“Ekelim de nasıl ekelim”

Gündemin öne çıkan haberleri Karar, Cumhuriyet, Sözcü ve Birgün gazetelerinin manşetinde yer aldı.

P24

28.03.2022

Karar gazetesi manşetinde, “Ekelim de nasıl ekelim” başlıklı habere yer verdi. Haberde şu ifadeler kullanıldı:

“Tarımda plansızlık, üreticiyi de tüketiciyi de gözetmeyen politikalar artan ekonomik sıkıntılarla yine sorunları patlattı. Hükümetin ‘Dağı taşı deli gibi ekin’ çağrılarına enflasyon, zam kıskacında kalan çiftçilerden yanıt geldi: Bir yıl içinde gübre beş kat, mazot dört kat arttı. Bu halde nasıl tohum atalım, nasıl ürün biçelim? Kalıcı çözüm bulunmazsa daha çok tarla terk edilecek. Gıdada kriz büyüyecek.

Tarla enflasyonu TÜİK rakamlarıyla bile yıllık yüzde 68’e ulaştı. Tohumdan, mazota girdi maliyetlerindeki artış çiftçiyi üretemez hale getirdi, tarlalar terk edilmeye başlandı. Çiftçi kayıt sistemindeki üretici sayısının 2.8 milyondan 1.8 milyona düşmesi gelinen vahim noktayı gösterdi. Daha geçen ay yaklaşık 8 bin lira olan gübrenin tonu martta 14 bin liraya yükseldi. Motorin bir yılda 6.75 liradan 23 liraya ulaştı.

Tarımda politikasızlık ve ithalat-ihracat dengesinin yanlış yönetilmesiyle gelinen noktada çiftçinin isyanı arttı. Tarladaki sıkıntı, verilere yansırken Cumhurbaşkanı Erdoğan ‘Sebze, meyve üretiminde Avrupa birincisiyiz’ dedi. AK Parti Genel Başkanvekili Binali Yıldırım’ın ‘Dağı taşı deliler gibi ekin diyoruz’ çıkışı dikkat çekti. ‘Mazottan, gübreye kadar her şey zamlandı. Üretici dağı taşı neyle eksin’ tepkileri geldi.”

“Ekmek yoksa ballı yoğurt”

Cumhuriyet gazetesinin manşetinde, “Ekmek yoksa ballı yoğurt” başlıklı haber yer aldı. Haberde şöyle denildi:

“Cumhurbaşkanlığı Sarayı’ndaki resepsiyonlarda konuklara ikram edilen ‘ejder meyveli smoothie’, ‘efuli’ ve ‘Alo evera’ gibi lüks içecekler üzerine başlayan ‘israf’ tartışması yeniden alevlendi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, geçen cuma günü Tokatlı çiftçilere buluştu. Görüşmenin videosu önceki gün Cumhurbaşkanlığı tarafından yayımlandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan geçim derdindeki yurttaşa 687 TL’lik ‘şifa reçetesi’ geldi.

Erdoğan, manda yoğurdunu üç beş tane Medine hurması, kestane balı ve yulaf ezmesi karıştırarak her akşam tükettiğini söyledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın şifa reçetesini uygulamak isteyen, ekonomik krizle boğuşan yurttaşın cebinden 687 TL çıkması gerekecek.”

Sözcü gazetesi habere manşetinde, “Bu şifayı hangi parayla alacağız?” başlığıyla yer ayırdı:

“Erdoğan Tokat’taki çiftçi toplantısında şifalı bir tarif açıkladı. Akşam yatmadan önce manda yoğurduna kestane balı, Medine hurması ve yulaf koyarak yediğini söyledi. Herkese de bunu önerdi. Krizde beli bükülen vatanda ise tepki gösterdi.

Erdoğan’ın tarifindeki gıdaların toplamının 600-650 lira arasında olduğunu belirten vatandaşlar, sosyal medyada şunları yazdılar: Biz elektrik, doğalgaz faturalarını ödemekte güçlük çekiyoruz, yeri geliyor evimize bir ekmeği bile zor götürüyoruz. İnsanlar nasıl alıp yiyebilsin. Türkiye’de 148 bin aile çocuklarına çocuk bezi alamıyor, naylon bağlıyor. Bu şifalı gıdaları nasıl alsın?”

“Altın madeni susuz bıraktı”

Birgün gazetesi manşetindeki, “Altın madeni susuz bıraktı” başlıklı haberinde, “Altın madenciliği yapılan bölgeler, ciddi tahribat altında. Üstelik bu bölgelerde siyanür kullanımı oldukça yaygın. Uzmanlara göre, bu doğaya en çok zarar veren madencilik yöntemi. Bu bölgelerden bazıları da Uşak'ın Eşme ilçesi ile ilçeye bağlı köyler. Eşme’nin Kışladağ bölgesinde, TÜPRAG şirketine ait olan ve yaklaşık 16 yıldır faaliyet gösteren altın madeninin doğaya verdiği zarar korkunç boyutta. Avrupa'nın birinci, dünyanın ikinci en büyük altın madeni olarak gösterilen Kışladağ Altın Madeni, Kanada menşeili Eldorado’ya ait. Ancak maden, yöre sakinlerinin yaşamını katlanılamaz hale getirdi.

Madene dört kilometre uzaklıkta bulunan Gedikler köyünde, şirketin hammaddeye ulaşmak için yaptığı ‘dinamitli patlatmalar’ sonrasında yeraltı su kaynağının önce yönü değişti, ardından da kurudu. Bu yüzden artık köye günde yalnızca iki saat su veriliyor. Geri kalan saatlerde ise su bulmak imkânsız. 100 haneden oluşan ve 400 yurttaşın yaşadığı köyün sakinleri, sekiz aydır bu durumdan mustarip. Madenin faaliyetleri nedeniyle musluklardan akan suyu içemeyen köylüler, şimdilerde ise akacak bir su bile bulamıyor.

Gedikler köyünde ilk olarak Veli Ünsal ile konuşuyoruz. Kendisi 62 yaşında. ‘Maden el verdiği sürece hayatımı sürdürmeye çalışıyorum’ diye başlıyor sözlerine. Devamında da şu ifadeleri kullanıyor: ‘Madenin yaptığı bir patlamada suyumuz kaçtı. Su sabah saatlerinde iki saat kadar akıyor, daha sonra kapanıyor. Köy tüm gün susuz. Beş kuyu açıldı ama hiçbir yerden yeterli su çıkmadı. Köyde hayvanlar bile su bulamıyor ve herkes ineklerini satıyor. Madenin tozundan dolayı da bütün sebzelerimiz kuruyor. İnsan hayatını, suyumuzu ve ekinlerimizi önemsemiyorlar’” ifadelerine yer verdi.