“Hayırlı işler sayın bakan!”
Karar gazetesi Ticaret Bakanlığı’ndaki skandalı manşete taşıdı.
19.04.2021
Karar gazetesi manşetinde, “Hayırlı işler sayın bakan!” başlıklı habere yer verdi. Haberde şöyle denildi:
“Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan’a ait şirketin Ticaret Bakanlığı’na 9 milyon TL’lik dezenfektan sattığına ilişkin iddia kamuoyu vicdanında derin rahatsızlık yarattı. Devlet görevini şahsi çıkar aracı olarak gören etik çürümenin son örneği her kesimden büyük tepki topladı. Skandalın ‘kahramanına’ muhalefetten çağrı geldi: Sayın Bakan o koltukta bir dakika bile durmadan istifa etmeli. Türkiye’de devlet kurumlarını ‘kendi alanı’ gibi gören savcılar, valiler, kaymakamlara yönelik tepki sürerken en çarpıcı örnek bakanlık düzeyinde yaşandı. Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan ile eşine ait şirketin, Ticaret Bakanlığı’na 9 milyon TL’lik dezenfektan sattığı ileri sürüldü. Rahatsızlık yaratan iddiaya ilişkin CHP’li Ali Öztunç ‘Sanki piyasada bu ürünü başka üreten kimse yokmuş gibi kendi firmasından kendi bakanlığı satın alıyor’ tepkisini gösterdi. Öztunç ‘Turizm Bakanı turizm arazilerini özel şirketine devrediyor. Ticaret Bakanı ise özel şirketinden kendi bakanlığına malzeme satıyor. İnanılır gibi değil’ dedi. Kamuoyuna yansıyan konuya ilişkin bakanlıktan da Pekcan’dan da bir açıklama gelmemesi dikkat çekti. Sessizliğe işaret eden Öztunç ‘İki gündür yanıt yok. Kendi bakanlığınıza kendi şirketinizden satış yaptınız mı? Sattıysanız bu etik mi? İstifa etmeyi düşünüyor musunuz?’ sorularını yöneltti.”
“Pankartlar muhalefete yol gösterdi”
Birgün gazetesinin manşetinde, “Pankartlar muhalefete yol gösterdi” başlıklı haber yer aldı. Haberde şu ifadeler kullanıldı:
“Haftanın açık ara en çok konuşulan konusu hiç kuşku yok ki önce SOL Parti’nin, ardından CHP’nin astıkları pankartlarla iktidara karşı verdikleri mücadele oldu. Devrimci yapıların yıllarca en önemli propaganda aracı olan pankart, sosyal medya muhalefeti tarzına karşı deyim yerindeyse yeniden küllerinden doğdu. İktidar müthiş bir öfkeyle pankartlara saldırdı. Yetmedi parti yöneticilerini gözaltına aldı. Öfkenin tek nedeni pankartlara yazılan sözler olamazdı. Neredeyse her gün Meclis kürsüsünden söylenen sözlerdi bunlar. Bizzat en tepeden gelen ve suç uyduramayan savcıları bile çaresiz bırakan ‘müdahale edin’ baskısının, bu endişenin arkasında yatan şeyi iyi anlamak lazım. Saray ve İçişleri Bakanlığı tarafından valiliklere pankart meselesi konusunda uyarı geldiği çok açık. Savcılar gözaltı ve soruşturma için gerekçe bile bulamadı. Ama buna rağmen gözdağı vermek için sabah baskınlarından vazgeçmedi. Savcılar sonuç alamayacaklarını anlayınca da topu valiliklere attı. Ondan sonrası tam bir komedi. Pankart yasaklarını pandemiyle mücadele kapsamına bile alanlar çıktı. Edirne Valisi AKP’nin il kongrelerine, milletvekilli ziyaretlerinde bir araya gelen binlerce kişiye bulaşmayan virüsün bir binaya asılan bir pankart yüzünden hızla yayılabileceği iddiasında bulundu. İktidar, Meclis kürsüsünden, sadece belli isimlerin yaptığı muhalefetine alışık ve ancak ona karşı önlemi var. Yine başlangıçta yabancısı olduğu ama sonra hızla kavradığı sosyal medya muhalefeti de iktidar açısından çok önemli değil. Binlerce kişilik trol ordusu ve istediğinde yenilerini eklediği yasalar ve düzenlemelerle bu alanla baş edebileceğini gördü. Bu alana dair bir başka gerçek ise hala seçmenin çok az kesiminin var olması. O yüzden pankart asma işi iktidarı beklenilenden de fazla rahatsız etti. Bu sefer itiraz ve direniş emekli amiraller bildirisi gibi konuşlandığı yerden değil de hazırlık yapmadığı ve giderek zayıfladığı alandan, yani hayatın içinden geldi.”
“Savaş çıksa dolar yok”
Cumhuriyet gazetesi, “Savaş çıksa dolar yok” başlıklı haberinde, “Ekonomist Uğur Gürses, kayıp olduğu iddia edilen 128 milyar dolarla ilgili açıklamalarda bulundu. Gürses, ‘Ülkenin üstünden battaniyesi çekildi. Savaşa girseniz döviz rezerviniz yok. Döviz rezervi olmazsa petrol ithal edemezsiniz. 128 milyarın üzerine kamu bankalarının sattığı 12 milyar doları ekleyin. Rakam 140 milyar dolara çıkıyor’ dedi. ‘Bütün makyaj malzemeleri kullanıldı. Kralın çıplak olduğu noktaya gelindi. Berat Albayrak’ın payı büyük, çünkü bu siyasi direktifle yapıldı. Tabii ister istemez Beştepe yönetimi sorumlu bundan. Sürdürülemez bir politika platformundaysanız eğer, siyasi bekanızı uzatmak için her türlü imkanı kullanıyorsunuz. Ülkenin üstünden battaniyesi çekildi. Savaşa girseniz döviz rezerviniz yok. Döviz rezervi olmazsa petrol ithal edemezsiniz. 128 milyarın üzerine kamu bankalarının sattığı 12 milyar doları ekleyin. Rakam 140 milyar dolara çıkıyor’” ifadelerine yer verdi.