Deniz Seki: Medya girdabında suçlu bir şöhret

Seki hayranları ve Seki’den nefret edenler birbirine saldıradursunlar, şarkıcının avukatı ilk açıklamasını Twitter’dan yaptı

P24

17.11.2014

 
Türk pop müziği şarkıcısı Deniz Seki’nin suça bulanmış hikâyesinde son gelişme iki gün önce yaşandı. “Uyuşturucu ticareti yapmak” suçundan kesinleşen hapis cezası nedeniyle aranan ve altı aydır firarda olan Seki, Esenyurt’ta bir sitede yakalandı, önce gözaltına alındı, daha sonra da tutuklandı. Deniz Seki’nin yakalanma haberi tüm medya mecralarında adeta patladı. Özellikle sosyal medyada Seki’ye acıyanlar, onun bahtsız bir kurban olduğuna inananlar, adalet kavramının delik deşik olduğu bir ülkede, tecavüzcüler, katiller ve dolandırıcılar cirit atarken Seki’nin masumiyetine vurgu yapanlarla Seki’ye “oh olmuş” diyenler derhal kamplaştı. Malum toplum olarak çoktandır iki farklı uçta olmadan hiçbir konuyu soğukkanlı bir şekilde tartışamıyoruz. Üstelik konunun politika olmasına da gerek yok. Deniz Seki meselesi de son günlerde tüm baştan çıkarıcılığıyla gündeme yerleşti. Sosyal medya üzerinden Seki hayranları ve Seki’den nefret edenler birbirine saldıradursunlar, şarkıcının avukatı Naim Karakaya ilk açıklamasını Twitter üzerinden yapmayı tercih etti. “Deniz hanım yarın İstanbul adliyesine sevk edilecek, karar yüzüne okunup Bakırköy Kadın Cezaevine gönderilecek. İnfazı gereken süre 2,5 yıl.” Avukat bey 140 karakteri aşmadan hukuksal aşamaları özetleyivermişti işte. Bu arada Twitter’da #DenizSeki, #DenizSekiyakalandı, #DenizSekiyeAdalet, #DenizSekiOnurumuzdur ifadeleri çoktan en çok kullanılan hashtag listesine oturmuştu. Ekşi Sözlük’te “Deniz Seki” adı altındaki maddeler her dakika çığ gibi büyüyordu. Kuşkusuz burada da kamplaşma alabildiğine devam ediyordu. İnternet haber siteleri “ŞOK ŞOK ŞOK” başlıklarıyla bir kovalama hikâyesinin sonunu müjdeliyordu okurlarına. Televizyon kanalları ise Seki’nin eski videolarına yer veriyor, bir dönem Pop Star yarışmasında jüri üyesi olarak sabıkalı Bayhan adlı yarışmacıya “Cezaevine girenden pop star olmaz” eleştirisini ardı ardına yayınlıyordu.

Dile kolay bu hikâye 2010’dan beri sürüyor. O tarihte uyuşturucu ticaretine yardım etmek suçlamasıyla Seki’nin sekiz yıl hapsi istenmiş, uyuşturucu madde kullanmak suçundan tedavi edilmesine ve denetimli serbestlik uygulanmasına karar verilmesini istenmişti. Dört yıl önce tahliye edildiğinde adliyeden çıkış görüntüleri hâlâ pek çoğumuzun zihinlerindedir. Bir elinde Kuran, dinsel referanslarla ve gözyaşlarıyla artık arındığını, yepyeni bir hayata başlayacağını anlatıyordu kameralara. Bu sözlere en çok da kendisi inanmak istiyor gibiydi. Bu hikâyenin bir başka cazip yanı da eski sevgili, klarnet virtüözü Hüsnü Şenlendirici’nin tanıklığıydı. 

Deniz Seki’nin suça bulaşma hikayesini pek çok bağlamda tartışmak mümkün; var olan medya histerisini feminist bir okumayla analiz etmek de. Örneğin “uyuşturucu madde ticareti yapmak” suçundan yargılanan pek çok erkek ünlü, medyada kadınlar kadar görünür olmuyor. Ancak iş, kadına gelince suçlu olma hali farklı bir boyuta taşınıyor. Ne de olsa, kadınların suçla ilişkili rolleri özellikle haber sunumunda çoğunlukla belirlidir. Bir kere kadınlar çoğunlukla mağdurdur. Eğer suçu kendileri işlemişlerse işin içine ya cinsel sapkınlık, kötü annelik veya görevini yapmayan karılık, ya da şeytani içgüdüler ve canavarlık efsaneleri girer. Haber dili bu şekilde kurgulanır, haber çerçevelemesi bu biçimde inşa edilir. Kadın bir de şöhretli ise her ayrıntı daha inceden inceye mercek altına alınır. Örneğin her haberde Seki’nin “kadın hastalığı” olduğu yazılır. Şarkıcının yumurtalığındaki kist ameliyatı, utanılması gereken gizemli bir kadınsal problem şeklinde sunulur ya da evlilik dışı aşk ilişkisine vurgu yapılıp ahlaki olarak yargılanır.

Medya çalışmalarında şöhret kültürü ve suç haberciliği önemli bir yer tutar. Özellikle Amerikan toplumunda suçun eğlencelik olarak sunulması, davaların adeta bir medya sirkine dönüşmesi, izleyicilerin bu haberlere olan aşırı ilgisinin nedenleri üzerine sayısız makale, kitap ve tez vardır. Michael Jackson’ın 2005’teki çocuk tacizi davasından, O.J. Simpson’ın tarihî cinayet davasına ve tabii Hollywood’daki sayısız aktörün uyuşturucu dertlerine kadar medyanın zanlı şöhretlerin hikâyelerine bir mıknatıs gibi çekilmesi sosyal bilimciler için vazgeçilmez araştırma konularıdır. Türkiye’de de suça bulaşmış pop ikonlarının haberleştirilmesindeki sorunların ve sosyal medya mecrasının nasıl algı yarattığının ele alınma zamanı geldi. Umut edelim ki Deniz Seki’nin hikâyesi bunları düşünmek için ilk adım olsun.