Can Dündar’a 5 yıl 10 ay, Erdem Gül’e 5 yıl hapis cezası!

Temyiz için Yargıtay’a gidecek davada tutuklama kararı vermeyen mahkeme yurtdışı yasaklarını kaldırdı

P24

06.05.2016

Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve Ankara Temsilcisi Erdem Gül, yargılandıkları MİT TIR’ları davasında karar açıklandı. Can Dündar'a devletin gizli bilgilerini temin etme ve açıklamadan Can Dündar'a 7, Erdem Gül'e 6 yıl hapis cezası verildi. Can Dündar'ın cezası 5 yıl 10 aya, Erdem Gül'ün cezası 5 yıla indirildi. Her iki gazeteci de darbeye teşebbüs suçlamasından beraat etti. Temyize  gidecek dava için mahkeme tutuksuz yargılamanın devamına karar verdi. Can Dündar ve Erdem Gül hakkındaki yurt dışı yasağına çıkış yasağı kaldırıldı. 'FETÖ/PDY’ye yardım etme' iddiası için dosyanın ayrılmasına hükmedildi.  P24 adına duruşmayı izleyen Avukat Veysel Ok, kararı  "Gazeteciliğe ve Anayasa Mahkemesine darbe" olarak niteledi.

Savcı, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın şikaetçisi olduğu davada Dündar hakkında "devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından niteliği itibariyle gizli kalması gereken bilgileri, temin edip açıklama ve bu suça iştirak" suçlamasıyla 25,5 yıla kadar, Gül hakkında da "devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından niteliği itibariyle gizli kalması gereken bilgileri açıklama" suçundan 10 yıla kadar hapis cezası talep etmişti.

14. Ağır Ceza Mahkemesi, Dündar ve Gül'ün avukatlarının davanın gizli görülmesi kararının kaldırılmasına ilişkin taleplerini reddetmişti. Davanın müştekisi Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın avukatı, "Casusluk yok" diyen savcının mütalaası için "Biz de katılıyoruz ama iddianamedeki diğer suçlardan da cezalandırılsınlar" demişti.

Can Dündar savunmasına 6 Mayıs 1972'de idam edilen Deniz Gezmiş'i anarak başladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan'la yaşadığı anlaşmazlık neticesinde görevinden ayrılacağını açıklayan Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun olağanüstü kongre kararını hatırlatan Dündar, "Biz hükümeti devirmeye calışmakla suçlanıyoruz; dün Cumhurbaşkanı tarafından hükümet devrildi" dedi.

Dündar ve Gül'ün avukatı Fikret İlkiz, savcının mütalaasına ilişkin olarak "Görülmekte olan davalarla ilgili haber yapılmasından dolayı mahkûmiyet verilmesi, AİHM kararlarına aykırıdır. Devlet sırrı kavramının ne olduğuna ilişkin kanun yok. Kanun yoksa suç da yoktur" diye konuştu.

 

Savcı "casusluk yok" dedi

Dava kapsamında 1 Nisan’daki ikinci duruşmaya 40 saat kala mahkemeye atanan duruşma savcısı Evliya Çalışkan celse arasında dosyaya ilişkin esas hakkındaki mütalaasını sunmuştu. Çalışkan mütaalasında, Dündar’a yöneltilen “devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından niteliği itibariyle gizli kalması gereken bilgileri, temin edip açıklama ve bu suça iştirak” suçlaması nedeniyle 25.5 yıla kadar, Gül’e yöneltilen “devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından niteliği itibariyle gizli kalması gereken bilgileri açıklama” suçundan da 10 yıla kadar hapis cezası talep etmişti.

Savcı Çalışkan, Dündar ve Gül’e yöneltilen “silahlı terör örgütüne üye olmaksızın bilerek ve isteyerek yardım etme ve darbeye teşebbüs” suçlamalarının da yargılamadan ayrılmasını istemişti. Savcı Çalışkan, sadece dosya içeriğindeki deliller, kişiler ve eylemler üzerinden değerlendirme yapılması zorunlu olduğunu belirterek, Yargıtay içtihatlarında “casusluk ve casusluk amacıyla belge bilgi temin edip açıklama” suçları için öngörülen lehe casusluk yapılan ülke gibi unsurların gerçekleşmediğinin kabulünün gerektiğini ifade etti. 

AYM, "hak ihlali" kararı vermişti

25 Mart’ta başlayan yargılamada mahkeme ilk duruşmada Dündar ve Gül için tutukluluk kararı vermişti. Ancak Anayasa Mahkemesi, gazetecilerin tutukluluklarını "hak ihlali" kapsamında değerlendirerek serbest kalmalarını istemişti.

Veysel Ok: Karar Anayasa Mahkemesi'ne darbe

Anayasa Mahkemesinin kararına rağmen verilen hapis cezasını davayı P24 adına izleyen Avukat Veysel Ok, Haberdar'a değerlendirdi. Avukat Ok, "verilen mahkumiyet kararı gazeteciliğe ve Anayasa Mahkemesine darbe niteliğindedir" dedi.

Ok alınan kararla ilgili şu tespitlerde bulundu: "Mahkeme hapis cezasına hükmetti, tutuklama istemedi ve yurtdışı çıkış yasağını da kaldırdı. Anayasa Mahkemesi'nin yapılan başvuru sonrası bu haberin gazetecilik faaliyeti olduğu tespiti varken ilk celsede beraat gerekirken mahkeme Anayasa Mahkemesi kararına direndi diyebiliriz. Özellikle şunu vurgulamak istiyorum, AYM kararında "dosyada tutuklamayı gerektirir somut delil yok" diyor, fakat mahkeme somut delil olmadan ceza veriyor. AYM'nin somut delil yok tespiti aynı zamanda "ceza vermeyi gerektirecek delil de yok" anlamına geliyor. Yerel mahkeme verdiği bu kararla Anayasa Mahkemesinin kararını çiğniyor. Anayasa mahkemesi tutuklamaya konu olan haberin daha önce basında yer aldığının da altını çiziyor. Gazeteciliğin gizli bilgiyi haberleştirmek olduğu vurgusu da yapılırken, haberin daha önce yayınlanmasının gizli olması özelliğini de kaldırdığını söylüyor. Dosya bu haliyle AYM'ye yeniden gitse yine karar bozulur. Karar gazetecilik gizli olanı ortaya çıkarma olduğu için mahkemenin gizli belge yayınlamaktan verdiği ceza gazeteciliğe, aynı zamanda bunda suç yoktur diyen yüksek mahkemeye AYM'ye darbedir. Mahkeme kararında casusluk ve darbeye teşebbüsten beraat kararı verirken, örgüt üyesi olmamakla birlikte örgüte yardım etmek iddiasına ilişkin dosyayı tefrik etme (ayırma) kararı aldı. Bana göre bu Yargıtay'da savcılar ve askerlerin yargılandığı dava ile birleştirilebilir. Mahkumiyet kararı sonrası elbette hukuki her adım atılacak, karar Yargıtay'a başvurularak temyiz edilecek. Yargıtay cezayı onarsa Dündar ve Gül yeniden hapse girecek, bu sürede Anayasa Mahkemesine yeni bir başvuru yapar ve ihlal çıkarsa serbest kalırlar. Ama Yargıtay bozarsa kararı, ki mevcut dosyada mutlak suretle bozması gerekiyor. Yeni alınacak karar artık bağlayıcı olacak.