Adalar’ın atları rant kurbanı mı?

Ada sakinleri ve faytoncular 105 atın öldürülmesine sebep olan Ruam hastalığının rant sebebiyle öne sürüldüğünü ve gerçekçi olmadığını savunuyor

CANSU PİŞKİN

04.03.2020

İstanbul’un Adalar ilçesinde 18 Aralık 2019 tarihinden bu yana Ruam teşhisi konulduğu gerekçesiyle 105 at öldürüldü.

İstanbul Valisi Ali Yerlikaya 20 Aralık 2019’da yaptığı açıklamada, bulaşıcı karakterli bir hastalık olan Ruam’ın önlenmesi için gerekli önlemlerin alındığını söyledi. Vali Yelikaya’nın alındığını iddia ettiği bir dizi önlem arasında ilçeye ivedi olarak karantina ahırı kazandırılması ve İSPARK ahırlarının, faytonların, durakların, fayton güzergâhlarının temizlik ve dezenfeksiyon işlemlerinin üç gün ara ile üç ay süre zarfında periyodik olarak yapılması da vardı.

Hastalığa ve alınan önlemlere ilişkin konuştuğumuz Adalar sakinleri ise aradan geçen zamana rağmen henüz bir karantina ahırı açılmadığını ve dezenfekte işleminin yalnızca bir kez yapıldığını anlatıyorlar.

Hayvan Hakları İzleme Komitesi’nden (HAKİM) Fatma Biltekin de Tarım ve Orman Bakanlığı’nın Ruam hastalığına doğru bir şekilde müdahale edemediğini belirterek “Adaların her yerine yayılmış vaziyette olan Ruam hastalığının önlenmesi için adaya at girişinin yasaklanması ve adanın dezenfekte edilmesi gerekmektedir” dedi.

“Hastalıklı ve sağlıklı atlar aynı ahırda tutuluyor”

 Adalar halkı, atların sağlıklarıyla ilgili duydukları endişeleri Adalar Belediye Başkanlığına ve Adalar Kaymakamlığına verdikleri dilekçe ile de dile getirdiler. Dilekçelerinde, ilçede bir karantina ahırı bulunmadığını ve her bir adada ayrı ayrı kurulması gereken karantina ahırlarının kurulmadığını belirttiler. Dilekçede, hastalıklı, hastalık şüphesi taşıyan ve sağlıklı olan bütün atların aynı ahırlara tutulmasının sağlıklı atların da ölümüne sebep olduğu üzerinde duruldu.

Heybeliada ve Burgazada’da yapılan testlerin sonuçlarına göre buralarda Ruamlı at bulunmamasına karşın karantina tedbirleri uygulanmasının yasadışı olduğuna değinildi.

“Ölmeleri için zemin hazırlanılıyor”

Dilekçede, “5199 sayılı yasa, 2012 tarihli Karantina Genelgesi ile 2011 tarihli Ruam Yönetmeliğine aykırı davranılarak sağlam olan bütün atların hapsedilmesine ve adeta ölmeleri için zemin hazırlanmasına sessiz kalmak tüm yurttaşlar ve kamu kurumları adına utanç verici bir olaydır. Karantinaya alındığı söylenen ancak hijyen ve dezenfekte edilmesi gereken ahırlarda bu işlem bugüne kadar yapılmamıştır. Karantina genelgesine uyulmadığı ve atların bir pislik çukurunda ölüme terk edildiğine ilişkin ada halkının şikâyetleri ve veterinerlerin tepkileri üzerine adalar ilçe belediyesi göreve geldikten tam 7 ay sonra sadece Büyükada ahırlarından Ocak 2020 sonlarında 25 ton pislik ve çöp ile 5000 adet naylon torbayı yeni toplamıştır. Diğer adalarda ise ahırların çöpleri ve gerekenler at sahipleri tarafından yapılmaktadır” ifadelerine yer verildi.

“Atların Ruamlı olduklarına dair belge sahiplerine verilmedi”

Adalar ilçesi Cumhuriyet Başsavcılığına verilen dilekçede ise, öldürülmesine karar verilen atların sahiplerine Ruamlı olduklarına ilişkin rapor ve belgelerin verilmediği belirtildi:

“İnfazlara ilişkin bir tutanak olup olmadığı, varsa usulüne uygun olup olmadığı da bilinmemektedir. Hatta at sahipleri, amacın adalar ilçesinden faytonu kaldırmak olduğunun açık olması karşısında; hasta olmayan atların dahi hastaymış gibi gösterilerek öldürülmüş olabileceğinden şüphelenmektedir. Zira kendilerine hiçbir bilgi ve hesap verilmeyen yurttaşın görevliler hakkında kuşku duyması ve güvensizlik yaşaması olağan bir durumdur. Karantina tedbirlerine ve usulüne sadece vatandaşların değil tüm kamu görevlilerinin uyması gerekmektedir. Karantina tedbiri sadece idari kararlarla yürütülebilecek bir konu olmayıp olayın kriminal boyutu ve uygulaması ile sayın savcılık makamının doğrudan ilgilenmesi gerekmektedir.”

“Ahırlarda kapalı kalmaktan 10 at öldü”

Yaklaşık altmış yıldır Büyükada’da ikâmet eden Hasan Cevad Özdil, TBMM Hayvan Hakları Araştırma Komisyonu’nun raporunu hatırlatarak 2019 yılının ilk altı ayında yalnızca yedi atta Ruam tespit edildiğini söyledi. Özdil, 2019 yılının ilk altı ayında yedi atta Ruam tespit edilmişken ikinci altı ayında 105 atta hastalığın çıkmasının inandırıcı olmadığını savundu. Bulaşıcı bir hastalık olması sebebiyle yalnızca Adalıları değil Türkiye’yi de etkileyecek olan hastalığın şimdiye dek hiçbir insana bulaşmadığını vurgulayan Özdil, Ruam yönetmeliğinin ciddi şekilde uygulanması hâlinde hastalığın oluşmasının da söz konusu olamayacağını söyledi.

Özdil, Valiliğin Ruam hastalığı test sürecinin tamamlanabilmesi için, faytonlara at koşulmasının; insan, hayvan ve çevre sağlığı yönünden üç ay süre ile durdurulması yönündeki kararını da eleştirdi. Ruam yönetmeliğine göre karantina uygulamasının sadece hastalığın çıktığı işletme ile sınırlı kaldığına dikkat çeken Özdil, Adalardaki bütün işletmeleri ve atları kapsayan uygulamanın buna aykırı olduğunu ifade etti:

“Yönetmelikte Ruam çıkmayan atların çalışmasını yasaklayan bir madde olmadığı gibi karantina uygulamasında 3 ay gibi bir süre de yok. Bütün testler gerekli görülse dahi en fazla 20 gün arayla 3 kere yapılıyor bu da toplam 2 aya tekabül ediyor. Faytonların çalışmasını yasaklamak hem yönetmeliğe hem de Ticaret Kanununa aykırı. Ahırlarda kapalı kalmaktan daha şimdiden 10 at öldü.”

“Ruamlı denen at sağlam çıktı”

Özdil, Ruam meselesinin faytonun kaldırılması için bir organizasyon olduğunu savundu:

“Daha önce 155 tane atın öldüğü tarihler oldu. Ruam niye o zaman gündeme getirilmedi? 18 Aralık’ta iki tane büyük çukur açılmış ve atlar oraya gömülecekmiş diye bir gazeteciden haber geldi. 1 saat sonra da çukurların drondan alınmış görüntüleri gönderildi. Bu bir organizasyondur. Önce 81 ardından da 24 at toplam 105 at Ruamlı diye öldürüldü. Adalı olarak 105 atın Ruamlı olduğuna inanmıyorum. Ruam teşhisini kim koyuyor? Bu at veterinerinin tecrübesi nedir? Mallein denen bir test var o testi yapacak veterinerin tecrübeli olması gerekir. Olmazsa Ruamlı at Ruamsız da çıkar. Seyisler atlarla birlikte yatıyor bir seyiste olmayacak 105 atta olacak. Ben inanamıyorum ve bunu organizasyonun parçası olarak görüyorum.”

Mehmet Kurnaz isimli bir faytoncunun Nazlı isimli atının 19 Aralık 2019 gecesi Ruamlı olduğu gerekçesi ile öldürülmek üzere götürüldüğünü ancak atın olay mahallinden kaçıp ahırına geri döndüğünü anlatan Özdil, atı öldürmek için yeniden geldiklerinde yapılan testte Nazlı’nın sağlıklı olduğunun anlaşıldığını söyledi.

Otuz beş senedir faytonculuk yapan Servet Şirin, her sene ilkbaharda ve sonbaharda atlara Ruam iğnesi yapıldığını ve en fazla 10 atta Ruam görüldüğünü anlattı: “Bu sayı son zamanlarda medya ve belediye tarafından birden 100’e çıktı. Şaşırıyorum. Ben de test oldum bende bir şey çıkmadı. İnsana bulaştığını da hiç görmedim.”

“Teşhis konulan atlarda 21 gün sonra Ruam’a rastlanmadı”

Ada sakinlerinden Zekiye Kürkçü de Ruam teşhisi konularak 105 atın öldürülmesini şaibeli bir durum olarak tanımladı. Ruam teşhisi konularak öldürülen atların sahiplerine hastalığa ilişkin hiçbir belge/rapor verilmediğini söyleyen Kürkçü şöyle konuştu:

“21 Aralık’tan önce teşhisi koydular. 20 Aralık’ta atları gömdüler ve 21 Aralık’ta karantina kararı aldılar. Ruam çıkan ahırlardaki atlara 21 gün sona da tekrar test yapıldı ve bir daha Ruama rastlanılmadı. O süreç 1 ay sürdü diyelim peki üç ay karantina neden? Valilik kararına göre belediyenin üç günde bir her yeri dezenfekte ediyor olması lazım fakat böyle bir uygulama yok. Sadece bir kere temizlendi ve bir daha tekrarlanmadı. Bu süreci işletmeyen İlçe Tarım. Daha önce de Ruam görüldü. O günlerde can güvenliğimiz yok muydu? Bu kadar yıldır neden bunun için önlem alınmıyor? Bu belli ki daha önce hesaplanıp planlamış.”

“Sermayenin rant çabaları”

Heybeliada’da yaşayan Tarih Vakfı Eski Başkanı Orhan Yılmaz Silier, Ruam hastalığının gösterdiği ani artışı, “sermayenin rant çabaları” olarak yorumladı:

“Adalara bakan ev satışından milyarlar kazanıldığı bir ortamda özellikle kıymetli bir rant alanı. Bu alanı sermayeden koruyan şeylerden biri ulaşım güçlüğüydü. Bu faktör değiştirilmeye kalktığında imkânlar da gelişiyor. İki önceki dönemdeki Kaymakam açık açık ‘bu adaları şenlendirmek, ormanın üçte birini imara açmak hatta adaya bir köprü yapmak lazım’ demişti. Bu bir kişinin niyeti değil. Sonuç olarak imara açılan alanın niyeti. Bundan üç yıl önce ABD’nin New York eyaletindeki Central Park’ta benzer bir şey yaşandı. Orada da faytonlar var ve ‘ben bunları kaldıracağım’ diyen bir belediye başkanı başa geldi. Sonra ortaya çıktı ki faytonların kaldırılması emlak lobisi tarafından organize edilmiş. Tabii daha sonra bu yanlıştan dönülüyor. Faytonlu ulaşımın olduğu birçok yerde bunların kaldırılması isteminin müteahhitlik ve inşaat sistemiyle bağlantılı olduğu söylenebilir.”

Dünya Sağlık Örgütü’nün Ruam görülmesi durumunda uygulanacak karantina koşullarına ilişkin listelediği kurallara uyulmadığını söyleyen Silier, “Hukuk ve yasa dışılık söz konusu. Atlara ve faytoncular üzerinden hepimizi tehdit eden bir durum söz konusu.”

“Atların yaşayıp yaşamaması veterinerin stres durumuna bağlı”

Otuz beş yıldır faytonculuk yapan Erol Şahin de, bulaşıcı olmasına rağmen yeterli tedbir alınmadığından Ruam teşhisini gerçekçi bulmuyor:

“O zaman vapura binerken veya karşıdan gelirken size bunu söylemeleri lazım. Bir yerde Ruam hastalığı tespit edilmişse orayı karantinaya alırsın. Bundan yola çıkarak rant işine dönüştürüyorlar.”  Şahin atların yaşayıp yaşamamasının İlçe Tarım’dan gelen veterinerlerin stres durumuna bağlı olduğunu söyledi: “9 yıl önce 6 tane atım vardı. Atlardan 5 tanesini uyuttular altıncıda birinde iğne bitti. Onu karantinaya aldılar ve biz yine geleceğiz dediler. O at, 10 yıldır en az 30 defa taramaya girdi hala tertemiz. O gün gelen veterinerin stresine bağlıydı atların yaşamı. Geliyordu ‘benim işim var tamam şunları öldürün gitsin’ diyordu keyfi olarak.”

“Rant için hayvanların günahına girdiler”

Yirmi beş senedir faytonculuk yapan Serkan Sönmez şöyle konuştu:

“Ruam teşhisi için yapılan Mallein testi, atın eti ile deri kısmının arasında bir milimetrelik kısma yapılıyor. Sonrasında atlarda aşının reaksiyonuna bakılarak bu hayvan ileride hastalandığı zaman bağışıklık gösterebilir mi gösteremez mi diye bakılıyor. Yani atın Ruam olup olmadığının uygulaması değil. Aynı iğneyle bütün atlara iğne yapıyorlar. Hayvanlar üzerindeki en büyük hastalık taşıyıcısı veterinerlerdir. Çünkü bir ahırdan çıkıp öbür ahıra gider aynı iğneyle aşı yapar” dedi. Ruam hastalığı var denilerek sadece atları değil faytoncuları ve ailelerini de tecrit ettiklerini söyleyen Sönmez, “İnsanların bizlere bakış açısı değişti. Atlar hasta, insana da geçiyor deyip bizi itibarsızlaştırdılar. 277 faytoncuyu ve at bakıcılarını testlere tabi tuttular. Hiçbirinde Ruam’a rastlanmadı, Madem bu hastalık var ve bulaşıcı en önce bize geçerdi herhalde dimi? Rant için bu kadar hayvanın günahına girdiler.”

“Ruamlı denen atların gübreleri Türkiye’nin çeşitli yerlerine taşındı”

Faytonculuk yapan Ertan Sönmez de Ruam var denilerek karantinaya alınan atların başında bekletilen polis memurlarının hastalıktan korunmak için hiçbir önlem almadıklarına dikkat çekti:

“Atlarda Ruam var insanlara geçiyor diyorlar. Devletin memuru orada hiçbir önlem alınmadan nöbet tutuyor, ahırların içine de giriyor. Atlarla haşır neşirler. Bu memurlar vapura da biniyor, kahveye de gidiyor, lokantaya da giriyor. Madem bu hastalık bulaşıyor neden bu memurlar hiçbir güvenlik önlemi almadan maskesini takmadan orada nöbet tutuyor? Heybeliada, Burgazada ve Büyükada’daki ahırlarda temizlik yapıldı. Madem bu atlar hastaydı, madem buralar karantina bölgesiydi oradaki gübreler neden çıkarılıp Türkiye’nin her tarafına taşındı? Devletin kamyonları geldi taşıdı bu gübreleri. Madem hastalık var adada kalacak hastalığı neden taşıdınız?”

“Adalar’ın turistikleşme süreci at ölümlerini artırdı”

Adalar halkının ve faytoncuların iddialarını Hayvan Hakları İzleme Komitesi’nden (HAKİM) Fatma Biltekin’e de sorduk. Adalar’da imara, motorlu araç trafiğine açılacağı korkusu yaşanan alanların SİT alanı olduğunu ve bu alanların imara açılması tehlikesiyle her koşulda mücadele edilmesi gerektiğini söyledi. Adalar’ı turistikleştirme sürecinin at ölümlerinin artmasındaki en büyük etkenlerden biri olduğuna değinen Biltekin, “Adaların ormanları, koyları, kıyıları işgal edilirken, yılda yedi milyona yakın turist adaya akın ederken, adalarda akülü-motorlu araç sayısı binleri bulurken atlı faytonların kullanılmaya devam ettiğini unutmayalım. Ayrıca Adalar’ı turistikleştirme süreci at ölümlerinin artmasındaki ve Adalar’ın talan edilmesindeki en büyük etkenlerden biridir. Adalar’da yaşlı ve hastalara hizmet verecek elektrikli kamu araçlarının, sayı ve hız sınırlaması olan elektrikli toplu ulaşım araçlarının kullanılmaya başlanması ve hâlihazırda var olan tüm araçların Adalar’dan çıkarılması bu kangren olan sorunu çözecektir. Çözümü çok zor olmayan bu problem için atların ölmeye devam etmesi kabul edilebilir değildir” dedi.

“Yasağa rağmen kaç at girişi durmadı”

Adalarda faytonların yasaklanmasının sebebinin yılda yüzlerce atın, kötü koşullarda, saatlerce çalıştırılması olduğunu ifade eden Biltekin, “Bugüne kadar binlerce atın fayton zulmü yüzünden ölmesi; 21. yüzyılda hala taşımacılık, nostalji adı altında bu sömürünün sürdürülemez olmasıdır” dedi. TBMM Hayvan Hakları Araştırma Komisyonu üyesi CHP Milletvekili Deniz Yavuzyılmaz’ın resmi rakamlara dayandırdığı raporuna değinen Biltekin, Adalar’da 2012’den bu yana 702 atın öldürüldüğünü, bunun da yılda 100’e yakın atın ölümü anlamına geldiğini söyledi.

Ruam sebebiyle Adalar’a at girmesinin üç yıldır yasak olduğunu hatırlatan Biltekin, “At girmesi yasak olmasına rağmen adaya kaçak at girişinin durmadığını biliyoruz. Faytoncular Odası’nın açıkladığı rakamlara göre de Adalar’da her sene 400’ü aşkın yeni ata ihtiyaç duyuluyor. Bu her sene en az 400 atın hayatını kaybettiği ya da çalışamayacak durumda olduğunu gösteriyor” diye konuştu.

“Ruam sebebiyle öldürülen atlar Dünya Hayvan Sağlık Örgütü’ne bildirilmedi”

Biltekin, Ruam iddialarına rağmen Adalar’daki karantina koşullarının sağlanmamasına ilişkin şu açıklamalarda bulundu: “Türkiye’de bütün kurumların düzgün çalıştığını söyleyebilir miyiz? Eğer bunu söyleyebiliyor olsaydık Adalar’daki karantina koşullarının sağlanamamasını şüpheli bulabilirdik. Buradaki problem en başından beri Tarım ve Orman Bakanlığı’nın bu meseleye doğru bir şekilde müdahale edememesidir. Adaların her yerine yayılmış vaziyette olan Ruam hastalığının önlenmesi için adaya at girişinin yasaklanması ve adanın dezenfekte edilmesi gerekmektedir. Şunu da belirtmek isterim Türkiye at yarışlarından ve at yetiştiriciliğinden gelir sağlayan bir ülke. Ülkede Ruam salgını olması ülkeye at giriş ve çıkışının zorlaşması demek bu da kocaman bir endüstri olan at yarışlarının ve buna bağlı olarak at yetiştiriciliğinin zarar etmesi anlamına geliyor. Kişisel olarak böyle bir zararın göze alınabileceğini düşünmüyorum. Dünya Hayvan Sağlık Örgütü’ne 21 Aralık’ta Ruam yüzünden öldürülen 24 atın hala bildirilmemiş olması da bu meselenin uluslararası mecralarda duyulmasının istenmediğini düşündürüyor.”

“Denetim eksikliği yüzünden at ölümleri engellenemedi”

Faytonlar yasaklandığından beri yetkili kurumlar ile atların ömürlerinin sonuna kadar sömürülmeden yaşayabilecekleri koşulların sağlanması için görüştüklerini aktaran Biltekin, “Adalar’da faytonlar yasaklandıktan ve hayvanlar karantinaya alındıktan sonra faytoncular ve fayton savunucuları hayvanların karantina koşulları yüzünden öldüklerini, aktivistlerin nerede olduğunu soruyor. Yaşam Nöbeti olarak iki kere ahır koşullarını görmek için Büyük Ada’ya gittik ve ziyaretlerimiz sonrasında durumu ve taleplerimizi raporlaştırarak kamuoyu ile paylaştık. Atların durumlarını takip etmeye ve yaşamlarını savunmaya her zaman devam edeceğiz” dedi.

Adalar’daki koşulların iyileştirilerek atlı faytonların devam etmesi talebini eleştiren Biltekin sözlerini şöyle sonlandırdı: “2004 yılından beri bu ülkede 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu yürürlükte ve bu kanun uygulanmadığı ve denetim eksikliği yüzünden Adalar’daki kötü koşullar ve at ölümleri engellenemedi. Koşulların iyileştirilmesi ve faytonların devam etmesini isteyen kişiler bundan sonra denetimin düzgün yapılacağı ve atların refahına dikkat edileceğinden nasıl emin olabiliyorlar? Kaldı ki 2020 yılında, üstelik pek çok alternatif mevcutken hala hayvanların insan menfaati için kullanılmasında diretmek insanlık için bir utanç kaynağı olmalı.”

Ruam hastalığına karşı gereken tedbirlerin alınmadığı yönündeki iddiaları sormak üzere aradığımız Adalar Belediye Başkanı Erdem Gül’e ise tüm çabalarımıza rağmen ulaşamadık.