P24 belgeselcilik atölyesiyle ODTÜ GİSAM’daydı
GİSAM’da gerçekleşen atölyede gazetecilik ilkelerinden masumiyet kaybına ve ikincil travmaya kadar birçok zorlu konu tartışıldı

20.05.2016
Punto24 Bağımsız Gazetecilik Platformu’nun (P24) üniversitelerin iletişim, gazetecilik, radyo ve televizyon ve görsel sanatlar bölümlerinde, ‘’Nasıl Yapmalı’’ başlığı altında düzenlediği gazetecilik atölyeleri çerçevesinde Mayıs ayı ortasında Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Görsel-İşitsel Sistemler Araştırma ve Uygulama Merkezi’nde (GİSAM) “Filming Peace and War” (Savaş ve Barışı Kayda Almak) başlıklı bir belgeselcilik atölyesi düzenlendi.
İki gün süren atölyeyi GİSAM’da video üretimi, uluslararası habercilik, medya ekonomisi, araştırmacı gazetecilik konularında ders alan öğrenciler, çeşitli sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri ve diğer üniversitelerden katılımcılar izledi.
Masumiyet kaybı
17 – 18 Mayıs tarihlerinde ODTÜ GİSAM’da gerçekleştirilen seminerin ilk oturumunda atölyenin eğitimcileri tanıtıldı. İki gün boyunca tüm gün süren atölyede Köln’de yaşayan gazeteci ve belgesel yönetmeni Martin Gerner, ODTÜ GİSAM öğretim üyesi ve yönetmen Thomas Balkenhol ile belgesel yapımcıları Reyan Tuvi ve Kutbettin Cebe eğitimci olarak yer aldı.
Atölyenin ilk gününde Gerner’in yönetmenliğini yaptığı ve Afganistan’da Alman müdahalesini ele alan “Generation Kundus” (Kunduz Nesli), Cebe’nin yönettiği Rojava’nın demokratik özerklik yapısını ele alan “Roza, İki Nehrin Ülkesi” belgesellerinin fragmanları ile Tuvi’nin henüz yapım aşamasında olan ve Kobanê’yi anlatan “Savaşın Gölgesinde” belgeselinden kesitler gösterildi.
Belgeselcilerin ilk defa savaş bölgesinde çalışmak ile ilgili deneyimlerini aktardığı bu ilk oturumda gerçekleşen tartışmada, “Yeryüzü Aşkın Yüzü Oluncaya Dek” adlı Gezi belgeselinin de yönetmeni olan Tuvi, Gezi’de tanık olduğu polis şiddetinin kendisini Kobanê’ye hazırlamış olduğunu düşündüğünü söyleyerek, “Gezi’de belgeselci olarak masumiyetimi kaybetmiş olabilirim.” dedi.
Öğleden sonra yapılan oturumda, Martin Gerner, gazeteci olarak uzun süredir izlediği Afganistan’ın tarihini ve Türkiye’yle olan ilişkisini çeşitli belgesellerden kesitler eşliğinde anlattı. Aynı oturumda kurgusunu Thomas Balkenhol’un yapmış olduğu Nezahat Gündoğan’ın Dersim katliamı sonrası tanıklıkları belgeleyen “Hay Way Zaman” belgeseli gösterildi.
Bu oturumda tanıklıkların belgelerle desteklenmesi ve yorumsuz anlatı gibi temel gazetecilik nosyonları ele alındı. Takip eden tartışmada belgeselcinin ve izleyicinin yaşadığı ikincil travma, genel izleyicide duyarsızlaşma ve Almanya’nın Holocaust sonrası deneyimi ışığında belgelendirmenin sonraki nesiller için yüzleşmede ve yasal süreçlerdeki değeri konuşuldu.
Sivil yaşamların belgelenmesi
Savaş ve çatışma bölgelerinde iliştirilmiş gazeteciliğin yarattığı sorunlar ve genel olarak çatışma bölgelerinde sivil halka ulaşmanın zorluğunun tartışıldığı bir diğer oturumda, Danimarkalı gazeteci Nagieb Khaja’nın Afganistan’da sivillere cep telefonu vererek günlük hayatlarını kayda almalarını sağlayrak çektiği “My Afghanistan, War in the forbidden Zone” (Benim Afganistan’ım, Yasaklı bölgede savaş) belgeseli gösterildi. İzleyen tartışmada sivil yaşamların çatışmalı bölgelerde gerçekleşen çoğu belgesel ve gazetecilik çalışmasında yer bulamamasının doğurduğu sorunlar ve çatışmalı ortamlarda sivil hayatı belgelemenin yöntemleri konuşuldu.
Seminerin ilk gününde ayrıca Gerner’in “Kunduz Nesli” ve Tuvi’nin “Savaşın Gölgesinde” aldı çalışmasından kesitler gösterildi.
Savaşlarını ardında konuşulmayan gerçek
Atölyenin, savaş belgeselciliği hakkında nitelikli tartışmalara sahne olan ikinci gününde Reyan Tuvi, Kutbettin Cebe ve Martin Gerner, çatışma bölgelerinde çekim yapmak ve savaşın estetiğiyle ilgili görüş ve deneyimlerini paylaştı.
İkinci gün yapılan bir diğer oturumda Thomas Balkenhol’un moderatörlüğünde Alman belgesel filminde “Savaş ve Barış” konusu tartışıldı. Atölyenin bu ikinci gününde, savaş haberciliğinde fazla gündeme gelmeyen ve P24 eğitimcilerinin ayrı bir atölye konusu olması gerektiğini düşündüğü uluslararası silah imalatı ve ticareti konuları detaylı olarak konuşuldu.
Daha önce seminerde yer alması planlanmamış bir diğer eğitimci, Kabilli belgesel yönetmeni Alka Sadat, oturuma Skype ile bağlanarak çatışmalı ortamlarda belgeselcilikle ilgili görüşlerini ve Afganistan’da belgeselcilerin deneyimlerini aktardı.
İki günlük atölye, Cebe’nin “Roza, İki Nehrin Ülkesi” adlı Rojava belgeseli gösterimi ile son buldu.
Katılımcılar hakkında bilgi:
Martin Gerner: 1966 doğumlu film yönetmeni, yazar ve gazeteci. Almanya’da televizyon kanalı ARD, Deutschlandfunk, Deutsche Welle ve ulusal bazı gazetelerde görev yaptı. 2004 yılından bu yana gazeteci olarak Afganistan’ı takip eden Gerner, aynı zamanda desteğe ihtiyacı olan medya ve sivil toplum kuruluşlarında eğitimler veriyor.
Thomas Balkenhol: Görüntü yönetmeni, ODTÜ GİSAM öğretim üyesi. Kısa film ve kurgu konusunda çalışmalarıyla bilinen Balkenhol, “İki Dil Bir Bavul,” “Sonbahar” ve “İz” gibi birçok filmin kurgusunu yaptı.
Reyan Tuvi: Yazar, yapımcı, yönetmen. 2010 yılında “Ofsayt” belgesiyle 47. Altın Portakal Film Festivali’nin En İyi İlk Belgesel Ödülü’nü kazandı. Tuvi’nin Gezi Direnişi’ni anlatan “Yeryüzü Aşkın Yüzü Oluncaya Dek” belgeseli geçen sene Uluslararası Antalya Film Festivali’nde son anda programdan çıkarılmıştı.
Kutbettin Cebe: Belgesel yönetmeni. 2012’de Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi’nden mezun oldu. “Roza – İki Nehrin Ülkesi” belgeseli, Jin û Jîn (2012) adlı kısa filmi yönetti.
P24 Seminerleri Hakkında
Bu yıl P24 tarafından Açık Toplum Vakfı’nın desteğiyle düzenlenen “Nasıl Yapmalı” seminerlerinde Kocaeli Üniversitesi, İstanbul Üniversitesi, ODTÜ, Ege Üniversitesi, Bilgi Üniversitesi, TED Üniversitesi ve Eskişehir Üniversitesi’nde Video Belgesel, Sosyal Medya, Habercilikte Ayrımcı Dilden Kaçınma ve İnteraktif Yayıncılık konulu 11 seminer gerçekleştirildi.