“Hastalık zamanında tespit edilmedi”
Prof. Dr. Raşit Tükel, Evrensel gazetesine Türkiye’deki koronavirüs vakalarındaki artışın nedenlerini açıkladı
30.03.2020
Evrensel gazetesi manşetin altında, “Hızlı artış hastalığın zamanında tespit edilmediğini gösteriyor” başlıklı habere yer verdi. Haberde şu ifadeler yer aldı:
“Türkiye’de koronavirüs vakasının ilk görüldüğü 11 Mart’tan bu yana 28 Mart itibariyle vaka sayısı 7 bin 402, hayatını kaybedenlerin sayısı ise 108 oldu. 24 Mart’tan bu yana Türkiye’de açıklanan vaka sayısının bir önceki güne göre artışı ise dikkat çekici. Öyle ki bu artış oranı 24 Mart’ta yüzde 22, 25 Mart’ta yüzde 30, 26 Mart’ta yüzde 49,2 ve 27 Mart’ta yüzde 57. Prof. Dr. Raşit Tükel artışın, hastaların zamanında tespit edilmediğini gösterdiğini söyledi. Tükel, ‘Toplam vaka sayısının giderek artması; hastaların zamanında saptanıp izole edilemediğini, hastalık şüphesi olanların, hastalarla temas etmiş olduğu bilinen ya da düşünülen kişilerin 14 gün süreyle uygun koşullarda sağlıklı kişilerle temasının önlenmesi, onların ayrı yerlerde tutulmasının etkili biçimde yapılamadığını, sosyal mesafe önlemlerinin zamanında ve etkili olarak uygulanmadığını gösteriyor. Her gün açıklanan verilerde, toplam vaka sayısındaki artışların, test sayısındaki artışlarla ilişkisini görebiliyoruz. Açıklanan verilerin gerçekte olan vaka sayısını yansıtmadığını söyleyebiliriz. Burada test sayısı dışında dikkate alınması gereken bir nokta da klinik olarak Covid-19 tanısı konulduğu halde testi negatif olan vakaların açıklanmıyor, dolayısıyla istatistiklere yansımıyor olması. Test negatif olsa da klinik tanı ölçütlerini karşılayan vakalar toplam sayıya dahil edilmelidir. Örneğin, Çin’de Hastalıkları Kontrol ve Önleme Merkezinin Covid-19 olarak bildirdiği 72 bin 314 vakanın yüzde 37’sinde test yapılmamıştı’ dedi.”
“Hem alkışlıyoruz, hem parasını kesiyoruz”
Sözcü gazetesinin manşetinde, “Hem alkışlıyoruz, hem parasını kesiyoruz” başlıklı haber yer aldı. Haberde şu ifadeler kullanıldı:
“Hastalarından virüs kapıp 14 günlük karantinaya alınan aile hekimlerine maaş şoku. Doktorlara, karantinada kaldıkları günler için maaş ödenmiyor. Türkiye, koronavirüsle mücadelede ön sırada yer alan başta doktorlarımız olmak üzere tüm sağlıkçıları alkışlamıştı. Hatta iktidar bile buna katılmıştı. Ayrıca ilave ödemeler verilmesi bile gündeme gelmişti. Bunlar unutuldu. Aile hekimleri büyük sıkıntıda. Aile Hekimleri Federasyonu Başkanı Dr. Özlem Sezen, virüse yakalanan ya da şüphe nedeniyle 14 gün karantinaya alınan aile hekimlerinin maaşlarının, çalışmadıkları gün oranında kesildiğini açıkladı. Birçok aile hekiminin hastalık sebebiyle normal mesaisini yapamadığını anlatan Sezen, ‘Böylesine bir dönemde bile yerlerine çalışacak hekim ya da aile sağlığı elemanı bulmaları isteniyor. Bulamazlarsa çalışamadıkları gün kadar kesiliyor’ dedi.”
“Halk mesajı aldı, iktidar ne yapacak?”
Birgün gazetesi manşetindeki, “Halk mesajı aldı, iktidar ne yapacak?” başlıklı haberinde, “Hiçbir kentte trafik yok. Yollar, sokaklar, semt pazarları boşaldı. Vatandaş zorunlu olmadıkça sokağa çıkmıyor. Topluma verilmeye çalışılan mesaj büyük oranda yerine ulaştı. Ankara, İzmir ve İstanbul belediyelerinin ulaşım verilerine göre öğrenciler ve 65 yaş üzeri yurttaşlarda düşüş yüzde 90’ları buluyor. Hala tek sorun çalışanlar. Sadece İstanbul’a 850 bin kişi her gün toplu taşıma araçlarını kullanarak işe gidiyor. Mücadelenin başarıyla devam etmesi, hükümetin alacağı tedbirlere bağlı. Ama kamu binaları, fabrikalar, şantiyeler ve maden sahaları binlerce çalışanla dolu. Şehirlerarası yolculuğa sınır getirilirken İstanbul Valiliği işçi servislerini bundan muaf tutuyor. İnşaatlarda ve fabrikalarda hiçbir denetim yok. Yurttaş artık evde kalmasını sağlayacak hukuksal ve ekonomik düzenleme bekliyor. İktidar buna yanaşmıyor, sorumluluktan kaçıyor” ifadelerini kullandı.
“Bir şey olmazcılar’ tehlike saçıyor”
Cumhuriyet gazetesi manşetinde, “‘Bir şey olmazcılar’ tehlike saçıyor” başlıklı habere yer verdi:
“Pandemi günlerinde kaygının koruyucu olduğunun altını çizen psikiyatr Gülcan Özer, ‘Bana bir şey olmazcılar yaşadığımız süreç ile yok sayarak baş etmeye çalışıyor ve hem kendilerini hem de etrafları için tehlike saçıyorlar’ diyor. Küçücük evlerde, kalabalık yaşamak zorunda olduğumuz bugünler için ‘Hepimiz bu gerçekliği elden geçirip yol arkadaşlığı yapacağız’ diye konuşan psikiyatr, kadına şiddetin bu süreçte artacak bir tehlike olduğuna da dikkat çekiyor. Ayrışmanın siyaset yapma biçimi haline geldiğini belirten Özer, bir grubun yöneticilere iman edercesine güvendiğini, bir grubunsa hiç güvenmediğini söylüyor. ‘Mevzu siyaset üstü, hepimizin bilgi kaynağı güvenlik ihtiyacı şu andaki siyasi erk’ diyen Özer’e göre bu konuda hırpalanmış, yorulmuş bir toplumuz. Psikiyatrın stokçuluk yapanlara da sözü var: ‘Paylaşarak yaşayacağız, fark edin.’”