Ah be, benim güzel abim!

Omzum hep yaslıydı Aydın Abi’ye. Kaç gündür sanki kırıldı bir yanım, eksik hissediyorum.

ESMERAY

29.03.2022

Aydın Engin!

Ah be benim güzel Abim. Bıraktı gitti bizi, arkasında bir dolu anı ve zenginlik bırakarak! Aydın Abi ile yolumuz  ilk kez 1998 yılında kesişti. O vakitler ÖDP (Özgürlük ve Dayanışma Partisi) üyesiydim. Partili bir arkadaşım bana dedi ki, "İsviçre'de yaşayan, 1980 darbesi sonrasında oraya yerleşen arkadaşlarımız var. Bunların bir kitabevi var. Her yıl ayrı bir konu üzerinde panel yapıyorlar. Bu yıl konu eşcinsellik olacak. İsviçreli gay bir çift ve Türkiye’den de seni çağırmak istiyorlar; gitmek ister misin?" İsterim tabii, dedim. Ay, ilk defa başıma böyle bir şey geldi; ne anlatacağım? Kendimce çözümler üretiyorum, sivil toplum kuruluşları partiler ve gazeteciler bu konuda ne düşünüyor, onu araştırayım bari dedim.

Eh, Cumhuriyet gazetesi önemli, oradan biriyle görüşme ayarlamak lazım. Pınar Selek'ten yardım istedim. Aradan birkaç gün geçti, Pınar dedi ki, "Esmeray, babam (Alp Selek) Aydın Engin adında bir gazeteciden, Aydın Abi'den sana randevu aldı."

Ay çok güzel ama tanımıyorum, canım. Neyse zaten konu başka; gittim gazeteye randevu günü. "Yukarıd"a dediler, yukarı kata çıktım. "Aydın Engin kim" dedim. Gözlüğünü hafif indirerek, "Nenim" dedi. Ay çok heyecanlı! "Benim çok işim var, bu konuda İpek Çalışlar sana yardımcı olur," dedi ve yolladı beni gerisi geri aşağı.

İpek Abla ile de tanışmış olduk. Görüşme de güzel geçti ama ben adamı merak ediyorum. O günden sonra hep okudum Aydın Abi'yi. Bazı platformlarda onu görüyorum ve selamlaşıyoruz. Derken samimi olduk. Çok sofrada beraber olduk. Ah tatlı Aydın Abi, o muhteşem esprilerini çok özleyeceğim! Hep yanaklarını sıkmak istiyordum: o kadar sevgi dolu geliyordu bana.

Çok şey öğrendim Aydın Abi senden; hatta ilk köşe yazılarımda ilham kaynağı oldun bana. Güç, sevgi, deneyim, bilgi her şeyi alıyordu insan Aydın Abiden! Bizim etrafımızda ender olan heteroseksüel, hatta belki de "cinsiyetsiz" adamlardan biriydi. Ne bileyim varlığını hep hissederdim. Omzum hep yaslıydı Aydın Abi'ye. Kaç gündür sanki kırıldı bir yanım, eksik hissediyorum. Klasik bir deyim olacak ama sahipsizlik hissine katıldım ve yetim kalmış gibi oldum!

En son soframız Aydın Abi'yle, yaşadığı yer olan Marmara Adasın'da oldu. Oya Ablayı (Oya Baydar) da tanıyorum elbette. Ama evli olduklarını bilmiyormuşum meğer. O gün Oya Abla da vardı sofrada. Tabii rakı da, ve de Aydın Abi'nin hoş sohbeti ve esprileri de! Derken Oya Abla erken kalktı. Yazmadan edemiyor. "Yarım bir yazım var, bitirmem gerekiyor" dedi ve gitti. Biz döndük yine masaya; geç saatlere kadar hoş sohbet! Rakı ve Aydın Abi. Kalktı sonra birden, "Gideyim," dedi, “karım beni bekler." "Aaa karınız kim?" dedim. Aydın Abi, ay Alp (Selek) Amca ve başkaları da vardı sofrada, herkes başladı gülmeye. "Oya Baydar" dediler. Ay, ben şaşırdım tabii. İşte bu kadar da mütevazı bir çiftlerdi! Çok güzel değilim mi böyle olmaları? O gereksiz sevgi gösterilerinden ya da uzun tartışmalardan, karı-koca olduklarını hemen anladığımız çiftlerden değillerdi.

Ah be Aydın Abi, uğurlamaya çok gelmek istedim, gelemedim güzel Abim. Duyduğumda dizlerimi dakikalarca dövdüm, babamdan sonra ilk kez bir ölüme. Gelip ağıt yakmak istedim Aydın Abi ama biliyorum bir köşeden yine gözlüklerini hafif indirerek bakardın; belki de çok kızardın bu ne yapıyor diye.

Seni unutmak ne mümkün Aydın Abi! Her yazımda, her okumamda, hep yanımda bir yerlerde olacaksın. O kadar zenginlik bırakarak gittin ki, sel gibi birikimin hep çıkacak yolumuza. 

Ah, Aydın Abi! Son kalp ameliyatım sırasında dışarıda merak içinde bekleyen bir arkadaşım arıyor Aydın Abiyi, "Biz doktorlara ulaşamıyoruz bir çare bul Abi" diye! Aydın Abi arkadaşıma kızıyor, diyor ki, "Nedir korkunuz? Hangi çağda yaşıyoruz? Açık kalp ameliyatı artık çok kolay."
Sonra tekrar arıyor arkadaşımı: "Ulaştım cerrah doktora; Esmeray çıktı ameliyattan, hatta çok iyi!" Herkes rahat bir nefes alıyor böylece.

Aydın Abi; sana müjde ben sahneye geri döndüm. Daha rahat bir nefes ile! Abiciğim, benim eski tayfayı da buldum. P24 Blog diye bir yer var, beni de aldılar yanlarına yeniden. Abiciğim, bak yazıyorum bu yazıyı da oraya! Ha, Aydın Abi, sahne dedim de yeni bir projemiz var, yeni bir metin çalışması, yeni bir oyun öalışması! Abiciğim, sen de muhakkak olacaksın, işin içinde muhakkak… Enerjin olacak, babacan yanın olacak, sevgin olacak ve dahi bilgin olacak.

Abi, bir başka müjdem daha var; bu yaşıma kadar yaşadığım hayat deneyimlerimi yazacağım, belki bir roman, belki biyografi. Onun için de not alıyorum şimdiden. Abiciğim, senin yazdıklarını okuyacağım, alacağım çok şey var eminim buna zaten. Oya Abla da yardımcı olur kitap yazdığım sırada. 

Ah abi, gurbet elde gibi hissediyorum kendimi. Atlatmaya çalışıyorum gidişini. Abim, İstanbul'a ilk geldiğimde seni kabrinde ziyarete geleceğim mutlaka en sevdiğin çiçeklerle. İnsan bazen alışmıyor birinin gittiğine; sana da alışamam zaten, mümkün değil.

Ah be Aydın Abi yanarım, o yanaklarını sıkmadan gidişine yanarım. Elbette yolum düşerse Marmara Adasına, aslında hiç sevmediğim rakıyı içeceğim senin varlığına. Denizi seyir esnasında ve tabiii İstanbul’a giden feribotlara el sallayarak! Yolumuzun kesişmesine kadeh kaldıracağım. Yerin rahat olsun Abim; her neredeysen arada kontrol et bizi… Güle güle uğurlar ola, Abim! Sevgin ve deneyimin hepimizin üstüne olsun! 

Başta Oya Abla ve oğluna, sevenlerine, tüm demokrat gazetecilere ve arkadaşlarına sabır diliyorum.