Beykoz’da neler oluyor ve CHP?
Türkiye’de siyaset, hem merkezi hem de yerel düzeyde, çok ama çok büyük ölçüde kamu kaynaklarının özel amaçlar için kullanımı için yapılıyor, hiçbir komplekse kapılmadan bunun iyi teşhis edilmesi ve siyasete girerken, dürüst siyaset yapmak isterken bu duruma karşı kurumsal önlemler düşünmek ve hayata geçirmek şart

11.09.2025
Aslında bugün P24’e bambaşka bir yazı yazmayı amaçlıyordum, Türkiye içinden geçtiği büyük siyasi krize paralel olarak ve muhtemelen çok daha önemli olmak üzere bir de tarım krizi yaşıyor.
OECD çok önemli bir tarım raporu yayınladı (https://doi.org/10.1787/af125b62-fr.), “Perspectives de l’OCDE et de la FAO 2025-2034, çok yeni sayılır, yaklaşık on senelik bir perspektif sunuyor Raporu konuyla ilgilenenlere hararetle öneririm, içinde çok önemli veriler var, umarım birileri de bizim tarım bakanına bu Raporun özetini sunar, örneğin, malum bizde kişi başına hayvansal tarım tüketimi düşerken, OECD’de, üstelik bize rağmen 2034’e kadar kişi başına hayvansal tarım tüketiminin her sene yüzde 1’e çok yakın (%0.9) artacağını görüyoruz, anlaşılan Erdoğan ve çevresinin aklında vatandaşların zavallı ya da Eyyyyy Avrupalılardan çok daha az et tüketerek 21. Yüzyılı Türkiye yüzyılı yapacakları kanısı var, Allah kolaylık versin.
Bugün için aklımda bu raporu karıştırıp özet olarak P24 okurlarına aktarmak varken, sabahın erken saatlerinden beri önümde açık olan BFMTV’yi, (bir Fransız kanalı) etraf toz duman izlerken Türkiye’de neler oluyor diye bir muhalif (?) Türkiye kanalını açtım, arka arkaya dört haber geçti ekranlardan ve ben bir kez daha Türkiye’nin, hele dışarıdan bakıyorsanız, çok gırgır bir ortam olduğunu görüyorum.
Erdoğan’ın Can Dündar ve Erdem Gül ile ilgili Anayasa Mahkemesi kararı sonrası ne dediği herkesin aklında iken (tanımıyorum, uymuyorum), CHP ile ilgili bir Asliye Mahkemesi kararı sonrası CHP’nin tavrı karşısında “Mahkeme kararlarına uymamak, tanımamak hukuk devletine kafa tutmaktır” demesi tam bir devlet adamı tutarlığı idi.[1]
Bir avukat, hakkında casusluk suçlaması ile tutuklandı, gerekçe olarak da bir resim sunulmuş, resimde başka kimler var tanımıyorum ama masa başında aynı zamanda da davet sahibi imiş, Gürsel Tekin oturuyor yani CHP İstanbul il başkanlığına bir mahkeme tarafından kayyım olarak atanan, CHP il başkanlığına binlerce polis ile girmek isteyen kişi, ne gırgır değil mi?
Manifest grubunun sahne gösterisi sonrası konserin görüntülerine yayın yasağı getirilmiş, kızlara da yurtdışına çıkış yasağı, gerekçe mi, sıkı durun, gerekçe milli güvenlik, böyle gırgır bir ülke var mı ya dünyada?
Son olarak da Beykoz Belediyesinde yaşananlar var gördüklerim arasında, Belediye Meclisinde CHP oylarıyla seçilmiş başkan vekili bir kadın, Özlem Vural Gürzel, CHP’den istifa ediyor, bu CHP’den istifayı iki meclis üyesi daha takip ediyor, bu üç üye AKP’ye geçerse ki çok muhtemeldir, Beykoz Belediyesi AKP’nin eline geçmiş olacak.
Bu dört konuyu aynı muhalif denen kanalda arka arkaya görüyorum, çok daha netleşiyor, Türkiye’nin içinden geçtiği kriz bir siyasi kriz değil, bir büyük toplum krizi.
Aklıma da son konu, Beykoz, takılıyor, bu üç meclis üyesi neden CHP’den istifa ediyorlar ve muhtemelen de AKP’ye geçecekler, ihtimaller muhtelif.
Bir menfaat karşılığı mı gerçekleşti bu transferler, olabilir ama o zaman da CHP’nin bu transfer skandalını ekranlarda çok yüksek sesle neden afişe etmiyor, bunlar 2 milyon elma içinde üç, dört çürük elma demek ne kadar anlamlı?
Daha çok olmadı, seçilmiş Beykoz belediye başkanı tutuklandığında Beykoz belediyesi meclisinde CHP üyeler bu kadını başkan vekili seçmemişler mi idi?
Sürekli “bu devleti biz kurduk” diyen CHP’liler insan kaynakları konusunda bu kadar büyük hataları nasıl yapıyorlar?
Ya da bu transfer yıldızlarının CHP’deki görevlerine ilişkin büyük açıkları var, AKP de bunları yakalamış, istediği gibi oynuyor onlarla, bu durumda bile CHP yönetimi dürüst bir özeleştiri ile olan biteni, AKP’nin neden bu üç meclis üyesini yönlendirebildiğini kamuoyu ile, seçmenleri ile paylaşmak zorunda.
Durum Aydın’daki topuklu efe olayına ne kadar da benziyor değil mi?
Türkiye’de siyaset, hem merkezi hem de yerel düzeyde, çok ama çok büyük ölçüde kamu kaynaklarının özel amaçlar için kullanımı için yapılıyor, hiçbir komplekse kapılmadan bunun iyi teşhis edilmesi ve siyasete girerken, dürüst siyaset yapmak isterken bu duruma karşı kurumsal önlemler düşünmek ve hayata geçirmek şart.
[1] Kanımca CHP de bu mahkeme kararına ne olursa olsun uymak durumunda olmalı idi.