“Makul şüphe” keyfi uygulamalara yol açar mı?
Denge ve Denetleme Ağı’ndan da “makul şüphe” uyarısı geldi

31.10.2014
Punto24'ün de üye olduğu Denge ve Denetleme Ağı, TBMM Adalet Komisyonu gündemindeki kanun teklifiyle tartışılmaya başlanan "makul şüphe" kriterinin yasalaşması halinde keyfi uygulama ve ihlallerin önünü açacağı endişesiyle bir uyarı ve öneri metni hazırladı. Metni aynen paylaşıyoruz.
Şubat 2014 yılında yapılan değişikliğe kadar Ceza Muhakemesi Kanununun 116. maddesinde arama bakımından “makul şüphe” kriteri aranmaktaydı. Bu tarihten sonra maddede yapılan değişiklikle bu kriter "somut olaylara dayanan kuvvetli şüphe" haline getirilmiştir. Böylece arama işlemine başvurma işleminin teorik olarak zorlaştırılması hedeflenmiştir. Nitekim yedi aylık süre içinde bu değişiklğin yerinde olmadığı dile getirilerek tekrar eski kritere dönmek için yeni bir kanun değişikliği teklif edilmiştir.
“Makul şüphe” kriteri, ceza soruşturmasının bir ölçütüdür. Soruşturmayı kolaylaştırmaya yönelik bir değişiklik olup olmadığı ya da bunun gerekliliği, ceza usul hukukçularının alanıdır. Ancak 17 Ekim 2014 tarihinde, kanun teklifi daha yasalaşmadan, uygulanmaya başlandığına dair medyaya yansıyan haberler kamuoyunu rahatsız etmiş, kanun tasarısının mahiyeti ile ilgili soru işaretlerine yol açmıştır.[1] Daha yasalaşmadan bir kanun teklifine dayanarak alındığı iddia edilen hakim kararı, teklifin, yasalaştığı taktirde keyfi uygulamaların ve ihlallerin önünü açabileceği olasılığını akıllara getirmiştir.
472 sayılı “Hakimler ve Savcılar Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi” şu anda TBMM (Türkiye Büyük Millet Meclisi) Adalet Komisyonu’ndadır. Kanun teklifine ilişkin kamuoyunda en çok tartışılan hususlardan bir tanesi, teklifte yer alan “makul şüphe” kavramıdır."Makul şüphe" kriteri ceza muhakemesinde bir suçun şüphelisi veya sanığı hakkında arama yapabilmek için aranan bir ölçüttür.[2]
Denge ve Denetleme Ağı Olarak Çözüm Önerilerimiz
• Hepimizi birebir ilgilendiren ancak diğer taraftan da çok hassas ve karmaşık olan bu konunun geniş bir katılımla tartışılması gerektiğine inanıyoruz. Bu kanun teklifi, Anayasa Komisyonu’nda görüşülürken farklı kesimlerden ceza usul hukukçularının ve konunun uzmanlarının da görüşleri alınarak yasa yapma süreci katılımcı bir şekilde işletilmelidir.
• Yedi ay arayla birbirine tamamen zıt iki yargı paketi TBMM’ye gelmiştir. İlk paketle yapılan değişikliğin, Avrupa Birliği reformları kapsamında yapıldığı söylenmişti. İkinci paket ise, yasada eski uygulamaya dönülmesi hedeflenen bir kanun teklifini içermektedir. Öncelikle, reform süreci kapsamında getirilen bir uygulamanın, sürdürülmeyerek, geri adım atılması üzüntü vericidir. Bu çelişki, toplumda soru işaretlerine yol açtığı gibi, hukuki istikrar, öngörülebilirlik ve güvenilirlik ilkelerinin de zarar görmesine sebep olmuştur. Bu kanun teklifinin, nasıl bir toplumsal ihtiyaç arz ettiği kamuoyuna anlatılmalıdır.
• İlgili kanun teklifinin yasalaşması halinde, oluşabilecek keyfi uygulamalar ve ihlallere yol açabilecek pratiklerin yaşanması durumunda, gerekli yargı yollarına başvurma hakkı işletilmeli, bu keyfi uygulamalardan sorumlu yargı mensupları ve kolluk memurları ile ilgili adli ve idari soruşturmalar etkin bir şekilde yürütülmelidir. Bu bağlamda uzun süredir gündemde olan kolluk şikayet mekanizması eşzamanlı olarak hayata geçirilmelidir.
• İlgili kanun teklifi yine bir torba kanun teklifiyle Adalet Komisyonu’na gelmiştir. Torba kanun denilen uygulama, çoğunlukla, birbiriyle direk ilişkisi olmayan, pek çok mühim konunun aynı yasa teklifine eklenerek yasalaşmasıdır. TBMM bundan sonra demokratik bir yasa yapım süreci olmayan torba yasa düzenlemelerine son vermelidir
[1] Bazı ceza muhakemesi işlemlerine başvurmak için suç şüphesinin belli bir yoğunluğa ulaşması aranmaktadır. Örneğin bir kişi hakkında savcının soruşturmaya başlayabilmesi için "basit şüphe" yeterli iken, bu kişi hakkında kamu davası açmak için "yeterli şüphe", tutuklama kararı verilebilmesi için "kuvvetli şüphe" aranmaktadır. Makul şüphe ise bir suçun şüphelisi veya sanığının üzerinin, aracının, işyerinin veya konutunun aranabilmesi için aranan bir şüphe derecesidir.
[2] “Yasa Çıkmadan Makul Şüphe İle Arama ve Gözaltı”, http://www.radikal.com.tr/turkiye/yasa_cikmadan_makul_suphe_ile_arama_ve_gozalti-1219373
Denge ve Denetleme Ağı Hakkında...
Türkiye’de katılımcı ve çoğulcu demokrasinin güçlenmesi için mücadele eden bir hareketiz. Özgürlük, eşitlik, istikrar, adalet, refah ve barışın garanti altına alınması için güçlü bir denge ve denetlemenin şart olduğunu düşünüyoruz.
Ağımız, daha güçlü bir demokrasi hedefiyle çalışmak isteyen vatandaşlar ve 160'den fazla sivil toplum örgütü tarafından oluşturulmuştur. Hepimiz farklı yaklaşımlara sahibiz, farklı siyasi partileri destekliyoruz ancak çalışmalarımızda daima demokrasinin tarafındayız.