“HDP stratejisi kazandırdı”
Gazetelerin manşetinde 31 Mart yerel seçimleriyle ilgili haberler geniş yer buldu.
02.04.2019
Yeni Yaşam gazetesinin manşetinde, “HDP stratejisi kazandırdı” başlıklı haber yer aldı. Haberde, “AKP iktidarı, bölgede uyguladığı politikalarının, seçilmiş belediye eş başkanlarını görevden alıp yerine kayyum atamasının, HDP’li siyasetçileri tutuklatmasının bedelini ödemeye başladı. HDP’nin bu politikalara karşı geliştirdiği ‘bölgede kazanma, batıda kaybettirme’ stratejisi önceki günün sonuçlarına doğrudan etki etti. AKP ve temsil ettiği geleneğin 25 yıldır yönettiği Ankara ve İstanbul’u CHP adayları kazandı. Yine Adana, Mersin, Antalya gibi önemli kentler Kürtlerin oyunun da önemli etkisiyle el değiştirdi. 31 Mart seçimleri, AKP’nin kurulduktan sonraki en büyük ikinci yenilgisi oldu. Daha önce 7 Haziran 2015 seçimlerinde tek başına iktidar olma şansını yitiren AKP bu seçimden sonra MHP’yi yanına alarak başarı elde etmeye çalıştı. Medya gücüyle, ‘beka sorunu’ üzerinden milliyetçi söylemle oy toplamaya çalışan AKP’nin stratejisi tutmadı. Hem ekonomik krizin etkisi hem de Kürtlerin tavrıyla önemli şehirleri kaybetmiş oldu. Son seçim, yüzde 44.3 oy alan AKP’nin yedek güç olmadan ayakta kalamayacağını gösterdi” ifadelerine yer verildi.
Cumhuriyet gazetesi manşetinde, “2019 rüzgarı” başlıklı habere yer verdi. Haberde, “Kampanya süreci ve seçim günündeki performansı ile 25 yıl aradan sonra CHP’ye İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ni (İBB) kazandıran Ekrem İmamoğlu, 1989’daki gibi farklı bir rüzgâr estireceğini söyledi. İmamoğlu, ‘Belediyecilik tecrübemle İstanbul’da yaşayanlara bu kenti hissettireceğim. Bu kentte huzur bulunulacak. Fırsatını bulsa kaçan değil, üreten bir toplum olacak’ diye konuştu. Yoğun çalışmaları arasında Cumhuriyet’in sorularını yanıtlayan İmamoğlu şunları söyledi: ‘Parti ayırmaksızın yurttaşlarla buluştuk. Sorunlarını dinledik, çözümler aradık. Çok olumlu ve örneği olmayan bir kampanya süreci yürüttüm. Daha önce de kampanya süreçleri izlemiştim. Farklı bir süreç yönettiğimi düşünüyorum. Sürece katkı sunan arkadaşlarıma teşekkür ediyorum. İstanbul’un ilk projesini tanımlamak çok güç. Her konusu ayrı önemli. Yönetim anlayışı çok farklı ve önemli bir konu benim için. Bambaşka, yaratıcı ve insan odaklı projelerimiz hayata geçecek. İstanbul iyi ve mutlu olursa, Türkiye iyi ve mutlu olur. İstanbul iyi olmazsa, ne yazık ki Türkiye’nin durumu da iyi olmaz. İstanbul çok önemli bir şehir. İstanbullu yurttaşların yaşam kalitesini arttırarak, anılarını tazelemek istiyoruz. Belediyecilik tecrübemle İstanbul’da yaşayanlara bu kenti hissettireceğim. Bu kentte huzur bulunulacak. Fırsatını bulsa kaçan değil üreten bir toplum olacak. Biz 2019 rüzgârı estireceğiz. Seçimi kazanmak bu süreçteki en kolay adım. Önemli olan bundan sonraki süreç. Rüzgârı hissettireceğiz. Nitelikli bir kentte yaşatacağız’” ifadeleri yer aldı.
Gazete ön sayfasının altındaki, “Ekonomi kaybettirdi” başlıklı haberinde ise, “Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın seçimleri ‘varoluş meselesi’ olarak nitelendirdiğini hatırlatan Le Monde’da ‘Türkiye’nin ekonomik resesyona kayışı kendini gösterdi’ denildi. Reuters, ‘Erdoğan’ın Ankara’da yenilmesi kendisi için ağır bir darbe. Siyasi kariyerini başlattığı İstanbul’u kaybetmek ise simgesel bir şok’ yorumunu yaptı” ifadelerine yer verdi.
Birgün gazetesi manşetinde, “Yeni bir başlangıç” başlıklı habere yer verdi: “Orantısız imkanlara ve adaletsiz seçim sürecine rağmen iktidar blokunun yerel seçimlerde bozguna uğratılması toplumun geniş kesimlerine umut oldu. Sonuçlar yarına dair önemli mesajlar içeriyor. Doğan Tılıç: ‘Benim kişisel tarihimin ve 32 yıllık gazetecilik hayatımın en adaletsiz, en çirkin kampanyası sonucunda, neredeyse rakip takımın kalecisinin ellerinin, 10 futbolcusunun da ayaklarının bağlı olduğu koşullarda yapılan maçın skoru AKP-MHP takımı için hiç iyi değil. Kendi 11’lerini yıldızlarından çıkardıkları halde!’ Güven Gürkan Öztan: ‘AKP’nin Türkiye genelinde hala hatırı sayılır bir oyu olsa da 31 Mart Erdoğan için büyük bir mağlubiyet. 16 Nisan’da referandumdan çıkan şaibeli sonuçla temelleri atılan yeni rejimin kurumsallaşması önünde ilk ciddi engel yerel seçimler oldu.’ Hayri Kozanoğlu: ‘31 Mart sürecinde AKP-MHP koalisyonu sözcülerinin saldırgan, şiddet ve tehdit kokan, karşılarındaki herkesi ama herkesi ‘teröre yataklık etme’ gibi mesnetsiz iddialarla karalayan söylemi toplumun geri kalanını birleştirdi, ortak bir ruh haliyle sandık başına gitmesin sağladı. Ülkenin geleceği de bu birlikteliğin bozulmamasına, ekonomik krizin daha da şiddetle kendini hissettireceği önümüzdeki günlerde dayanışma bağlarının sürmesine bağlı.’ Yaşar Aydın: ‘Seçimlerin ilk sonuçları kuşkusuz AKP teşkilatı içerisinde olacak. Yine bakanlar kurulunda da bir değişikliğe gidilmesine kesin gözüyle bakılıyor. Berat Albayrak’tan vazgeçmeden süreci götürmeye çalışan Erdoğan, çözümü yer değiştirmede buldu. AKP’li kaynaklardan aldığımız bilgiye göre 15 gün içinde bakanlar kurulunda iki isimle yollar ayrılırken bir iki ismin de koltuğu değiştirilecek.’”
Evrensel gazetesi manşetinde, “Kriz işçiyi, işçi iktidarı vurdu” başlıklı habere yer verdi. Haberde, “İşçi nüfusunun yoğunlaştığı kentlerde Cumhur İttifakı ya kaybetti ya da büyük oy kayıpları yaşadı. İşçi ve emekçilerin hoşnutsuzluğu seçim sonuçlarını belirledi. 24 Haziran seçimlerinde görülen, yavaş yavaş hane içlerine düşen krizin yarattığı dip dalgası yerel seçimlerde sertleşti. İstanbul, Ankara, Adana gibi büyükşehir ile Küçükçekmece, Esenyurt gibi işçi emekçi kentlerinde sonucu tayin etti! Türkiye haritasının renginin değişmesine, ‘ülkücü’ ve Kürt oylarının kentlerde muhalefette konsolide olmasına yol açtı! Hükümetin aldığı darbeyi görüp cesaretlenen, seçimlerin sakin ortamından güç alan patronlar kulübü TÜSİAD’dan, ‘Şimdi reform zamanı’ açıklaması geldi. Sözün meali şu: ‘Vatandaşa kemer sıktır! Yabancı sermayenin gelmesi için Türkiye’yi ucuz emek cennetine çevir. Kıdem tazminatı sorununu hallet. Yeni vergiler sal! İktidarını, ‘hizmet’ etrafında inşa etmiş bir parti için sadece merkezi güç yeterli olamaz. Hizmetin inşa edileceği ‘mahalleler’, ‘semtler’ kontrol edilmeli, bir çırpıda araziler, binalar ‘yandaş’ vakfa 49 yıllığına verilebilmeli. Sistem iki ayaklı olmalı; başkan aynı zamanda belediye başkanı olmalıydı. Sonuçlar sistemin bir ayağını sakatladı” ifadeleri kullanıldı.