“Kumpas bitti, şantaj başladı”

​Evrensel, Merkez Bankası’nın ihracatçı şirketler üzerinde kurduğu baskıyı okuyucularıyla paylaştı.

P24

27.12.2021

Evrensel gazetesinin manşetinde, “Kumpas bitti, şantaj başladı” başlıklı haber yer aldı. Haberde şu ifadeler kullanıldı:

“20 Aralık’ta devlet spekülatör gibi davrandı; nice garibanı da mağdur eden vurguna yol verdi. Merkez Bankası soyuldu, borsa kumpasa aracılık etti. Şimdi de devlet ihracatçı şirketleri, döviz bozdurmamaları halinde kredi vermemekle tehdit ediyor.

17-20 Aralık arasındaki üç günde 9 milyar doları buharlaşan Merkez Bankası’nda emanetler dahil sadece 12 milyar dolar kaldı. Merkez, boşalan kasayı doldurmanın ve kuru şimdiki düzeyde tutmanın yolu olarak şantaj ve tehdidi devreye soktu. Bankalar aracılığıyla ihracatçı şirketleri arayan MB, ‘Döviz bozdurmuyorsanız, reeskont kredisini unutun’ diyor.

‘Çin modeli’ gösterip ‘cin modeli’ vuran hükümetin şirketleri tehdit etmesinin faturası da önce çalışana, sonra topluma yansıyacak. Merkez’in dövizlerini satmak, bol para basıp dağıtmak gibi politikaların sonucu ortada, kredi faizleri yüzde 30, tahvil faizleri yüzde 25, enflasyon yüzde 30, dolar yıl başına göre yüzde 60 değerli!”

“Raftaki fiyatlar niye düşmüyor”

Karar gazetesi manşetinde, “Raftaki fiyatlar niye düşmüyor” başlıklı habere yer verdi. Haberde şöyle denildi:

“‘Doların köpüğü indi etiketler de inmeli’ söylemi rafta karşılık bulmadı. Vatandaş hükümete ‘Cebimizdeki yangın neden hâlâ sönmüyor?’ sorusunu yöneltirken asıl nedeni maliyetler oluşturdu. Dolar düşmesine rağmen elektrikten akaryakıta birçok kalemde artış oldu. Fabrikaların zamlı tarifeleri ise işletmelerin, bakkalların etiketine yansıdı. Fiyatlarda düşüşün, akılcı ve kapsayıcı bir ekonomi yönetimiyle sağlanabileceği belirtildi.

Türkiye’de uzun süredir izlenen ekonominin temel kurallarına aykırı yönetim kurla birlikte fiyatları da patlattı. Hükümetin dövize endeksli mevduat modeliyle kur geriledi. ‘Şimdi fiyatlar da düşecek’ algısı oluşturuldu. Ancak etiketler düşmedi. Doların 14'ün üstünde yalnızca 5 gün kaldığını hatırlatanlar ‘Kur bir günde düştü ama fiyatlar bir günde oluşturulmadı. Ortalama alındı’ dedi. Fiyat oluşumunda zincirleme etki de ön plana çıktı.

Arka kapıdan satışın etkisiyle kurdaki hızlı düşüşe rağmen üreticiyi etkileyen kalemler arttı. Elektrik hem kasımda hem aralıkta zamlandı. Akaryakıtta indirim pompaya yansımadı. Gıdada da benzer tablo oluştu. Ulusal Süt Konseyi çiğ sütü artırınca fabrikada yoğurt, peynir, yağ maliyetleri katlandı. Bunun üzerine nakliyedeki artışın eklenmesiyle market raflarına indirim yansımadı.”

“Tek daire, tek fatura, tek tencere”
Birgün gazetesinin manşetinde, “Tek daire, tek fatura, tek tencere” başlıklı haber yer aldı:

“Ekonomik kriz ortamında milyonlarca yurttaş yüksek enflasyonun altında eziliyor. İktidarın ekonomi politikaları yoksul ve zengin arasındaki uçurumu daha da derinleştiriyor. Pazar yerlerindeki sebze artıklarıyla karnını doyurmaya çalışanlarla, tarihi geçmiş ürünler için uzun kuyruk oluşturanların manzaraları her geçen gün çoğalıyor.

İstanbul Planlama Ajansı’nın (İPA) verilerine göre 16 milyon kişinin yaşadığı megakentte 300 bin haneye et girmiyor. Hane nüfusunun ortalama 4 kişi olduğu düşünülürse İstanbul’da yaşayan 100 kişiden 7’si et yiyemiyor. Yalnızca son bir buçuk yılda İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne (İBB) destek talebiyle başvuran hane sayısı ise 600 bini aştı. Son iki yılda 150 binden fazla çocuğa Halk Süt ulaştırıldı.

İPA Genel Koordinatörü Esra Huri Bulduk, şunları söylüyor: ‘Hem evlerin ısınmaya elverişli olmaması hem de faturalara güç yettirilememesi sebebiyle ısınma dar gelirli hanelerin en önemli sorunlarından biri. Örneğin, ‘Beyoğlu Senin’ stratejik planlama sürecinde, Beyoğlu’nun en yoksul mahallelerinde yaptığımız saha çalışmasında gördük ki bir kısım yoksul aileler de evlerini küçülttüler, bu dönemde sık sık taşındılar ve en düşük kiraları ödeyebilecekleri en dezavantajlı mahallelerde toplandılar. Bu durumda hane kompozisyonu değişmedi ama hane yer değiştirdi ve barınma koşulları niteliksizleşti. Aileler birleşip dayanışarak bu süreci atlatmaya çalıştılar. Bu da giderek kalabalıklaşan hanelerde çocuklara ayrılan alanın daha da daralmasına sebep oldu.’”

“AKP’de panik havası”

Cumhuriyet gazetesi manşetindeki, “AKP’de panik havası” başlıklı haberinde, “Her fırsatta sosyal medyayı hedef alan ve demokrasiye tehdit olarak ilan eden Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın tersine AKP, çareyi sosyal medyada buldu. AKP’nin Kızılcahamam Kampı’nda anketlerde partinin oylarının görülür şekilde azalması üzerine konu masaya yatırıldı. Millet İttifakı’nın yaptığı başarılı çalışmalar örnek gösterildi.

Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Özhaseki, Millet İttifakı belediyelerinin yaptığı çalışmaların sosyal medyada daha görünür olduğunu ve daha fazla ilgi topladığını söyledi. Özhaseki’den belediye başkanlarına, ‘Karşı taraf yaptıklarını köpürtüyor. Siz de mütevazı olmayın. Sosyal medyayı aktif kullanın’ uyarısı geldi” ifadelerine yer verdi.