AB, mali yardımları sivil topluma kaydırıyor
AB Zirvesi’nde son dönemde Ankara’ya duyulan tepkiye rağmen bağları koparmama görüşü genel kabul gördü
24.10.2017
Brüksel-
Türkiye’nin yoğun gündeminin arasında kaynadı gitti.
AB cephesinde çok çarpıcı bir gelişme oldu. Mali yardımlar azaltılıp, kalan kısım hükümete değil, sivil toplum örgütlerine verilecek.
Bu karar, geçen hafta yapılan Avrupa Birliği (AB) Hükümet ve Devlet Başkanları zirvesinde alındı.
Liderler tam üç saat boyunca, Türkiye’ye yönelik izlenecek politikayı tartıştılar. Tartışmalarda, üyelik müzakerelerini sonlandırmayı açıkça savunan tek ülke Avusturya oldu…
Ancak, son dönemde Ankara’ya duyulan tepki ve Türkiye’deki yaygın ve ciddi insan hakları ihlallerine rağmen, “bağları koparmama” görüşü genel kabul gördü.
Bununla birlikte, “Türkiye ile ilişkileri ve yapılacak mali yardımları yeniden tanımlama” kararı alındı ve AB Komisyonu bu konuda bir rapor hazırlamakla görevlendirildi.
AB liderlerinin üzerinde uzlaştığı mutabakatın içeriği şöyle şekillendi:
1. Türkiye, her geçen gün Avrupa’dan uzaklaşıyor, otoriter bir yönetime hızla kayıyor. Buna kayıtsız kalınamaz. Ancak, köprüleri tamamen atmak çözüm değil. Türkiye’de nüfusun yaklaşık yüzde 50’si baskı politikalarına karşı. Bağları koparmak onları da cezalandırmak anlamına gelir.
2. Ayrıca, Erdoğan, AB’yi, Türkiye’ye kapıları kapatmaya zorluyor. Zira, AB ile kavga, Türkiye içinde kendisini destekleyenlerin sempatisini çekiyor ve tabanını bu şekilde bir arada tutuyor.Biz bu oyuna gelmeyelim. İç politikada kendisine koz vermeyelim.
3. Üstelik, mülteciler ve terörle mücadele konusunda Türkiye’nin
rolü son derece önemli. AB, bu alanda Türkiye ile işbirliğine devam etmek zorunda.
4. Ancak, mevcut durum da sürdürülebilir olmaktan çıktı. Türkiye’deki anti demokratik uygulamalara sessiz kalamayız.
Yeni bir yaklaşım belirlemek zorundayız. Mali yardımları ve ilişkileri yeniden tanımlayalım.
5. 2014 – 2020 dönemi için öngörülen 4.5 milyar euro’yu (Bugüne kadar 380 milyon euro gönderildi) azaltalım ve hükümet yerine Türkiye’deki sivil toplum örgütlerine ve hükümet dışı kuruluşlara kaydıralım. Hükümete mali yardım, baskı politikalarına destek anlamına geliyor. Bu yüzden, yardımları sivil topluma yönlendirelim. AB Komisyonu bu konuda bir çalışma yapıp rapor hazırlasın.
6. Gümrük Birliği’nin güncellenmesini, Türkiye demokrasi kanalına yönelinceye kadar rafta tutalım.
AB Komisyonu’nun çizilen bu çerçevede raporunu ocak ayına kadar hazırlaması bekleniyor.
Mali yardımlar, hükümete değil de sivil topluma aktarılmaya başlandığında bakalım neler olacak?