Avrupa’ya vizesiz seyahat neden imkânsız?

Ekim 2016’da Avrupa’nın kapıları bize açılıyor diye seviniyorsanız, sakin olun ve bu yazıyı okuyun

CENGİZ AKTAR

22.12.2015

Türkiyelilerin olur olmaz nedenlerden reddedilen vize başvuruları, fahiş vize fiyatları, gülünç vize süreleri, konsolosluklarda memurların tavırları vatandaş için bitmez tükenmez eziyet ve hakaret vesilelerini hepimiz biliyoruz. Gümrük birliği içinde olduğumuz AB ülkeleriyle bağlantıda olan iş dünyasının vize çilesi dolayısıyla yaşadığı haksız rekabet üzerine artık akademik çalışmalar yapılıyor. Öğrenci değişim programı Erasmus’a katılıp üniversitesine gidemeyen öğrenci, ortak olduğu araştırma projesi bağlamında toplantıya katılamayan öğretim üyesi, uçağa atlayıp habere gidemeyen gazeteci… Türkiyelilerin mağduriyeti hakikaten akıl alır gibi değil. İktisadi Kalkınma Vakfı ve TOBB’un bir Brükselli stk ile birlikte Kasım 2009 ilâ Ocak 2010 arasında işleme koyduğu Visa Hotline şikâyet masası iki ayda 1000 başvuruya ulaşmıştı. Hakaret boyutlarına erişmiş bu adaletsizliğin çaresi yıllarca bulunamadı. Nihayet 2013 sonunda Avrupa Komisyonu ile vize muafiyeti müzakeresinin başlamasını sağlayacak adım atıldı ve “Vize Serbestîsi Mutabakat Metni” ile “İade ve Geri Kabul Anlaşması” imzalandı. Türkiye, Ankara Anlaşması’nın Katma Protokolüne binaen ve AB’nin Batı Balkan ülkelerine tanıdığı muafiyeti dikkate alarak tam muafiyet yolunu seçti. Bu, hukuken doğru olsa da şimdinin koşullarında gerçekleşmesi siyaseten imkânsız bir adımdı. Çok daha gerçekçi olan “belli gruplara muafiyet” seçeneği dikkate alınmadı.  
 
Şimdi hükümet önümüzdeki yılın Ekim ayında Türkiye vatandaşlarının Avrupa’ya vizesiz seyahat edeceğini müjdeliyor. Halk arasında bu konuda büyük bir beklenti oluşmuş durumda. Gayet kesin ifadeler kullanan yetkililer bu son derece çetin meseleyi bir oldubitti havasında dile getiriyor. 29 Kasım’da Türkiye’yi temsilen Ahmet Davutoğlu ile AB’li mevkidaşları arasında cereyan eden ve “Mülteci Zirvesi” olarak bilinen toplantının sonuçlarından biri bu vizesiz seyahat olanağı idi. Esasen bu konuda müzakere AB eski Bakanı Egemen Bağış döneminde başlamıştı ve birkaç zamandır sürüyor Şimdi 29 Kasım sonrasında bu sürecin hızlanması söz konusu.
 
Pekâlâ, Avrupa’ya vizesiz seyahate hazırlanan ve bu sayede hayatını orada sürdürmenin hayallerini kuran vatandaşlar konu hakkında ne biliyor? Elde birkaç uzman kuruluşun anlaşılması kolay olmayan teknik bilgileri dışında hiçbir bilgi yok. 29 Kasım toplantısı münasebetiyle vizenin kalkabilmesi için gereken 72 teknik kriterden söz edildi ama bu kriterlere ulaşmak dahî kolay değil. Zira bu kriterleri uygulama taahhüdü veren bürokrasinin websitelerinde 72 kriterin Türkçesi yok!  Bilgi açısından AB Bakanlığı websitesinde vize muafiyeti konusunda temel sorular başlıklı kitapçığın 3. sayfasında dört yuvarlak ifade var. Bu yazı bu vahim eksiği tamamlamak ve vatandaşa kendi fikrini oluşturacak şekilde bilgi vermek amacıyla yazıldı.
 
72 kriter
 
Vize muafiyeti müzakereleri AB’nin Schengen bölgesi uzmanlarının danışmanlığı ile Avrupa Komisyonu tarafından hazırlanan “Türkiye ile vize serbestliğine yönelik yol haritası” belgesi kapsamında yürütülüyor. Yol haritasındaki koşullar beş bölüme ayrılıyor: Belge Güvenliği, Göç Yönetimi, Kamu Düzeni ve Güvenliği, Temel Haklar ile Düzensiz Göçmenlerin Geri Kabulü. Bu beş bölüm altında Türkiye’nin yerine getirmesi gereken 72 kriteri 29 maddede özetlemek mümkün:
 
-Türkiyeli ve üçüncü ülke vatandaşı olan düzensiz göçmenleri Geri Kabul Anlaşmasının etkin bir şekilde uygulanması ve AB ülkeleriyle imzalanan geri kabul anlaşmalarının yükümlülüklerinin yerine getirilmesi;
 
-Kullanımda olan pasaportların AB standartlarında, parmak izi de içeren biyometrik hale dönüştürülmesi; pasaport ve vizelerde belge güvenliğinin sağlanması ve bu alanda AB ile işbirliğinin artırılması;
 
-Yasadışı geçişleri engelleyecek şekilde sınır kontrollerinin etkin şekilde yapılması ve bu konuda üye ülkeler ve ilgili AB kurumları ile işbirliğine gidilmesi;
 
-Entegre sınır yönetimi stratejisinin uygulanması; Schengen Kataloğu ve Schengen Sınır Kodu ile uyumlu entegre sınır yönetiminin benimsenmesi; sınır yönetiminden sorumlu kurumlarının karşılıklı etkin veri paylaşımı ve işbirliği gerçekleştirmesi;
 
-Türkiye ve AB’ye düzensiz göçün kaynağı ülkelerle geri kabul anlaşmalarının imzalanması ve bu anlaşmaların etkin işletilmesi;
 
-Sınır yönetimi, vize, gümrükler, geçiş belgeleri gibi alanlarda yolsuzlukla etkin mücadele edilmesi;
 
–Türkiye’nin vize politikası ve mevzuatının AB ile uyumlaştırılması; özellikle göç veren ülkeler için sınırda vize uygulamasının kaldırılması; damga vize yerine sticker vize uygulamasına geçilmesi, havaalanı transit vize uygulamasının başlatılması;
 
-Sınır kontrol noktalarında, yeterli oranda eğitimli sınır güvenlik personeli, araç ve teknik altyapı ile bilgi teknolojilerinin tesisine yönelik bütçesel ve diğer önlemlerin alınması;
 
-Uluslararası mülteci hukukuna uyum sağlanması, BM Cenevre Mülteci Sözleşmesine getirdiği coğrafi çekincenin kaldırılması ve uluslararası koruma sağlanması; mülteci statüsünün belirlenmesi için uzmanlaşmış bir birim oluşturulması; mülteci statüsü verilen kişilerin kendi kendilerine yetebilmeleri, kamu hizmetlerine erişimi, sosyal hakları ve entegrasyonlarının sağlanması;
 
-Yabancıların ülkeye girişi, kalışı ve çıkışı ile ilgili kuralların AB ile uyumlaştırılması;
 
-Hukuk dışı yollarla giriş yapan veya ikamet eden üçüncü ülke vatandaşlarının insani tutukluluk şartları ve etkin hukuki yardım sağlanarak geri gönderimini garanti altına alacak yetkili birimlerin güçlendirilmesi;
 
-Düzenli ve yasadışı göç ile ilgili veri toplanması ve göç akınları gözetim mekanizması oluşturulması; organize yasadışı göçün soruşturulma kapasitesinin oluşturulması;
 
-Yasadışı olarak kalan veya transit yapan göçmenlerin sınır dışı edilmesi ve AB tarafından iade edilenlerin kalışları ve geri gönderilmeleri için uygun kapasitenin oluşturulması;
 
-Organize suç ile mücadele ulusal stratejisi ve eylem planının uygulanması; ilgili birimler arası kolluk işbirliğinin artırılması;
 
-Avrupa Konseyi Sözleşmesi ve AB standartları uyarınca insan kaçakçılığı ile etkin mücadele edilmesi;
 
-Yolsuzlukla Mücade Eylem Planı ve Ulusal Stratejisi ile Avrupa Konseyi GRECO tavsiyelerinin uygulanması;
 
-Çocuklara uluslararası ölçekte koruma sağlanmasına yönelik Lahey Sözleşmelerinin imzalanması ve uygulanması;
 
-Adli ve cezai konularda bütün AB ülkeleriyle etkin işbirliğini sağlayacak önlemlerin alınması;
 
-Uyuşturucu ve uyuşturu bağımlılığıyla mücadeleye yönelik ulusal stratejiler ile eylem planları uygulanması; bu alanda ilgili AB kurumlarıyla işbirliği sağlanması;
 
-Siber suçlar ve terörün finansmanı ile ilgili Avrupa Konseyi sözleşmelerinin imzalanması;
 
-Cezai konularda adli işbirliği ile ilgili uluslararası sözleşmelerin imzalanması;
 
-Kolluk birimleri arası bölgesel operasyonel işbirliğinin artırılması ve bu alanda AB üye ülke yetkili makamları ile veri paylaşımı sağlanması;
 
-Ortak para birimi Avronun sahteciliğe karşı korunması da dahil olmak üzere OLAF, EUROPOL, EUROJUST gibi AB kurumları ile işbirliği, MASAK’ın ilgili AB ajansları ile işbirliği;
 
-AB standartları uyarınca kişisel veri koruma mevzuatının oluşturulması ve bu alandaki uluslararası sözleşmelerin onaylanması;
 
-Türkiye vatandaşlarının hiçbir ayrım ve kısıtlama olmaksızın seyahat haklarının sağlanması;
 
-Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı edinme koşulları ile ilgili bilgi sağlanması.
 
-Roman kökenli vatandaşların sosyal ve ekonomik entegrasyonuna yönelik kapsayıcı politikalar üretilmesi;
 
-Organize suçla ve terörle mücadeleye ilişkin yasal mevzuatın AİHM içtihadına ve AİHS standartlarına uygun hale getirilmesi ve etkin uygulamanın sağlanması;
 
 -Türkiye’de ikamet etmekte olan göçmenlere ve vatansız kişilere kimlik belgelerinin sağlanması.
 
Kriterleri yerine getirmenin önündeki zorluklar
 
AB tarafı bu koşullarla ilgili ilerlemenin izlemesini yapar. Bugüne kadar, geçen yıl sonunda yapılan izlemeden başka bir izleme yapılmadı, zira o izleme raporunda belirtilen eksiklerin neredeyse hiçbirinde ilerleme sağlanmadı. Türkiye tarafını incitmemek üzere gayet diplomatik bir dille yazılmış olan izleme raporu İktisadî Kalkınma Vakfı’nın gayrıresmî çevirisi dışında bürokrasinin halka açık verileri arasında yok. Gayrıresmî çeviriye bu bağlantıdan ulaşılabilir:
 Buna ilâveten yabancı bir araştırma kuruluşu olan ESI’nin aynı raporu grafik olarak özetleyen bir çalışması mevcut. Bu çalışmada İngilizceye hâkim olmayanların dahî anlayabileceği şekilde kırmızıya boyanmış 27 koşulu yerine getirmekten ne kadar uzak olunduğunu görmek mümkün.   

AB tarafı önümüzdeki Mart ayında ikinci değerlendirmeyi yapacağını belirtiyor. Hükümet ise bir torba yasayla bütün koşulları yerine getirecek bir yasama yapmayı planladığını belirtti. Ancak bu hamasî iddiaları yerine getirmek son derece zor gözüküyor. Okurlar yukarıdaki koşullara bakarak bunların yerine getirmenin ne kadar zor olduğunu kendiliklerinden görebilir. Bir iki ipucu vermek gerekirse, sınır yönetimi, vize, gümrükler, geçiş belgeleri gibi alanlarda yolsuzlukla etkin mücadele etmek, yasadışı olarak kalan veya transit yapan göçmenleri sınırdışı etmek, Türkiye’nin BM Cenevre Mülteci Sözleşmesine getirdiği ve Suriye gibi ülkelerden gelen mültecileri mülteci olarak tanımamasını sağlayan coğrafi çekinceyi kaldırmak, Türkiye’ye vizesiz seyahat hakkı olan İran gibi ülkelerin vatandaşlarını engellemek, yolsuzlukla mücadelede ulusal yasalar ve uluslararası taahhütlere tabi olmak gibi koşulları nasıl yerine getirileceği meçhul.
 
Kaldı ki Ankara, yol haritası kabul edildiğinde bazı koşulları şimdilik yerine getirmeyeceğini belirtti. Birincisi, BM Cenevre Mülteci Sözleşmesi getirdiği coğrafi sınırlamayı kaldırmayı ancak AB’ye tam üye olma aşamasında değerlendireceği. İkincisi bazı üçüncü ülkelere transit vizeyi de içeren AB’nin vize politikasını AB’ye üye olduğunda üstleneceği. Üçüncüsü bazı uluslararası anlaşma, sözleşme ve protokollerden sadece vize muafiyeti ve geri kabul anlaşmasının düzgün işlemesiyle doğrudan ilgisi bulunanlara taraf olacağı. AB tarafı bu açıklamalara ve şerhlere zamanında onay verdiyse de özellikle Suriyelilerin Türkiye’de kalmalarının önündeki en temel engel olan coğrafi çekincenin kaldırılmamasını ve mülteci yaratan üçüncü ülkelere vize koyulmamasını bugün nasıl değerlendirir bilinmez.
 
Yol haritası konusunda son olarak şunu akılda tutmakta da fayda var. Schengen alanına dahil olup AB üyesi olmayan 4 ülke var. Bunlar İsviçre, İzlanda, Lihtenştayn ve Norveç. Her ne kadar AB onlar adına da müzakere etse de son kertede bu ülkelerin razı olup olmayacakları açık değildir.
 
Siyasi zorluklar
 
Ama yol haritasında sıralanan koşulları yerine getirmenin zorluğuna ilâveten vize muafiyetinin önünde esas 3 temel sorun var. Bunlar Türkiyeli IŞİD’çiler, Türkiyeli işsizler ve Türkiyeli mülteciler.
 
MİT’in de ilân ettiği gibi 2700 civarı Türkiyeli IŞİD’çinin vizesiz seyahat edebilecek olması Paris Katliamı sonrasında Avrupa’da oluşan psikozu görünce, vize muafiyetinin önünde ciddî bir engel olarak duruyor.  İkincisi Türkiye muazzam bir işsiz ordusu barındırıyor. Önümüzdeki dönemde işsizliği azaltacak hiçbir ciddî program ufukta görünür değil. AB ülkeleri işsizlerin akın etmesi olasılığının farkında. Üçüncüsü de artık iyice kötüleyen hak ve özgürlüklerin yarattığı Türkiyeli mülteci potansiyeli. Şimdiden AB ülkelerinde özellikle Kürd kökenli vatandaşlarımızın gözle görülür bir iltica talebi artışı var. Bu AB ülkeleri açısından bakıldığında vizesiz seyahatle katlanabilir. Siyaseten AB’nin münferit ülkeleri bu veriler ışığında Türkiyelilere vizeyi neden kaldıracaklarını kamuoyuna anlatamazlar.   
 
Sonuç olarak Ekim 2016 da AB ile entegrasyon konusunda bugüne kadar verilmiş bütün uyduruk tarihler gibi gelip geçebilir.