Şah Fırat Operasyonu ve ulusal çıkar haberciliği
“Gazeteci, ulusal ve uluslararası politikalar konularında önyargılara değil, halkın haber alma hakkına dayanır.’’ İlke böyle, ya uygulama?
10.08.2015
Giriş:
21-22 Şubat 2015'de Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından gerçekleştirilen, Süleyman Şah Türbesi'nde bulunan 38 personelin Türkiye'ye getirilmesi ve türbede bulunan ve Süleyman Şah ve iki muhafızının naaşının saklandığı belirtilen muhafazalar ile diğer eşyaların Suriye'nin Eşme köyüne taşınmasıyla sonuçlanan Şah Fırat Operasyonu[1], Türkiye medyasında haber etiği ve üretimi bakımından önemli bir örnek teşkil ediyordu. 20 Temmuz 2015'te Suruç'ta 33 kişinin ölümüyle sonuçlanan bombalı saldırı ve 2 gün sonra 22 Temmuz'da Ceylanpınar'da 2 polisin öldürülmesinin ardından yeniden başlayan silahlı saldırılar ve operasyonlar döneminde ana akım medyanın ürettiği söylemin, yönetenler tarafından belirlenen ulusal güvenlik ortak paydasında buluşması, Şah Fırat Operasyonu sırasında sergilenen refleksler gözönüne alınınca bir sürpriz değildi. Operasyon, hükümetin medya kanallarıyla kurduğu koordinasyonun hem alandan haber akışını hem de haberin servis edilme biçimlerini etkilediği proaktif bir niteliğe sahipti.
Bu çalışmada, Galatasary Üniversitesi medya ve İletişim Çalışmaları Doktora Programı kapsamında Prof. Dr. Yasemin İnceoğlu'nun gözetiminde medya etiği alanında bu operasyonun medyada aktarılma süreci üzerine yoğunlaştık. Çalışma dahilinde farklı okur kitleleri olan beş gazetenin online platformlarında 22-23 Şubat 2015 tarihleri arasında üretilmiş haber metinleri söylem analizine tabi tutulmuş[2], ulusal çıkar haberciliğinin yeni bir boyutu olarak Şah Fırat Operasyonu tecrübesi kriz iletişimi ve risk önleme yöntemlerinin farklı siyasal eğilimlere sahip haber platformlarına yansımaları bakımından analiz edilmiştir.
Ulusal güvenlik ve vatanseverlik kıskacında medya:
Medya etiği ve gazetecilerin sorumlulukları üzerine uluslararası alanda kabul edilmiş ve yazıya dökülmüş tek bir kurallar bütünü olmasa da demokratik rejimlerdeki basın meslek kuruluşlarında yaklaşık olarak benzer noktalara vurgu yapıldığını görürüz. Türkiye'de bu alanda “söz söyleme” konusundaki en yetkin ve ehliyet sahibi kuruluşlardan olan Türkiye Gazeteciler Cemiyeti, yayımladığı “Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi'nde” gazetecilerin temel görevlerinin tanımladığı bölümde, ilk madde olarak halkın bilgi edinme hakkına vurgu yapar ve gazetecinin kendi açısından sonuçları ne olursa olsun gerçeklere ve doğrulara saygı duymak ve uymak zorunda olduğunu belirtir. Yine aynı bölümde yer alan şu ifadeler de dikkat çekicidir: “Gazeteci, devleti yönetenlerin belirlediği ulusal ve uluslararası politikalar konularında önyargılara değil, halkın haber alma hakkına dayanır. Onu mesleğin temel ilkeleri ve özgürlükçü demokrasi kaygıları yönlendirir”.
Yukarıdaki ilkede alt çizilen hassasiyete, yani devlet politikalarından çok halkın haber alma hakkına dayanan habercilik anlayışı, özellikle uluslararası operasyonlar, krizler ya da savaş durumunda ilk terk edilen temel kurallardan biri olmaktadır. Kitle iletişim araçları üzerinden kamusal tartışmaların gündemini ve o tartışmanın çerçevesini belirleme yeteneğine zaten sahip olan iktidar (İnceoğlu, 2009, 18), kriz dönemlerinde yürürlüğe soktuğu ek önlemlerle olayların haberleştirilmesi sürecine daha da müdahil hale gelmektedir.
Ancak medyanın, yukarıda sıralanan temel ilkeler ışığında, karnesi “zayıflarla” doludur. “Ulusal güvenlik” kavramı bir meşruiyet zemini olarak sunulduğunda ana akım medya “vatansever” bir tutuma bürünür. Özellikle ulusal sınırlar dışında bir gerilim söz konusu olduğunda “içeride” siyasi çatışma çok rastlanan bir olgu değildir ve devlet aktörlerinin haber gündemini belirleme konusundaki etkileri artar (Magder, 2003:36). Türkiye'deki medya kuruluşlarının “refleksleri” üzerine yapılan araştırma ve yorumlarda da özellikle uluslararası kriz durumlarında, ulusal çıkar kırmızı çizgisinin ana akım medya kuruluşlarının yayın politikasının ana belirleyicisi olduğu saptamalarına sıkça rastlanabilir. Doğan Tılıç, gazetecilerin bazı ulusal kriz dönemlerinde “milliyetçi” olmaları için kendi dışlarından ciddi bir baskı hissettiğini ve bu baskıya boyun eğildiğinde “doğruyu söylemenin” olanaksızlaştığını, irrasyonel davranışların yaygınlaştığını belirtir (Tılıç, 1999). Bu gibi dönemlerde sıkça rastlanan örnek, “havuz” haberciliği; yani bir gerilim, çatışma ya da kriz durumunda bilgi, görsel ve görüntülerin tek kaynaktan dağıtılması ve bağımsız habercilik olanaklarının sınırlanması.dır Bu noktada havuz haberciliği gibi gündeme gelen bir başka kavram da “ambalajlanmış haber”dir (Arsan, 2009, 31). Bazı durumlarda haber kuruluşlarına “basın paketleri” servis edilir; haber diliyle yazılmış basın bültenleri onlarla birlikte kullanılabilecek fotoğraf ve görüntülerle tek ya da birkaç merkezden dağıtıma sokulur. Bu servisler, medya kuruluşlarına resmi otoritelerin tepkisini çekmeden sayfa ya da ekranlarını doldurma olanağı sağlar. İleride daha ayrıntılı görüleceği gibi Şah Fırat operasyonunda da yaşanan budur. Bu süreçte operasyonun ayrıntılarına ilişkin ana akım medya kuruluşlarında yer alan bir çok haberin kaynağı Genelkurmay Başkanlığı'nın yaptığı bilgilendirme, görüntülerin kaynağı da yine Genelkurmay Başkanlığı ve Anadolu Ajansı'ydı. Çatışma ve kriz anlarında medya organlarının bağımsızlıklarını bir üst otoriteye devrettikleri durumlarla daha sık karşılaşırız. Böyle durumlarda basın kuruluşları ordunun ya da hükümetin basın sekreterliği gibi davranıp sadece resmi açıklamaların ya da resmi yaklaşımın izleyici ve okuyuculara ulaştırılması görevi görürler. Ancak bunun daha ileri bir aşaması da vardır. Medya kuruluşları otoritelerle öyle iç içe geçmiştir ki yaşanan çatışma ve krizin adeta bir enstrümanı, hatta sahnesi haline gelirler.
Operasyonun iletişimsel yapısı: Kriz iletişimi mi? İletişimin krizi mi?
Medyanın politik potansiyelini en iyi ölçebileceğimiz dönemler kriz dönemleridir. Özellikle dış politika krizleri söz konusu olduğunda medya çok ciddi eleştirilerle başbaşa kalmaktadır (İrvan, 1999). Krize ilişkin en rahat yapılabilecek tanımlama muhtemelen onun beklenmediklik ve hazırlıksızlık ile ilgili karakteridir. Bu bağlamda krizler yönetilmiş, hesaplanmış, hazırlanılmış ya da öngörülen durumların ötesinde öngörülemeyen durum olarak tanımlanabilir. Başbakanlık Kriz Yönetim Merkezi Yönetmeliği'nde kriz yönetimi gerektiren haller olarak devletin ve milletin bölünmez bütünlüğü ile milli hedef ve menfaatlerine yönelik hasmane tutum ve davranışların, Anayasa ile kurulan hür demokrasi düzenini veya hak ve hürriyetlerini ortadan kaldırmaya yönelik şiddet hareketlerinin, tabi afetlerin, tehlikeli ve salgın hastalıkların, büyük yangınların, radyasyon ve hava kirliliği gibi önemli nitelikteki kimyasal ve teknolojik olayların, ağır ekonomik bunalımların ve iltica ve büyük nüfus hareketlerinin ayrı ayrı veya birlikte vuku bulduğu haller tanımlanmıştır (BKYMY, 2015). İşte bu gibi dönemlerde genel eğilim, savaş ve kriz anlarında medyada yayımlanacak haberlerin sansürden değilse bile oto-sansürden geçmesi gerektiği yönündedir (İrvan, 1999). Şah Fırat Operasyonu, devletin olağandan olağanüstüye geçişini ve kriz iletişiminde atladığı yeni bir aşamayı, kamu diplomasisinde yeni bir paradigmayı işaret etmektedir. Türkiye tarihinde kamu kurumları tarafından sürdürülen kriz iletişimi çoğunlukla doğal afetler ve ekonomik kriz etrafında bir literatüre dayalıdır. Yine AKP döneminin dönüşen iletişim stratejilerinin bir parçası olarak bir değerlendirme yapılmak isteniyorsa AKP'nin kriz stratejisinin iletişimsel aşamalarının operasyonel aşamanın bir parçası olarak tanımlanması şarttır. Bu bağlamda Şah Fırat Operasyonu'nu planlanmış bir stratejinin parçası olarak görmeli, klasik bir kriz yönetimi olarak ele almamalıyız. Bu yargıyı kuvvetlendiren bulgular aşağıda sıralanacak veriler kadar, sonuç bölümünde kısaca aktarılacak olan ve operasyon sırasında ve sonrasında haber merkezlerine dayatılan haber yapma metotlarına dair işaretler içeren muhabir ve editörlerin anlatımlarıdır.
Seçilen mecralar ve yöntem:
Seçtiğimiz yayınlar yenisafak.com.tr, zaman.com.tr, sol.org.tr, hurriyet.com.tr ve ajansafirat.com adreslerinde yayın yapan sırasıyla Yeni Şafak, Zaman, Sol, Hürriyet ve ANF’dir. Bu gazetelerden Yeni Şafak, Adalet ve Kalkınma Partisi seçmeninin tercih ettiği lise ve üzeri eğitim alan okur oranı %56 olan ve erkek okuru yo[3]ğunlukta bir gazete ve sağ-dindar seçmen kitlesini temsil ediyor, zaman.com.tr Türkiye’deki Fethullah Gülen Cemaati olarak bilinen cemaatin üyelerinin tercih ettiği %76’sı lise ve üzeri eğitim alan bir başka sağ dindar gazete (Subaşı, 2012), sol.org.tr sol ve seküler eğilimli AKP karşıtı kitlenin takip ettiği, Hürriyet ana akım ve AB grubunun en yüksek erişim oranı ile takip ettiği kentli orta sınıf (Hürriyet Gazetesi Okur Profili, 2012), ANF ise sol eğilimli Kürt kitlenin takip ettiği yayın olarak tanımlanabilir. Bu gazetelerin seçiminde farklı okur kitlelerinin temsili, okunurluk ve sahibiyet ilişkileri göz önünde bulunduruldu. İçerik analizi Şah Fırat Operasyonu’na yönelik yayınlarda sırasıyla kesinlikle olumlayan, olumlayan, nötr, olumsuz yaklaşan ve kesinlikle olumsuz yaklaşan şeklinde bir beşli ölçek üzerinden gerçekleştirilmiştir. Sırasıyla içerik analizi yapılan gazeteler ve elde ettiğimiz sonuçlar şöyledir.
zaman.com.tr:
zaman.com.tr Şah Fırat Operasyonu’na özel içerikleri http://www.zaman.com.tr/indeks/şah-fırat-operasyonu adresi altında endekslemiştir. Bu adres altında zaman.com.tr dahilinde 22 Şubat 2015 ve 23 Şubat 2015 tarihleri arasında girilmiş 22 adet haberin 15 Mayıs 2015 – 1 Haziran 2015 arasında aktif olduğu gözlemlenmiştir. zaman.com.tr’nin haberlerine kronolojik olarak bakıldığında ilk anda milli savunma refleksi ve ölen askerden hareketle harekatın başarısını olumlayan ve şehitlik üzerinden operasyonu ele alan, gelen bilgilerle yetinen bir haber anlayışı görüyoruz. 2 günlük süre içerisinde Süleyman Şah Operasyonu ile ilgili haber ve haber-yorum olarak kategorilendirilmiş ve endekslenmiş yazılarda 4 tane olumlu, 6 tane nötr, 10 tane olumsuz, 1 tane kesinlikle olumsuz bir tane de olumlu yazı olduğu görülmüştür. Gazete özellikle haberlerin verilmesi döneminde manşet atarken ve başlık belirlerken “milli menfaat” savunuculuğu yapmaya gayret etmiş, ajanslardan aldığı haberleri olduğu gibi kullanarak yayınladığı 22 haberden 10’unu nötr bir dille aktarmıştır. Nötr haberlerin çoğu ajansların adları verilerek ve ifadeye dayalı bir haber diliyle kullanılmıştır. Zaman Gazetesi muhabirleri ve editörleri tarafından hazırlanan haberlerde ise farklı bir tablo ortaya çıkmaktadır. Mustafa Destici üç ayrı haberde yer alırken, Destici’nin sözleri ve eylemleri hükümet karşıtı içerikleriyle haberleştirilmiştir. Aynı şekilde gelen tepkiler ve yorumlardan oluşan haber metinlerine bakıldığında AKP karşıtı yorumlar ağır basmaktadır; muhalefetin yoğunlukta olduğu bir anlatım tercih edilmektedir. Ancak bu anlatım çoğunlukla milli çıkarlar etrafında bir anlatımdır. Gazete içinden olmayan siyasi kimliklerin anlatım ve ifadelerine dayalıdır. Bu dil bir tek Zaman Gazetesi Dış Haberler Müdürü Bülent Keneş’in yazısında sertleşerek en olumsuz olarak ifade ettiğimiz kategoride değerlendirilebilir hale gelmiştir. “Ricat: Zafer mi Hezimet mi” başlıklı yazıdaki ifadeler hükümete ve operasyonun yönetilme biçimine yönelik gazete içinden ve doğrudan bir eleştiridir. Dolaylı eleştiri tercih edilmemiştir.
sol.org.tr:
Komünist Parti’nin yayın organı olan sol.org.tr’nin web sitesine 23 Mayıs 2015 Cumartesi günü erişildi ve konuyla ilgili 23 içeriğe erişildi. Sol.org.tr editörleri operasyon sürecini masadan yönetirken bu iki günlük kritik süreç içerisinde bölgeye giden bir muhabirleri olmadığı görülüyor. Bu sitede üretilmiş 23 içerikten 8’i iktidarın söylemini doğrudan yansıtan ve haberde denge eforu gözetmeyen bir nitelik taşırken, 10’unun olumsuz, 3’ünün ise kesinlikle olumsuz nitelik taşıdığını görebiliyoruz. Nötr nitelikte ise yalnızca 2 haberin yapıldığı görülmektedir. Bu haberlerde hükümet kaynaklı söylemle arkaplan bilgisine bir arada yer verilmiştir.
sol.org.tr’nin hükümet söylemini yansıtan haberlerinin çoğu ajans ve hükümet tarafından verilen demeçlerden kaynaklı haberlerdir. Olumsuz haberlere bakıldığında muhaliflerden gelen operasyonun başarısızlığına ilişkin haberlerin yanı sıra hükümet içindeki enformasyon çatışmalarından kaynaklı haberler öne çıkıyor. 3 adet çok olumsuz haber ise AKP’li milletvekilleri ve medya kuruluşlarının rasyonel olmadığı gazete tarafından öne sürülen beyanatları ve seküler vurguyla komutanlığın türbe yapılmasına karşı çıkılması şeklinde vuku buluyor. sol.org.tr’nin hükümet karşıtı bir yayın olmasına karşın kamu diplomasisi işleyiş sürecinden etkilendiği görülüyor. Bu hem sol.org.tr’nin internet odaklı ve “hızlı erişime” dayalı bir yayın olmasıyla, hem de editörlük veya muhabirlik eforu bakımından bu kriz durumuna hazırlıksız yakalanmasıyla açıklanabilir.
firatajans.com:
24 Mayıs 2015 tarihinde eriştiğimiz firatajans.com, ajansafirat.com gibi farklı birçok url üzerinden yayın yapan ve yoğunlukla Türkiye’deki Kürt Siyasal Hareketi’nin takip ettiği bir haber mecrası olarak ANF’de yer alan Süleyman Şah Haberleri sayıca diğer mecralara göre oldukça azınlıktadır. 23 Şubat 2015 tarihine Arzu Demir ve Amed Dicle tarafından yazılan ve en olumsuz kategorisinde değerlendirilebilecek haber yorumlarda operasyon için “yenilgi” gibi ifadeler kullanılmış, hükümet medyasının söylemi eleştirilerek verilmiştir. Diğer 6 haberde ise olumsuz yaklaşım hakim görülmektedir. Kürt Medyası’nın Süleyman Şah Türbesi’ne yönelik Şah Fırat Operasyonu ve çevresinde haber yapma refleksi Davutoğlu’nun işbirliğini yalanlaması ve Abdullah Öcalan’ın Eşme Ruhu vurgusundan sonra öne çıkmıştır. ANF hükümet sözcülerinin görüşlerine yer vermemeyi tercih etmiştir.
hurriyet.com.tr
hurriyet.com.tr'nin Şah Fırat operasyonuyla ilgili içeriklerine http://www.hurriyet.com.tr/index/sah-firat adresinden 24.05.2015 tarihinde erişilmiştir. Bu çerçevede web sayfasında 22.02.2015 ve 23.02.2015 tarihlerinde 38 farklı haber sayfası bağlantısı sıralanmaktadır. Erişilen haberlerin 18'si 22 Şubat, 20'si 23 Şubat tarihlidir. Operasyonun hemen ardından (22. 02.2015) sitede yer verilen 18 haberden yaklaşık yarısı; operasyon resmi görüşün iletilmesi yönündedir ve dolayısıyla operasyonu olumlar niteliktedir. Bu günde siteye yüklenen 5 haber, farklı kaynaklardan gelen bilgilerin derlendiği, hamasi herhangi bir hamasi söylem içermeyen ve 'bilgilendirici' yönü ağır basan 'nötr' haberlerdir. Aynı gün içinde muhalefetteki CHP ve HDP milletvekillerinin operasyonu eleştiren açıklamaları da ayrı birer haber olarak sitede yer almaktadır.
Operasyonun üzerinden iki gün geçtikten sonra sitedeki haberlerin kompozisyonunda ilk güne oranla dikkat çekici bir farklılaşma ortaya çıkıyor. Muhalefet partileri ve Suriye yönetiminin operasyona dönük eleştirilerinin gündeme getirildiği 8 ayrı habere yer verilirken, hükümet yetkililerinin açıklamaları 4 ayrı haber olarak siteye giriyor. Yine bu günde 8 haber de 'nötr' haber metinleri olarak dikkat çekiyor. Sitenin 'görsel' tercihi olarak da ilk gün sadece Anadolu Ajansı tarafından servis edilen ve sınırın Türkiye tarafındaki muhabirlerin geçtiği fotoğraflara yer verilirken ikinci gün bir haberde (Akıllara o soru geldi, 23.02.2015) Suriye tarafında YPG mevzilerinden çekilen fotoğraflara yer verilmesi dikkat çekici.
Ele alınan 38 haberden 12'si resmi görüşü birebir yansıtan haberlerken, 12'si de resmi görüş dışında yurtiçi ya da yurtdışı kaynaklı eleştirilerdir. Yayın organı bu süreçte yorum içeren herhangi bir ifadeyi başlığa ya da spota çekmeme konusunda hassasiyet göstermiştir. Operasyonun ilk saatlerini takiben resmi açıklamalara boğulan sitedeki haber ağırlığı alternatif görüşlere yer verilen haberlerin siteye konmasıyla ikinci gün dengelenmiştir.
yenisafak.com.tr
yenisafak.com.tr'nin Şah Fırat operasyonuyla ilgili içeriklerine (w ww.yenisafak.com.tr/Arsiv/default.aspx?ie=ISO-8859-9&oe=ISO-8859-9&cx=017300299260394644477%3Ae8fyn46yzze&cof=FORID%3A11&q=sah firat) adresinden 25.05.2015 tarihinde erişilmiştir. Yapılan arşiv taramasında 22-23.02.2015 tarihlerinde sitede yar alan 40 habere erişilmiştir. Erişilen haberlerin 26'sı 22 Şubat tarihini, 14'ü 23 Şubat tatihini taşımaktadır. En dikkat çekici nokta sitede bahsedilen zaman aralığında yer alan 40 haberden sadece birinin Şah Fırat Operasyonu hakkında eleştirel yaklaşım sergileyen bir demeç üzerine kurulu olmasıdır ('Esed rejiminden Şah Fırat yorumu', 23.02.2015). Bunun dışında 5 haber, operasyonu eleştirenlere yöneltilen eleştiri ve/veya suçlamalara ayrılmıştır ('Sözcü'den tarihi hata', ' İngiliz bile kıskandı Sözcü ise çıldırdı', ' İran'ın Süleyman Şah tepkisi CHP ile oldu', ' Paralel Yapı'dan 'Şah Fırat' ihaneti', ' Kılıçdaroğlu şimdi de savaş peşinde').
Sitede yer alan haberlerin 4'te biri (10 tane), 'nötr' olarak adlandırılabilir. Bu haberlerde Anadolu Ajansı ya da kurumun bölgedeki muhabirlerinin aktardıkları bilgiler herhangi bir hamasi ya da övücü yorum kullanılmadan servis edilmiştir. Yeni Şafak'ın bu süre içinde yer verdiği haberlerin yarıdan fazlası (21 tane) ise ya resmi yetkililerin açıklama, demeç ve yorumlarının doğrudan alıntılandığı ya da operasyona net destek verenlerin demeçlerinin sayfaya taşındığı haberlerdir.
Sonuç ve Çıkarımlar
Beş mecra üzerinde yaptığımız incelemeler sonucunda ilk aşamada politik ve pratik olmak üzere iki ayrı kategori üzerinden sonuçları sınıflandırmayı uygun bulduk. Politik sonuçlarımız, gazetelerin en başta tarif ettiğimiz politik tutumlarına göre Şah Fırat Operasyonu sırasında aldıkları tutumun değerlendirmesine dayanıyor. Pratik sonuçlar ise, mecraların Kamu Diplomasisi kanalıyla gelen haberleri kullanma ya da kullanmama yönündeki kararlarına dayanıyor.
Politik olarak, yenisafak.com.tr , iktidara karşı söylem yansıtan bir ifade alıntısı haricinde tüm haberlerinde nötr, olumlu ya da fazlasıyla olumlu olarak tanımlanabilecek bir ton kullanarak, Şah Fırat Operasyonu’nu en açık şekilde destekleyerek, yürütülen iletişim operasyonunun iktidara yakın medya üzerinde etkili olabileceğine dair öngörümüzü doğruladı. Tespit edilen kırk haberden yalnızca birinin olumsuz tonda oluşu pratik bağlamında hem kriz anlarındaki milli reflekslerin hem de bir kriz iletişimi operasyonu olarak Şah Fırat Operasyonu’ndaki Kamu Diplomasisi operasyonunun bu gazete üzerinde etkili olduğunu gösterdi. Üstelik bu mecrada, operasyonla ilgili eleştirilerden çok o eleştirileri yöneltenlere dönük suçlayıcı ve eleştirel haberlere yer verilmesi yenisafak.com.tr'nin operasyona ilişkin olumlu algı yaratılması noktasında 'aktif' bir özne konumunda değerlendirilebileceğini göstermektedir. Yeni Şafak'ın operasyonun başlarında tüm yayın kuruluşlarından önce operasyonun ayrıntılarıyla ilgili bir tweet paylaşıp ardından bu tweetin silinmesi ve normal koşullarda bir habercilik başarısı kabul edilebilecek bir hamleyi geri çekmesi de bu mecranın 'denetim altında olduğu' algısını güçlendirmektedir.
Fethullah Gülen Cemaati’ne yakınlığıyla bilinen, milliyetçi ve muhafazakâr bir yayın olarak zaman.com.tr’yi incelenirken Zaman Gazetesi ile Adalet ve Kalkınma Partisi ve medyası arasında süregelen gerginlik durumu da göz önüne alınmalıdır. Bu bağlamda zaman.com.tr’den AKP’nin yürüttüğü bu operasyona yönelik eleştirel bir tutum beklenmekteydi. Zaman Gazetesi, kendi muhabir ve editörlerinin imzalarıyla yayınlanan tüm haberlerde hükümet karşıtı bir tutum sergilemiştir. Yalnızca dört haber hükümetin söylemini doğrudan ve tek başına yayınlayan ve olumlu sayılabilecek bir tondaydı. Gazetenin milliyetçi muhafazakâr tonu, meselenin “toprak kaybı” ile ilgili olması ve “ulusal bir kriz” olarak tanımlanmasına rağmen gazete hükümete karşı mesafesinden ötürü haberlerinde olumsuz içerikleri sayısal olarak hakim kılmıştır. Milliyetçi ve muhafazakâr strateji Genel Kurmay Başkanlığı ve benzeri devlet kurumların söylemlerinin aktarılması sırasında aynen alıntılayarak yapılan haberlerle korunmuştur. Nötr olarak görülebilecek haberlerin çoğu ise birden çok kaynaktan ya da ajanslardan derlenmiş haberlerdir. Editör emeğiyle üretilmiş haberlerin ve muhabir haberlerinin dili politik bir tutumu işaret etmektedir. Pratik bağlamda bakıldığında, kamu diplomasisi kaynaklı haber metinleri kullanılmış; ama farklı kaynaklardan gelen dengeleyici metinler habere eklenmiştir. Yani kamu diplomasisi merkezli haberler haberin nihayi içeriğinde tek belirleyici olamamış, editör eforu Şah Fırat Operasyonu’nun iletişimsel kanadının eforunun önüne geçmiştir.
firatajans.com’u ele aldığımızda bu mecranın Kürt Siyasi Hareketi’nin askeri kanadının ve siyasal kanatının temsilcisi olduğunu ve Kürt Hareketi’nin bölgesel siyasal çıkarlarını savunduğunu göz önünde tutmamız gerekmektedir. Şah Fırat Operasyonu sırasında Murat Karayılan ve KCK yöneticileri tarafından ortaya konan ve hükümet söylemleriyle çelişen söylem haberleştirilmiş, ANF’nin haber-yorumlarını yazan Amed Dicle ve Arzu Yıldız’ın yazılarında ise sert bir dil ile eleştiri sürdürülmüştür. ANF’nin haberleri hem diğer ajanslara referans gösterilmeyip ANF editörlerince ya da muhabirlerince üretildiği hem de politik olarak pozisyon aldığı için konuyla ilgili yalnızca olumsuz ya da kesinlikle olumsuz olarak nitelendirilebilecek haberler yayınladığı görülmüştür. Bu konuda siyasal olarak firatajans.com’a dair yaptığımız ön tanımın doğrulandığını, pratik olarak da kamu diplomasisi sürecinin bu ajansa ulaşmadığını ya da etkileyemediğini söyleyebiliriz.
hurriyet.com.tr operasyonun duy(ur)ulmasıyla birlikte öncelikle resmi kaynaklardan verilen bilgileri ve görselleri aktarmış ve kısa süre içinde haberlerine Süleyman Şah operasyonu öncesinde bölgede yaşanan olaylar ve konu üzerine yaşanan tartışmalar gibi unsurları ekleyerek haber deinliğini artırma çabasına girmiştir. Diğer haber siteleri gibi ilk gün Hürriyet'te de -resmi makamlardan edinilen kulis bilgileri dışında- özel haber ya da özel demeç sayılabilecek ek bir çaba dikkat çekmemektedir. Bunda operasyonun sınır ötesinde gizlilik içinde yürütülmesi en önemli faktördür, ancak web sayfası editörleri haber merkezinden dahi bölgedeki kaynaklarla kurulacak telefon trafiğiyle sağlanabilecek özgün malzeme üretimi sağla(ya)mamışlardır. hürriyet.com.tr'nin özellikle ikinci gün operasyona dair Türk siyaseti ve uluslararası çevrelerden gelen eleştirileri haberleştirerek farklı görüşleri de resmi görüşler kadar sayfalarına taşıması dikkat çekicidir. İnternet sitesi başlık ve haber dilinde öznel olumlayıcı ya da yerici ifadelerden kaçınmış, genel olarak hamasi bir söylem kullanmamıştır.
sol.org.tr’nin pratik olarak bu tür bir kriz anında habercilik yapma konusunda yeterince etkili olamadığı, siyasal muhalefet alanını çoğunlukla medyada hali hazırda üretilmiş içerik ya da siyaset alanında üretilmiş söylemlerin yeniden üretimi ya da eleştirisiyle yaptığı, buna bağlı olarak da haberlere dair bilgi akışının ilk iki günlük süreç içerisinde kamu diplomasisi merkezi kaynaklarıyla sınırlı kaldığı görülmektedir. Politik olarak ise sol.org.tr yakın olduğu siyasal hareketin AKP’ye yönelik genel tepkilerini, AKP’nin medyadaki temsili üzerinden vermeye çalışmıştır. Milliyetçi bir ton benimsenmemekle birlikte, operasyonun askeri başarısızlığı ve tarihsel konumu eleştiriye tabi tutulmuştur.
Olay sırasında gölgeye giden bazı basın mensuplarıyla bu çalışma çerçevesinde yapılan mülakatlar da Şah Fırat operasyonu çerçevesinde otoriteler ile medya arasındaki ilişkiler konusunda aydınlatıcı olmaktadır. Öncelikle bu habercilerin aktardığı kadarıyla operasyon öncesi bölgede ulusal medya mensubu az sayıda haberci olduğu ortaya çıkmaktadır. Bölgeye giden haber ve muhabirlerden bazılarına hangi konuda haber yapacakları aktarılmamış, kendileri de olayı öncelikli olarak sosyal medyadan öğrendiklerini ifade etmişlerdir. Ayrıca bu habercilerin ifadelerinden operasyon sırasında o bölgede Başbakanlık Kamu Diplomasisi Koordinatörlüğü'nden bir yetkili olduğu öğrenilmiş ancak görüşülen gazeteciler kendilerine bu kaynaktan ekstra bir bilgi gelmediğini, sınır bölgesinde uygulanan kısıtlamalardan ötürü operasyon bölgesine de gidemediklerini, resmi yetkililerin açıklamalarda belirttikleri unsurlar dışında bir bilgiye erişemediklerini belirtmiş, Televizyon kanalları için çalışanlar Ankara'dan gelen resmi bilgileri sınır bölgesinde yaptıkları canlı yayınlarda aktardıklarını belirtmişlerdir.
Operasyonla ilgili olarak resmi beyanatların dışında farklı ayrıntıları aktaran ender habercilerden biri Habertürk Gazetesi muhabiri Umut Tütüncü'dür. Tütüncü, Habertürk ve NTV televizyon kanallarına 22 Şubat arihinde yaptığı açıklamalarda olası bir operasyon beklentisi içinde bir hafta boyunca bölgede beklediğini, operasyonu bölgede kurulan komuta merkezinde takip ettiğini, konvoydaki araçlar üzerine yerleştirilen kameralar sayesinde operasyonu adım adım takip ettiğini ifade etmiştir. Bu muhabir, IŞİD militanlarının Türk askeri konvoyunun sınırı geçtiği bilgisini aldıktan sonra yolları dinamitlerle havaya uçurduklarını belirtmiş, askeri dozerlerle yeni yollar açıldığını ve operasyona katılan araçların bu yolları kullandıklarını söylemiştir. Tütüncü yayın sırasında Türk askeri Suiye'ye girdikten sonra kıyamet koptu ifadesini kullanmıştır[4]. Kendi imzasını taşıyan bir haberde de bu iddiaları tekrarlamış ve bu haber çalıştığı kurumun internet sitesinde yayınlanmıştır[5].
Ancak hükümetin herhangi bir tehdit yaşanmadığı yönündeki söylemiyle çatışan bu dikkat çekici iddiaların, çalışmada konu edilen internet haber mecraları tarafından hiç konu edilmemesi, bir iddia olarak dahi gündeme getirilmemesi dikkat çekicidir.
Sonuç olarak, gerek sermaye yapısı, gerek ideolojik duruş, gerek habercilik anlayışı açısından birbirinden ayrışan bu mecralarda dikkat çeken benzerlik, özellikle operasyonun ardından ilk günde, ağırlıklı olarak hükümet ve Genelkurmay Başkanlığı tarafından verilen bilgileri sayfalarına taşımalarıdır. Bunun iki sebebi olabileceği değerlendirilmektedir: Birincisi medyanın özellikle uluslararası krizler sözkonusu olduğunda 'ulusal çıkar' anlayışı çerçevesinde 'aykırı' ses çıkarmama yönündeki alışkanlığı ve ikinci olarak da 'alternatif' bir ses olma iddiası taşıyan mecraların haberin ortaya çıktığı bölgede bilgi kaynaklarının yetersiz kalması. Bunda bir etken, operasyon sahasının haberciler için kısıtlanmış alanlardan biri olması ise bir diğeri bu haber kuruluşlarının lojistik eksiklikleri ve/veya habercilik reflekslerinin zayıf olmasıdır. Habercilik çizgisini 'dengeleme' çabasının da yine farklı seslerin demeçlerine yer vermekten ibaret sayılması, operasyona dair farklı ve derinlikli bilgilerin bu mecralara yansıyamaması da genel anlamda bir habercilik zaafı olarak kabul edilebilir. Böyle bir zaafiyetin bulunduğu ortamlarda ise 'resmi' bilgini genel söyleme egemen olması kaçınılmazdır.
Referanslar:
Arsan, Esra (2009). “Savunma ve Güvenlik Gazeteciliğinda Ambalajlanmış Haber Sorunsalı” , Medya ve Güvenlik Sektörü Gözetimi (ed.) Volkan Aytar, Ayşe Çavdar. İstanbul: TESEV Yayınları.
Başbakanlık Kriz Yönetim Merkezi Yönetmeliği (2015). http://www.saglik.gov.tr/TR/dosya/1-15917/h/ytkrizyonmerkyon.pdf
Çuhacı, Aysu (2007). Ulrich Beck'in Risk Toplumu Kuramı. Sosyoloji Dergisi, 3. Dizi 14. Sayı.
TDK. (1994). Türk Dil Kurumu Okul Sözlüğü. Ankara: Türk Tarih Kurumu Basım Evi.
Hürriyet Gazetesi Okur Profili (01.09.2011 – 31.08.2012). http://images.hurriyetmediakit.com/UserFiles/file/Hürriyet%20Okur%20Profili_.pdf
İnceoğlu, Yasemin (2009). “Medya-Kamuoyu ve Güvenlik Üzerine”, Medya ve Güvenlik Sektörü Gözetimi içinde, ed. Volkan Aytar, Ayşe Çavdar. İstanbul: TESEV Yayınları.
İrvan, Süleyman (1999). Medya Etiki ve Meşrûluk Sınırları. Birikim Dergisi, Sayı: 117.
Subaşı, Kamil (2012). Zaman Okur Profili. http://iskandinavya.zaman.com.tr/iskandinavya/columnistDetail_getNewsById.action?newsId=8801
Tılıç, L. Doğan (1999). Milliyetçilik ve Yeni Sahiplik Kıskacında Türk Medyası. Birikim Dergisi, Sayı: 117.