Abe’ye ikircikli veda
“Abenomics” ile, dış ilişkilerde devrim niteliğinde aktif tavır ile merhum başbakan, Japonya için “büyük bir vizyon” çizdi.
29.09.2022
Japonya’da, ülkenin tarihinin en uzun süre görev yapan lideri, eski başbakan Abe Shinzo için düzenlenen cenaze töreni, Japonya siyaseti için bir dönüm noktasını temsil ediyordu.
Hatırlanacağı gibi Abe Shinzo, 8 Temmuz 2022'de Nara şehrinde, Yamagami Tetsuya adındaki bir saldırgan tarafından öldürüldü. Suikastçi, Abe ile bağları olduğunu iddia ettiği bir dini bir grubun, annesinin iflasına neden olması nedeniyle eski başbakana husumet duyduğunu öne sürdü.
Japonya gibi silah edinmenin son derece güç ve İkinci Dünya Savaşı sonrası “pasifizm”in egemen olduğu bir ülkede, Abe’nin suikaste uğraması büyük bir şok yaratmıştı. Üstelik de Abe gibi, ülke tarihinin en karizmatik ve ülke politikasına damga vuran siyasetçilerinden birinin öldürülmesi hakikaten de Japonya’yı sarstı.
Ne var ki aradan geçen süreçte, ülkeyi şoka sokan başka gelişmeler de yaşandı. Abe’yi vuran suikatçinin asıl hedefindeki “Birleşme Kilisesi” (Unification Church) veya yaygın şekilde bilindiği adıyla “Moon Tarikatı”nın gerçekten de iktidardaki Liberal Demokrat Parti’nin (LDP) birçok politikacısının ilişkisi olduğu ortaya çıktı.
Moon Tarikatı üzerine yaklaşık 20 yıldır araştırmalar yapan gazeteci Suzuki Eito, suikastten hemen sonra şöyle demişti: “Abe’nin öldürülmesinin belli bir dini tarikatle ilişkili olduğunu duyduğumda, büyük bir olayın patlak vereceğini hemen anlamıştım. Japonya politikasında Birleşme Kilisesi kadar siyasetin içine girmiş; ilişki ağı hem iktidar hem de iktidar ve muhalefet partilerine uzanan bir yapı yok.”
Moon Tarikatı’nın siyasetçilerle ilişkilerinin Başbakan Fumio Kishida’nın kabinesindeki bazı isimlere de uzandığı ortaya çıkınca, işler gerçekten de büyüdü. Kishida hükümeti, 4 Ekim 2021’de işbaşı yapmıştı ve bir yılını dolduramadan Birleşme Kilisesi şoku iktidarı sarstı. Başbakan Kishida, skandal kopunca hemen, Moon Tarikatı ile ilişkisi en derin isimleri kabineden uzaklaştırdı. Buna karşılık, merhum Abe’nin tarikat ile bağlantılarının soruşturulmasına gerek olmadığını da açıkladı.
Birleşim Kilisesi’ne Japonya kamuoyundaki esas tepki, “ruhâni hizmet” adı altında müritlerinden çok yüksek meblağlar toplamasından kaynaklanıyor. Tarikat, 2009’da soruşturma konusu olan ve yasaklanan bu uygulamasının devam ettiğinden “bihaber” olduğunu öne sürüyor.
Tepki, Abe’nin cenazesine yansıdı
Abe için bir devlet cenaze töreni düzenlenmesi, Moon Tarikatı ve siyasetle bağlantıları tartışmaları nedeniyle neredeyse tehlike altına giriyordu. Kamuoyu yoklamalarına göre, Abe’ye resmi bir cenaze töreni ile veda etmeye, gençler daha sıcak bakarken üst yaş grupları, daha mesafeli idi.
Normal şartlar altında, Abe’nin cenazesine dünya genelindeki siyasteçilerden de yoğun katılım olacaktı. Örneğin, ABD Başkanı Joe Biden’ın da cenazeye katılması bekleniyordu; ancak, son anda yerine Başkan Yardımcısı Kamala Harris katıldı. Katılımcılar arasında Güney Kore, Kamboçya, Singapur, Avustralya, Hint, Kosova, Küba ve Fas başbakanları; Vietnam ve Sri Lanka başkanları ve Avrupa Konseyi Başkanı Charles Michel yer aldı. Türkiye’den de Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, cenazede Ankara’yı temsil etti.
Oysa, Abe gerçekten de, İkinci Dünya Savaşı sonrası dönemde Japonya’da en çok iz bırakan siyasetçilerden biri. İlk olarak 2006-2007’da başbakan olmuştu. Fakat o ilk döneminin başında, Japonya’da neredeyse 70 yıldır iktidarda olan LDP’nin diğer başbakanlarından belirgin farkı olan politikaları yoktu.
Ancak ilerleyen zamanlarda Abe, kendine özgü bir iç ve dış siyaset yaklaşımı oturttu. Çin başta dahil olmak üzere, bölge ülkeleriyle Japonya’nın ilişkilerini geliştirdi. Kuzey Kore'ye karşı sert bir çizgi benimsedi ve en önemlisi de, Japon Kendini Savunma Güçleri’nin (JSDF-diğer bir deyişle Japonya Ordusu’nun) resmî statü kazanması için Anayasa’yı değiştirmeyi hedefledi. Japonya, Anayasası’nın 9. Maddesi uyarınca, “savaşabilen silahlı kuvvetlere” sahip değil; ancak JSDF gayri resmî olarak savunma rolünü üstlenebiliyor.
Abe, ilk hükümetini bir dizi skandal sarstıktan sonra, sağlığını gerekçe göstererek 12 Eylül 2007’de istifa etti. O dönemden sonra da, siyaseten kötü şans LDP’nin yakasını bırakmadı. LDP, 1955’te kurulduğundan beri neredeyse sürekli iktidarda olmasına rağmen 2009’da seçimleri kaybettiler.
LDP’nin bu hayalkırıklığı dönemi, Abe’nin dönüşü ile sona erdi. Eylül 2012’de yine LDP Başkanı olarak seçildi ve 2013’e gelindiğinde LDP gene iktidardaydı.
Abenomics ile ünlendi
Abe, ekonomi politikalarını, üç temele dayanan “Abenomics” adı verilen bir çerçeve ile şekillendirdi: parasal genişleme, mali teşvik ve yapısal reformlar. Ekonomik reformlar, 1990'larda finansal balonun patlamasından bu yana Japonya'nın boğuştuğu deflasyonu ve piyasa durgunluğunu kırmayı amaçladı. Ekonomistlere göre, bu politikaların karışık bir sicili oldu: Borç seviyesi istikrarlı gider ve GSYİH büyümesi artarken, Japonya şimdiye değin deflasyonu tam olarak yenemedi.
“Abenomics”, dış ilişkilerde devrim niteliğinde aktif tavır, daha milliyetçi ve “sert gücünü” arttırarak İkinci Dünya Savaşı tabularının yıkılması derken; merhum başbakan, Japonya için “büyük bir vizyon” çizdi. Moon Tarikatı skandalı LDP hükümetini sarsmasa, Abe’ye gerek ülkesinde gerekse de dünya genelinde çok daha görkemli bir veda gerçekleşecekti. Kendisinin Birleşme Kilisesi’nin bazı organizasyonlarında konuşmacı olarak yer alması dışında, tarikat ile bağlantısının veya siyasi desteğinin ne olduğu konusunda spekülasyonlar dışında çok fazla teyitli bilgimiz yok.
Mesele, Japonya’nın Kore kökenli bir tarikatın Japonya’da siyasi nüfuz kazanmasına göz yumması mıydı?
Bu da şimdilik bir soru işareti olarak kalacak; ama, meselenin cenazesinin görkemini gölgelediği kesin.
—–
Kapak Görseli: Issei Kato (Reuters)