere parasal destek vermek istiyorsa da bunu farklı isimlerle, mesela kömür ya da makarna yardımıyla değil negatif gelir vergisi uygulaması ile yapmalıdır; negatif gelir vergisi önerisini Milton Friedman getirdiği için bu öneri çok eleştirilir ama önemli olan önerinin kendisidir, ilaveten de Friedman çok önemli bir iktisatçıdır, Nobel ekonomi ödülü sahibidir, Friedman’ın adını duyunca burun kıvıranlara yönelik yazıyorum bu son cümleyi de.
Türkiye vergi sistemi çok karmaşıktır, bu karmaşıklık masum bir karmaşıklık değildir, sistem karmaşıklaştıkça parasal ve siyasal rantlar denetimsiz olarak artmaktadır, yapılması gereken sistemi çok basitleştirip aleniyet ve saydamlığı arttırmaktır.
Sıfır oranlı ya da negatif oranlı gelir vergisi uygulamaları bu amaca yönelik önemli enstrümanlardır.