Ah, huysuz kalbim!
EKG çekildi sonucu görünce doktorların rengi değişti: “Kendi imkânınızla diğer hastaneye gidin. Biz sevk edersek ambulans çok geç gelir.”

20.01.2022
Anam bacım nerede kakmıştık?
Ayol kafam bu günlerde çok karışık. Kafayı Esra Erol ve Müge Anlı'nın acayip programlarına taktım. Önümüzdeki yazılarımda değineceğim mutlaka.
Biz hikâyemize geri dönelim.
Önceki yazımda belirttiğim gibi aldım bohçamı (ilaç torbası) vardım bacımın evine. Yatak hazırladı kardeşim. Ayol ne yatağı? Kendime sordum, lakin dinlenmem de gerekiyor. Şaşkınlık mı, şok mu bilemiyorum garip bir haldeyim. Bir hafta sonra kontrole gittim, kardiyolok tekrar kontrol etti ve "bir kalp hastahanesinde mutlaka randevu al anjiyo olman gerekir" dedi. Ayol anjiyo ne be kadın?!.
Siyami Ersek'ten aldım randevu 25 gün sonrasına… Anam, tansiyon aleti de aldım ya! Artı: yeni yemekler, tuz yok, şeker yok, tereyağ kesin yok…Ve günde iki kere tansiyonuma bakıyorum. Derken ikinci kontrol günü geldi, kendimi iyi hissetmiyorum. Ah ahh ben ki tay gibi yerim de duramayan ben!
Gittim, ayol gözlerim kararıyor, hemen kan testi yaptılar, kardiyak (troponin) yüksek çıktı. Sordum bu ne anlama geliyor? "Sakin ol korkma çok yüksek değil sizi gözlem altında tutacağız, iki saat sonra yeniden değerler aynı ise eve göndeririz, yüksek çıkar ise kalp hastahanesine sevk ederiz" dedi ve beni Acil'e yönlendirdi.
Tekrar aynı işlemler, ayy değer iki katına çıkmış. Acil'deki doktora sordum. "Durum fena mı" dedim, "hayır" dedi. Üçüncü kez kan aldılar durum aynı. Ay, korku sardı beni, güçlü olamaya çalışıyorum ama bu kalp birden durursa giderim! Acil'deki doktor dedi "evinize gidin, büyük sorun yok…" daa ben "nasıl yani" dedim? Sevindim aslında ama değer yüksek! Kendime deli sorular.
Ertesi gün Siyami Ersek'te randevum var, bu biraz rahatlatıyor beni. Adaya, eve gideyim dedim. Gittim ahiretliğime, direkt görür görmez "Bacakların şiş" dedi; yok, ayol dedim. Yemek yedik ben iyi olmadığımı anladım ve bozuntuya vermiyorum. Eve gittim, ah Cüce (kedi) nasıl özlemiş beni… Hemen kucağıma geldi, pati attı, emmeye başladı.
Gece saat 11 gibi, eyvah kriz geldi… Hemen aradım, Acil telefonunun başındaki kadın "Kapını açık tut, en yakın komşunu ara, su içme, otur bekle" dedi. Serpil bacımı (komşu) çağırdım, ambulans hemen geldi, ben çok soğukkanlıyım inanılmaz bir şekilde. Sağlık görevlisi kız, ay, elimi bırakmıyor, inanılmaz rahatlatıyor beni, elinden geldiği kadar. Lakin şunu söyledi "yavaş bir kriz bu, fakat bu gece kalırsın hastanede, büyük ihtimal anjiyo da yaparlar".
Ayol ta en başında,Süreyyapaşa'daki kardiyologun beni hastaneye sevk etmesi gerekmez miydi? Hele Acil'de kan değerleri o denli yüksek çıkınca eve neden gönderiler beni? Hastanın görevi değil bu; ki o an ne düşüneceğinizi bilemiyorsunuz… Direkt kendinizi doktorların eline salıveriyorsunuz. En azında ben öyle oldum.
Beni deniz ambulansına teslim ettiler. Karaya vardık, ambulans bekliyor, aldılar beni Dragos'da bir tuhaf hastahane adı söylüyorlar, oraya götürelim diye, aa ayol ne Dragos'u? "Koşuyolu Kalp Hastahanesi daha yakın, oraya götürün" dedim. Dinleyen kim! Hop acayip bir hastaneye (Bezmiâlem) geldik, yeğenlerim, kız kardeşlerim hepsi oraya geldi ve doğal olarak, "Buraya niye getirdiler" diye isyan ettiler. Nöbetçi iki çok genç asistan doktor geldi, EKG çekildi sonucu görünce doktorların rengi değişti. Arabanız varsa, kendi imkânınızla Koşuyolu'na gidin dediler. Mantıklı bir açıklama da yaptılar. "Biz sevk edersek, işlemler uzun sürer ve ambulans çok geç gelir" dediler.
Yeğenim aldı arabasına, hadi bakalım Koşuyolu! Aman, doktorlar beni görünce, direkt müdahale ettiler. EKO, EKG testlerini yapıldıktan sonra, beni Acil Servis yatağına aldılar ve "Yarın erkenden derhal anjiyo" dediler. Aay allahım, herkes inliyor, ben nereye düştüm böyel??? Acayip ilaçlar veriyorlar, inanılmaz disiplin, çok temiz ve titiz çalışıyor tüm sağlık görevlileri. Dur bakalım, başıma daha neler gelecek?
Devamı gelecek anacım.