“Aslında sanık, davada tanık”

Gündemin öne çıkan haberleri Birgün, Sözcü, Cumhuriyet, Yeni Yaşam ve Karar gazetelerinde yer aldı

P24

17.02.2020

Birgün gazetesinin manşetinde, “Aslında sanık, davada tanık!” başlıklı haber yer aldı. Haberde şu ifadeler kullanıldı:

“10 Ekim 2015’te 103 insanın hayatını kaybetmesine, 500’den fazla insanın da yaralanmasına sebep olan Ankara Katliamı’yla ilgili 16 firari sanık yönünden açılan davada, kendi yargılandıkları dosyalarda ‘etkin pişmanlıktan’ yararlanan dört IŞİD’ci kadın dinlendi. 10 Ekim Katlamı’nın planlayıcılarından olan ve ‘kırmızı bülten’ ile aranan İlhami Balı’nın eşi Hülya Balı, ‘kırmızı bülten’ ile arama kararı bulunan Deniz Büyükçelebi’nin eşi Şengül Büyükçelebi, canlı bomba listesinde ismi olduğu için İnterpol’un arama listesinde isimleri bulunan Ayşenur İnci ve Demet Taşar tanık olarak beyan verdi. En az 4 yıl boyunca eşleri ile Suriye’de şehir şehir gezen bu kadınların en önemli ortak özelliği ‘etkin pişmanlık’tan faydalanarak serbest kalmaları. Bu 4 ismin ‘eşlerinin peşinden sürüklediği masum kadınlar olmadığını’ vurgulayan 10 Ekim Katliamı Davası’nın avukatlarından Senem Doğanoğlu BirGün’e konuştu. Av. Doğanoğlu, söz konusu kadınların ‘tanık’ değil, sanık olarak yargılanması gerektiğine dikkat çekti. Av. Doğanoğlu, ‘Bu kadınlar IŞİD’in ‘aklanması’na aracılık eden etkin pişmanlıktan yararlanarak serbestçe aramızda geziyorlar’ dedi ve ekledi: ‘İlk ifadeleri ve duruşmadaki ifadeleri de değerlendirildiğinde şu gerçek açığa çıkıyor ki, bu kadınların hiçbiri örgüt açısından yeni bir bilgi vermiyor. Teşhis edilen isimler nedeniyle etkin pişmanlıktan yararlanıyorlar fakat teşhis ettikleri isimler IŞİD mensubu olduğu bilinen isimler.’ Av. Senem Doğanoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: ‘Bu kadınlar hiç de anlattıkları gibi eşlerinin peşinden giden kadınlar değil. Tam tersine hepsi de örgüt içerisinde yer alan IŞİD’e biat eden ve son kale de kaybedilene kadar eşleri ile savaşıyorlar, IŞİD’in faaliyetine devam etmesi için üzerlerine düşeni yerine getiriyorlar.’ 2017 ile 2019 yılları arasındaki Yargıtay kararlarına da değinen Doğanoğlu, sözlerini şöyle noktaladı: ‘IŞİD’ciler ile ilgili verilen kararların büyük çoğunluğunda ‘mahkûmiyet kurulmaması gerektiği ve ceza verilmesine yer olmadığına’ hükmediliyor.’”

“Feto, iktidarın izniyle 81 ilde 109 yurt açmış”

Sözcü gazetesi manşetinde, “Feto, iktidarın izniyle 81 ilde 109 yurt açmış” başlıklı habere yer verdi. Haberde şöyle denildi:

“CHP’li vekil Gürsel Tekin, ‘FETÖ’ye parsel parsel arazi verenlerin yüzü kızarmıyor, bir de milleti FETÖ’cülükle suçluyorlar’ dedi ve resmi makamlar tarafından hazırlanmış bir rapordan veriler paylaştı. Rapor, FETÖ’yle ilgili her şeyi ortaya koyuyor. Rapora göre, FETÖ’cülere özel okul açması için toplam 934 kamu arazisi tahsis edilmiş. 81 ilde 109 yurt açmaları sağlanmış. Bunların yanında bir dönem cemaatin 104 vakfına kamu yararı statüsü verilmiş. Ayrıca 1125 adet dernek kurmalarına onay çıkmış.”

Cumhuriyet gazetesi benzer bir habere manşetinde, “Parsel parsel kıyak” başlığıyla yer verdi:

“Son günlerde tartışılan ‘FETÖ’nün siyasi ayağı’na ilişkin yeni veriler, Ankara Büyükşehir Belediye Meclisi’nin aldığı kararlarla yeni bir boyut kazandı. AKP’li Melih Gökçek döneminde, belediye meclisinde alınan kararlarla bir kısmı halen firari olan eski savcı Şadan Sakınan, eski Yargıtay Genel Sekreteri Aydın Boşgezmez ve ‘Kozmik Oda’nın savcısı’ olarak nitelenen Mustafa Bilgin’in kurdukları konut kooperatifine normalinden üç kat fazla inşaat hakkı tanındığı ortaya çıktı. FETÖ’cülerin kurduğu kooperatife Gökçek döneminde sağlanan avantajlar siyasi ayak konusunda güçlü fikir veriyor. FETÖ-siyaset ilişkilerinin kesişme noktasını aydınlatan olay, Ankara Keçiören’de 1 milyon 885 bin 925 metrekarelik arsaya ilişkin gerçekleşti. Bu arsa özelinde gelişen olaylar FETÖ’nün etkinliği konusunda da ciddi ipuçları veriyor. Keçiören Saray bölgesindeki arsaya ilk olarak Emniyet Genel Müdürlüğü (EGM) talip oldu. EGM arsayı, üzerine Uluslararası Polis Akademisi ve bağlı eğitim birimlerini yapmak için bedelsiz olarak Maliye Bakanlığı’ndan Temmuz 2008’de istedi. Bakanlık 29.07.2008 tarihinde yazdığı yazı ile bu isteme olumlu yaklaştı. Ancak ilerleyen süreçte arsa TOKİ’ye devredildi ve değeri anlaşılan taşınmaz için FETÖ devreye girdi. Arsa, EGM’nin talip olmasına karşın son aşamada FETÖ’cülerin elinde kaldı. Arsanın alınmasında devreye giren FETÖ organları, sonraki aşamaların da her bölümünde etkinliğini sürdürdü. Bu kapsamda imarı olmayan arsanın planını yapma işi, yine AKP’li Gökçek yönetimindeki Ankara Büyükşehir Belediyesi’nce bir FETÖ’cü firmaya verildi. Plan işini alan Doğukan İmar ile Birlik Harita İmar’ın sahibi Rahmi Bıyık. Halen firari olan Bıyık, FETÖ’nün çatı örgütü olan TUSKON’a bağlı Anadolu İşadamları Derneği’nin (ANFED) de üyesi.”

“İşkencenin ‘keli’ göründü”

Yeni Yaşam gazetesi manşetindeki, “İşkencenin ‘keli’ göründü” başlıklı haberinde, “Kongreye hazırlanan HDP’yi kriminalize etme çalışmaları hız kazandı. Perşembe günü Parti Meclisi üyesi Yunus Durdu, HDP Milletvekili Murat Sarısaç’ın aracından zorla indirilip kaçırıldı. AA, Durdu’yu ‘terörist’ diyerek hedef gösterdi. Sivil polisler daha sonra Durdu’yu bırakmasına rağmen AA ‘terörist’ demeye devam etti. Sarısaç hakkında ise PM üyesi ile çalıştığı gerekçesiyle soruşturma açıldı. Önceki günde HDP eski Esenyurt İlçe Eşbaşkanı Edip Karçik’in evi basıldı. Aramaya ilişkin savcılık iznini soran Karçik ile aile fertleri polislerin işkencesine uğradı. Polisler daha sonra ‘yanlış adres’ diyerek evden ayrıldı. HDP İstanbul Basın Komisyonu, ‘Bakan Soylu’ya soruyoruz. Size bağlı polislere, yanlış ya da doğru adres, gittiğiniz her eve bodoslama dalın emrini kim veriyor? Yanlış adreste vahşet yapılıyorsa ‘doğru’ adreste neler yapılıyor’ dedi” ifadelerini kullandı.

“Çürük binalar ‘barış’a takıldı”

Karar gazetesinin manşetinde, “Çürük binalar ‘barış’a takıldı” başlıklı haber yer aldı. Haberde şu ifadelere yer verildi:

“Depremler ve kendiliğinden çöken binalar, alarm zillerinin daha güçlü çalmasına neden olurken yaklaşan tehlikeye karşı durumun aciliyetini ortaya koyan bir fotoğraf da ‘İmar Barışı’ndan geldi. ‘Af’tan faydalanmak isteyen 20 bin bina, çürük olduğu gerekçesiyle olumsuz yanıt aldı. Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca hayata geçirilen İmar Barışı uygulaması kapsamında, 81 ilde yapılan incelemeler sonucunda, mevzuata aykırı olduğu tespit edilen 20 bin 158 kişi ile belge bedelini yatırmayan 10 bin 300 kişinin yapı kayıt belgesi iptal edildi. Çevre ve Şehircilik Bakanlığından alınan bilgiye göre, 31 Aralık 2017’den önce yapılmış, ruhsatsız ya da ruhsata aykırı yapıların imar ve iskan sorununun çözülmesi amacıyla hayata geçirilen İmar Barışı uygulamasında, başvurular 8 Haziran 2018’de başladı. Yapı kayıt belgesi almak için bedelin en az yüzde 25’inin yatırılması gereken uygulamada, geri kalan ödeme için verilen süre ise 31 Aralık 2019’da sona erdi. Bu kapsamda, Ocak 2020 itibarıyla yapı kayıt belgesi bedeli ödenen bağımsız bölüm başvuru sayısı 7 milyon 393 bin 413 olurken, bu kapsamda ödenen toplam bedel ise 24 milyar 744 milyon 721 bin liraya ulaştı. İmar Barışı’na başvuran illerin başında İstanbul gelirken, bu kenti İzmir ve Ankara takip etti. Başvuruların ardından Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca 81 ilde bulunan Çevre Şehircilik İl Müdürlükleri harekete geçirilerek, yapılan başvurular incelemeye alındı. Bu kapsamda bugüne kadar, yapı kayıt belgesi alınamayacak yapılardan olduğu için mevzuata aykırılığı tespit edilen 20 bin 158 kişinin belgesi iptal edildi. Ayrıca belge bedelinin tamamını verilen süre içerisinde yatırmayan 10 bin 300 kişinin de yapı kayıt belgesi iptal oldu. İl müdürlüklerinin incelemeleri devam ediyor.”