“Çocuk cezaevleri bilinmezlik kuyusu”

Evrensel gazetesi “Çocuk cezaevleri”nin durumunu manşete taşıdı.

P24

01.03.2021

Evrensel gazetesinin manşetinde, “Çocuk cezaevleri bilinmezlik kuyusu” başlıklı haber yer aldı. Haberde şöyle denildi:

“17 yaşındaki Kadir Aktar’ın Maltepe Çocuk Cezaevinde yaşanan şüpheli ‘intiharı’ gözleri yeniden çocuk cezaevlerine çevirdi. Aktar’ın intiharı sonrası Türkiye’de çocuk cezaevlerinde neler yaşanıyor sorusunun ardında düştük. İşte Çocuk cezaevi gerçeği: Son 3-4 yılda yapılan bilgi edinme başvuruları, ilgili idareler tarafından veri içerecek şekilde yanıtlanmıyor. İzleme mekanizmalarının raporları çoğu zaman yayımlanmıyor. CTE, 2016’dan beri hak temelli izleme raporları bir yana, faaliyet raporlarını bile yayımlamıyor. Çocuklar zaten yaşadıklarını anlatamıyor. Yani Türkiye’de çocuk cezaevleri adeta bilinmezlik kuyusu. Peki ceza infaz kurumlarında bulunan hükümlü ve tutuklu çocuklar ne yaşıyor, herhangi bir sorun yaşadıklarında ya da  işkence-kötü muameleye uğradıklarında bunu şikayet edebiliyor mu? Cezaevleri üzerine yoğun emeklerine tanık olduğumuz Meclis İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Üyesi HDP’li Ömer Faruk Gergerlioğlu, bu konuda ellerinde veri olmadığını söylüyor. Hazırladıkları Sincan Cezaevi raporunu hatırlatan Gergerlioğlu, ‘O dönem cezaevindeki görüntüler çok üzücüydü. Kışın soğuk odalar, şikâyetini dile getiremeyen çocuklar, zaten bu çocukların çoğu kimsesiz ya da anne babaların sorun yaşadığı ve suça itilen çocuklar. Şu nokta önemli ki çocuklar şikâyetlerini dile getirmede sorun yaşıyor zaten. Korku veya başka kaygılarla anlatmaları zor’ diyor. Bir başka veri Meclis İnsan Haklarını İnceleme Komisyonunun 2015’te adı geçen Maltepe Çocuk Cezaevi için hazırladığı rapor. O tarihlerde cezaevinde bulunan Onur Önal isimli tutuklu çocuğun diğer mahkumlar tarafından darbedilmesi ve ölümü ile sonuçlanan olay sonrası hazırlanan bu rapora göre Önal’ın darp sonucu hayatını kaybettiği dönem komisyona hiç başvuru gelmemiş. Yani çocuklar yaşadıklarını, çeşitli gerekçelerle, paylaşmıyor, paylaşamıyor.”

“Açlıkta sınır yok”

Cumhuriyet gazetesi manşetinde, “Açlıkta sınır yok” başlıklı habere yer verdi. Haberde şu ifadeler kullanıldı:

“Türk-İş’in araştırmasına göre, yoksulluk sınırı 8 bin 856 lira. Pandemi, yoksulluğu daha da belirgin hale getirdi. Türkiye, haftaya açıklanacak ekonomik reform paketini bekliyor ama kepenkler kapanmış, esnaf kan ağlıyor, zeytinyağı bazı mahallelerde bardakla satılmaya başlanmış, bebek bezi taneyle… KOAH hastası karıkoca çalışmıyor, nefes açıcılarını da çalıştıramıyor; ödenmemiş elektrikleri kesik çünkü… 20 yıldır bu konuda çalışan Derin Yoksulluk Ağı’ndan Hacer Foggo ile buluştuk, İstanbul’un en yoksul mahallelerinden Çekmeköy Nişantepe ve Taşdelen’e gittik. Evleri ziyaret ettik, sokakları dolaştık, çöpten beslenen aileleri görünce bize de Foggo’ya sormak kaldı. Foggo, ‘Araştırmaya katılan 100 kişinin 46’sı temiz içme suyuna erişemiyor. 100 kişinin 14’ü gıdaya ulaşamıyor. 10 hanenin 1’inde buzdolabı, 5 hanenin 1’inde çamaşır makinesi yok’ diyor. Foggo’ya göre, derin yoksulluk yaşayan insanları, öncesinde yarı aç yarı tok tutarak kendi siyasetine bağımlı hale getirenler şimdi onları açlığa ve yalnızlığa mahkum etti. Onu en çok şaşırtansa hanelerin yüzde 6’sında evi çocukların geçindirmesi.”

“Çivi çakmadan kasaları doldu”

Birgün gazetesi manşetindeki, “Çivi çakmadan kasaları doldu” başlıklı haberinde, “Elektrik dağıtımının özel şirketlere verilmesi, kabarık faturaları beraberinde getirdi. Yurttaşın elektrik için ödediği her 100 TL’nin 30 TL’si şirketlerin kasasına girerken bir türlü giderilemeyen altyapı eksiklikleri, ülkenin birçok yerinde uzun süreli elektrik kesintilerine yol açtı. Dağıtım şirketlerinin borç batağında olduğunun ve yeterli altyapı yatırımlarını yapamadığının altını çizen CHP Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Akın, ‘Ucuz ve kaliteli hizmet verileceği vaadiyle yıllar önce özelleştirilen elektrik dağıtımı bugün tam anlamıyla bir fiyaskoya dönüştü’ dedi. Türkiye genelinde yaşanan uzun süreli elektrik kesintilerinin yurttaşları mağdur ettiğini kaydeden Akın, ‘Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın beş yılda elektrik dağıtımına 40 milyar TL yatırım yapıldığını açıklaması, vatandaşın aklıyla alay etmektir’ dedi. Ocak ve Şubat aylarında 30’un üzerinde kente uzun süreli elektrik kesintileri yaşandığını, en az 200 bin hanenin bu kesintilerden etkilendiğini belirten Akın, şunları söyledi: ‘Elektrik kesintilerinin nedeni AKP iktidarı döneminde ucuz ve kaliteli hizmet vereceği gerekçesiyle özelleştirilen dağıtım hatları için gerekli altyapı yatırımlarının yapılmamasıdır. Ucuz ve kaliteli hizmet verileceği vaadiyle özelleştirilen dağıtım şirketleri ne ucuz ne de kesintisiz bir hizmet verdi. Elektrik bedeli son yedi yılda iki kattan daha fazla artarken kullanım bedeli ise 3,5 kat arttı. Elektrik faturalarının yüzde 30’u dağıtım şirketlerine veriliyor. Başka bir deyişle vatandaşın her 100 liralık faturasının 30 lirası dağıtım şirketlerine gitti. Elektrik dağıtımında son beş yılda 40 milyar TL tutarında yatırım yapıldığını söyleniyor. Abonelerden zaten bir yılda ortalama dağıtım bedeli olarak ortalama 50 milyar TL toplanıyor. Abonelerin peşin ödediği bu bedele karşın yeterli altyapı yatırımı ve onarım çalışmaları yapılmıyor’” ifadelerine yer verdi.

“Yeşil paket Türkiye’yi vurabilir”

Karar gazetesinin manşetinde, “Yeşil paket Türkiye’yi vurabilir” başlıklı haber yer aldı:

“Ekonomi sıkıntılı süreçten geçerken alarm zillerini yeniden çaldıran uyarılar… Uzmanlar AB’nin gıdadan enerji ve sulamaya kadar birçok başlıkta yeşil enerjiyi referans alan yeni standartlar oluşturduğunu belirtti. ‘Hemen adım atmazsak tarımsal ürün ihracatımızın en büyük pazarını kaybederiz’ uyarısı yaptı: Tarımı dönüştürmemiz şart. Avrupa ‘Gıdayı istediğim gibi üretmezsen almam’ diyecek. Acil önlem için dönüm noktasındayız. Üzerinde hassasiyetle durulması gereken konuya dikkat çeken BM Tarım Örgütü Danışmanı Doç. Dr. Barış Karapınar, Kovid nedeniyle 100 milyon kişinin gıda krizi yaşadığını söyledi. AB’nin 1.8 trilyon euro bütçeli ‘yeşil paket’ oluşturduğunu kaydeden Karapınar, Türkiye’nin tarımsal dönüşüme ihtiyacı olduğunu belirtti. ‘İklim kırılganlığımız yüksek. Gübrede, ilaçlamada düzenleme şart. Çiftçiyi ekolojik koşullara uygun ürüne yönlendirmeliyiz’ dedi. Boğaziçi Üniversitesi İklim Politikaları Merkezi Müdürü Prof. Dr. Mehmet Levent Kurnaz da Avrupa’nın, iklimdeki değişikliği baz alarak ürünlere yeni standartlar getireceğini söyledi. Türkiye’nin üretiminin yüzde 50’sini AB’ye ihraç ettiğini hatırlatan Kurnaz ‘Kullandığımız ilaçtan, gübrenin karbon salınımına kadar her kritere bakılacak’ dedi. Kurnaz ‘Bu standartları sağlamazsak AB bizden ürün almayacak. Kritik bir noktadayız’ ifadesini kullandı.”