“MEB: Hafız olun”

Cumhuriyet gazetesinin manşetinde, “MEB: Hafız olun” başlıklı haber yer aldı. Haberde, “MEB Din Öğretimi Genel Müdürlüğü ile Diyanet İşleri Başkanlığı Eğitim Hizmetleri Genel Müdürlüğü arasında ‘Okul-Kuran Kursu İşbirliğine Dayalı Örgün Eğitimle Birlikte Hafızlık Projesi Protokolü’ imzalandı. Çocukların üzerinde Diyanet’in etkisini daha da artıracak protokolle, taşrada müftülükler il milli eğitim müdürlükleri ile birlikte çalışacak. MEB ise ‘hafızlık projesi’ uygulayan imam hatip ortaokullarının sayısını artıracak. ‘Yatılı’ eğitim olması gerektiği belirtilen ‘hafızlık projesinde’, çocukların okul dışındaki neredeyse bütün hayatını Diyanet şekillendirecek. MEB, ‘yarışmalar ve icazet merasimleri’ gibi etkinlikler için Diyanet ile işbirliği gerçekleştirecek. Proje kapsamında MEB’in hafızlık eğitimi veren imam hatip ortaokullarında çocuklar gündüzlü ve yatılı olarak 4 yıl eğitim alacak. Bakanlığın ‘Örgün Eğitimle Birlikte Hafızlık Projesi Uygulama Usul ve Esasları’ kitabına göre, ‘hafızlık eğitiminin üç aşamasından ‘Hazırlık ve Haslama (Pekiştirme)’ kısmının okulda, ‘Hafızlık’ eğitimi aşamasının ise Diyanet İşleri Başkanlığı’nın açmış olduğu veya desteklediği programlarla’ tamamlanacak. MEB’in Diyanet ile birlikte yürüttüğü proje kapsamında öğrencilerin okullardaki eğitimlerine ara vermeleri de ‘istenilen hedef’ için gerekli sayıldı. Proje kitabında, ‘İstenilen hedefe ulaşılması için hafızlık proje uygulayan imam hatip ortaokullarında ‘seçim’, ‘ön hazırlık’, ‘hafızlık hazırlık’ ve ‘hafızlığa başlama’ aşamalarını tamamlayan öğrencilere 6. sınıfta izin verilmesi temel bir ilke olarak önerilir’ denildi. Planlamada öğrencinin en geç 6. sınıfın sonundaki temmuz ayında hafızlığını bitirmesi ve okula başlamadan önce en az bir defa ‘haslama’ yapması hedeflendi. İmzalanan protokol kapsamında MEB, çocukların ‘mesleki, akademik, sosyal, kültürel, sportif ve ahlaki gelişimlerinin desteklenmesi’ için Diyanet’i adres gösterecek. Protokol kapsamında MEB’in öğretmen sayısı yetersiz kalırsa Diyanet, Kuran kursu öğreticileri ile eğitmen desteği verecek. Bakanlığın yasal birçok görevinde Diyanet’e yetki devredilirken, yeni gelişen koşullara göre uygulama usul ve esaslarına ilişkin kitap da güncellenecek. Kamu kaynaklarını da unutan MEB, proje ile eğitim dışı kuruluşları da bütçe kaynağı olarak planladı. Bu kapsamda ‘Projenin uygulanmasında maddi ve yerel imkânlardan yararlanmak ve hedeflenen amaçları gerçekleştirmek için müftülükler, üniversiteler, ilgili kamu kurum ve kuruluşları, sivil toplum kuruluşları ve yerel yönetimlerle işbirliği yapılabilir’ denilerek, vakıf ve dernek görünümlü dini yapılara da kapı aralandı” ifadeleri kullanıldı.

“Emekçiyi bekleyen büyük tehlike”

Birgün gazetesi manşetindeki, “Emekçiyi bekleyen büyük tehlike” başlıklı haberinde, “İşveren örgütlerinin yıllardır tekrarlayıp durdukları esnekliği ve güvencesizliği artırmaya ve iş mevzuatında kalan son kırıntıları ortadan kaldırmaya dönük öneriler, Türkiye’nin en büyük işveren örgütü olan Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) tarafından güdeme getirildi ve 16 Mayıs 2019’da toplanan Yatırım Ortamının İyileştirilmesi Koordinasyon Kurulu (YOİKK) Yönlendirme Komitesi toplantısında kabul edilerek hızla hazırlıklara başlandı. Çalışma hayatında yeni bir kölelik düzeni yaratacak öneriler kısaca şunlar: -Belirli süreli (geçici) çalışmada keyfilik: Bilindiği gibi İş Yasası’nın 11. maddesine göre belirli süreli (geçici) çalışma sözleşmeleri esaslı bir neden olmaksızın birden fazla yapılamıyor. Yapılırsa belirsiz süreli sözleşmeye dönüşüyor. Öneri ile belirli süreli sözleşme esaslı bir neden olmaksızın dört kez yapılabilecek. Böylece bir neden olmadan keyfi olarak işveren işçileri belirli süreli sözleşmeyle yıllarca çalıştırabilecek ve işçiler kıdem tazminatına hak kazanamayacak. -Deneme süresi 2 aydan 6 aya çıkarılacak: Bilindiği gibi deneme süresi halen iki aydır. Deneme süresi içinde taraflar iş sözleşmesini bildirim süresine gerek olmaksızın ve tazminatsız feshedebilir. Deneme süresi altı aya çıkarılarak işverene altı aya kadar bildirimsiz ve tazminatsız fesih hakkı tanınacak. Bu altı aylık çalışma süresinde işçinin ücret alacağı dışında hiçbir hakkı söz konusu olmayacak. -Telafi çalışması 2 aydan 6 aya çıkarılacak: İş Yasası’nın 64. maddesine göre işveren zorunlu nedenlerle işin durması, ulusal bayram ve genel tatillerden önce veya sonra işyerinin tatil edilmesi veya benzer nedenlerle işyerinde normal çalışma sürelerinin önemli ölçüde altında çalışılması veya tamamen tatil edilmesi ya da işçinin talebi ile kendisine izin verilmesi hallerinde, iki ay içinde çalışılmayan süreler için telafi çalışması yaptırabilir. Yasada öngörülen 2 aylık süre 6 aya çıkarılıyor ve çalışılmayan cumartesi günlerinde de telafi çalışmasının önü açılıyor. -İşçi alacaklarında dava açma süresi 5 yıldan 1 yıla indiriliyor: Bilindiği gibi kıdem tazminatı başta olmak üzere, yıllık izin ücreti, iş sözleşmesinin bildirim şartına uyulmaksızın feshinden kaynaklanan tazminat, kötü niyet tazminatı, iş sözleşmesinin eşit davranma ilkesine uyulmaksızın feshinden kaynaklanan tazminatların zaman aşımı süreleri, sendikaların tüm itirazlarına rağmen 2017’de 5 yıla düşürüldü. Şimdi tüm işçi alacaklarında dava açma süresi 5 yıldan 1 yıla indirilmek isteniyor. Böylece işçinin geçmişe dönük hak taleplerinin önü tıkanacak” ifadelerine yer verdi.

“Bu ne israf, biraz insaf”

Sözcü gazetesi manşetinde, “Bu ne israf, biraz insaf” başlıklı habere yer verdi: “El değiştiren belediyelerde ‘para saçma’, ‘adam kayırma’, ‘israf’, ‘yandaşa torpil’ her şey ortaya döküldü. İşte bunlara birkaç örnek: ‘Samsun’da CHP’ye geçen Atakum Belediyesi’nin eski yönetimi, 3 tesisi birilerine vermiş. Yeni başkan Cemil Deveci, ‘Sözleşmesiz vermişler. Kim işletiyor belli değil. El koyduk’ dedi. Ankara Belediye Başkanı Mansur Yavaş eski yönetim döneminde tanesi 30 bin liradan 32 milyon liralık ithal ağaç, 5 milyon liralık da top alındığını açıkladı. Ağaçların çoğu kurumuş. Başkanlığını Gaziantep Belediye Başkanı Fatma Şahin’in yaptığı Türkiye Belediyeler Birliği, 4 gün önce Filistin’de iftar düzenledi. Sadece AKP’li başkanlar götürüldü. Kişi başı 4 bin lira harcandı. İstanbul Belediyesi’ne bağlı İSPER şirketinin bu yıl için 437 bin liraya organizasyon hizmeti aldığı ortaya çıktı. Halka Hacivat-Karagöz oynatılacak, mısır ve pamuk şeker dağıtılacak.”