Ekim 2025’te İstanbul Esenyurt’ta katledilen gazeteci ve videoaktivist Hakan Tosun’un, kendi imkânlarıyla Muğla İkizköy’de köylülerin linyit madenlerine karşı verdiği mücadeleyi belgelediği video haberinden bir kesit.

Yavaş, pahalı ama vazgeçilmez: Türkiye’de araştırmacı gazetecilik nasıl yapılıyor?

Türkiye’de araştırmacı gazetecilik, bir yönüyle inadın, bir yönüyle sabrın ürünü. Bu pahalı ve emek yoğun habercilik pratiği gündemin saat başı değiştiği bir ülkede nasıl ayakta kalıyor?

ELİF AKGÜL

12.11.2025

Gündemin hızla değiştiği bir ortamda, ekonomik güvencesizlik ve politik baskılara rağmen gazeteciler nice güçlüklere göğüs gererek araştırma haberler üretmek için çabalıyorlar. Uzun soluklu haberlere yatırım yapılmadığı, zamanla yarışın esas olduğu bir sektörde birçok gazeteci ısrarla daha derin ve nitelikli haberler çıkarmanın yollarını arıyor. Canan Coşkun, Doğu Eroğlu ve Tunca Öğreten araştırmacı gazeteciliğin karşısındaki bu zorlayıcı koşulları P24’e değerlendirdi.

Gazeteciler, hem kaynak hem de zaman bulmanın giderek zorlaştığını vurguluyor. Haber merkezlerinde muhabirlerin yerini masa başında çalışan editörlerin almasının özgün saha haberciliğini azalttığını, ekonomik koşullarla birlikte de uzun soluklu araştırmaların neredeyse rafa kalktığını söylüyorlar. Bu durum özellikle sektöre yeni katılan genç gazetecileri etkiliyor.  Gazeteciliğe başlayan birçok yeni mezun giderek daha fazla freelance çalışmaya yöneliyor. Öte yandan bilgiye erişimdeki kısıtlamalar, açık veri eksikliği ve kutuplaşmış medyanın finansmanından kaynaklı menfaatler, haberciliğin tarafsızlığını ciddi biçimde zedeliyor.


Hız ve gündem baskısı altında araştırma

Dijital dönüşümle birlikte medya anbean bir habercilik anlayışını benimsedi. Bu durum gazeteciliği adeta bir yarışa çevirdi. Doğu Eroğlu’nun ifadesiyle “her gün hızla ve çok sayıda haber giren editörlerin haber merkezindeki sayısı ve ağırlığı artıyor; buna karşılık sahadan özgün haber getirecek muhabirlerin sayısı ve nüfuzu azalıyor.” Bu durumun doğal sonucu olarak “15 yıl önce muhabirler lehine olan denge, bugün tartışılmaz şekilde editörler lehine değişmiş durumda.” Araştırmacı gazetecilik, bu koşullar altında “lüks haline” gelirken, hızın belirlediği gündem akışı özel haberin ömrünü kısaltıyor.

Canan Coşkun, Türkiye’de haberin hızla tüketilen bir metaya dönüştüğünü söylüyor: “Yarı zamanlı editör, yarı zamanlı muhabir olarak çalışıyorum. Hazırladığım haberlerin çoğu zaman Türkiye iç siyasetiyle ilgili gündemin gölgesinde kalması, önemli dosyaların bile görünmez olmasına neden oluyor. Burası hak ihlallerinin çok olduğu bir ülke, bu yüzden her zaman haber bulmak mümkün. Ama maalesef bu haberler uzun yaşamıyor.”

Coşkun’a göre artık özel bir haberin ömrü “belki bir saat, belki daha kısa.” Eskiden özel haberlerin Meclis gündemine taşındığını, kürsü konuşmalarında yer bulduğunu hatırlatarak ekliyor: “Haber bir zamanlar kıymetliydi, gerek okuyan için gerekse hazırlayan için. Fakat günümüzde haberin değerinin kamuyu şok etme derecesiyle ölçüldüğünü düşünüyorum.”


Gazeteci yoksulluğu ve ekonomik çıkmaz

Araştırmacı gazeteciliğin karşısındaki bir diğer büyük engel ise ekonomik koşullar. Eroğlu, “medyada sayılı birkaç kişi dışında, gazetecilik yapmaya ehil neredeyse kimse insan onuruna yakışır ücretler kazanamıyor” diyerek gazeteci yoksulluğunun mesleği nasıl tükettiğini anlatıyor. Bu durum, yalnızca mevcut gazetecileri değil, mesleğe girmek isteyen gençleri de uzaklaştırıyor. Eroğlu, “Gazeteci yoksulluğu haber merkezlerini güçsüzleştiriyor, bizim de ortaklaşabileceğimiz gazetecilerin sayısını azaltıyor” diyor.

Bu tabloyu farklı bir açıdan tamamlayan Tunca Öğreten de “Haber, özellikle de araştırmacı gazetecilik pahalı bir tür. Türkiye’de gazetecilik, baskı ve kutuplaşmanın zirveye ulaşması nedeniyle, kaynak bakımından fakirleşmiş durumda” diyor.

Finansal zorlukların yanı sıra, medyadaki kutuplaşma da araştırmacı gazeteciliğin alanını daraltan başka bir etken. Öğreten’e göre, “siyasi kutuplaşma medya finansmanını da kutuplaştırıyor. Bu da araştırmacı gazeteciliği belge ya da haber kaynağı temininde olumsuz etkiliyor.” “Kurum, hangi siyasi tarafta kendini pozisyonluyorsa, bilgi ve belge akışı da gazeteciye o taraftan geliyor” diyen Öğreten, bu durumun haberlerin kaçınılmaz biçimde yanlılaşmasına neden olduğuna dikkat çekiyor. Öte yandan, Türkiye’de açık kaynak verilerine ulaşmanın da neredeyse imkânsız olduğunu vurguluyor Öğreten. “Bu şeffaflıktan uzak veri saklama hastalığı, araştırmacı gazetecilerin doğru bilgi ve veriye ulaşmasını neredeyse imkânsız hale getiriyor” diyor.


Freelance gazeteciliğin sınırları

Son yıllarda yaygınlaşan, sabit bir kuruma bağlı olmaksızın freelance çalışma şartları gazetecilere bir yandan özgürlük sağlarken, diğer yandan ele aldıkları konularda derinleşmelerini engelliyor. Eroğlu, “deneyimli gazeteciler geçmişten bugüne taşıdıkları gelir kaynaklarına ya da uzmanlaşmaya sahip oldukları için telif pazarlığı yapabiliyor. Ancak genç gazeteciler, uzmanlaşma şansı bulamıyor, telif için pazarlık edemiyor” diyor. Öğreten ise bu çıkmazı sahaya dönerek aşmaya çalışıyor: “Daha çok saha haberciliği yapıyor, farklı sınıflardan insanlarla temas kuruyor ve biraz da gerilla yöntemiyle bilgi ve belge toplayarak araştırmacı gazetecilik yapıyorum. Belgeyi kendim temin etmiyorsam ya da kendi yöntemlerimle teyit edemiyorsam, o konuyu haberleştirmiyorum.”

Bu tablo içinde, gazeteciler farklı yollarla direniyor. Eroğlu, “biz toplumdan özellikle gizlenmiş şeyleri açığa çıkarmaya ya da karmaşık doğaları gereği kanaat oluşturması güçleşen mefhumları basitleştirmeye çalışıyoruz” diyor. Bu çabanın hızla tüketilen medya ortamında nasıl ayakta kalabildiğini de şu şekilde açıklıyor Eroğlu: “Üzerinde çalışacağımız araştırmanın belgeleme standartlarını belirlemek için tartışıyoruz, doğru takımı kuruyoruz, mali kaynağı buluyoruz, doğru yayın formatını belirliyoruz ve en uygun yayıncıyı seçiyoruz.”

Türkiye’de araştırmacı gazetecilik, hem ekonomik hem yapısal hem de politik baskılara direnerek bir var olma mücadelesi veriyor. Kimi zaman freelance üretimle, kimi zaman dayanışmayla, kimi zaman da inatla. Coşkun’un dediği gibi, “haber bir zamanlar kıymetliydi, gerek okuyan için gerekse hazırlayan için.” Haberi yeniden kıymetli kılmak, belki de araştırmacı gazeteciliğin en büyük gayesi.