“Her çocuk 5 bin TL borçla doğuyor!”
Gündemde Sözcü ve Birgün gazetelerinin manşeti öne çıktı.
10.12.2018
Birgün gazetesi manşetinde, “Her çocuk 5 bin TL borçla doğuyor!” başlıklı habere yer verdi. Haberde, “Kredi limiti doldu, ne firmalar ne tüketiciler kredi kullanamıyor, sadece kredi kartları artıyor. Toplam 403 milyar tüketicinin kredi borcu var. Kişi başına borç 5 bin liradan fazla, çalışan başına borç ise yaklaşık 11 bin TL. AKP dönemi ile hayatımıza giren kredi kartları, günümüzde halk kesimlerinin aile bütçelerinin hem en temel maliyetini oluşturuyor, hem de nakit sıkışıklığı yaşayan halk, aile bütçesini kredi kartları sayesinde döndürebiliyor. Hanehalkının sadece 2018 yılında kredi kartı borcu yüzde 15 arttı. Buna karşılık halk konut ve taşıt kredisine yanaşmıyor, zorunlu tüketimlerine alımgücü yetmeyen insanlar kredi kartlarına sarılıyor. AKP’nin iktidara geldiği 2002 Kasımında halkın tüketici kredisi borcu 2,2 milyar TL iken, BDDK’nın bu hafta açıkladığı rapora göre bugün halkın konut, taşıt ve ihtiyaç kredi borcu toplamı 16 yılda tam 182 kat artarak 403,7 milyar TL’ye çıktı. Bu verilerle Türkiye’de yaşayan 80 milyon kişinin bankalara yaklaşık 5 bin TL borcu bulunuyor. Bankalardan aldıkları borçla hayatlarını sürdürebilen hanehalkı, tüketimini gerçekleştirmek için son çare olarak kredi kartlarına başvuruyor. Geçen yılın aralık ayında hanehalkının bankalara 89 milyar TL bireysel kredi kartı borcu bulunurken, bugün bu borç yüzde 15 artarak 103 milyar TL’yi bulmuş durumda. Dahası 2011 yılında bireysel kredi kartı borcu 50 milyar TL olan halkın kredi kartı borcu 7 yılda 2’ye katlanmış durumda. Türkiye’nin toplam dış borcu ise 450 milyar doları aşmış durumda. Bu haliyle kişi başına 30 bin tl borcumuz varken dolar her yükseldiğinde halkın cebi küçülüyor” ifadeleri kullanıldı.
“Millet İttifakı’nın gece zirvesi”
Sözcü gazetesinin manşetinde, “Millet İttifakı’nın gece zirvesi” başlıklı haber yer aldı. Haberde, “CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, önceki gece sürpriz bir görüşme yaptı. Görüşmede hangi illerde aday gösterileceği, kimin hangi ilde hangi partinin adayına destek vereceği konuşuldu. Genel Başkan Yardımcıları Koray Aydın ile Oğuz Kaan Salıcı hafta içinde listelere son şeklini verecek. Liderlerin görüşüne sunulacak listeler üzerinde son değerlendirme yapılacak ve kamuoyuna açıklanacak. AKP-MHP ittifakının, aralarında büyükşehirlerin de bulunduğu birçok ilin adayını açıklaması, ancak CHP-İYİ Parti'nin ittifak adaylarını duyurma konusunda geri kalması eleştirilere yol açıyordu. Bu durumu dikkate alan Kılıçdaroğlu ve Akşener, zaman kaybını önlemek ve mesafe kaydedebilmek için Ankara'da gece yarısı zirvesi yaptı. İstanbul'da bulunan Meral Akşener, cumartesi günü karayoluyla Ankara'ya gitti. İki lider, genel merkezler dışında bir ofiste seçim hazırlıkları ve güç birliğini ele aldı. Zirvede Ankara, Balıkesir, Mersin büyükşehir belediye başkanlıkları başta olmak üzere 21 ilde aday gösterilecek isimler değerlendirildi. Kılıçdaroğlu, Ankara'dan gösterecekleri adayın İYİ Parti tarafından desteklenmesi koşulunu öne sürdü. İYİ Parti, bazı iller karşılığında Ankara'dan aday göstermekte ısrarcı olmadı. Akşener, ‘Eğer, Ankara bizde kalacaksa, adayımız Mansur Yavaş olacak. Eğer, Ankara sizde kalacaksa, tavsiyemiz Yavaş'ı aday göstermeniz’ dedi. Kılıçdaroğlu, Ankara için gündeme gelen bazı isimleri de Meral Akşener'le değerlendirdi. Bunlar arasında, Kılıçdaroğlu'nun başdanışmanlığını yapan Cengiz Topel Yıldırım ile Dr. Metin Özaslan da bulunuyor. Yavaş'ın aday gösterilmemesi durumunda Yıldırım ve Özaslan isimleri gündeme gelecek” ifadelerine yer verildi.
“‘Hattat’ kapışması”
Cumhuriyet gazetesi manşetin altındaki, “‘Hattat’ kapışması” başlıklı haberinde, “Maslak’ta yarım kalan projesi için İstanbul Büyükşehir Belediyesi’yle (İBB) şüpheli bir protokol imzalayan ve İBB’ye yazdığı mektuplarla gündeme gelen iş insanı Mehmet Hattat, bu kez başka bir projeyle sahnede. Hattat’ın Kumburgaz’da yapmak istediği ve içinde rezidanstan tropik ormana kadar pek çok unsur barındıran Pearl of İstanbul yat limanı projesi için İBB’ye yazdığı itiraz dilekçesi, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile İBB arasında tam bir kargaşa yarattı. Hattat’ın dilekçesiyle gün yüzüne çıkan bakanlık-belediye kavgası şöyle yaşandı: Mehmet Hattat, İstanbul’un en değerli sayfiye yerlerinden Kumburgaz’daki 52 bin 666 metrekare büyüklüğündeki denize sıfır arsayı 2013 yılında satın alıyor. Arsanın üzerindeki yapı bakanlık tarafından 2013 yılında afet riski altındaki alanların dönüştürülmesi amacıyla hazırlanan 6306 sayılı kanun kapsamında riskli yapı ilan ediliyor. Bakanlık tarafından hazırlanan imar planları, Hattat’ın projesinin önünü açıyor. 446 bin 575 metrekare inşaat izni verilen projede ise yok yok… Araziye yapılacak binaların yüksekliği de serbest bırakılıyor. Büyükçekmece Belediyesi İmar ve Şehircilik Müdürlüğü de 2014’te projeye 6306 sayılı kanun kapsamında yapı ruhsatı veriyor. İstanbul Büyükşehir Belediyesi 2016’da yaptığı bölge planlarına, projenin önünü açan imar planlarını da ekleyerek yeni bir plan hazırlıyor. Bakanlık tarafından onaylanan imar haklarını indiriyor, alanın fonksiyonlarını değiştiriyor ve yüksekliği de 15 katla sınırlıyor. İşte her şey bundan sonra karışıyor. 2016 ve 2017’de bakanlığa ve İBB’ye itiraz dilekçeleri yazan Hattat, söz konusu parsellerin 1992’den beri turizm alanı olduğunu belirterek bakanlık tarafından tanınan imar haklarını geri istiyor. Bakanlıktan aldığı görüş yazısını itiraz dosyasına eklemeyi unutmuyor. Bakanlık da hem Hattat’a hem de İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne yazı yazarak İBB’nin deprem riski bulunan alanlarda imar planı yapma yetkisinin olmadığını savunuyor. Bunun üzerine karşı yazı yazan İBB, “alandaki yapıda henüz deprem riski olup olmadığının kesinleşmediğini” ifade ederek yetkinin kendisinde olduğunu anlatıyor. Yazışmaların ardından Hattat’ın İBB’nin imar planına ilişkin itirazı geçen ay İBB Meclis gündemine geliyor. İBB oybirliğiyle aldığı kararda Hattat’ın itirazını reddediyor ve yeniden değerlendirilmek üzere ilgili müdürlüğe iade ediyor” ifadelerine yer verdi.