Ah şu Terf karın ağrısı

Anam Bacım. Birkaç gündür yolardayım, bu yıl ikincisi düzenlenen Uluslararası Göçmen Filmleri Festivali kapsamında beni de “Kestirmeden Hikâyeler” performans gösterisini yapmam için çağırdılar. Halkların Köprüsü Derneği tarafından organize ediliyor. Çok da iyi oldu; sağlığım için de, moral ve motivasyon olarak da iyi oldu. Emeği geçen herkese teşekkür ediyorum. Lakin filmlerin konu itibariyle çok ağır olduğunu bildiğim için hiçbirini izlemedim, kalbim kaldıramaz.
 
Bir de yıllardır görüşmediğim arkadaşlarım Nilgün Yurdalan ve Kader Ay, beni görmek için Kuşadası’na davet ettiler. Sarıldık, öpüştük, seviştik, çok iyi geldi bana ve onlara da, eminim. Bu vesileyle TİP’in Kuşadası ilçe örgütünün açılışına da katıldım, ne diyelim, hayırlı olsun.
 
Gelelim bugünkü konumuza. Son zamanlarda Trans feminist ve Terf tartışmalarına, daha doğrusu sanal ortamdaki kavgalarına. Neymiş efenim bu Terf? Trans dışlayıcı radikal feminizm. Ben başından beri tartışmaların içinde olmak istemedim. Sanal üzerinde ve herkese açık olan sayfalarda yayınlanan bu üslubu kötü tartışma bana kötü geliyor ve doğru da bulmuyorum. Neden elin kerli felli herifleri sevinip kavgamıza tanıklık etsin! Diğer yandan kalp hastasıyım ki bu tartışma başladığında en kötü evresini yaşıyordum hastalığın. Bunu belirttiğim halde her iki taraf da ısrarla beni tartışmaların içine çekmeye çalıştı durdu. İşin başka bir yanı, her iki tarafın da beni referans olarak göstermesi. Benim için nasıl zor bir durum! Yukarıda yazdığım gibi, resmen kavga bir tarafın elinde merdane diğer tarafın elinde oklava, böyle politik tartışma olmaz ya da bulunduğun noktada politika üretmek mümkün değil. Sürekli saç baş kavga olur, elin herifçoları da güler durur halimize. Böyle bir durumda ben taraf olamam. Kendime saygım kalmaz. Bu böyle benim için.
 
Şu şuursuz Terfliler! Bu 8 Mart’ta alanın sahipleri geldi meselesi… Siz kimsiniz? Bu ne kendini merkezde bulma hâlidir, farkında mısınız? Nasıl erkek bir zihniyetin eseridir bu? Bu ne korku, kimden korkuyorsunuz, her gün hunharca katledilen Trans kadınlardan mı? Ortada bir de yr…mı ye mevzusu var. O olayı bana, bir trans kadın elinde “yr.. ye” yazılı bir döviz ile alana geldi diye anlattılar. Ben de refleks olarak “Her yerde başımızda sallanan yr.. bari 8 Mart’ta sallanmasın üzerimize” dedim. Kızdığım şey buydu. Sonra o çocuğu, Yıldız’ı, İzmir’de tesadüfen gördüm ve sordum. Yok abla, dedi, “Üzerime geldiler, sen erkeksin buranın öznesi değilsin, çık git” diye söylenmiş çocuğa defalarca. Biz Trans kadınların bu tiplerle baş etmemizin bir sınırı vardır, sabrımızın da. Sonrası travesti tepkisi devreye girer, aynen öyle olmuş. “Madem anlamıyorsun, halen bana erkeksin dayatması yapıyorsun, o zaman yar….mı ye!”
 
Sonra çocuğa saldırılar devam etmiş. Eski fotoğrafları eşelenmiş, efendim eskiden böyle kıllı, böyle bir adamdı felan filan diye… Siz kimsiniz de bizi tanımlıyorsunuz, sonra da feminist olduğunuzu iddia ediyorsunuz?
 
Yaptığınız direkt kadın düşmanlığı ve direkt kendinize hakarettir! Nasıl biyolojik olarak dayatıyorsunuz kadınlığı ve erkekliği bize? Bu ne cüret, birinin beyanına rağmen onu tarif ediyorsunuz? Demek ki benim eski halimi görseydiniz direkt hendeğe filan fırlattırırdınız. Baştan ayağa kadar kıl vardı bende, bu durum beni ben olmaktan vazgeçirmedi, çünkü ben benim. İnsanlık var olduğundan beri Trans çocuklar vardı, var olacak hep! Kimse demiyor ki o yaşta bir çocuğu götürün ameliyat masasına yatırın diye. Sadece ebeveynlere söylediğimiz şey, biz kötü deneyim yaşadık, çocukluğumuz elimizden alındı.
 
Yeni trans çocuklar bizim yaşadığımız acıları yaşamasın! Çocuklarınızı olduğu gibi sevin, onlar büyüdükçe kendileri karar verir zaten, bu kadar! Yazının başında belirttiğim gibi sosyal medya üzerinden, hele ki herkese açık olan sayfalarda bu konuyu tartışmak bana göre çok sakıncalı. Kavgadan ve kısırdöngüden öteye gitmez. Sağlıklı sonuçlar almamız mümkün değil.
 
Ha bir de bu son Filmmor’da yaşanan mobing olayı sırasında tweet üzerinden bir şey yazdım. Kızın biri özelime geldi. O zamanlar da Filmmor mekânda bir gösteri yapmıştım. Özelime gelen o kadın o gösteri ve sonrasında bana da transfobi uygulandığını ve dalga geçtiğini söylemez mi! Ayol ben tüm dünya ile yıllarca savaş halindeyken kalkıp bana transfobiyi nasıl öğretmeye çalışırsın be kadın!
 
Bir daha Trans çocuklar meselesine dönersek; hep hayıflanırım, keşke ailem bana sahip çıksaydı, o zamanlar küçük yaşta beni vahşi kurtların sofrasına atmasaydı, akla hayale aykırı travmalar yaşamasaydım! Ey Terfli kadınlar, siz bu yaklaşımla o çocukları kurtlar sofrasına atmaya büyük katkıda bulunuyorsunuz. Buna hakkınız yok, çekin pençelerinizi o çocukların üzerinden. Tüm bunlar başıma gelmeseydi belki de bambaşka bir hayatım olurdu, eğitimim tamam olurdu. Ama siz ve sizin zihniyetinizdeki herkes, hayatı bize zehir ettiniz!
 
Biz yaşadık, bizden sonraki Trans çocuklar yaşamasın bunları! Nasıl hak görürsünüz başka birinin bedenine müdahale etmeyi, söz söylemeyi. Mevcut erkek egemen yapıda itirazınız var erkeklere, “çekin elinizi bedenimizden” diye! Ama aynı zihniyet ve yöntemle biz Trans kadınların bedenine nasıl olur karışırsınız? Bu ne fecaat bir çelişkidir! Sizin bu tavrınız her şekilde Trans kadınların aleyhinde olacak. Ateşe körükle gitmek gibi. Provoke etmektir bu yaklaşım. Feminizm herkes içindir, kimsenin tekelinde değildir! Ve 8 Mart alanının “asıl” özneleri sadece siz olamazsınız, ataerki ve heteroseksizm ile derdi olan herkesindir.
 
Hele ki bu dönemde kavga etmemiz ne acıklıdır. Ayol ülke haramiler tarafından yağmalanıyor. Tam da birbirimize muhtaç olduğumuz bir zaman. Mesela hep beraber s.k, t.ş. a.. bırakıp geride, sokaklara dökülsek ya. Hayatlarımız elden gidiyor. Yuvarlanıyoruz adeta, bir kendimize gelelim! Olanlara dur demek için ciddi bir örgütlenmeye ihtiyacımız var. Resmen elimiz kolumuz bağlı bir durumdayız, buradan nasıl çıkılır, biraz buna enerji sarf edelim. Yaşadığımız böyle bir reel durum var!
 
Yazımı bitirmeden şunu belirtmek isterim; biz Trans kadınlar, kadınız diyorsak size de şey düşer. Arada travesti tepkisi estirmek iyidir çocuklar, sonrası için rahatlatıcı oluyor, oh sefamız olsun.
 
Devamı gelecek anacım.

—–
Kapak görseli: Chezbeate (Pixabay)